Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nın 89. yıl dönümünde, deniziclik sektörünün önde gelenlerinin kutlama mesajları;
Dr. Özkan POYRAZ - Müşteşar Yardımcısı
Osmanlı imparatorluğunun son zamanlarında, kapitülasyonlarla yabancılara kaptırılan Türk denizlerindeki ticari hâkimiyetin yeniden kazanılmasında kilometre taşı olan, 1923 yılında imzalanarak 1926 tarihinde kabul edilen Lozan Barış Antlaşması ile hemen akabinde 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren Kabotaj Kanunumuzu tarihi bilinç ve şuur içinde tekrar hatırlamak suretiyle, tüm denizcilerimizin denizcilik ve kabotaj bayramını kutlar, sağlıklı ve mutlu günler dilerim. Bu yıl denizcilik ve kabotaj bayramını Bakanlığımızca sağlanan Hurda Teşviki ile daha da anlamlı bir şekilde kutlanacaktır. Bu destekle Türk Bayraklı çalıştırılmak üzere Türk tersanelerinde inşa edilecek gemi sayımız artacak, deniz ve tersane çalışanlarımızın istihdam olanakları gelişecektir.
Mustafa ÇALIŞKAN - Deniz Ticareti Genel Müdür V.
Bilindiği üzere, ülkemiz, uluslararası taşıma koridorlarında yer alması nedeniyle küresel anlamda , Karadeniz ‘de 6 ülkenin denizden tek çıkış yolu olarak Türk Boğazları ve Akdeniz’deki konumundan dolayı bölgesel anlamda önemli bir deniz ülkesidir.
8.484 km’lik kıyı şeridi uzunluğuna sahip bir ülke olarak, kara vatanımızın yaklaşık yarısı kadar da mavi vatana sahip olmanın ayrıcalığına sahip durumdayız.
Mavi vatanımızda, denizcilik alanında, kapitülasyonlarla yabancılara verilmiş olan imtiyazlar Lozan Barış antlaşmasıyla kaldırılmış ve 1926 yılında kabotaj kanunu ile Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri sunulması hakkı münhasıran Türk Vatandaşlarına verilmiştir.
Denizlerin sınırları kaldıran medeniyetleri ve kültürleri yaklaştıran bir özelliği bulunmaktadır. Bu anlamda, dünyadaki tüm deniz ülkeleri ile adeta sınır komşusu sayılabiliriz.
Denizler çok yönlü ekonomik, teknolojik, kültürel, siyasal gelişim fırsatları sunmaktadır.
Denizcilik konusunda genel olarak mevcut durumumuza baktığımızda, aşağıdaki şekilde bir tabloyla karşılaşmaktayız.
- Kıyı şeridi uzunluğu : 8484 km,
- Uluslararası liman : 180 adet ,
- Yat limanı : 53 adet ,
- Yat bağlama kapasitesi :18.000 adet
- Faal tersane :75 adet,
- Türk sahipli filo : 1398 adet, 27.5 milyon dwt
- Balıkçı barınağı : 384 adet
- Denizcilik eğitimi veren kurum/kuruluşu :132
- Kayıtlı gemi adamı :180.458
- Dış ticaret taşımalarında denizyolu payı :% 84
- Toplam elleçlenen yük : 383 milyon ton
- Konteyner yük taşıması (TEU) :8.4 milyon
- Kabotajda taşınan yolcu :162 milyon
- Yurtiçi Yük Taşıma Payı (Tonxkm) : %5.53
- Yurtiçi Yolcu Taşıma payı(Yolcuxkm) :% 0,59
- Uluslararası Ro-Ro hattında taşınan araç :465 bin adet
- Kruvaziyer yolcu : 1,8 milyon turist
- Türk bayraklı gem. dış tica. payı (tonaj olarak) :% 12
Genel hatlarıyla mevcut duruma baktığımızda ise, ülkemiz için denizciliğin dışa açık büyük bir potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Bu potansiyeli çalışkan, üretken, dinamik ve genç nüfusumuzla değerlendirebilecek kabiliyetteyiz. Bunun için ortak bilinç düzeyimizi ilköğretimden başlayarak eğitimle artırmalıyız.
