04 Aralık 2024
  • İstanbul10°C
  • Ankara4°C
  • İzmir10°C
  • Antalya12°C
  • Muğla9°C
  • Çanakkale10°C

SEDEF TERSANESİ BOYA HOLLERİNİ DEVREYE ALIYOR

Sedef Tersanesi Ticari Projeler Direktörü Fahri Arısoy; özellikle boya holleri devreye alacaklarını, kaynak makinaları ve boru imalat tezgahları gibi alanlarda da çeşitli alımlar gerçekleştireceklerini söyledi.

Sedef Tersanesi boya hollerini devreye alıyor

04 Haziran 2016 Cumartesi 00:07

Kurulduğu 1972 yılından bu yana 180`e yakın yeni gemi inşa eden Sedef Tersanesi`nde 194 bin metrekarelik alanda yılda yaklaşık 100 bin ton çelik işleniyor. Buna bağlı olarak önümüzdeki süreçte yatırım yapmayı planladıklarını vurgulayan Sedef Tersanesi Ticari Projeler Direktörü Fahri Arısoy; özellikle boya holleri devreye alacaklarını, kaynak makinaları ve boru imalat tezgahları gibi alanlarda da çeşitli alımlar gerçekleştireceklerini söyledi.

Sedef Gemi İnşaatı A.Ş; 1972 yılında Diliskelesi’nde Gemi İnşa Müh. Bülent Arkun, Cemil Gürlek ile Sezai Türkeş, Feyzi Akkaya (STFA) tarafından birlikte kuruldu. Bu tersane, 1983’de Türkiye’nin o güne kadar yapılmış en büyük ve tankları epoxy boya ile boyalı tankerini Ditaş için ve yine Türkiye’de ilk kez Voith Schneider pervane ve dümen sistemi içeren üç adet römorkörlerini Libya için inşa ve teslim etti. 1988 yılında da o devrin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden 12 adet buzlu denizde de ilerleyebilecek kereste taşıma gemisi siparişi alınmasını takiben, ikinci 12 gemilik sipariş alınınca, istenen tarihlerde gemilerin teslim edilebilmesi için Tuzla’daki tersanenin kurulması kararı verildi. Sedef, o günün ölçülerine göre; yılda 18 bin tona kadar çelik işleyebilecek, 150 metreye kadar uzunluktaki gemileri inşa edebilecek 130 bin metrekare üzerine kurulu bir tersane idi. Tersane 1972 ile 2000 yılları arasında bağlı olduğu STFA kurumsal kimliğini benimseyen, diğer tersaneler için de mühendis, teknisyen ve işçi yetiştiren ve saygı duyulan bir kurumdu. Ağustos 1998’de STFA’nın kurucularından Sezai Türkeş’in vefatı üzerine, küçülme ve ana işi olan inşaat sektörüne dönme kararı alan grup, tersaneyi de elden çıkarma kararı aldı. 2000 yılının Aralık ayında tersane STFA’dan Kaşif Kalkavan grubuna geçti. Bu iki grubun tanışıklığı ise 1995 yılına uzanmaktadır. Bu yılda Sedef ile Kaşif Kalkavan grubu arasında 1.200 TEU kapasitede 12.000 DWT’luk konteyner gemileri inşa edilmesi anlaşması imzalandı. Bu gemileri Sedef; 1997 ve 1998 yıllarında teslim etti. El değiştirmenin ardından Sedef bir Alman Tersanesi ile bilgi ve teknoloji transferi anlaşması imzaladı. Bu anlaşma sayesinde beş yıl süren bir dönemde yapılan toplantılar sayesinde tersanenin işe yaklaşım biçimi ve gemi inşasını elleçleme biçimi geliştirildi. Bu sırada, dünyada gemiye olan talebin ve buna bağlı gemi fiyatlarının artma eğilimine girmesi üzerine, tersanenin yeni sahibi olan Kalkavan ailesi Sedef Tersanesi’nde verimlilik ve kapasiteyi artırıcı yatırımlar yapmaya karar verdi. Yapılan yatırımlar sonucu, tersane alanı 65 bin metrekare artarak 194 bin metrekareye ulaştı. Tersanenin çelik işleme kapasitesi 18 bin tondan 100 bin tona yükseldi. Tersaneden, her iki ayda bir yeni gemi teslim edilebilir, yani yılda altı adet gemi üretilebilir. Yarı ıslak kızakta üretilen gemiler en fazla 250 metre boy, 40 metre ende, kuru havuzda üretilen gemiler ise en fazla 300 metre boy ve 46 metre ende olabilir. Tersanede, kurulduğu 1972 yılından bu yana 180’e yakın yeni gemi inşa edildi.

