Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, verileri şeffaf bir biçimde açıklamaya çağıran uzmanlar, hazırlanan raporun reddedilmesi gerektiği görüşünde.
Fransız donanması tarafından 2000 yılında Brezilya’ya satılan ve 2017’de ıskartaya çıkarılan ülkenin en büyük savaş gemisi São Paulo, Nisan 2021’de sonuçlanan ihaleyle 1,85 milyon dolara denk gelen 10,55 milyon reale İzmir-Aliağa merkezli Sök Denizcilik adlı firmaya satıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da 30 Mayıs 2022’de geminin sökümüne onay verdi.
BAKANLIĞIN İNCELEDİĞİ RAPOR
Son derece kanserojen bir madde olan asbestin yanı sıra çevre ve insan sağlığına zararlı pek çok tehlikeli toksik atık barındıran geminin Türkiye’ye getirilecek olması kamuoyunda tepki yaratırken Sök Denizcilik firması, geminin tehlikeli maddeler envanter raporunu Bakanlık ile paylaştıklarını duyurdu ve söküm çalışmalarını çevreye zarar vermeden yapacaklarını iddia etti.
Firmanın paylaştığı rapor üzerinden değerlendirme yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise, “Gemide dokuz ton asbest” var diyerek riskli bir durum olmadığını savundu.
Ancak Belçika merkezli uluslararası sivil toplum kuruluşu NGO Shipbreaking Platform’un incelediği São Paulo’nun tehlikeli maddeler envanter çalışmasındaki detaylar, geminin sadece yüzde 12’sinin incelendiğini ortaya çıkardı.
Envanter raporu hazırlanırken yapılan kontrolde hangi tehlikeli maddenin geminin hangi bölümünde ne kadar olduğuna ilişkin bir tespit yapılması gerekiyor.
GEMİNİN BELLİ BÖLMELERİ KAPATILDI
Sök Denizcilik’in Norveçli Grieg Green firmasına yaptırdığı envanter denetimi oldukça problemli. Grieg Green’in çevre örgütleriyle paylaştığı bilgilere göre gemideki belli bölümler, odalar ve bölmeler denetim esnasında kapalı tutuldu.
Grieg Green firması, gemiyi satın alan Sök Denizcilik’in talebi üzerine denetimi bu şekilde yaptıklarını söylüyor. Söz Denizcilik’in ibraz ettiği belgeler üzerinden denetim yapan firma, gemideki tehlikeli madde miktarının doğruluğuna dair sorumluluk taşımadıklarını da ekliyor.
DW Türkçe’ye konuşan Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık’a göre envanter raporunun reddedilmesini gerektiren kritik bir sonuç söz konusu. Şık, “Yüzde 12 gibi son derece düşük bir oran üzerinden geminin tamamındaki toksik madde miktarının ne olduğuna ilişkin bir kayıt oluşturmak, bilimsel bir tahmin yapmak mümkün değil. Belli bölgelere bakıp diğer bölgelere bakmama esasına dayanan bir raporlama yapılamaz. Bu işin doğasına aykırı ciddi bir durum” diyor.
İKİZ KARDEŞİNİN YÜZDE 82’Sİ DENETLENMİŞTİ
Türkiye’ye getirilmesinde problem görülmeyen São Paulo’nun yüzde 12’si denetlenirken; Sao Paulo ile aynı teknik ve ölçekte yapılan ve ikiz kardeşi olarak nitelendirilen Clemenceau’ya ilişkin raporlar, geminin sökülmeden önce yüzde 82’sinin denetlendiğini gösteriyor.
Öte yandan sınırlı kontrole dayalı bilgilere göre bile São Paulo’da çok yüksek miktarda tehlikeli madde var.
Mevcut IHM raporuna göre geminin incelenen bölümünde 473 ton kurşun, 173 ton da hem kurşun hem kadminyum içeren tehlikeli madde bulunuyor.
Gemideki asbestin 9 tondan çok daha fazla olduğunu tahmin eden Bülent Şık’a göre sadece kurşun ve kadmiyum açısından bile geminin bütünü çok ciddi bir sorun arz ediyor.
TÜRKİYE’DE KURŞUN MARUZİYETİ RİSKİ
Çocuklarda kurşun maruziyeti açısından Türkiye problemli bir yerde duruyor. Dünya genelinde 84 ülke kurşunlu boyaların üretimini ve ticaretini yasal olarak sınırlarken Türkiye bu ülkeler arasında değil.
Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi çocuklarda kurşun maruziyetini azaltmak için yürütülecek kamusal sağlık politikalarında ilk hedef olarak çocukların kanındaki kurşun seviyesinin 5 mikrogramın altına düşürülmesini öneriyor.
Lancet dergisinin 2021 yılında yaptığı araştırmasına göre ise Türkiye’de kanlarındaki kurşun miktarı 5 mikrogramı aşan 0-14 yaş çocuk sayısı 6,3 milyonu buluyor. Aynı araştırmaya göre kanlarındaki kurşun miktarı 10 mikrogram aşan çocuk sayısı ise 2 milyon 200 bin civarında.
Türkiye’nin kurşun maruziyetini azaltacak her türlü önlemi almasının, hali hazırdaki durumda bile son derece kritik bir önem taşıdığına işaret eden Şık, “Kurşun, çocuklarda çok ciddi nörolojik gelişim bozukluğuna yol açan tehlikeli toksik kimyasal maddelerin belki birincisi. Çeşitli bilişsel gelişim bozukluklarına, otizm spektrum bozukluklarına, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromuna yol açtığına ilişkin çok sayıda yayın var. Dolayısıyla kurşun maruziyetini azaltmak, Dünya Sağlık Örgütü’nün ülkelere koyduğu en önemli hedeflerden biri” diye konuşuyor.
“VAZGEÇİLMESİ GEREKEN BİR POLİTİKA”
Türkiye’nin son 5 yılda, özellikle 2016’dan günümüze uzanan süreçte Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden yüz binlerce ton plastik ithal etmesinin, çocuklardaki çeşitli tehlikeli kimyasallara maruziyeti artıran bir durum yarattığını vurgulayan Şık, “Kontrolsüz bir şekilde depolarda tutulan çöplerdeki kurşun çevreye dağılacaktır. Keza Aliağa’da da sökülen her gemiyle, söküm esnasında, söküm sonrasında kurşun çevresel ortamlara, havaya, toprağa, suya karışacaktır. Bu karışan kurşunun eninde sonunda Türkiye genelinde çocuk sağlığında ciddi sorunlara yol açması kaçınılmazdır. Hem gelecek gemi hem de plastik çöplüğü bir bütün olarak aslında atık meselesi, Türkiye’nin vazgeçmesi gereken bir politika” uyarısı yapıyor.
Gıdalardaki kurşun miktarını belirlemekten sorumlu kurumun Tarım Bakanlığı, içme sularındaki kurşun miktarını belirlemekten sorumlu kurumun ise Sağlık Bakanlığı olduğunu ifade eden Şık, bu konuda periyodik kontrollerin yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğunu ekliyor.
Türkiye’nin hangi bölgesinin neyle, ne ölçüde kirletildiği bilinmeden çözüm üretmenin mümkün olmadığını ifade eden Şık, “Bu normal bir kirlilik değil ki. Peki neden buna izin veriliyor? Kamusal kurumlar üzerlerine düşen sorumlukları neden yerine getirmiyor? Bunlar sorulması gereken sorular” diyor.
“SÃO PAULO YENİDEN İNCELENMELİ”
Uzmanlara göre São Paulo’nun bütününde ayrıntılı güvenilir bir analiz yapılması ve bunun kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılması gerek.
DW Türkçe’ye konuşan Çevre Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, geminin uluslararası akredite olmuş bir kurum tarafından Türkiye’ye girmeden önce incelenmesi ve mevcut tespitlerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Öztürk, “Eğer beyan edilenlerin üzerinde atık varsa gemi gerisin geriye ilgili ülkesine gönderilir. Bu kadar basit. Bakanlığın, özellikle asbestin yanında yüzlerce ton denen diğer tehlikeli atıklarla ilgili çok açıklayıcı, kamuoyunu aydınlatıcı bilgi paylaşımında bulunması elzemdir” ifadelerini kullanıyor.
Sök Denizcilik firması, DW Türkçe’nin, São Paulo gemisinin IHM raporu ve gemiyi denetleyen firmanın iddiaları hakkında yönelttiği sorulara yanıt vermedi.
DENİZ HABER AJANSI