Son zamanlarda Devletimizin denizciliğe teşvik olarak geliştirdiği önemli projeler şöyle sıralanabilir.
Devletimiz kabotaj yük ve yolcu taşımaları ve turizm amaçlı teknelere teşvik amacıyla Özel Tüketim Vergisi muafiyeti getirerek 2004 yılından bugüne kadar ÖTV tahsil edilmeyerek sektöre önemli ölçülerde destek sağlanmıştır.
Türk Deniz Ticaret Filo kapasitemiz son 10 yılda dünya denizcilik filosuna göre yaklaşık % 75 daha fazla büyüme kaydetmiş, 2008’de ortaya çıkan global krizle birlikte filomuzun tekrar rekabet gücü kazanarak krizi atlatabilmesi için son 6 aylık süreçte Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlarımız Sayın Lütfi ELVAN ve Sayın Feridun BİLGİN’in yönlendirmesi ve destekleriyle 3 proje yürürlüğe girmiştir.
Bunlardan;
- 1.nci projemiz Bakanlığımız bütçesinden yaşlı gemilerin hurdaya ayrılarak hurda bedeli kadar Türk Bayraklı yeni gemi inşaası için Bakanlığımız tarafından nakdi destek sağlanması,
- 2.nci projemiz, Bakanlığımız Hazine Müsteşarlığı nezdinde yürüttüğü girişimler sonucunda, ihraç edilecek gemiler için 2 milyar TL tutarında kredi garanti fonu kefalet desteği sağlanması,
-3 ncü projemiz ise Dünya Denizcilik Sektörüne İstihdam Arzı Projesi, şeklindedir.
Denizciliğimizi,
- Eğitimin ilk adımında denizcilik bilincinin aşılandığı, kültürünün verildiği,
- Ülkemiz nüfusunun aktif çalışan her 10 kişisinden birinin denizcilik sektöründe yer aldığı,
- Deniz Ticaret Filomuzun dünya filosundaki yük kapasitesi ve navlundaki payının % 10 ‘lara ulaştığı,
- Her 200 kişi başına bir özel tekne düştüğü,
- Limanlarımızdan çevre ülkelerdeki 200 noktaya yük aktarımının yapıldığı,
- Yurtiçi taşımacılığın % 20’sinin denizyoluyla yapıldığı,
- Söz konusu faaliyetler yapılırken denizlerimizin temizliğinin ve gemilerimizin seyir güvenliğinin sağlandığı, tüm deniz varlıklarımızın envanterinin çıkarıldığı, tüm bunların izlenip kontrol edilebildiği,
Lider bir ülke hedefine ulaşmayı gaye edinmeliyiz.
Yukarıda, son zamanlardaki gelişmelerle birlikte, hem mevcut, hem gelecek perspektifiyle denizciliğimizin resmi oluşturulmaya çalışılmıştır. Şahsi hırs ve menfaatler bir yana bırakıp, denizlerin hayatî, olmazsa olmaz önemine müdrik, büyük resme ve geleceğe bakarak denizlerimize sahip çıkmalıyız.
İnsanımızın istihdamı, ekonomimizin gelişmesi için bu potansiyeli sürdürülebilir değerlendirerek bütüncül-entegre bir yaklaşımla 100 yılı kapsayan bir Denizcilik politika ve stratejisi oluşturmamız öncelikli görevimizdir. Ancak bu zemin üzerinden fikir ve eylem birliği ile ülke denizciliğimizi yüksek hedeflere ulaştırabiliriz.
Son söz “Denizlere hakim olan cihana hakim olur” (Barbaros Hayreddin Paşa)
Erol YÜCEL - TOBB Türkiye Denizcilik Meclisi Başkanı
Her yıl 1 Temmuz’da kutladığımız “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” nın 89. Yılının kutlu olmasını diliyorum.
Bu bayram münasebetiyle geride bıraktığımız 89 yılda denizciliğimiz istenilen yere gelebildi mi? sorusunu sormamız gerekiyor.
Deniz taşımacılığında 2013 yılı verilerine göre; ödenen 9,5 Milyar Dolar navlunun 8 Milyar Doları yabancı armatörlere ve sadece 1,5 Milyar Doları da Türk Armatörüne ödeniyorsa bu işte bir sorun bulunduğunun altını çizmek gerekiyor.