“Gemi İnşa” kapsamında Sedef Tersanesi’nde ne tipte üretimler gerçekleşiyor?

Tersanemizde gemi tipleri, kuru yük gemisi, genel yük gemisi, konteyner gemisi, tanker, asfalt tankeri, römorkör, duba, enerji gemisi, askeri yakıt destek gemisi, araba vapuru, hibrid treyler taşıma feribotu, çamur dubası, ortadan açılır taş dubası, yüzer havuz, deniz temizleme botu üretiliyor. 2000 yılından sonra çoğunlukla, konteyner gemisi ve tankerler üretildi. Eylül 2008’de ortaya çıkan, Türkiye ve dünya gemiciliği ve tersanelerini derinden etkileyen krizden sonra Türkiye’deki tersanelerde üretilen gemi türlerinde de değişiklik oldu. Tankerlerin yerlerine, özelikle Norveç’ten sipariş alınan balıkçı gemileri ve petrol platformlarına hizmet eden PSV denilen gemi tipleri ile özel projeler alındı. Ardından petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından platform destek gemileri siparişi de azaldı. Bu dönemde Sedef’te de kısmen gemi tamir işleri ile değişim (conversion) projeleri gerçekleştirildi. Şu anda da tersanede 290 metre boy, 46 metre ene sahip dokuz ambarlı Cape size gemi 24 makina montajı ile 460 MW’lık yüzer bir enerji adasına dönüştürülecek. 2015 yılında Nisan ve Temmuz aylarında Suudi Arabistan ordusunun kullanımı için her biri 8 bin 500 ton kaldırma kapasitesine sahip iki adet yüzer havuz teslimi gerçekleştirildi. Şu anda da 12 bin ton kaldırma kapasiteli yüzer havuz bir Amerikan tersanesi için inşa ediliyor.

Bir gemi inşasında hangi süreçler yaşanıyor?

Sedef, 2001 ile 2005 yılları arasında gerçekleştirdiği teknoloji ve bilgi transferi sonucu gemi inşa ederken izlediği yöntemlerde değişiklik yaparak, iş istasyonları bazında çalışmaya başladı. Bu yöntemde temel fikir, benzer işler aynı yerde ve aynı ekipler tarafından yapılmakta olup, iş sahaları ve çalışanlar sabit olup iş parçası, iş sırasına göre bir istasyondan diğerine geçmektedir. Bu yolun izlenmesi için işe başlamadan önce bir mühendislik çalışması yapılması ve benzer işlerin belirlenmesi ve hangi işin hangi istasyonlarda, hangi tarihlerde yapılacağının belirlenmesi ve buna göre dokümantasyon hazırlanması gerekmektedir. Gemi inşa ederken ihtiyaç duyulan temel makina ve ekipmanlar, sac plaka kesme tezgahı, profil kesme tezgahı, saç büküm tezgahı, profil büküm tezgahı, tozaltı, gazaltı ve diğer tip kaynak makina ve ekipmanları, raspa ve boya ekipmanları, düz ve eğrisel panel üretim hatları ve ekipmanları, portal kreynler, tavan vinçleri, forkliftler, blok taşıma araçları, ölçme cihazlarıdır. Modernizasyonu daha fazla olan ve kısmen otomasyon uygulayan tersanelerde kaynak ve kesme robotları kullanılmaktadır. Gelişmiş ve erken evrelerde donatım yapmayı içeren modern gemi inşasının uygulanabilmesi için üretime başlamadan geminin modellenmesi ve iş istasyonlarındaki üretimi tanımlayan dokümanların üretilmesi gerekmektedir. Bu da projenin ve iş hazırlığı safhalarının daha fazla çalışılması ile mümkün olabilmektedir. Sedef’te üretim süreçleri: Sac ve profillerin üretim öncesi raspa ve boyanması; tekil parça üretimi kapsamında sac plakaların kesilmesi, markalanması ve gerekiyorsa bükülmesi; profillerin kesilmesi, gerekiyorsa bükülmesi; sac ve profillerin bir araya getirilerek montaj ve kaynağı (Ön İmalat); düz panel imalatı; eğrisel panel imalatı; iki panelin bir araya getirilerek birleştirilmesi; blok imalatı; blok ve önceki aşamalardaki boru, teçhiz imalatları ve bloktaki kaynaklı işlerin tamamlanması; blokların raspa ve boyasının yapılması; bloktaki kaynak gerektirmeyen soğuk montaj işlerinin yapılması; blokların kızakta veya havuzda birleştirilmesi; makina montaj, boru imalat ve montaj, yaşam mahalleri montajları, izolasyon işleri; geminin denize indirilmesi; liman testlerinin yapılması (HAT); seyir testlerinin yapılması (SAT) ve geminin müşteriye teslimidir.

