İzmir’deki merkezinden 19 ülkedeki dev pazarları yöneten Arkas, rekabetçi ruhunu yelken yarışlarıyla besliyor. Akdeniz ve Karadeniz ülkelerine konsantre olan Arkas Holding, yeni rotasını Batı Afrika olarak belirlemiş. 2012 yılında Batı Afrika’ya taşıma yapmaya başlayan şirket, Gana ve Nijerya’da ofis açmaya hazırlanıyor.
Kurban Bayramı’nda 30 kilometre hızla giden TIR’lar Arkas Holding’in “beynini” İstanbul Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’nda Orhanlı’daki yeni binasına nakletti. Merkezi İzmir’de olan Arkas’ın Türkiye’de İstanbul başta olmak üzere toplam 14 şehirde ofisi var. Bunun yanında Kuzey Afrika’dan Batı Avrupa’ya, oradan Güney Akdeniz’e uzanan bir coğrafyada, toplam 19 ülkedeki faaliyetleriyle sürekli hareket halinde olunması nedeniyle yaşayan bir organizmayı andıran şirket için bu taşınma, bir organ nakli ameliyatı kadar hassasiyet gerektiren bir operasyon oldu. BT şirketlerinden uzmanlardan oluşan 160 kişilik bir kadro bu işi gerçekleştirdi. Üç yıl önce Batı Afrika’ya düzenli gemi seferleri ile taşıma yapmaya başlayan Arkas, bugünlerde Gana ve Nijerya’da kendi ofislerini açarak faaliyetlerini genişletmeyi planlıyor. Şu anda ABD’liler, Avrupalılar ve Çinlilerin de gözü bu bölgede.
Akdeniz ve Karadeniz’de yaptıkları düzenli taşımalar devam ederken 2012 yılında Batı Afrika’ya açıldıklarını hatırlatan Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bernard Arkas, “Çünkü ticaretin rotası Arkas’ın da rotasını belirliyor. Türkiye’deki işadamlarının ilgisinin arttığı ve iş yaptığı yeni pazarlara THY’nin uçak seferi başlatması gibi Arkas da Batı Afrika’ya servis başlattı. 10 günde bir 100 TEU slot anlaşmasıyla başlayan servis bugün üçlü ortaklık ile haftalık tüm limanlara 771 TEU alokasyon ile devam ediyor” diyor.
Arkas’a göre, Afrika bölgesinde Türkiye ve Türk şirketleri daha avantajlı konumda. Çünkü yerel şirketler, Çinliler ve tarihi geçmişleri olan Avrupalılarla çalışma konusundaki isteklerinin seviyesi Türklere avantaj sağlıyor. En büyük gemilerini şu anda Batı Afrika’ya yönlendiren Arkas’ın armatörlük şirketi Arkas Line’ın asıl uzmanlık bölgesi Akdeniz ve bu bölgenin dominant oyuncularından. Son yıllarda Batı Afrika’yı da kuvvetli oyuncu olduğu alanlara eklemek gerekiyor. Bu coğrafyanın dominant oyuncularından biri olması nedeniyle Uzakdoğu, Güney Amerika gibi dünyanın değişik bölgelerinden gelen ve burada çalışmak isteyen global oyuncuların tercih ettiği bir stratejik ortak konumunda. Son yıllarda denizcilik sektöründe büyük armatörlerin birçoğu ortak servisler kurma yoluna gidiyor. “Ortak taşımacılık“ yapılarak maliyetler düşürülüyor. 2014 yılında taşıdığı yük miktarı 1 milyon TEU’yu aşan Arkas Line da özellikle Akdeniz’deki gücü nedeniyle armatörlerin ortak iş yapmak istediği bir şirket.
NAVLUN SAVAŞLARI YAŞANIYOR
Hem dünyada hem de Türkiye’de ekonomi bir sınavdan geçiyor. Peki işler nasıl? Bernard Arkas, “Bu sene bizim için kötü bir sene değil. İşlerimiz durmadı” diyor. Özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş “nefes aldırmış.” Arkas, maliyetlerinin yüzde 60’nın yakıt olduğu bilgisini veriyor.