Bayrak konusunda Milli Gemi Sicilinde Türk Bayrağı ile gemi çalıştırmanın yanı sıra uluslararası piyasalarda Türk Bayraklı gemilerin rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak 1999 yılında kabul edilen kanun doğrultusunda Türk Uluslararası Gemi Sicili veya kısaca “İkinci Sicil” uygulaması ile; başka bir ifade ile Türk Armatörüne iki ayrı mevzuata göre Türk Bayrağında gemi çalıştırma hakkı tanınmasına rağmen Türk Armatörü sahip olduğu takriben 27 Milyon DWT’luk filosunun takriben 19 Milyon DWT’luk kısmını değişik ülkelere ait 40 ayrı bayrakta gemi çalıştırıyorsa burada bir sorun olduğunu kabul etmek gerekiyor. İşte tam bu ortamda seçimlerden henüz çıkmış olan ülkemizde Koalisyon
Hükumeti’nin kurulması çalışmaları yapılmaktadır. Bizler de denizcilik sektörü olarak acilen bir hükumet kurulması konusunda partilerimizin uzlaşmacı bir anlayış içerisinde biran önce bir hükumet kurmalarını bekliyoruz.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Siyasi Partilerimizin Saygıdeğer Genel Başkanlarına denizcilik sektörümüz adına bir mesaj vermek istiyorum.
Geliniz denizcilik sektörümüzün ülkemiz ekonomisi için nasıl bir ekonomikdeğer ifade ettiğini değerlendiriniz.
Ülkemizin 2023 yılı ihracat hedefi vardır. 500 Milyar Dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz. Bu ihracatı yapmak için gerekli olan ithalat taşımalarını da dikkate aldığınızda 2023 yılında ülkemizin 36 Milyar Dolar navlun ödemesi gerekecektir.
Yabancı armatörlere, ülkemiz için çok değerli olan bu dövizleri ödeme yerine gelin bunu ülkemizde bırakmanın yollarını arayalım. Sayıları ve kapasiteleri armış tersanelere sahibiz. Gemi inşası yanı sıra ülkemizde inşa edilmekte olan asma köprü, Marmaray gibi çok özel önem isteyen projelerin çelik işçilikleri de ülkemiz tersanelerinde yapılmaktadır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu gemilerin inşasında kullanılan malzemelerin büyük çoğunluğunu üretme imkanına sahip yan sanayimiz bulunmaktadır. Nihayet bu inşaatları gerçekleştirecek yetişmiş, kaliteli mühendis ve işçilerden oluşan iş gücüne sahibiz.
Bakınız 36 Milyar Dolar neredeyse T.C. Merkez Bankası’nın sahip olduğu kendi öz kaynağına yakındır. Tarihimizdeki en yüksek ihracat rakamı olan 157 Milyar Doların %23’üne denk gelmektedir.
Geliniz yıllardır konuşulan ve gerçekleşmeyen müstakil “DENİZCİLİK BAKANLIĞI” nı kuralım. Denizcilik Mevzuatını ülkemizin diğer genel mevzuatı ile çelişen bölümlerini tesbit edelim. Önce bu mevzuatı düzeltelim ve mevzuattan kaynaklanan sorunları giderelim.
Bakınız en basit bir örnekle gemi yapımını “inşaat” veya “imalat” olarak değerlendiren mali sistemimiz iki farklı uygulama yapmaktadır. Gemi üretmek inşaat mı yoksa imalat mı ? Tartıştığımız konuya bakınız ! Basit gibi görünen bu sorunlar denizcilik sektörünün önüne engel olarak çıkmaktadır. Görüştüğümüz maliye uzmanları inanarak bizlere hak vermelerine karşın ellerindeki mevzuatın kendilerini bağladığını ifade etmektedirler. Mevzuatın yanı sıra gerek tersanelerimizi ve gerekse armatörlerimizi uluslararası piyasalarda rekabetçi hale getirecek önlemleri tartışalım. Türk Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi karasularında 48 saatten fazla tutamamaktadır. İster yük beklemek, ister tamirat veya her ne sebeple olursa olsun Türk Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi ülkesinde kendi evinde 48 saatten fazla tutamamaktadır. Bunun ne kadar acı bir şey olduğunu halkımızın ve bizleri yönetenlerin takdirine bırakıyoruz.