Makina parkurunuzda kullandığınız makinaların satın alma sürecinde hangi firmalarla iş ortaklıklarınız bulunuyor? 

Tersanemizde kullandığımız ekipmanların bir kısmı ihtiyaca göre özel üretim olup, diğer bir kısmı ise tersaneler için üretilmiş ekipmanlar arasından en uygun olanın seçilmesini gerektirir. Tersanede kullanılan tüm kreynler, tersanenin ihtiyaçlarına göre ve yerlerine göre imal edildi. Bu konuda tersane çoğunlukla Transport Tesisleri İmalat şirketi ile çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Kreynin hesapları ve projeleri ile bazı özel parçaları bu firma tarafından yapılırken diğer imalatları ise tersanede inhouse olarak imal edildi. Bu yöntem tersanedeki düz panel hatları, mikro panel hattı imalatlarında da kullanıldı. Boru imalat atölyesinde kullandığımız ve kullanmayı düşündüğümüz tüm makina ve ekipmanlar ile ilgili de tersane Doğaner Makine isimli bir firma ile çalışılmaktadır. Atölye kapıları da, uçak bakım onarım hangarlarının kapıları ile aynı özellikte olup, yerine ve ihtiyaca göre UBG isimli bir firma ile yaptığımız iş birliği ile üretilmektedir. Blok boya hollerimizde de Hollandalı bir firma ile birlikte, çeşitli Türk firmaları ile iş birliği içerisinde, bir kısım yerli imalatlar yapılmaktadır. 

“YERLİ ÜRETİCİLER GELİŞİM GÖSTERİYOR”

Ekipman bazında yüzde 35, 40 aralığında yerli ürün kullandıklarını ifade eden Sedef Tersanesi Ticari Projeler Direktörü Fahri Arısoy; “Doğru firmalar ile temasa geçildiğinde, fiyattan önce içerik ve kaliteye odaklanıldığında Türk firmalarının imalatları takdir toplamaktadır” dedi.

Kullandığınız makina bazındaki çözüm ortaklarınızın yüzde kaçı yerli, yüzde kaçı yabancı firma?

Kullandığımız makina bazında, parasal değer olarak şu andaki duruma bakıldığında yerli ekipman oranı yüzde 35-40 aralığında diyebiliriz. Sedef’in çözüm ortağı diyebileceğimiz yerli firma sayısı ise toplam çözüm ortaklarımızın yarısı civarındadır. Gün geçtikçe yerli firmalar işlerini geliştirmekte, makina ve ekipman üretiminde daha fazla rol üstlenebilmektedirler.

Kullandığınız yerli markaların kalitesini beğeniyor musunuz?

