04 Aralık 2024
  • İstanbul10°C
  • Ankara4°C
  • İzmir10°C
  • Antalya12°C
  • Muğla9°C
  • Çanakkale10°C

CEMRE TERSANESİ GEMİ İNŞA ALANINI İKİ KATINA ÇIKARIYOR

Yüz ölçümünü yeni alan satın alarak iki katına çıkaran Cemre Tersanesi`nde yatırımlar başlıyor. Cemre Tersanesi 120 dönümlük bir arazi üzerinde tersaneyi genişletti.

Cemre Tersanesi gemi inşa alanını iki katına çıkarıyor

05 Haziran 2016 Pazar 00:07

Toplamda 120 dönümlük bir arazi üzerinde tersanesini genişleten Cemre Tersanesi`nde Kalite Güvence ve Kalite Kontrol Şefi Gemi İnşa Mühendisi Murat Can Kayalıbay ile görüştük. Kayalıbay, üretimde kaynak makinaları yoğunluklu çalışmalar yaptıklarını ifade ederken, yerli üreticilerin de gemilere konulan ekipmanlar ile ilgili bir takım sertifikalara sahip olması gerektiğini açıkladı. 
Yalova Tersaneler Bölgesi’nde 1996 yılında kurulan Cemre Tersanesi; 2004 yılına kadar faaliyetlerine ağırlıklı olarak gemi raspa ve boya işleri, gemi bakım-onarım gibi alanlarda sürekli gelişim göstererek devam etti. Bilgi, birikim ve hedefe yönelik çalışmanın gücüne inanan Cemre ekibi; 2005 yılında bir değişim sürecine girdi. Teknolojik gelişimlerin ve kalite standartlarının ışığında kendine yeni bir gelişim stratejisi çizen Cemre ekibi bu doğrultuda çalışmalarını hızlandırdı.

BS EN ISO 9001:2008 kalite belgesi başta olmak üzere birçok kalite ve güvenlik sertifikasyonunu almaya hak kazanmasının ardından, yeni gemi inşa programını iki adet özel amaçlı platform destek gemisinin inşa süreci ile devreye aldı. Yalova-Altınova Tersaneler Bölgesi’nde 70 bin metrekare alana kurulu Cemre Tersanesi, yıllık 12 bin ton olan sac işleme kapasitesinin her yıl artırılması için alt yapı ve üst yapı yatırımlarına devam ediyor. Başta Norveç menşeli Havyard Grup A.Ş. olmak üzere birçok uluslararası firma ile iş birliği içinde olan Cemre; özel amaçlı platform destek gemileri, kuru yük gemileri, balıkçı gemileri ve talepler doğrultusunda pek çok tip gemi inşa etmeye devam ediyor. Gemi inşa sürecini anahtar teslim projeler yaparak geliştiren Cemre Tersanesi, her yıl maksimum altı gemiye Cemre imzasını atıyor. Cemre Tersanesi kaliteli çelik işçiliğini, Haliç metro köprüsü inşasında tercih edilerek gösterdi. En büyük hedefi ülkesi ve sektör için lider girişimlerde bulunmak olan Cemre; kalitesinin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla da teknoloji ve insan kaynağına yatırım yapmaya devam ediyor.

Tersanenizin yan kısmında yeni bir alan gördük… Cemre Tersanesi olarak yeni bir yatırım mı yapıyorsunuz?

Cemre Tersanesi yaklaşık 70 dönümlük bir alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak buraya 400 metre ileride yeni bir tersane alanı daha satın aldık. O kısım 30 dönüm kapalı sahasıyla beraber toplamda 60 dönüm bir alanı kapsıyor... Oradaki inşa işlerinin de bitmesiyle birlikte toplamda 120 dönümlük bir alanda üretim gerçekleştireceğimizi söyleyebilirim. 

Peki, şu anki alanınızdan bahsedecek olursak burada yılda ortalama ne kadarlık sac işleniyor?

Buradaki mevcut kapasitemiz çelik üzerinden konuşursak yılda 12 bin tondur. Ancak oradaki yatırım da tamamen bittikten ve üretime katıldıktan sonra 20 bin tona çıkacak.

Cemre Tersanesi son olarak hangi projelere imza attı?

