Enerjinin etkin ve verimli kullanılabilmesi için farkındalık oluşturmak amacıyla kurulan ve bu konuda bilimsel ve teknik araştırmalar yapan Enerji Verimliliği Derneği (ENVER), Türkiye'nin enerji konusunu masaya yatırdı.
Sputnik'in sorularını cevaplayan Enerji Verimliliği Derneği Başkanı Murat Kalsın, Türkiye'nin ilk 10 ekonomiye girmesi ve enerji arz güvenliğini sağlaması için sadece tasarruf değil aynı zamanda enerjide üretim ve verimlilik sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
“TÜRKİYE İLK 10 EKONOMİYE GİRMEK İÇİN ÜRETİME ODAKLANMALI”
Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisine girme hedefine ulaşması için milli enerjiye ihtiyacı olduğunu ifade eden Kalsın "Türkiye'nin ilk 10 ekonominin içinde olabilmesi için üretime ihtiyacı var. Üretim için ise enerjiye ihtiyaç var. Üretim yapmayıp ithalata yönelirsek, cari açığımız artar, işsizlik artar ve ekonomi kötüleşir. Gayrisafi milli hasılanın artması için üretmek ve ürettiğimizi ihraç etmek zorundayız. Üretirken, tüketilen enerjiyi de en verimli şekilde kullanmamız gerekiyor. Bir ekonominin gelişebilmesi ve bu gelişmenin uzun süreli ve sürdürülebilir olması; ihtiyaç duyulan enerjinin yeterli miktarda, en az maliyetle, güvenilir bir şekilde ve çevreye en az zarar veren yöntemlerle temin edilebilmesine bağlıdır. Enerjide dışa bağımlılığı ve cari açığı azaltmak için yerli kaynaklardan enerji üreterek ve bu enerjiyi verimli kullanmaktan başka bir çaremiz bulunmamaktadır. Yenilenebilir kaynaklara yönelerek kaynak çeşitliliğini artırmalıyız. Stratejik açıdan önceliğimiz milli enerji ve verimlilik olmalıdır" dedi.
“VERİMLİLİKTEN TASARRUF DOĞAR”
Enerji Verimliliği Derneği Başkanı Kalsın verimliliğin önemine değinerek, "Verimlilik ve tasarruf birbirlerinden farklı iki kavramdır. Tasarruftan verimlilik olmaz ama verimlilikten tasarruf doğar. Biz sanayicilerimize makinalarını kapatmalarını söylemiyoruz. Enerji Verimliliğine uygun motorlar kullanmalarını, kazan yalıtımlarını yapmalarını, atık ısı ve baca gazı bileşenlerini dönüştürerek ısınma gibi farklı alanlarda kullanmalarını tavsiye ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
“YERLİ KAYNAKLARDAN ÜRETİM YAPILMALI”
Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin sağlanmasının enerji üretiminde yerli kaynakların daha etkin kullanılması ve enerji verimliliğinin uygulanması ile olacağını dile getiren Kalsın, "Ülkemizin ekonomik büyüme ve tüketimi ile birlikte artan enerji talebinin, yerli kaynaklar yerine ağırlıklı olarak dış kaynaklardan karşılanması; enerji arz güvenliği sorununun sürekli olarak gündemde kalmasına neden olmaktadır. Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin sağlanması; kısa vadede enerji üretiminde yerli kaynakların daha etkin kullanılması ve en ucuz enerji kaynağı olan enerji verimliliğinin uygulanması ile olur" dedi ve ekledi:
"Bir toplumun gelişmişlik düzeyi ve refah derecesi, kullanılan enerji kaynakları ve miktarına göre derecelendirilir. Kişi başına düşen gelir seviyesi ile kişi başına düşen enerji tüketimi arasında yakın bir ilişki vardır."
