Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği, Anayasa Mahkemesi’nin Denizcilik Müsteşarlığı kararı hakkında bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, Danıştay İDDK tarafından "İdarenin yetkisi bulunmadığı" gerekçesiyle ibrazını gerekli kılan Denizcilik Müsteşarlığı talimatnamesinin iptal edilmesinin ardından Anayasa Mahkemesi kararı ile kamu yararı bulunduğu nedeniyle aksi kararla ibrazın gerekliliğinin ortaya çıktığına dikkat çekildi.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recep Düzgit tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Taşıyıcının malların alıcıya teslim edilmesine muvafakat ettiğini gösterir belge kullanımı konusunda tereddütlerin hâsıl olduğu anlaşıldığından, konunun Anayasa Mahkemesi’nin 27 Haziran 2018 tarih ve E. 2015/ 13851 sayılı kararı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğünün 24 Eylül 2020 tarih ve 25270526-155.99-E.52731 sayılı yazısı ışığında açıklığa kavuşturulmasında yarar ve hatta zaruret görülmüştür.
1. Deniz yoluyla ithal edilerek geçici depo ve antrepolara teslim edilen yüklerin alıcılarına tesliminde “Yük Teslim Talimat Formu” uygulaması mülga Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü'nün 17.05.2011 tarih ve 14765 sayılı yazısı ile taşıyıcının malların alıcıya teslim edilmesine muvafakat ettiğini gösterir "Yük Teslim Talimat Formu" ibraz etmesi gerektiği düzenlenmişti.
2. Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 17 Aralık 2018 tarih ve E. 2016/ 2991, K. 2018/ 5551 sayılı kararında, “491 sayılı (mülga) Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile davalı idareye verilmiş bir yetki bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddi kararı bozulmuştur.
3. Aynı konuda “yurt dışından ithal edilen malların liman idaresince teslim edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası” ile bireysel başvuruda bulunulması üzerine, Anayasa Mahkemesi’nce “Denizcilik Müsteşarlığı’nın 17/05/2011 tarihli yazısı gereği ibrazı zorunlu olan Yük Teslim Talimat Formu”nun hukuki niteliğinin değerlendirildiği 27 Haziran 2018 tarihli kararında;
3.1. Liman işletmelerinin görev ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için eksik belgeyle başvuru yapanların teslim taleplerini karşılamama şeklinde kapsamlı yetkilere sahip olmasında kamu yararının bulunduğu,
3.2. Emtiayı taşıyıcılarının rızaları dışında teslim eden liman işletmelerinin hukuki ve cezai sorumluluklarının bulunduğu, (benzer yönde bir değerlendirme için bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2013/ 15901, K. 2014/ 16752 sayılı kararı),
3.3. Uygulamanın ortak yarara yönelik olduğu,
3.4. Liman işletmesinin sıkı belge kontrolünde bulunuyor olmasının, uluslararası deniz taşımacılığı mevzuatının bu noktada esnek olmayan hükümler içermesinin deniz ticaretinin belirli bir güvenlik seviyesinde seyri için elzem olduğu hususunda genel geçer bir yaklaşım bulunduğu,
3.5. Her ne kadar emtianın teslimi için gerekli olan ordinoların artık uygulamada geçerliliğinin kaldırıldığını belirtmiş ise de bu belgelerin hukuki geçerliliği bulunmayan belgelerden olmayıp ulusal ve uluslararası ticaret ve taşımacılıkta yüklerin teslimi için geçerli ve gerekli belgeler olduğu hususunda bir uzlaşı bulunduğu”nu tespit ederek hak ihlali olmadığına karar verilmiştir.
4. Nitekim Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün 24 Eylül 2020 tarih ve 25270526-155.99-E.52731 sayılı “Yük Teslim Talimat Formu” konulu yazısında,
Diğer taraftan, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nde açılan davalar sonucunda alınan 2 Haziran 2018 tarihli kararda ise; her ne kadar emtianın teslimi için gerekli olan ordinoların artık uygulamada geçerliliği kaldırılmış olsa da bu belgelerin hukuki geçerliliği bulunmayan belgelerden olmayıp ulusal ve uluslararası ticaret ve taşımacılıkta yüklerin teslimi için geçerli ve gerekli belgeler olduğu hususunda bir uzlaşı bulunduğu tespit edilerek ‘Yük Teslim Formlarının' kullanımının hak ihlali olmadığına karar verilmiştir.
Malumları olduğu üzere, taşıma hukukunda varış yerine ulaşan malın taşıyan tarafından gönderilene teslimi iki taraflı bir hukuki işlemdir. Bunun için taşıyanın kendi rızasıyla mal üzerindeki zilyetliğini sonlandırarak, alıcıyı zilyet kılması gerekmektedir. Bu teslim işlemine taşıyanın katılmaması, en azından teslimin onun onayı veya talimatıyla gerçekleşmemesi ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olacaktır. Bu nedenle, taşıyanın imzalayarak yükün teslimine rıza gösterdiğini ifade ettiği "yük teslim talimat formu" veya "yük teslim belgesi" yahut "etiketli konşimento" veya "ordino" gibi isimlerle anılan bu belge, ulusal ve uluslararası taşımacılıkta yükün teslimi için geçerli bir belgedir.
Bu nedenlerle, uygulamada birliğin sağlanması için, taşıyıcının malların alıcıya teslim edilmesine muvafakat ettiğini gösterir belge uygulaması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararı ve Ulaştırma Altyapı Bakanlığı’nın ilgi yazısı uyarınca,
• Taşıma hukukunda varış yerine ulaşan malın taşıyan tarafından gönderilene tesliminin iki taraflı bir hukuki işlem olduğu,
• Bunun için taşıyanın kendi rızasıyla mal üzerindeki zilyetliğini sonlandırarak, alıcıyı zilyet kılması gerektiği,
• Bu teslim işlemine taşıyanın katılmamasının, en azından teslimin onun onayı veya talimatıyla gerçekleşmemesinin ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olacağı,
• Bu nedenle, taşıyanın imzalayarak yükün teslimine rıza gösterdiğini ifade ettiği "yük teslim talimat formu" veya "yük teslim belgesi" yahut "etiketli konşimento" veya "ordino" gibi isimlerle anılan bu belge, ulusal ve uluslararası taşımacılıkta yükün teslimi için geçerli ve gerekli bir belgedir.
Kamuoyuna saygıyla bildiririz.”
DENİZ HABER AJANSI