Doğru firmalar ile temasa geçildiğinde, fiyattan önce içerik ve kaliteye odaklanıldığında Türk firmalarının imalatları takdir toplamaktadır. Fiyat odaklı olunduğunda ve en ucuz tercih edildiğinde ise sıkıntılarla karşılaşmak olasılık dahilindedir. İmalat yapan firmalar zarar etmemeli ve para kazanabilmelidir. Bu durumda ürün geliştirme, araştırma ve geliştirme için bütçe ayırabilirler. Aksi halde, ayakta kalmakta ve üretimini sürdürmekte zorlanan firmaların kendilerini geliştirmesi çok zordur. 

Yerli ve yabancı makina arasında size göre ne yönde farklar var?

Tüm dünyadaki üretimde bir ölçek konusu vardır. Yani üretim miktarını belirli bir seviyeye çıkarabildiğiniz zaman rekabet edebilecek bir satış fiyatını yakalayabilirsiniz. Aksi halde düşük kapasitede çalışarak yapılan üretim daha pahalıya mal olur ve sürdürülemez. Bir de ürettikçe deneyiminiz artar, ürününüzdeki sorunlar azalır. Türkiye’deki makina üreticilerinin en önemli sorunlarından birisi bu ölçek meselesidir. Türk ürünleri Avrupa ürünlerinin kötü bir kopyası olmak yerine özgün bir tasarım ile kaliteyi korudukları durumda rekabet edebilirler. Her işte olduğu gibi yerli makina üretiminde öncelik, üretimi kesintisiz sürdürebilecek, pratik, kolay kullanılabilecek bir ürün yaratmaya yani işi doğru yapmaya odaklanmak gerekir. Yoksa her şartta maliyetleri kısarak para kazanmaya odaklanıldığında başarıyı yakalamak mümkün olamaz. Bir kısım yabancı ürünlerin eşdeğeri yerli ürünler henüz geliştirilebilmiş değil. Çünkü bu ürünleri üretmeye aday firmalar sadece yurt içi pazarı dikkate alarak üretim yapma yolunu seçtiklerinde gelişememekte ve rekabet edememektedirler. Pek çok firmamız ise bu durumu aşmış olup, makul fiyatlar ile kabul edilebilir kalitede makina ve ekipman üretebilmektedirler.

Satın almalarda dikkat ettiğiniz en önemli kriterler nelerdir?

Tersaneler ağır sanayi kuruluşlarıdır. İşlenen malzeme çeliktir. ‘Heavy duty’ dediğimiz dayanıklı makina ve ekipmanlar ile çalışmak gerekir. Makina ve ekipmanın ilk yatırım maliyetinin yanı sıra bakım onarım maliyeti sıklığı ve maliyeti de önemlidir. İlk yapılan yatırım için katlanılan maliyet ile birlikte o makinanın çalışmasını sorunsuz ve kesintisiz sürdürebilmesi için katlanılması gereken maliyetler de önemlidir. Tersanecilikte referans da makina alımı sırasında önemli bir kriterdir. Fiyat fayda ilişkisi de önemli unsurlardan biridir. Katlanılan her bir ilave maliyete karşın ne elde edildiği, ne zaman gerekli olacağı ve neye yarayacağı da incelenmelidir. 

Satın alma sonrası bakım süreçleriniz nasıl işliyor? 

Satın alma sonrası öncelikle üretici firmanın planlı bakım konusunda alıcıyı bilgilendirmesi gerekiyor. Beklenmeyen bir sorun çıktığında firmanın olaya müdahale hızı, çözüm sunabilme esneklik ve yeteneği, firmaya ulaşabilirlik önemli. Tersane konusunda özel makina ve ekipman üreticileri daha çok kişisel olarak sorunları çözmeye ve destek vermeye çalışıyorlar. Bu da tersane ile makinanızın üreticisi arasında hep iyi bir diyalog olmasını gerektiriyor. Daha büyük ve yabancı firmalar ise daha organize hareket etmeye çalışıyorlar.

Ürettiğiniz ürünlerin kontrol sürecinin nasıl işlediğini anlatır mısınız?

