Zorlu meslekler sıralamasında en üstlerde yer alan sanayi dalgıçlığı, Türkiye'de çeşitli üniversitelerde açılan sualtı teknolojisi bölümleriyle akademik eğitimi de olan bir meslek kolu oldu.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de geniş bir iş sahasına sahip olan sanayi dalgıçlığı, bir ayağı suda olan devasa projelerin de önemli bir parçası haline geldi.
Dışarıdan bakıldığında tehlikeli gibi görünse de gerekli eğitimler, donanımlar ve emniyet tedbirleri alındığında uzmanına göre karada iş yapmaktan bir farkı olmayan sanayi dalgıçlığı, çeşitli sektörlerin ihtiyacına paralel ilerleyen yıllarda istihdam alanı daha da büyüyecek mesleklerden biri olarak görülüyor.
Türkiye'deki önemli projelerde yer almış Hakan Aykanat ile Amil Turgay ve meslekte yolun başında olan Durakhan Zeybek, sanayi dalgıçlığına başlama hikayelerini ve mesleğin zorluklarını anlattı.
Komşusundan etkilendi sanayi dalgıcı oldu
Sanayi dalgıcı Hakan Aykanat'ın hikayesi, gençken aynı sokakta oturan ve iş için sürekli yurt dışına gidip gelen bir sanayi dalgıcı komşusuyla başladı. Bu mesleğe merak duyduğunu anlattığı komşusu, Aykanat'ı patronuyla tanıştırdı. O günden sonra Aykanat için bambaşka bir dünyanın kapıları aralandı.
Mesleği sayesinde birçok ülkeye gitme imkanı bulan Aykanat, gemi kurtarma, batık gemi çıkarma, deniz inşaat işleri, tesislerde bakım onarım işlerinin yanı sıra aralarında 1915 Çanakkale Köprüsü, Galata Köprüsü, Metro Geçiş Köprüsü ve Unkapanı Köprüsü'nün de yer aldığı inşaatlarda çalıştı.
Su altında boyadan kaynağa, inşaattan çukur açmaya kadar pek çok görevi yerine getiren Aykanat, denizde, barajda, fabrika havuzlarında, silolarda meydana gelen acil olaylara da müdahale etti.
"Bazen görmeden çalışıyoruz"
Deneyimli sanayi dalgıcı Amil Turgay ile ortaklaşa kurdukları şirketle sualtında sayısız işe imza atmaya devam eden Aykanat, sanayi dalgıçlarının genelde kapalı alanda, kimi zaman bulanık, kirli sularda bazen de görmeden çalıştığını ifade etti.
Aykanat, "Yıllar sonra böyle bir yetiniz gelişiyor. Hiçbir şey görmeden cıvata takıp, söküp montaj yapabiliyoruz. Akıntının çok olduğu, 'Burada bu yapılır mı?' denilen işleri yapıyoruz. Tabii bu biraz sevmekle alakalı. İnsanlar sabah yüzünü yıkamak için kombiyi açarken, bizim mesaimiz sabahın sekizinde buz gibi suyun içinde başlıyor. Sevilerek yapılacak bir iş." dedi.
"Sanayi dalgıçlığı sportif dalgıçlığın üstünde"
Sanayi dalgıçlığının çok tehlikeli bir iş olmasının yanında çok güvenli bir iş olduğunu da işaret eden Aykanat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Scuba dalgıçlık, serbest dalış, zıpkınla dalış... Bunlar bizim işimizle hiç alakası olmayan şeyler. Bir dalgıç 'Eğitmenim' diye gelip bizim işi yapamaz. Çünkü onun yaptığı eğitmenlik, sportif dalışçılara uygun bir eğitmenlik. Bizim işin eğitmenliği bambaşka. Çünkü bizim işin içinde dalgıçlığı öncesinde yiyip yutmanız gerekiyor. Ondan sonra dalgıçlığın yanında iş yapabilir duruma gelmeniz gerekiyor. Yani elinizin anahtar tutması, aşağıda bir şeyler yapıyor olmanız lazım. Tabii bunun yanında dalgıçlık da bilmeniz lazım ki bunları rahat rahat yapabilesiniz. O yüzden sportif dalgıçlık aslında bu işin temelinde, sanayi dalgıçlığı bu işin üstünde. Bu sebepten sanayi dalgıçlığı daha da çok emniyet gerektiriyor. Çünkü normal sportif dalışta başınıza baret takmanız, üstünüze can yeleği giymenize gerek yok ama sanayi dalgıçlığında ayağınıza çelik burunlu ayakkabı giymeniz bile gerekiyor. Çünkü ayağınıza bir şey düşebilir. Sportif dalışta böyle bir riskiniz yok. Aşağıda sadece sizi bekleyen şey güzel balıklar. Bizde pas, çamur, yağ, lağımsa lağım, yakıtsa yakıt..."