Gelin bunları da düzeltelim. Gelin tüm filomuzu anlı şanlı Türk Bayrağı altında çalıştırmamıza imkan verilmesini sağlayınız.
Sizlerden sesimize kulak vermenizi bekliyoruz. Bir 89 seneyi daha boşa geçirmeyelim.
Ahmet Bedri İnce - Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye karasuları ve limanları arasında deniz taşımacılığı ve ticaret haklarını yabancıların kontrolünden kurtararak, bu hakları yalnızca Türk gemi ve vatandaşlarına tanıyan Kabotaj Kanunu’nun kabul edilişinin 89. Yılını kutluyoruz.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ ünde dediği gibi; “Denizciliği, Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” sözünün “Denizci Millet, Denizci Ülke” parolası ile dünya denizlerinde, şerefli bayrağımızla, geniş ufuklara güvenle yelken açacağımıza inanıyoruz. Türk Armatörler Birliği olarak “1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” mızı en içten duygu ve düşüncelerimizle, denizlere gönül veren herkese kutlu olmasını diliyoruz…"
Murat KIRAN - GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Kuruluşunun üzerinden 44 yıl geçen Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Türk gemi inşa sanayini ve tersanelerini başarıyla temsil etmeye devam etmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar USD gemi ve yat ihracatı rakamına ulaşan Türk gemi inşa sanayi 2014 yılını 1,27 milyar USD ile tamamlamıştır.
2015 yılında gemi ve yat ihracatı rakamının 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir.
Tersanelerde kurulu kapasitenin tamamının kullanımı, düşük seviyelerde olan tersanelerde kapasite kullanımının artırılması, teşvik ve devlet destek sistemi ve Eximbank Kredi Sisteminin gemi inşa sanayine düşük faizli ve uzun vadeli kredi sağlanması, yerli imalatı ve yerlilik oranının artırılması, Türk deniz ticaret filosunun yenilenmesi ve rekabet gücünün artırılması, Türk gemi inşa sanayinin hedefleri olarak öne çıkmaktadır.
Ulusumuzun, 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girmesiyle dünya denizlerine açılma yolunda attığı sağlam adımlardan biri ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcı olan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 89’uncu yılını en içten dileklerimle kutlarım.
Adem ŞİMŞEK - GEMİSANDER Yönetim Kurulu Başkanı
Dünya uygarlık tarihi incelendiğinde, en güçlü medeniyetlerin deniz kenarlarında kurulmuş olduğu ve denizlere hakim olan ülkelerin ekonomik yönden çok büyük güç kazandıkları görülmektedir.Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu, dönemin en güçlü imparatorluklarından birisi olması nedeniyle Akdeniz ve Karadeniz’i Türk Gölü haline getirmesine rağmen denizlerdeki ticaret hakkını elinde tutamamış ve 18. Yüzyıl başlarında kapitülasyonların verdiği haklara dayanarak yabancılar denizlerimizde Türk ticaretini ele geçirmiştir.
Bundan 89 yıl önce yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu bu nedenle bir anlamda Kurtuluş Savaşımızın denizlerdeki zaferi olmuştur. Bu duygu ve düşüncelerle başta gemi geri dönüşüm sektörü olmak üzere tüm denizcilik camiasının denizcilik ve kabotaj bayramını en içten dileklerimle kutluyorum
Ziya GÖKALP - GESAD Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerinin atıldığı 1923 Birinci İzmir İktisat kongresinde köklü bir geleneği ve büyük bir geçmişi olan Türk denizciliği, ekonomideki vazgeçilmez yerini yeniden almış, gücünü yitiren Osmanlı İmparatorluğunun Kapitülasyonlarla yabancılara terk ettiği deniz varlığına yeniden sahip olmuştur.