Dünyadaki deniz taşımacılığı ile ilgili olarak ise “navlun savaşı” yaşandığına dikkat çekiyor. Deniz taşımacılığında en önemli akslar olan Avrupa-Uzakdoğu; ABD-Avrupa’da ciddi sorunlar söz konusu. Uzakdoğu-ABD arasındaki ticaret ise şu anda iyi durumda. Öte yandan, konteyner işi yapan şirketler, yarışa girerek, daha büyük gemiler inşa ettiler ve böylece kapasiteleri yüzde 30 arttı. Ancak, şu anda arz talebin üzerine çıkmış durumda. Bu da ciddi navlun sıkıntısı yaşanmasına neden oluyor. Uzakdoğu’dan İstanbul’a bin 800 dolar olan konteyner nakliye bedeli 100 dolara kadar düşmüş durumda. Bu durum, şirketler arasında birleşmeleri de beraberinde getiriyor. Örneğin, dünyada deniz taşımacılığında altıncı sırada olan Alman Hapag Lloyd ile 20’nci sırada bulunan Şilili CSAV birleşerek, dördüncü sıraya yerleşti. Önümüzdeki dönemde bu tür birleşmelerin olması bekleniyor.
“Bu ortamda Arkas bir satın alma planlıyor mu?” sorusuna Bernard Arkas, organik büyüyecekleri yanıtını veriyor. Kendilerinin klasik deniz taşımacılığı yapmadığını vurgulayan Arkas, entegre yapıları dikkate alındığında sektörde bire bir Arkas ile karşılaştırılacak bir grup bulunmadığını söylüyor. Arkas, ulaştırma alanında gemi, TIR, tren taşımacılığı yani kısaca acentelik, armatörlük ve lojistik yanında limancılık hizmetleriyle entegre bir zincir oluşturmuş. Bunun dışında gemilere yakıt ikmalinden otomotive, sigorta hizmetlerinden bilgi sistemlerine, kruvaziyer turizminden inşaat sektörüne kadar birçok alanda faaliyet gösteriyor. Bu geniş yelpazedeki hizmet ağı Arkas’ı diğer şirketlerden ayırıyor.
10 YILDA SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNE 21,1 MİLYON TL
Bu arada Arkas’ın ticarette sağladığı başarıyı sosyal sorumluluk projelerine de taşıdığı görülüyor. Arkas, son 10 yılda sosyal sorumluluk çalışmalarına hız vermiş. Spor, sanat, eğitim ve çevreye son bir yılda 21,1 milyon TL harcadı. Şirketin kurucusu Lucien Arkas’ın 20 yılı aşkın bir sürede oluşturduğu Arkas sanat koleksiyonu bilinenin aksine tabloların dışında halı, cam eserler, heykel, gemi maket ve antikaları ile kitap gibi farklı koleksiyonların birleşmesinden oluşuyor. Babası sanat çalışmalarını sürdürürken, şirketin dördüncü kuşak temsilcilerinden Bernard Arkas’ın spor alanındaki çalışmalara kendi damgasını vurduğu görülüyor. Arkas, toplum olarak spor yapmadığımıza dikkat çekerek, “Biz İzmirlilere genç yaşta spor yapma alışkanlığı kazandırmak istiyoruz” diyor. Bunun uzun vadeli bir misyon olduğunu vurgulayan Bernard Arkas şunları anlatıyor:
“Arkas Spor Kulübü’nü sürdürülebilir bir spor kulübü haline getirmek istiyorum. Bunun içinde sürekli artan bir gelir yaratmak gerektiğinden yola çıkarak spor okullarını yaygınlaştırmayı planlıyoruz. Arkas Spor’un sadece profesyonel rekabet yapan bir spor kulübü olarak değil, spor okulları ile anılmasını arzu ediyorum. Sportif takımların spor okullarından gelen başarılı gençler için profesyonel hayata geçişte bir fırsat ve şans bulabilecekleri bir nokta olarak düşünüyoruz. Bu yaz Çeşme’de spor okullarının bir denemesini yaptık ve çok ilgi gördük. Yaz geldiğinde tüm anne ve babalar çocuklarının ne yapacağını düşünüyor. Temiz, bilinçli, sistemli bir yapı içinde herkes çocuğunun spor yapmasını arzu eder. Aslında bizler şehrin spor DNA’sını değiştirmek, şehir hayatına sporu entegre etmeyi misyon edinmek istiyoruz.”