Aykanat, iş yaparken emniyeti en üst seviyede tuttuklarını dile getirerek, "Aşağı inerken en az üç hava kaynağıyla iniyorum, sportif dalış sadece sırtındaki tüple iniyor. Benim tüpüm aşağıda bitebilir, hiç sıkıntı yok. Süpervizörüm yukardan başka bir vanayı açtığı anda ben yine havayla buluşabiliyorum. Ama diğer dalgıç eğer yanında hava kaynağı sağlayabilecek bir body yoksa zor durumda kalabilir." diye konuştu.
Yurt dışına dönük bir meslek
Türkiye'de bazı üniversitelerde 2 yıllık sualtı teknolojileri bölümlerinden mezun olanların stajlarını tamamlayıp sanayi dalgıçlığı firmalarında mesleğe başlayabildiğini anlatan Aykanat, ayrıca balık çiftliklerinde, gemi hizmetlerinde, gemi kontrol, bakım ve onarımlarında, tersanelerde, marinalarda, otellerde, deniz temizliğinde görev yapabildiğini de söyledi.
Aykanat, yüzlerinin bu meslekte biraz yurt dışına dönük olduğunu çünkü orada daha çok teşvik bulabildiklerine değinerek, Türkiye'de teknolojik olarak yetemedikleri işlerde yabancı firmaların devreye girdiğini aktardı.
"20 ile 3 saat arasında değişen dalışlar yapıyoruz"
İş temposunun ağırlığı nedeniyle sanayi dalgıçlarının sporcu gibi yaşaması gerektiğini anlatan Aykanat, sanayi dalgıcının bir gününü şöyle anlattı:
"Sabah belli bir mesaimiz var. Mesainin içinde sizin dalış yapacağınız bir süre var. Dalışın derinliğine göre bu sayı iki dalışa kadar çıkıyor. Normalde tek dalışta gününüz bitiyor. Dalış yapacağınız saat, derinliğe göre belirleniyor. 20 dakikalık dalışlarla, 3 saat arasında değişen zamanlarda dalışlar yapıyoruz. Dalışlarımız kısa ve bizim işimizde çok eğlence olmaz. Balıklar bizim yanımızdan geçer ama bizim gözümüze hiç takılmaz. Çünkü biz işimize odaklıyızdır. Aşağıya indiğim zaman benim gözümde cıvata sıkacaksam sadece cıvata olur. O derece odaklanarak iniyoruz aşağıya. Sonra dalışınız bittikten sonra basınç odasına giriyorsunuz. Gerekmiyorsa 30-40 dakika kadar dinlenip sonra diğer dalış yapan arkadaşa yardım ediyorsunuz ve beraber mesainizi bitiriyorsunuz. Gününüz böyle geçiyor."
Aykanat, Türkiye'de sanayi dalgıçlığı alanındaki birçok firmada çalıştığını ve işin nasıl yapıldığını öğrenme imkanı bulduğundan bahsederek, para kazandıkça işine yatırım yaptığını söyledi.
İyi bir ekiple çalışmanın kişiyi iyi yerlere getirdiğini, ekibi iyi bir ekipmanla bir araya getirmenin de avantaj sağladığını aktaran Aykanat, "Çünkü denizin ortasında bir şeyiniz eksik olduğu zaman bir nalburdan gidip bir şey alamıyorsunuz. O an orada çözmeniz gereken şeyler bunlar." dedi.
Arkadaşlarını iş kazasında kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, tarihi işlere de tanıklık etmenin büyük keyif verdiğini anlatan Aykanat, "Bana göre eli anahtar tutan, aklı yerinde, kendine hakim kadın, erkek herkesin yapabileceği bir iş. Bizim işin çok değişik dalları var. Kamera da çekiyoruz, dalış amirliği de yapıyoruz, operatör olarak basınç odalarımızı kullanıyoruz. Bu işe sadece çamurun içinde çalışmak olarak bakmaya gerek yok, biz sonuçta iş seçen tarafta değiliz. Ne geliyorsa onu yapıyoruz. Bugün burada çamurda çalışıyorsak yarın Antalya'da plajda da çalışabiliriz." ifadelerini kullandı.