Ancak, Kabotaj Kanunu ile kazandığımız avantajı, denizcilik sektörümüzün her alanında layıkıyla kullandığımızı söylemek de ne yazık ki mümkün değildir. Gerek yük taşımacılığında, gerekse yolcu taşımacılığında denizyollarını gerektiği gibi kullanamadık.8333 km'lik sahil şeridi ve üç yanının denizlerle çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahiptir.
Deniz taşımacılığımızı geliştirmek, muasır medeniyet mefkuremize ulaşmamızda en önemli vasıtalardan biri olacaktır.
Feramuz Aşkın - GEMİMO Yönetim Kurulu Başkanı
Kabotaj; bir ülkenin kendi limanları arasında gerçekleştirilen deniz ticareti faaliyetleri ile ilgili kendi vatandaşlarına sağladığı bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalık, Türkiye’de kimilerine göre deniz ticaretimizin gelişiminin önünde bir engel, kimilerine göre ise emperyalist ülkelerin ele geçirmemesi gereken milli bir değerimizdir. Bu noktada bakış açılarını tehditlerden arındırarak baktığımızda kabotajın milli kaynaklarımızın değerlendirilmesi konusunda bizleri getirdiği noktayı rahatlıkla görebiliriz. Bu gün, denizcilik alanında yetiştirmiş olduğumuz insan kaynağı sayısı ve niteliği aslında kabotaj kanunumuzun bize kattığı en önemli değerlerden biridir.
Bu gün yabancı gemiadamlarına ihtiyaç duymadan kendi Türk ve yabancı bayraklı filolarımızı tüm dünya denizlerinde kendi kaynaklarımız ile işletebiliyorsak, deniz ticareti, deniz ulaştırması ve deniz teknolojileri alanlarında oluşan milli entelektüel sermayemizi değere dönüştürebiliyorsak ne mutlu ki bizlere bu ayrıcalık tanınmış ve ne mutlu ki kabotajımız var diyebiliriz.
Salih Zeki Çakır – KOSDER Başkanı
Denizciliğin bir bayramı olması çok güzel bir şey elbette. Bu bayramın kutlamasını yaparken hakkını vermek gerekir. Bu anlamda ülke çapında sönük geçen bir gün olduğunu söyleyebiliriz. Bu bayramın önemine binaen verilen ilgi ve kutlamalar sönük kalmakta. Denizciliğin hüsnükabul görmesi için daha etkin olması kaçınılmazdır. Böyle bir bayrama vesile olan faaliyetin de hakkının yeterince verildiğini düşünmüyorum. Çünkü özellikle dâhili karasularımızdaki mavi coğrafyamız dediğimiz mavi vatandan istifade bu düzenlemeye rağmen sınırlı kalmaktadır. Hala yük araç ve yolcu taşımaların büyük oranı karayoluyla gerçekleşmektedir. Oysa deniz doğal asfalttır. Deniz yolundan istifade üst düzeyde olabilirdi. Bunun için gerekli düzenlemelerden önemli bir tanesini, mevcut hükümetin 2004 yılında ÖTV’siz yakıtı teşvik ederek attığı ciddi adımı kabul edebiliriz. Fakat bunun getirdiği kazanım istenilen oranda olmadı. Çünkü hala deniz yolu, teoride, taşımacılığı diğer taşıma modlarına göre daha ucuz dense bile, maalesef dâhilîde karayoluyla rekabet edecek durumda değil. Hem yük hem yolcu hem de araç taşıma yeterli oranda denize dönmemektedir. Bunun özendirilmesi için ilave teşviklere ihtiyaç vardır. Bunlardan önemli bir tanesi limanlarda elleçlenen yüklerin özel bir tarifeye tabi tutulmasıdır. Ayrıca liman ve yük özelliklerine uygun özel maksatlı yeni gemiler inşa edilerek yük, yolcu ve araç taşımaları yapılmalıdır. Bu fedakarlığı liman sahiplerinden beklemek zor. Bu sağlandığında denizde taşıma oranları artacaktır. Şu anda bunlar mevcut haliyle kara trafiğini denize kaydırmaya yetmemektedir. Zaten Avrupa Birliği bunun için özel teşvikler geliştirip kıyı boyu taşımalarında özendirmeler yapmaktadır. Çünkü bunun ekonomiye, çevreye, otoyol bakımına, ekonomik ve çevresel faktörlere ciddi katkıları var.
