Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Bandırma Vapuru’la Samsun’a çıkışının 100’üncü yılı çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Etkinlikler hakkında haberler, köşe yazıları görsel ya da yazılı basında yer almaya devam ediyor.
Bunlardan en ilginci ise, Bandırma Vapuru’nun öyküsü. Hürriyet Yazarı Tayfun Timoçin, “İskoçya’dan Bandırma’ya, İstanbul’dan Samsun’a” başlıklı yazısında Bandırma Vapuru’nun öyküsünü kaleme aldı.
İşte Tayfun Timoçin’in o yazısı:
“İskoçya’nın başkenti Edinburgh’dan batıya doğru 65 kilometre ilerleyince Glasgow kentine, oradan 15 kilometre daha batıya yol alınca Paisley şehrine varılır. 19. yüzyılda Paisley şehrinde bulunan MacIntyre adlı firma gemiler inşa etmektedir. (Bugün aynı isimde bir firma orada kapı, pencere vs. imal ediyor ama o eski şirketin devamı mı bilemiyorum.) Bu firma, 1878’de Glasgow’da bir yolcu/yük gemisi inşa eder. (Çünkü Glasgow kentinden Clyde Nehri aracılığıyla denize açılmak mümkündür.) 279 grostonluk geminin uzunluğu 48,9 metre, genişliği de 6 metredir. Adını Trocadero koyarlar. Geminin ilk sahipleri olan Dousey & Robinson şirketi, 5 yıl sonra 1883’te Trocadero’yu Yunanlı bir armatör olan H. Psicha’ya satar. Firma Pire limanı merkezlidir.
1885 kayıtlarında geminin adı Kyma olarak görünmektedir. 1890’da gemi yeniden el değiştirir, başka bir Yunanlı firmaya satılır, onlar da İstanbul merkezli Rama Derasimo firmasına satarlar, geminin kaydı İstanbul limanına alınmıştır. Ardından, 1893’te bu gemi Osmanlı İdare-i Mahsusası tarafından satın alınır, adı da Panderma konur. İdare-i Mahsusa, 1910’da Osmanlı Seyrüsefain İdaresi olarak isim değiştirince geminin de Panderma olan ismi Bandırma’ya çevrilir. Bu ismin verilmesinde geminin 1891 yılında Erdek önlerindeki kayalıklara bindirerek batma tehlikesi geçirmesinin etkisi var mı, bilmiyoruz. Talihsiz gibi görünen gemi 1915’te Silivri açıklarında bir de İngiliz denizaltısı tarafından vurulur ama yine batmaz, onarılıp yüzdürülür.
O GEMİ BU GEMİ
İşte 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ümüzü Samsun’a çıkartan gemi bu gemidir. Tabii o zamanlar nasıl büyük bir iş yaptığını kimse tam olarak bilmediği için gemi Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri Samsun’a bıraktıktan sonra posta hizmetlerinde kullanılmayı sürdürür. Yani liman liman insan, mektup ve yük taşımaya devam eder. Sonra, şanlı bir görev üstlenmiş bu önemli gemi 1924’te emekliye ayrılır, 1925’te Haliç’te tersaneye çekilir ve 4 ay içinde sökülüp yok olur.
UYDURUK LAFLAR
Bu gemi hakkında yok “pusulası bozuk”, yok “dümeni kırık”, yok “şaftı kayık” gibi sonradan uydurulmuş laflara itibar etmemek lazım, zaten çalışan bir gemiydi, sonra da çalışmaya devam etti. Hiçbir şeyi de bozuk değildi. Atatürk’ümüzü Samsun’a çıkardığında zaten 41 yaşındaydı, elbette ufak tefek arızaları olacaktı ama hiçbiri abartılacak ya da sefere engel teşkil edecek şeyler değildi. Kaldı ki, diyelim pusulası bozuk olsun, İstanbul’dan Samsun’a kıyıyı takip ederek pusulasız yol alamayacak bir denizci yoktur. Herhalde bu geminin kaptanı ve diğer zabitleri denizciliğe o gün başlamış değillerdi.”
DENİZ HABER AJANSI