300 yılı aşkın bir süredir İzmir’de yaşayan Arkas ailesi “doğduğu ve yaşadığı şehri” güzelleştirmek için sanat, spor ve eğitim alanları başta olmak üzere tüm sosyal ve kültürel yatırımlarını İzmir’e yapıyor. Bernard Arkas, İzmir’i daha yaşanılır ve güzel bir kent haline getirmek için katkı koymanın önemli hedeflerinden biri olduğunu vurguluyor. Bu nedenle, Arkas Holding sosyal sorumluluk projelerini uzun vadeli planlıyor, kısa süreli sponsorluklar yapmak yerini gerçekten ilgi alanı olan uzun vadeli sonuçlarını görebileceği ve topluma katkılarını ölçebileceği işlere destek olmayı tercih ediyor.
TECHNOGYM TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ
Sürdürülebilir olma hedefinin başka yapılanmayı da beraberinde getirdiğini kaydeden Arkas, “Bu amaçla Technogym Türkiye distribütörü ile ortaklığa varması muhtemel bir işbirliği içerisindeyiz. Dünyanın en iyi fitness ekipmanlarını yapıyorlar. Böylece Arkas Spor’a sürekli bir gelir yaratmış olacağız” diyor.
Bu arada, 2001 yılında “Her şey hayal etmekle başlar” diyerek gençlere spor alışkanlığı kazandırmak, sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlamak amacıyla yola çıkan Arkas Spor’un kuruluş hikayesi de ilginç. Başlangıç serüveni Saint Joseph Spor Kulubü’nün Lucien Arkas’a sponsorluk teklif etmesiyle başlıyor. Voleybol ikinci liginde mücadele eden Körfez Spor Kulübü, 2001 yılında Saint Joseph Spor Kulubü, 2003 yılında da Arkas Saint Joseph ismini alıyor. Takım başarılı olunca bu işi daha doğru ve planlı yapmak adına Lucien Arkas soyadını vererek kulübü sahipleniyor ve Arkas Spor Kulübü’nün hızlı yükselişi bundan sonra başlıyor. Arkas Spor Erkekler Voleybol A Takım kısa sürede dört Türkiye Ligi şampiyonluğu, iki Türkiye Kupası şampiyonluğuna ulaşıyor. Voleybol takımı ayrıca, 2009 yılında Avrupa Erkekler Challenge Kupası’nı kazanarak voleybolda Avrupa Şampiyonu olan ilk erkek Türk takımı unvanını elde ediyor. Maçları fırsat buldukça izlediğini belirten Bernard Arkas, “Maçlar çok stresli oluyor” diyor.
Bir İzmir kulübü olarak Arkas Spor’da yüzme de çok önemsenen bir branş. Şu an 100 sporcusu bulunan yüzme şubesi, milli takıma sporcular gönderiyor. İzmirlilerin coğrafi koşullar nedeniyle hayatları boyunca yapabilecekleri bir sporu genç nesillere öğretmek kulübün misyonlarından biri.