İstanbul denizciliğin merkezidir. Pek çok yıldır bu bayram etkinliklerini takip ediyorum ama ilkokul müsameresi gibi sönük geçmektedir. Denizci devlet, denizci millet iddiasındayız ama tüm kamuoyunda, ulusal medyada her yerde etkin kutlamaların yapılması, denizciliğin farkındalığının artırılması için önemli bir vesile olur. Bu bayramın anlam ve öneminin anlatılması lazım. Bayram iyi bir uygulamanın, iyi bir kazanımın sonucunun kutlanmasıdır. Ama buradaki kazanımlar yeterli değil. Bu haliyle bir bayram gerektirmeyebilir. Gerçekte bayram gibi bayram olması gerekir. Çocuklarımıza denizin sevdirilmesi gerekir. Buradaki menfaatlerin anlatılması için önemli bir gün. Bir fırsat.
Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor, denizciliğimizin gelişmesine katkı sağlayan geçmiş bütün şahsiyetleri minnetle yad ediyor, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyorum.
Cem Melikoğlu – Türk Loydu Vakfı Başkanı
Türkiye’mizde, 20 Nisan 1926 Tarihinde kabul edilmiş olan kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmiş ve bu Kanun, “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmünü getirerek Osmanlı Devleti zamanında yapancılara kaptırmış olduğumuz bu önemli hakkı geri kazanmış, eskiden yabancıların elinde olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceğini belirtmiştir.
Kabotaj Yasası ile amaçlanan Türk denizciliğinin gelişmesidir. Daha önceden kapitülasyonlarla yabancılara verilen haklar böylelikle denizde kendi vatandaşlarımız adına geri alınmaktadır. 8 bin kilometreyi aşkın sahil şeridimiz ve üç yanının denizlerle çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahiptir.
Kabotaj Kanunu ile kazandığımız bu önemli avantajı, her fırsatta, her şekilde denizcilik sektörümüzün tüm alanlarında kullanmalıyız. Şüphesiz hem yük hem de yolcu taşımacılığında denizyollarını şuandakinden çok daha iyi, çok daha verimli kullanabiliriz. “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutladığımız bu önemli günde doğru denizcilik stratejileriyle, iyi planlanmış kısa ve uzun vadeli ama ayağı yere basan denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını canlandırmanın yollarını aramalıyız. Bir dalgadan bir damla çıkarmak kolaydır, biz bir damladan bir deniz çıkarmalıyız.
Yüreği denizden geçen tüm vatandaşlarımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutlarım.
Süheyl Demirtaş – GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı
1995 yılında Tuzla Gemi İnşa ve Onarım Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tersaneler ve yan sanayi kuruluşlarının katılımı ile kurulan GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş., özellikle 2011 yılından beri bireylerin kişisel yöntemlerine bağımlı olmadan sürdürülebilir, genişletilebilir bir yapı olan kurumsal yapılanmaya geçilmiştir ve kurumsal yönetim ilkelerinin dört temel unsuru olan “şeffaflık, adalet, sorumluluk ve hesap verebilirlik” ilkeleri, yönetimin vizyonuyla birleştirilerek şirketin tüm kademelerine yayılmıştır.
GİSAŞ Gemi İnşa San. A.Ş.’nin sunduğu başlıca hizmetler şunlardır:
Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri, Grit Satış Hizmetleri, Liman Hizmetleri: Acil Müdahale Hizmetleri ve Çevre Danışmanlık Hizmetleri
GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş. Tuzla Aydınlı Koyu’nda tek olarak hizmet vermektedir ve muadili bulunmamaktadır. Sn. Murat KIRAN’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geldiği 2011 yılından itibaren gerçekleştirdiği yükselişe bakıldığında kurumsallığa, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe önem vermesi GİSAŞ’ı bugünlere getirmiştir.
Yenilikçi yönüyle de öne çıkan bir kurum olan GİŞAŞ, eğitime, çevreye, Ar-Ge ve inovasyona verdiğini önem kapsamında Manevra Takip Programı ve Grit Satış Hizmet Programını hayata geçirmiştir.