Independenta batığı meslek hayatına yön verdi
Sanayi dalgıcı Amil Turgay da Toroslar'da yaşayan 8 çocuklu bir ailede büyüdüğünü, herhangi bir yerde sigortalı çalışmayı hayal ederek 18 yaşında İstanbul'a geldiğini dile getirdi.
Independenta batığı çalışmasında işe başladığını belirten Turgay, mesleğe başlama hikayesini şöyle anlattı:
"Kadıköy'de Independenta batığı vardı. 1979 yılında batmıştı bu tanker. İşsiz kaldım. Dalgıçların hortumunu tutarak işe başladım. Hem çalıştım hem okudum. Üniversiteyi de orada bitirdim. Dalgıçların hortumunu tutarken bu iş beni çok sardı ve çok zevkliydi. Toroslar'dan geldim, parası da güzeldi dolayısıyla. Dedim ki bundan sonra artık bu işi yapayım."
Turgay, o günden sonra Artvin'den Rize'ye kadar Türkiye'nin bütün karasularında hem deşarj hatlarında çalıştığını hem de batık gemileri çıkardığını aktardı.
Turgay, meslek hayatı boyunca yaklaşık 40 kadar batık gemi çıkardığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Tabii bunların bir kısmı hurdaydı, temizlik adınaydı, bir kısmı limanların açılması adınaydı, bir kısmı da artık devletin limanlarını kapattığı yerlerde kurtarma amaçlıydı. Sonra baktım ki dünyada da böyle güzel işler var. 22 ülke dolaştım. Yaklaşık 7-8 tanesinde de güzel işler yaptım. En son geldiğimiz nokta da şu anda Silivri. Yaş 57 biz hala devam. Hala zaman zaman kontrollerde ve keşiflerde dalıyorum. "
Türkiye'de 5 üniversitede sualtı teknisyenliği bölümünün olmasının bir avantaj olduğunu ifade eden Turgay, "Dünyada bu mesleği yapmak isteyenleri, 6 ayda sadece alaylı olarak yetiştirip ve sertifikalandırıyorlar. Türkiye'de bu alanda eğitim alan öğrencilere devlet katkısıyla güzel eğitimler verilse aslında biz dalgıç ihracatı yapan bir ülke konumuna geliriz. Ancak teoride iyiyiz, pratikte zayıfız." diye konuştu.
Dalış yapmadığını ancak ekibinin zorlandığı bir yerde suya dalıp kontrol ve keşif yaptığını aktaran Turgay, ekibinin anlattıklarını yalnızca kağıt üzerinde görmediğini, gözüyle görerek onları yönlendirdiğini belirtti.
Üniversiteden sonra sanayi dalgıcı olarak mesleğe başladı
Mesleğin başında genç bir sanayi dalgıcı olan Durakhan Zeybek ise babasının Çanakkale'deki dalış okulunda eğitim almaya başladığını kaydetti.
Hayatta her zaman babasını örnek aldığını ancak bu meslekle uğraşan büyüklerinin de tavsiyesiyle sanayi dalgıçlığı için Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde sualtı teknolojisi bölümünde eğitim gördüğünü ifade eden Zeybek, mezun olduktan sonra birinci sınıf sanayi dalgıcı olarak mesleğe başladığını anlattı.
Yaklaşık 2 yıldır meslekte olduğunu dile getiren Zeybek, "Birçok işte çalıştım ama en etkilendiğim işlerden biri şu an çalışmaya devam ettiğim Silivri Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi Projesi oldu. Sanayi dalgıçlığının yanı sıra dışarıda halat, hortum işlerine ve dalgıcın giyinmesine de yardımcı oluyorum." dedi.
Kendi bölümünden mezun birçok öğrencinin bu mesleği ilerletemediği ya da farklı bir dalla uğraştığından bahseden Zeybek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sanayi dalgıçlığı çok riskli ama bir o kadar da keyifli bir meslek. Ben birçok arkadaşıma sanayi dalgıçlığını öneriyorum. Piyasada biraz daha bu alanda çalışan insan olması gerekiyor. Benim farklı belgelerle bu işi dünya çapında yapabilme hedefim var. Böyle bir ekiple çalışmak özellikle çok güzel. Türkiye'nin en iyi dalgıçlarıyla beraber çalışıyorum diyebilirim. Hepsi birbirinden tecrübeli. Aralarındaki en genç kişi ben olduğum zaman biraz daha bana öğretici yaklaşıyorlar. Elimden tutuyorlar. Sakin olmamı söylüyorlar. Bazı işlerde yardımcı oluyorlar. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum."
DENİZ HABER AJANSI