Dünya Petrol Konseyi tarafından düzenlenen petrol ve doğalgaz endüstrisinin olimpiyatları olarak adlandırılan 22. Dünya Petrol Kongresi, İstanbul Kongre Merkezinde dün akşam düzenlenen "Dewhurst Ödülü" töreni ile başladı. Kongre 9 - 13 Temmuz tarihleri arasında 5 gün sürecek.
22. Dünya Petrol Kongresi'ne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Başbakan Binali Yıldırım, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Başbakan yardımcıları Mehmet Şimşek, Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci de kongreye katıldı. Kongreye Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta Doğu Akdeniz'de büyük bir fırsatın kaçırıldığını belirterek, "Bizim ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıcı yaklaşımına rağmen Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyuyoruz. Tarafların tutumları böylesine açıkça ortadayken kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmaları kesinlikle anlayışla karşılanamaz. Adaletin, hakkaniyet ve uluslararası hukukun gereği hidrokarbon kaynakların adadaki tüm taraflara ait olmasını gerektiriyor. Kıbrıs'taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır. Aksi taktirde Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini hatırlatmak isteriz." dedi.
"Enerji güvenliği için ciddi tehditler oluşturuyor"
Erdoğan, bugün hala enerjiye ulaşamayan yüzlerce milyon insanın mağduriyetinin enerjiye erişimin yaygınlaştırılması konusunda yapılacak iş birliklerini daha da önemli hale getirdiğini vurgulayarak, aynı anlayışla hidrokarbon kaynakları bakımından son derece zengin olan bölgenin güvenlik, istikrar ve huzurunun devamına büyük ehemmiyet verdiklerini anlattı. Bu bakımdan Körfez bölgesinde yaşanan gerilimin bir an evvel giderilmesini istediklerini belirten Erdoğan, "Katar'la ilgili gerginliğin ivedilikle aşılabilmesi için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Artık bölgede krizler istemiyoruz. Bunları bir an önce aşalım istiyoruz. Diyalog en ideal çözüm yoludur, diyoruz. Diğer yandan Libya'daki, Suriye'deki, Irak'taki, Ukrayna'daki, Yemen'deki krizler de enerji güvenliği için ciddi tehditler oluşturuyor. Suriye'de siyasi çözümün müzakere edilebilmesi için öncelikle sahadaki şartların düzeltilmesi gerekiyor. Bu amaçla gerek Cenevre sürecinde, gerek Astana toplantılarında aktif rol oynadık, oynuyoruz." dedi.
"Astana toplantılarıyla ateşkes rejiminin güçlendirilmesi yönünde kayda değer ilerleme sağlandı. Cenevre sürecinde de belli bir ivme yakalandığını görüyoruz. Amerika ve Rusya'nın Almanya'daki G20 Toplantısı'nda vardıkları netice, mutabakat bu olumlu sürecin devamı niteliğindedir."
Musul'da neticeye varıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ta ise DEAŞ'la mücadelenin sonuna yaklaşıldığını, dün yapılan açıklamayla Musul'da artık neticeye varıldığı haberinin gerçekten mutluluk vesilesi olduğunu belirterek, ancak Musul'un şu anda harabe olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel problemlerin çözümünde dünyanın önde gelen liderlerini, uzmanlarını ve kanaat önderleri bir araya getiren İstanbul'un, petrol ve doğal gaz sektörünün önde gelen isimlerini ağırladığını ifade ederek, burada ele alınacak konuların küresel ölçekte enerji iş birliğinin gelişmesine katkıda bulunacağına, farklı çıkarlara sahip katılımcıları ortak bir zeminde birleştireceğine inandığını söyledi.
Enerji güvenliğini sağlanmalı
Erdoğan, "Bizim verdiğimiz mücadele kendi milli güvenliğimizin yanında dünyanın enerji güvenliğini de çok yakından ilgilendiriyor. Hiç kimse Türkiye'nin çevresinde olup bitenler karşısında tepkisiz kalmasını kendisine yönelik saldırıları karşılıksız bırakmasını beklemesin. " dedi.