YELKENDE HEDEFLER BÜYÜK
Arkas Spor; voleybol ve yüzmenin dışında yelken ve dağcılık dallarında da faaliyet gösteriyor. Arkas, voleyboldaki profesyonel yaklaşımı yelken için de hayata geçirmeye karar veriyor. Tabii bunda yelkenin Bernard Arkas’ın hobileri arasında olmasının payı büyük. 2005 yılında Arkas Yelken Şubesi, şubeye bağlı Arkas Sailing Team ise 2011’de kuruluyor. Türkiye yelken sporu için olağanüstü uygun bir coğrafyaya sahip. En önemli hedef yelken sporunun Türkiye’de gelişmesi, bu alanda başarılı örneklerin çoğalması ve dünyada ülkemizi temsil etmesine katkıda bulunmak. Bernard Arkas, tüm altyapı ve stratejiyi bu hedef kapsamında oluşturuyor. Çocuklara yelken sporunu sevdirirken, ailelere de yelkenciliğin profesyonel bir iş olduğunu kanıtlamak ve genç yeteneklere alan yaratmak istiyor. Takım elemanları Arkas Spor Kulübü’nün lisanslı sporcuları. Hepsi milli yelkenci olan ve yelkenciliği profesyonel bir meslek olarak kabul eden sporcular, kara ve deniz antrenmanları, beslenme düzenlemeleri, yabancı antrenörlerden eğitimler gibi birçok alanda tam bir profesyonel disiplin ile hareket ediyorlar. Arkas Sailing Team, tamamı Türklerden oluşan profesyonel ilk ve tek Türk takımı unvanını elinde tutuyor.
Şimdiye kadar yurtiçindeki yarışlara katılan ve birçok kez derece alan Arkas Sailing Team geçen yıla kadar Farr 40 teknesi ile yarışıyordu. Takım, 2014 yılında kazanılan birinciliğin ardından, tamamen bir yarış teknesi olan ve çok yüksek sürat yapabilen “Flying Box” isimli, Kerr 40 teknesi ile yelken açıyor. Uluslararası ve aynı zamanda prestij sahibi yarışlara girmek hedefiyle çalışmalarına hız veren takımın ilk uluslararası yarışı, her yıl Malta’da düzenlenen dünya çapındaki yelken yarışlardan biri olan, ekim ayında gerçekleşecek Rolex Middle Sea Race. Duraksız, yaklaşık beş gün veya daha fazla sürmesi öngörülen bu yarışta fiziksel ve mental performansın çok yüksek olması gerekiyor. O yüzden tamamı Türk milli yelkencilerden oluşan Türkiye’nin ilk profesyonel yelken takımı yoğun bir antrenman yılı geçiriyor.
Bernard Arkas, “Türkiye’nin şartları bu spora uygun olduğundan profesyonel ve uzun vadeli bir Türk takımı yaratarak daha önce yapılmayan profesyonel bir katamaran sınıfı oluşturmak da yapılacaklar arasında” diyor. Bu anlamda çalışmalara başlayan Arkas, sponsor değil sahip olmayı hedefliyor.
Yelken bir takım sporu. Denizdeki zor koşullarda hızlı hamlelerde bulunmak ve zamanla yarışmak gerekiyor. Arkas’ın deniz taşımacılığında faaliyet gösterdiği ülkelere bakıldığında hepsinin “zor coğrafyalar” olması dikkat çekiyor. Holdingin Kuzey Afrika, Batı Avrupa ve Güney Akdeniz’e uzanan bir coğrafyada, 19 ülkede ve 57 ofiste yaklaşık 7 bin çalışanı bulunuyor. Şirketin faaliyetlerinin bulunduğu Mısır, Cezayir, Lübnan, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerde sorunlar olduğu hatırlatıldığında, Bernard Arkas, esprili bir şekilde, “Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerden birinin bahsinin CNN’de geçmemesi mümkün değil” diyor. Arkas, bu bölgeleri stratejik olarak seçtiklerini söylüyor: “Çünkü, aile olarak hem bu coğrafyaya hem de Avrupa’ya yakınız. Bir Mısırlı da bir İtalyan da bizi kendisine yabancı görmüyor. İletişim kurmakta zorlanmıyoruz.” Karadeniz ve Akdeniz’de tecrübeli Arkas’ın şirket yönetiminde de spordaki takım ruhunu yansıttığı görülüyor.