Gemi inşa sektöründeki kontrol süreçleri, pek çok alana örnek oluşturabilecek niteliktedir. Öncelikle gemi veya herhangi bir yüzer vasıta imalatı, bir klaslama kuruluşu kontrolünde gerçekleşmektedir. Her vasıtanın hangi klas kurallarına göre üretileceğine en baştan karar verilir ve bu kuruluş şartnameye konulur. Ana inşaat projeleri de bu kuruluşun onayına sunulur. İmalat onaylı projelere göre yürütülür. İşin devamı süresince de bu klaslama kuruluşu sörveyörlerini tersaneye gönderir ve bunlar üretimin çeşitli aşamalarını kontrol ederler. Sonuçta, bu klaslama kuruluşundan alınacak bir dizi sertifika vardır. Bu sertifikalar ancak tüm kontroller tamamlandığında, üretim istenen değişimlerle birlikte projelere göre yapıldığında alınabilir. Aksi halde bu kuruluş notlarının ve değişim isteklerinin yerine getirilmesinde ısrarcı olur, sonuçta belirtilen sertifikalar alınmadan da yüzer vasıta müşteriye teslim edilemez. Klas kuruluşu ile birlikte müşteri de ayrıca kendi organizasyonundan veya bu işi profesyonelce yapan kuruluşlar ile yaptığı anlaşma ile bu kuruluşlardan mühendis ve teknisyenleri de sürekli tersanede tutarak, üretimi kontrol ettirir. Yani tersaneleri hem klas kuruluşları, hem de müşterinin temsilcileri kontrol altında tutarlar. Tabii ki, tersanenin kendi organizasyonu içerisinde de ciddi bir kalite kontrol ve kalite güvence çalışanları vardır. Gerek müşteri, gerekse klas kuruluşu istek ve belirledikleri uygunsuzlukları sürekli listelerler. Bu listelerdeki işler de tersane tarafından takip edilir ve tersane bunları kapatmaya çalışır.

“YATIRIM YAPACAĞIZ”

“Tersanelerde ‘Heavy duty’ dediğimiz dayanıklı makina ve ekipmanlar ile çalışmak gerekir” diyen Fahri Arısoy; “Şu sıralarda yeni boya hollerimizi devreye almak, yeni kaynak makinaları edinmek, yeni boru imalat tezgahları satın almak, işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik bir kısım yatırımlar yapmak şeklinde düşüncelerimiz var” dedi.

Makina parkurunuza yakın zamanda yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?

Doğru makina ve ekipman seçildiğinde çok uzun yıllar kullanılabiliyor. Ancak teknoloji yenilendiğinde ihtiyaç varsa bunlara yatırım yapılabiliyor. Bir de tersanenin daha verimsiz olduğu düşünülen iş istasyonlarının geliştirilmesi öncelikli oluyor. Şu sıralarda yeni boya hollerimizi devreye almak, yeni kaynak makinaları edinmek, yeni boru imalat tezgahları satın almak, işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik bir kısım yatırımlar yapmak şeklinde düşüncelerimiz var. Bunlar önümüzdeki süreçte yoğunlaşacağımız havuzlu çıkarma gemisi işi ile de ilintilidir. 

Şayet parkurunuza yatırım yapacaksanız tercihiniz yerli mi olur yoksa yabancı mı olur?  

Boya hollerimizi devreye almak, yeni kaynak makinaları edinmek, yeni boru imalat tezgahları satın almak, işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik bir kısım yatırım gibi yatırım yapmayı düşündüğümüz alanlarda daha çok yerli firmalar ile çalışacağız. Bir kısım alanlarda ise yabancı firmaların alternatifi, yerli firmalar henüz mevcut değil. Tozaltı, gazaltı gibi özel kaynak ekipmanlarının henüz yerli ikameleri oluşabilmiş değil.

Gemi inşa alanındaki gelecek dönem projelerinizle ilgili kısaca bilgilendirme yapar mısınız?