Erdoğan, enerji güvenliğinden bahsederken Doğu Akdeniz'deki gelişmelere değinerek "Doğu Akdeniz'de geçtiğimiz hafta maalesef büyük bir fırsat kaçırıldı. Bizim ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıcı yaklaşımına rağmen Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyuyoruz. Tarafların tutumları böylesine açıkça ortadayken kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmaları kesinlikle anlayışla karşılanamaz. Adaletin, hakkaniyet ve uluslararası hukukun gereği hidrokarbon kaynakların adadaki tüm taraflara ait olmasını gerektiriyor. Kıbrıs'taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır." ifadelerini kullandı.
Enerji teknolojilerine yatırım artmalı
Suudi Arabistanlı enerji şirketi Saudi Aramco'nun Üst Yöneticisi (CEO) Amin Nasser, enerji teknolojilerine yatırım miktarının artırılması gerektiğini belirterek, "Önümüzdeki 10 yılda piyasada doğalgazın payını artırarak günlük 23 milyar cubic feet (651 milyon metreküp) seviyesine ulaşacağız. Doğalgazın kullanımını teşvik edeceğiz." dedi.
Nasser, enerji sektöründe yeni alternatif sistemlerin gündeme geldiğini ancak bu alternatiflerin doğrudan petrolle rekabet edebilecek seviyeye ulaşamadığını söyledi. Nasser, küresel enerji talebinin sürekli büyüdüğünü ve buna paralel olarak enerji tüketiminin de arttığını anlattı.
Enerji piyasasında bir geçiş süreci yaşandığını ifade eden Nasser, "Bu süreçte farklı kaynaklara yönelmek çok uzun ve karmaşık bir durum. Daha önce deneyimlediğimiz tüm süreçlerden daha karmaşık bir süreçten bahsediyoruz. Yakın zamanda ortaya çıkabilecek herhangi bir alternatif temiz enerji kaynağının tek başına tüm enerji ihtiyacını karşılayabileceğini düşünmüyorum." şeklinde konuştu.
"Enerji kapasitesimizi güçlendirmeliyiz"
Nasser, gelecek yıllarda petrol ve gazın bir arada bulunmaya devam edeceğini ancak alternatif kaynak kullanımın da hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Petrol fiyatlarının düştüğü bu dönemde sektöre ilişkin deneyimlerinin daha da arttığını belirten Nasser, şunları kaydetti: "Enerji kapasitemizi güçlendirmeliyiz. Kendi güvenliğimiz ve çevre güvenliğine zarar vermeden maliyetleri göz önüne almalıyız. Ar - Ge ve inovasyon faaliyetlerine, yeşil enerjiye önem vermeliyiz. Önümüzdeki 10 yılda piyasada doğalgazın payını artırarak günlük 23 milyar cubic feet (651 milyon metreküp) seviyesine ulaşacağız. Doğalgazın kullanımını teşvik edeceğiz. Fosil yakıtlı motorların kullanımını ortadan kaldırmak durumundayız bu yüzden düşük emisyona katkı sağlayalım. Sadece 1 milyar dolarlık bir yatırımı bu teknolojilere yaptık. Karbon yakalama ve saklama teknolojilerinin kullanımına da çok önem veriyoruz. Bunun yanında sera gazı emisyonunu önemli ölçüde azaltabilmek için petrokimyasal ürünlerde iyi petrol ürünlerinin kullanımına dikkat ediyoruz. Enerji politikalarının dönüştürülmesi çerçevesinde 2030'da Suudi Arabistan'ın bir güneş enerjisi ülkesi olmasını hedefliyoruz."
"Piyasadaki maliyetlerin düşmesi bekleniyor"
Hollandalı enerji şirketi Shell'in Üst Yöneticisi Ben van Beurden de artan küresel enerji talebinin yanı sıra sera gazı emisyonlarını azaltmaya çalıştıklarını aktardı. Beurden, dünyanın enerji alanında çok önemli fırsatların eşiğinde bulunduğunu ifade ederek, "Özellikle yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler, piyasadaki maliyetleri düşürdü ve daha da düşmesi bekleniyor. Bunların hepsi dünya için iyi haberler. Bu değişiklikler biz enerji şirketlerine de fırsatlar sunuyor." dedi.
DENİZ HABER AJANSI