Tersanemiz, aslında 2006 yılında Pendik Askeri Tersanesi’nde kızak kiralayarak hizmet sunmaya başlamış. Öncesinde 1996 yılından beri Tuzla’da gemi raspa boya taşeronluğu yapılıyormuş. 2004-2008 yılları arasında gemi inşada sansasyonel bir dönem yaşandı. 2008’li yıllarda kriz çok ciddi patlak verdi. O süreçlerde de Norveçli bir firma Türkiye’ye geliyor ve çelik işçiliği dediğimiz yalnızca kabuk yaptırmak istiyor. Yaptıracak firmayı bulamıyor ve bizim patronlarımızla görüşüyorlar.

Patronlarımız o dönemde bu talebi Pendik Askeri Tersanesi’nde kızak kiralayarak yapıyorlar. Sonrasında bir, iki, üç derken Pendik’te 10 gemi yapılıyor. Kazanılan paralarla Yalova’daki yerimiz alınıyor. Biz, geçenlerde Yalova’daki tersanemizde 52 numaralı gemiyi imzaladık… Giderek güçlendik ve şu anda bu noktadayız. Artık 52’nci gemi imzalandı, yani burada geçen süreçte 40 gemi projesi tamamlandı. Bu arada da Haliç’te bulunan metro köprüsünü yaptık. 

ÜRETİM ALANI İKİ KATINA ÇIKIYOR

Yılda 12 bin ton sac işleyen Cemre Tersanesi, yeni yatırımıyla birlikte bu sayıyı 20 bine kadar yükseltmeyi hedefliyor. Tersane içerisinde yalnızca yeni gemi inşası gerçekleştirdiklerini ifade eden tersanenin Kalite Güvence ve Kalite Kontrol Şefi Gemi İnşa Mühendisi Murat Can Kayalıbay, son olarak 52’nci gemilerini imzaladıklarını söyledi.

Peki, burada modernizasyon ağırlıklı mı çalışıyorsunuz?

Hayır, biz de tamir kısmı yok. Biz yalnızca gemi inşa ediyoruz. Bizde imzalanan 52 geminin 52’si de yeni inşadır. Onun dışında hiç tamirimiz yok. Arada küçük tekneler lodoslu havalarda tersanemize geliyorlar; onlara ufak tefek tamiratlarında yardım ediyoruz. Ama onları elbette saymıyoruz.

Çizimler tamamlandıktan sonraki üretim prosesinden bahseder misiniz?

Sac buraya geldikten sonra her şey bilgisayar destekli kesim makinaları, plazmalar gibi CNC makinalarımızda başlıyor. Bu noktada ESAB ve Protem Kaynak ile çalışıyoruz. Direkt dizayndan gelen programları onlara yüklüyoruz ve kesim işlemleri başlıyor. Şimdi yeni sistemde bütün ön imalat sac ayıklama, panel imalatını bir arada yapacağız. Aynı zamanda blok imalatı da gerçekleştiriyoruz. Yeni yatırımımızın bitmesinden sonra bütün blok imalatını tek bir alanda gerçekleştireceğiz. Bloklar için önce paneller üretiliyor, paneller üst üste konularak lego şeklinde bloklar meydana geliyor.

Ancak en çok sanırım kaynak makinalarına ihtiyaç duyuyorsunuz…

Evet, marin sektöründe kaynak makinaları olmazsa olmazımızdır. Kaynak makinalarında ağırlık Kilmak’ta… Bir de Pendik Tersanesi zamanından kalma ESAB’lar bulunuyor. Biz buraya geçtiğimizden beri Kilmak dışında makinayı pek almadık. Sadece özel nedenler diyebileceğim örneğin alüminyum kaynağı Kemp-i aldık. O tip malzemelerin kaynağında daha yüksek teknolojili makinalar gerekiyor. Kilmak o teknolojiyi o zamanlar sunamıyordu. Ancak şimdi sunuyorlar. Şimdi tekrar o tipte bir ihtiyacımız olsa yine Kilmak’tan ihtiyaçlarımızı karşılarız. 

Kilmak ile çalışmanın ne gibi avantajları var?

Yerli olması bir kere büyük avantaj. Tersanede kaynak makinası çok çabuk bozulan bir alettir. Sarf malzemesi gibi olduğundan dolayı yedek parça maliyeti çok önemli, servisi çağırdığınız zaman servis hemen gelebilmeli. Makina alımı yapacağımız zaman, aslında bozulduktan sonraki maliyetlerini de düşünerek alım yapıyoruz. Gerçi Kilmak’ın makinaları oldukça dayanıklı; diğer firmalar gibi değil, tersane ortamına uygun.  Bir de Kilmak, değişim sürecinden önce bize sattıkları makinalarda da sorun yaşandığında soğuk davranmadılar. O makinalar için de bizim problemlerimize çözüm sundular. Onlara da sürekli destek verdiler. Bu tür çalışmaları yabancı firmalarla yapamıyorsunuz.

