İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO)’nun 2020 yılı ilk meclis toplantısı olan Ocak ayı Meclis Toplantısı’nda söz alan Turyol Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can, kent içi deniz ulaşımında yolcu taşıyan gemilerin bilet fiyatları üzerinden tahsil edilen yüzde 18’lik KDV oranını gündeme taşıdı. Can ayrıca son günlerin en yoğun gündemlerinden biri olan Kanal İstanbul ile ilgili denizcilik sektörü kuruluşları ve temsilcilerinin sessizliğini eleştirdi.
Hizmeti verenler cezalandırılıyor
KDV oranları konusunda Maliye Bakanlığı temsilcileriyle yapılan görüşmeden sağlıklı bir sonuç alamadıklarını belirten Can, bu durumun karşı taraf açısından anlaşılmadığını kaydetti. Fiyatları kendilerinin belirleme şansları olmadığını dile getiren Can, maliyetlerin kendileri için büyük bir külfet olduğuna işaret ederek, “Maliyetlerin tamamına eksiksiz katılıyoruz. Ancak fiyat belirleme gibi bir şansızım yok. Kent için toplu ulaşım yapıyoruz. Bunun halkın kullanabileceği makul bir fiyatta olmasını kabul ediyoruz. Ancak bunu yapan devlet aynı zamanda bu hizmeti yapan kişiyi cezalandırmasın. Hem ucuz taşıtmaya zorluyorsunuz. Hem de ucuz taşıyan kişiden ciddi bir pay alıyorsunuz. Adı üstünde toplu ulaşım. Büyük bir para kazanma durumu olmuyor zaten. Fiyatları da biz belirlemiyoruz. Ama böyle büyük bir ceza ile karşı karşıyayız” dedi.
‘Haksızlığın giderilmesi adına ısrarcı olacağız’
Kara taşımacılarının talepleri doğrultusunda vergi indirimlerinin sağlanarak bir takım kolaylıklarla birlikte teşvik edildiğini aktaran Can, “Ancak biz denizde bunu yapamadık. Anlatamıyoruz. Bize diyorlar ki ‘size ÖTV’den muaf yakıt veriyoruz’ bize bu yakıtı vermemiş olsalar fiyat 10 liradan 15 liraya çıkacak. Ya da yakıt almak zorundayız. Bize 2004 yılında ÖTV’siz yakıt verdiklerinde yüzde 25 indirim istediler. Burada büyük bir haksızlık ve adaletsizlik var. Karşı karşıya kaldığımız bu külfetten dolayı bu haksızlığın giderilmesi adına ısrar edeceğiz” diye konuştu.
‘Sessizlik yanlış mesajların dolaşmasına yol açıyor’
Toplantıda son günlerin en yoğun gündemlerinden biri olan Kanal İstanbul’a da değinen can özellikle denizcilik sektörünün sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sessizliklerini eleştirerek, “Odamızın, denizcilik camiasının ilgili birimlerinin susması çok kirli ve yanlış mesajların özellikle sosyal medyada da dolaşmasına neden oluyor” dedi.
Denizcilerin bu konu hakkında siyasi bir tavır içine girmemesi gerektiğinin altını çizen Can, “Doğrusu ne ise onu açık yüreklilikle, teknik ve mesleki bilgilere bağlı olarak ortaya koymak durumundayız. DTO denizcilik camiasının en tepedeki temsilcisi. Belki üyelerinin ticari kaygıları nedeniyle daha temkinli ve dikkatli davranıyor olabilir. Bu kabul edilebilir. Ama bu konuyla alakalı görüş beyan etmemesi kabul edilecek bir şey değil” diye konuştu.
Birbirinden farklı iki ÇED raporu
Kanal İstanbul projesinin 2011 yılından beri gündemde olan bir proje olduğunu ve öncesinde kendisinin de dahil olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisine sunulan 565 sayfalık bir ÇED raporu olduğunu aktaran Can, “O ÇED raporu ekolojik dengeden tutunda, tatlı su havzalarının tahrip edilmesine kadar tüm boyutlarıyla hazırlanmıştı. Herşey tartışıldı. Olumsuz bir rapor vardı önümüzde. İşin uzmanları hazırlamıştı raporu. Şimdi o raporu karşılayanların karşısında bir başka uzmanlar grubu var. Onlarda olumlu raporu veriyorlar. Yani o kadar matematiğe, bilime, ilime aykırı bir yapılanma içerisine girdi bu ülke maalesef. Matematiksel verilerin bile 180 derece farklı ifade edildiği bir ortam yaşıyor bu ülke. Bunları ifade etmek mecburiyetindeyiz. Bu kadar çelişkili bir bilim olur mu? Bir fark olur da yüzde 5-6-10 olur. 180 derece fark var” ifadelerini kullandı.
‘Bu sessizliği çocuklarımıza anlatamayız’
Kanal İstanbul projesine ilişkin herkesin kafasına çeşitli nedenler olduğunun altını çizen Can, şöyle devam etti: “DTO kendi üyelerinin ticari kaygılarını düşünerek biraz temkinli davranabilir. Ama Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği ve Kılavuz Kaptanlar Derneği yok mu? Direk bunları ilgilendiriyor. Bu meslek odaları kendi mesleki birikimleri çerçevesinde doğrusunun ne olduğunu açık yüreklilikle ifade etmelidir. Bunlar aynı zamanda DTO’nun alacağı kararın altını doldurabilecek işlerdir. Türkiye Denizcilik Federasyonu’nun aynı şekilde açıklama yapması gerekiyor. Hiçbir mesleki sapmaya girmeden tamamen teknik bilgilerle donatılarak bunun doğrusu ve yanlışını anlatmalılar. Ne ise siyasi hiçbir kaygıya kapılmadan herhangi bir ticari sıkıntıya gireceğini düşünmeden açık yüreklilikle bunları ifade etmek zorundasınız. Hiç kimse bu sessizliği yarın çocuklarına, torunlarına anlatacak bir neden bulamayacak. Buradaki sessizliğin nedeni çok karanlıktır. Esef duyuyorum. Utanıyorum. Üzülüyorum. Ve cevap veremiyorum.”
DENİZ HABER AJANSI