İşte bu noktada devreye Arkas Akademi giriyor ve kurum kültürünün tüm ofislere yayılması görevini üstleniyor. Ancak, bu yapılırken yerelliğe de önem veriliyor. Bernard Arkas, uluslararası bir holding olduklarını vurgulayarak, kurumsal olarak Arkas kültürünün bir parçası olan ancak, yerel farklılıkları gözeten bir iş yaklaşımıyla her ülkede başarılı işbirlikleri yürüttüklerini söylüyor. Arkas’ın uluslararası bir holding olarak değişik kültür ve ülkelerden hem yurtiçi hem yurtdışında ortaklık kültürü uzmanlığı bulunuyor. Arkas’ın ofisi bulunan ülkelerde ve Türkiye’de Mısırlı, Cezayirli, Faslı, İngiliz, İtalyan, Tayvanlı, Alman ortaklıkları var. Arkas’ın önümüzdeki dönemde hem yeni rotaları hem de sosyal sorumluluk projeleriyle fark yaratarak adından söz ettirmeye devam edeceği görülüyor.
PATRON OĞLU DİYE TORPİL YAPILMADI, TÜM BİRİMLERDE ÇALIŞTI
23 yıldır aile şirketinde çalışan dördüncü kuşaktan Bernard Arkas, holdingin acente, yurtdışı yapılanma ve BT halkalarını yönetiyor. Bernard Arkas, işe ilk başladığında patronun oğlu olduğu için torpil yapılmamış. Arkas’ın liman, dökümantasyon gibi bütün bölümlerinde çalışmış. Daha sonra Egekont Konteyner Taşımacılık, Bernard Arkas’a emanet ediliyor. Orada şirket yönetimi konusunda tecrübe kazanan Bernard Arkas, daha sonra holdingde aktif rol alıyor. Bernard Arkas, işe ilk başladığında Türkiye ile sınırlı çalıştıklarını ve 400-500 kişilik bir kadroları olduğunu hatırlatarak, “Şimdi 7 bin kişi olduk” diyor.
İZMİR İÇİN İKİ ÖNEMLİ MÜZE
Arkas, koleksiyonların sanatseverlerle buluşturulmasına imkan sağlayacak Arkas Sanat Merkezi (2011) ve Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ni (2012) hizmete açtı. Arkas Sanat Merkezi’nde Lucien Arkas’ın koleksiyonundan ortaya çıkan temalarla hazırlanan sergiler, ortak sergiler ya da farklı konularda sergiler açılıyor. Arkas Resim Koleksiyonu’nda çoğunluk yabancı ve Türk resim sanatı ustalarının 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl dönemine ait bin 500 tablodan oluşuyor. Arkas Halı koleksiyonunda 300 adet halı bulunuyor. Avrupa cam sanatının Emile Galle, Daum, Lalique gibi çok önemli isimlerine ait 250 adet obje var. Lucein Arkas’ın ağırlıklı olarak tarih ve sanat üzerine dört dilde yaklaşık 25 bin adet kitaptan oluşan bir kütüphanesi mevcut.
Arkas Deniz Tarihi Merkezi’nde ise gemi maketi, gemi antikaları ve deniz resimlerinden oluşan kalıcı bir sergi yer alıyor. Bilinen en eski gemilerin de yer aldığı, Asur ve Mısırlılar döneminden başlayıp, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfettiği Nina, Santa Maria, Pinta gemilerinden 16.-17.-18. yüzyıllara kadar devam edip, gemilerin bugün sahip oldukları teknolojiyi yansıtan 21.yüzyıla kadar gelerek denizciliğin tarihinin gelişimini gösteren ve tarihe ışık tutan gemi maketleri koleksiyonu ise 400 parçadan oluşuyor.
Deniz Haber Ajansı