3. Boğaz Köprüsü için özellik gerektiren bir kısım çelik işlerini yapabilmek için EN 1090 sertifikası aldık. 3. Boğaz Köprüsü için şu anda da Fransız Fraysinet şirketine parça imalatı yapıyoruz. Gelecekte benzer fırsatlar çıkarsa da bu know how’ımızı kullanmaya devam edeceğiz. Geçen dönemde Suudi Arabistan ordusunun kullanımı için iki adet askeri yüzer havuz inşa etmiş idik. Bu deneyimimizi şu anda Norfolk ABD’deki Colonna Tersanesi için yeni başladığımız diğer bir yüzer havuz işinde kullanıyoruz. Bu aralar dünyada bu tür işlere talep olduğunu görüyor ve bunları takip ediyoruz. Önümüzdeki beş yıldaki ana işimiz ise Türk Deniz Kuvvetleri için inşa edeceğimiz Havuzlu Çıkarma Gemisi olup, savunma sanayi projelerine ilgimiz devam edecek. Yani gelecek de hem endüstriyel, hem ticari, hem de askeri alanda projelerimiz var ve bunların yenilerine de ilgimiz devam edecek.

Yerli makina sektörü hakkında düşünceleriniz nelerdir? Ülkemiz makina sanayini nasıl buluyorsunuz?

Türkiye’deki yerli makina sanayi sürekli gelişim halinde. Şu anda herkes Çin malı yerine çok daha güvenilir ve sağlam olan yerli makina ve ekipmanları tercih ediyor. Hatta yerli makina ve ekipman üreticilerimizin bir kısmı, Avrupalı rakipleri ile de rekabet edebiliyor. Biz inşa ettiğimiz gemilerde Transport Tesisleri İmalat, Gürdesan, Mariner gibi firmalarımızın ürettiği ekipmanları kullanıyoruz. Bunları kullanabilmek için de daha mukavele görüşmeleri aşamasında görüşülen imalatçılar listesine yerli firmalarımızı da koyuyor ve müşterilerimize bunları kabul ettirmeye çalışıyoruz. Gemi inşa sanayi otomotiv gibi yan sanayine de ihtiyaç duymaktadır. Bu durum, yurt içinde ciddi bir istihdam yaratmaktadır. Tersanede üretimde kullandığımız makina ve ekipman konusunda da yerli üreticileri her zaman değerlendirmeye alıyor ve destekliyoruz.

2016-2017 arasında herhangi bir yatırım yapma düşünceniz var mı? 

Sedef’in 2016 ve 2017 deki yatırım hedefi, 2008 yılı öncesinde karar verdiği; fakat kriz nedeni ile tamamlayamadığı bazı yatırımlarını tamamlayarak bunları devreye almak. Özellikle önümüzdeki beş yıllık süreçte havuzlu çıkarma gemisi projemizle birlikte diğer projelerimizi de yürütebilmek için ilave boya holleri, mikro panel hattı, dik kaynak robotu, yeni vinç organizasyonları, verimliliği artıracak yeni makina ve ekipman alımları şeklindeki planımız dahilinde 10 milyon dolar civarında bir yatırım planımız mevcuttur. Sedef 2005’de başladığı bu kapasite artırımı, modernizasyon ve reorganizasyon yatırımlarına toplamda 250 milyon dolar civarında bir para harcamış duruma gelecek. Tüm bu fiziksel yatırımlar ile birlikte software, bilgi teknoloji alanındaki yatırımlar birleşince de Avrupa’da dahi adından söz edilen ve Türkiye de böyle bir tersane var mı, diye herkesin hayret edeceği bir tersane ortaya çıkmış olacaktır. Fiziksel yatırımlar tek başına yeterli değildir, bunların doğru yaklaşımlar ve bilgi üretimi ile kullanılmaları da gerekir.

FAHRİ ARISOY KİMDİR?

Darıca Kocaeli’nde 1957 yılında doğdu. 1980’de İTÜ Makine Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek mühendis unvanını da 1982’de aynı üniversitenin İşletme Mühendisliği bölümünden aldı. Gemi inşa alanında planlama mühendisi olarak çalışmaya başladıktan sonra müteahhit, sipariş, kontrat ve tüm proje yönetimi alanlarında görev aldı. Şu anda da Sedef Tersanesi’nde Ticari Projeler Direktörü olarak, savunma sanayi haricindeki tüm projelerin ve tersanenin diğer birimlerinin yönetiminden sorumlu olarak çalışmaktadır. Sektördeki deneyimi 34 yılı aşmıştır.

Deniz Haber Ajansı