“AKKUYU NGS, DOĞALGAZ İTHALATININ ÖNÜNE GEÇECEK”
Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projelerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, bu projelerin enerjinin güvenli ve daha verimli bir kanaldan aktarılmasını sağlayacağını söyleyen Kalsın, "Enerji verimliliği demek, arz güvenliği, enerji kaynaklarının daha verimli kaynaklarla daha hızlı şekilde aktarımının sağlanması ve en temiz enerji kaynağı demektir. Bu iki proje, Türkiye ekonomisi, ikili ilişkiler ve bölgemizdeki enerji jeopolitiği bakımından da büyük önem arz etmektedir. Yıllık ortalama 35 Milyar KWH elektrik üretim kapasitesi ile Akkuyu NGS önemli miktarda doğalgaz ithalatının önüne geçmiş olacaktır" dedi.
“TÜRK AKIMI 15 MİLYON HANENİN DOĞALGAZ İHTİYACINI KARŞILAYACAK”
Kalsın "Türk Akımı projesi ise yılda 32 milyar metreküp Rus doğalgazının Avrupa'ya transfer edilmesi projesidir. Karadeniz'in altından Ülkemize gelen iki boru hattı ile taşınan doğalgazın büyük bölümü Avrupa'ya ihraç edilecek, bununla birlikte içeride ise sadece TürkAkım Projesi ile 15 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacı karşılanmış olacak. Bu demek oluyor ki; her iki projeyle de birçok açıdan çok önemli kazançlar sağlamış olacağız" dedi.
“ABD'NİN İRAN AMBARGOSU İTHAL ENERJİ MALİYETLERİNİ ARTTIRIR”
Hiçbir ülkeye ambargo uygulanmaması gerektiğinin ve ABD'nin İran'a uyguladığı ambargonun, Türkiye'nin ithal enerji maliyetlerini yükselteceğinin altını çizen Kalsın, "Ülkemiz, jeopolitik konum bakımından çok hassas ve önemli bir noktadadır. Ortadoğu'da bulunan zengin enerji kaynaklarının Avrupa ve başka noktalara ulaştırılması açısından bir köprü durumundayız. Devletler enerji kaynaklarının transferinde en verimli ve en ucuz yolu seçer. En az maliyetli olan en yakın yerden alınandır. Enerji arz güvenliği açısından kaynak çeşitliliği önemlidir. Bölgede oluşabilecek istikrarsızlık yalnız bizim için değil çoğu dünya devleti için enerji maliyetlerinin artması anlamına gelir. Enerji ithalatında seçeneklerinin azalması durumunda başka bölgelerden yaptığımız ithalat, maliyet yönünden artar. Bölgemizde huzur ve barışın tesis edilmesi gerekmektedir" dedi.
“PARİS ANLAŞMASI, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖNLENMESİ İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM”
Paris Anlaşması'nın iklim değişikliğinin önlenmesi için önemli bir adım olduğunu dile getiren Kalsın "ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çekileceğini söylemesi mevcut durumun daha da kötü hal almasına sebep olmaktadır. Enerjinin üretim ve tüketim aşamalarında ortaya çıkan sera gazı salınımlarını minimum düzeye çekmek için her kesimin elini taşın altına sokması önemlidir. Biz bir sivil toplum kuruluşu olarak sorumluluklarımızın farkındayız" dedi ve ekledi:
"Hedef; kilit sektörlerde ton başına 100 ABD dolarından daha düşük yatırımlar yaparak, yeni teknolojilerin de uygulanmaya başlanmasıyla, 2030 yılına kadar 36 gigatonluk emisyon azaltımı gerçekleştirilebilir ve bu miktar emisyon farkını kapatmak için fazlasıyla yeterli olduğu gözükmektedir. Tüm ülkelerin taahhüt ettikleri hedefleri tutturmak için azami gayret sarf etmelidirler. Kamu ve özel sektörün bu konuya hassasiyetle yaklaşması gerekmektedir."
DENİZ HABER AJANSI