Tersane içersindeki vinçler, kompresörler…

Biz de birkaç çeşit vinç var… Mesela Vinçsan var, Vinçmaksan diye bir firma vardı; ama sanırım o artık kapandı. Özellikle Vinçsan’a geçen sene 250X2 olacak şekilde 500 tonluk bir vinç yaptırdık. Sahada birkaç tane ufak tefek vinçlerimiz var; ama ağırlığımız Vinçsan’dır. Kompresörlerde ise Alfa Laval, bir de Ekomak var.

Mesela gemi inşa yapılırken siz üretimde Ekomak’ı, gemi içerisinde ise Atlas Copco’nun ürünlerini kullanıyorsunuz… Neden farklı markaların ürünlerini farklı alanlarda konumlandırıyorsunuz?
Evet, bu tamamen sertifikasyondan dolayı oluyor. Bu işte şöyle bir mantık var: Gemiyi klaslamak diye bir kavram vardır. Tarafsız bir klas kuruluşundan geminin klaslanması gerekir. Bu genellikle geminin bağlı bulunduğu ülkelerle isimlendirilir. Fransız Loydu, İsveç Loydu, Türk Loydu gibi...  Biz genellikle Norveç ve Fransız Loydu ile çalışıyoruz. Ekim’de başlayacak projemizde İngiliz Loydu olacak. Bir ay sonra başlayacak projemizde Ukrayna Loydu ile çalışacağız. Bu kuruluşlar da gemiye koyacağınız önemli makinaları gidip fabrikada kendileri kontrol ediyorlar, aynı tersaneyi gelip kontrol ettikleri gibi… Sonra o ekipmanlara bir sertifika düzenliyorlar. Sizde çalıştığınız klas kuruluşunun sertifika verdiği ürünü alıp gemiye koyuyorsunuz ve sonrasında kimse o ilgili ekipmanla ilgili sorun yaşamıyor. Biliyorsunuz ki o ürünün gerekli testleri zaten o gemiyi klaslayan kuruluş tarafından yapıldı. Aslında bu işler hiç zor değil, maliyette değil; yalnızca pek bilinmiyor. Birçok firma bilinmezlikler yüzünden korkudan girmiyorlar. Aslında biz hep söylüyoruz, varsa yerliyle çalışmak istiyoruz. Eğer yerli ile çalışmıyorsak bir nedeni vardır; yoksa kimse Uzak Doğu’dan ürün getirtmez.

O halde sizin üretimde kullandığınız çoğu makina yerli diyebilir miyiz?

Aslında gemi inşa beynelmilel bir iş koludur. Bu işin hiç yerli ya da yabancı ayağı yok. Özellikle yerlilerle çalışayım dediğiniz zaman doğru verimi alamayabilirsiniz. Türkiye’de gemi ekipmanı konusunda sorun yaşanabiliyor. Bu sektörün kendine has sertifikasyonu var. Her aldığınız ürünü geminin içerisine koyamıyorsunuz. O sertifikasyon da genellikle Türk mallarında yok. Gemi inşaya, tersanelere yönelik malları kimse üretmiyor. Bazen biliyoruz malzeme uygun; ancak sırf o belgeler olmadığı için alım yapamayabiliyoruz. 

Gemi içerisindeki otomasyon noktasında kimlerle çalışıyorsunuz?

Onlar genellikle yabancı menşeli oluyor. Gemi inşa sektörüne has sertifikasyon olması gerektiği için bu alanlarda mecburen yurt dışı menşeli firmaları tercih ediyoruz. 

“GEMİ İNŞA BEYNELMİLEL BİR İŞ KOLUDUR”

“Her aldığınız ürünü geminin içerisine koyamıyorsunuz. O sertifikasyon da genellikle Türk mallarında yok” diyen Cemre Tersanesi Kalite Güvence ve Kalite Kontrol Şefi Gemi İnşa Mühendisi Murat Can Kayalıbay; “Yerli ekipmanlar çok az; ama üretimde mümkün olduğunca demirbaş olarak yerli tercih ediyoruz” dedi.

