Gizligider, Antalya’daki bir otelde düzenlenen Akdeniz ve Karadeniz’in en büyük Balıkçılık Bilimi Forumu’nda, su ürünleri sektörünün, gıda arz güvenliği başta olmak üzere sağladığı katkılardan dolayı ülkeler için stratejik öneme sahip olduğunu söyledi.
Balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinin dünya çapında milyarlarca insana gıda sağladığını vurgulayan Gizligider, “Balıkçılık birçok ülkede kıyı topluluklarının yerel ekonomisinde önemli bir rol oynuyor. Ancak deniz canlı kaynaklarının kontrolsüz ve aşırı kullanımı, yaşam alanlarının bozulması gibi olumsuzluklara neden olmakta. Bu durum da bazen telafisi olmayan yıkımlara, hatta bazı türlerin nesillerinin yok olmasına neden olabilmekte.” dedi.
Gizligider, bunların yanında iklim değişikliği, yabancı türlerin istilası, denizlerdeki çevresel kirlilik, kayıt ve kural dışı avcılığın hassas olmaları gereken sorumluluk alanları arasında yer aldığını dile getirdi.
Balıkçılık sektörünün ülke için sadece ekonomik bir değer taşımakla kalmadığını, aynı zamanda kültürel ve ekolojik bir mirası da simgelediğini belirten Gizligider, ülke denizlerindeki zengin biyoçeşitliliğin ve sürdürülebilir balıkçılığın stratejik bir öneme sahip olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin, bölgede hem balıkçılık hem de su ürünleri yetiştiriciliğinde en büyük katkıyı sağlayan ülke olduğunun altını çizen Gizligider, “Sürdürülebilir balıkçılığa olan uzun vadeli taahhüdümüzü sürdürüyor ve komşularımızla yakın işbirliği içinde ortak stokların sürdürülebilir yönetimini sağlamaya devam ediyoruz. Tüm denizlerimizde korumaya dayalı yönetim rejimini uygulamak, çevre ve ekonomi dengesini koruma yolunda attığımız önemli adımlardan sadece biridir.” diye konuştu.
Gizligider, bilimsel tavsiyelerin, balıkçılık yönetimi için temel bir unsur olduğunun kabul edilmesi gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu toplantı, bilimsel verilere dayalı olarak, balıkçılık politikalarımızı şekillendirme fırsatı sunacaktır. Ancak bilimi aksiyona dönüştürmeden önce, denizlerimizdeki ekosistemleri anlamak ve korumak için çabalarımızı yoğunlaştırmamız gerekiyor. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler Balıkçılığa İlişkin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve FAO Sorumlu Balıkçılık Uygulama Kuralları ilkelerine tam uyum içinde, uluslararası bilimsel tavsiyelere dayalı olarak maksimum sürdürülebilir verim aralıklarında balıkçılığı destekliyoruz. Bu forumda, birbirimize ilham vererek, bilgi paylaşımında bulunarak ve işbirliği imkanlarını değerlendirerek, sürdürülebilir balıkçılığı daha da güçlendirmek için bir araya geldik.”
Yetiştiricilik yoluyla elde edilen üretimin, avcılığın doğal stoklar üzerindeki baskısını azalttığına dikkati çeken Gizligider, ticari olarak başaralı şeklide yetiştiriciliğe alınan 30’un üzerinde türle bölgede örnek konuma geldiklerini anlattı.
Gizligider, bu türlerin ekosistemlerine uygun olanlarını stokları desteklemek amacıyla doğal yaşam alanlarıyla buluşturduklarını aktardı.
Balıkçılık konularında araştırma yapan 500’den fazla bilim insanın katıldı 4 gün sürecek forumda, sürdürülebilirlik başta olmak üzere birçok konu işlenecek.
DENİZ HABER AJANSI