2014 yılını çok başarılı bir şekilde geçiren GİSAŞ, faaliyet alanlarını azaltmasına rağmen (örneğin bünyemizde önceden Ortak Sağlık Birimi mevcuttu), karlılığı yüksek bir artış göstermiştir. Dolayısıyla önümüzdeki dönem GİSAŞ’ın iştirak kapsamındaki yatırımlarının artırılması ve farklı bölgelerdeki fırsatların takip edilmesi ihtimal dahilindedir.
Ulusumuzun, 1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe girmesiyle dünya denizlerine açılma yolunda attığı sağlam adımlardan biri ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcı olan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlarım.
Hasan Çemrek – ROFED Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
1 Temmuz 1926′da yürürlüğe giren ve Türk Denizcilik tarihinde, karasularımızın bağımsızlığı adına bir dönüm noktası olan Kabotaj Kanunu, modern Türk Denizciliği açısından da; ulaşımdan, taşımacılığa, turizmden, balıkçılığa büyük bir önem taşımaktadır.
Üç tarafı denizlerle çevrili ve dünya üzerinde önemli iki boğaza sahip güzel ülkemiz denizcilikte daha modern seviyelere ulaşmak, ülke ekonomisine katkısını arttırmak, denizcilikte daha çok söz sahibi olabilmek için her türlü avantaja sahiptir.
Ülkemizin denizlerde sahip olduğu bu zengin potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek, dünya denizciliğinde hak ettiğimiz yeri almamız, deniz ticaretinin daha da gelişmesi en büyük dileğimizdir.
Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor ve ekmeğini denizden kazanan denizcilerimiz ve dernek üyelerimiz adına 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyorum.
Fikret Kösoğlu – Gemi Brokerleri Derneği Başkanı
Gelişen ekonomimizde henüz hak ettiği yeri ve önemi tam olarak anlaşılamayan denizciliğimizin, yeni dönemde hak ettiği yerine kavuşması ve ekonomimize kattığı katma değerin artarak devam etmesi dileği ile tüm denizcilik camiamızın Kabotaj Bayramı’nı kutluyorum.
Denizcilik Federasyonu’nun kutlama mesajı
1 Temmuz 1926'da Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ulusumuza armağan ettiği Kabotaj Hakkı’nı, ne yazık ki üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde genişleterek “Denizcilik Bayramı” ya da “Türkiye Ulusal Denizcilik Günü” olarak kutlayacak aşamaları elde edemedik. Denizcilik Federasyonu; 1 Temmuz Kabotaj Bayramını ülkemizin her yerinde çeşitli etkinliklerle kutlanması için tüm gücüyle çalışarak “Denizci Millet, Denizci Ülke” olabilmemiz için üstüne düşen görevi sonuna kadar yerine getirecektir.Bunu gerçekleştirmek ancak çocuk yaşlarda “Deniz İzciliği” etkinlikleriyle başlayarak, insanlarımıza deniz sevgisi, denizcilik mesleği ve deniz kültürünün bilincini vermemiz, sevdirmemiz ve benimsetmemiz ile mümkün olabilir.
"Stratejik Sektör” olmaktan ne yazık ki çıkarılan denizciliğimiz; eşsiz güzelliğe sahip denizlerimiz, turizm tesisleri, yat limanları, deniz ulaşımı, balıkçılık ve gemi inşası gibi alanlar vasıtasıyla ülke ekonomisine büyük katkı yapmaktadır. Gelişmiş denizci ülkeler olanaklarına sahip olması gereken “Denizcilik Endüstrisi”, çok yakın gelecekte, Türkiye’nin cari açığının kapatılmasına ve o oranda da istihdamın artmasına, işsizliğin azalmasına destek olacak duruma gelecektir.
Bu yadsınamaz katkıyı yapan Denizcilik Sektörümüzde büyük emek sarf eden tüm denizcilerimizin, toplumumuzda hak ettiği değeri ve saygıyı bulması için katkılarımız sürecek olup, bu duygu ve düşüncelerle tüm denizcilerin ve denizlere gönül verenlerin “1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” nı kutluyoruz.
Deniz Haber Ajansı