Gemi ekipmanları sertifikaya tabii; peki ama üretim kısmında durum nasıl?

Yerli ekipmanlar çok az; ama üretimde mümkün olduğunca demirbaş olarak yerli tercih ediyoruz. Yerlisi yoksa yabancı ürünlere talep gösteriyoruz. 

Marin sektöründe gördüğüm kadarıyla yabancı makinalarının kalitesinin, yerlilerin de fiyatının uygun olduğu görüşü hakim…

Bu tamamen amaca yönelik bir durum... Mesela Kilmak’tan kaynak makinasını alıyoruz; ancak kötü, ama ucuz demiyoruz. Tamam birçok firmaya göre fiyatı da uygun; ancak yapacağı işi de tam anlamıyla yapıyor. O iş için daha pahalı makinalar var; ama aynı randımanı alamayacağım birçok Avrupa malı bulunuyor. 

Şimdi yeni bir alanı da bünyenize katarak genişleme yoluna gittiniz… Satın almalarınız başladı mı?

Yeni alanımızda yatırımlarımız başladı. Vincini aldık, altına kızağını monte edeceğiz. Vincin rayları yürüyecek… Şu anda aslında sıfır olduğu için henüz kazık çakılır bir halde… Ana kısmımızın alt yapı ihtiyaçları bitti. Makina ve ekipman olarak değil de, artık buranın kendi teknolojilerine dair yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Mesela bizim tersanemizin kendi yazılım departmanı var; ama yine de bir yazılım firmasıyla çalışmayı düşünüyoruz.

Size çözüm sunan bir ERP firması yok mu?

Şirket bünyesinde yazılımlarımızla ilgilenen bir arkadaşımız var. Açıkçası yazılım firmalarıyla görüştük; bizim işleyiş sistemimiz biraz bize has. Onların gemi inşa için olan modülleri var; ama depo-stok-satın alma gibi süreçler için çok iyi bir program. Biraz gemi inşa özeline girdiğiniz zaman detayın istediğimiz gibi olmadığını gördük. Mesela IFS diye bir program var, çok ünlü… Artık ileriki süreçlerde duruma bakacağız. Gelecek dönemde bir yazılım firmasıyla anlaşmayı düşünüyoruz… Askeri gemiler için sektöre adım atmak istiyoruz. İhalelere girebilmek için tesis güvenlik belgesi ve üretim izin belgesi alınması gerekiyor. Milli Savunma Bakanlığı’na yakın bir gelecekte başvurumuz olacak. O başvuru esnasında gereksinimleri tamamlayacağız. Bizim de yazılımdaki arkadaşlarımızın yapabilecekleri işler sınırlı. Bu nedenle kesinlikle bir ERP yatırımımız olacak. Onun dışında bir takım ofis alanları yapacağız. Yangın sistemimizde bir iyileştirme yapacağız. 

Ne kadarlık dolulukla çalışıyorsunuz? Şu an size bir proje gelse ne zaman üretime başlayabilirsiniz?

Şu an için uygun bir dönemden geçiyoruz. Sonbahara denk gelecek şekilde bir projeye başlayabiliriz. Şu anki elimizdeki projelerin teslimatlarına göre üçüncü çeyrek, üretime başlamak için oldukça uygun görülüyor. “Yeni tersane alanımız 30 dönüm kapalı sahasıyla beraber toplamda 60 dönümlük bir alanı kapsıyor... Oradaki inşa işlerinin de bitmesiyle birlikte toplamda 120 dönümlük bir alanda üretim gerçekleştireceğiz.”“Kilmak’tan kaynak makinasını alıyoruz; ancak kötü, ama ucuz demiyoruz. Tamam, birçok firmaya göre fiyatı da uygun; ancak yapacağı işi de tam anlamıyla yapıyor. O iş için daha pahalı makinalar var; ama aynı randımanı alamayacağım birçok Avrupa malı mevcut.” 

MURAT CAN KAYALIBAY KİMDİR?

Murat Can Kayalıbay, 1983 yılında doğdu. 2006 yılında İTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği’nden mezun oldu. 2008 yılından beri de Cemre Tersanesi’nde çalışıyor. Ayrıca, Uluslararası Kaynak Mühendisi ve Gemi İnşa Mühendisi olan Kayalıbay; Cemre Tersanesi’nde Kalite Güvence ve Kalite Kontrol Şefi  olarak çalışmalarını sürdürüyor.

Deniz Haber Ajansı