Bir milletin yeniden doğuşu bu gün başladı. Samsun'da Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı hükûmeti tarafından Mustafa Kemal görevlendirildi.
Ülkenin zor koşullarında Anadolu’ya geçmek için fırsat arayan Mustafa Kemal’e beklediği ortam, Karadeniz kıyılarında Rumlara saldırılar yapıldığını iddia eden işgal kuvvetlerinin hükümete verdiği notayla geldi.
İstanbul Hükümeti telaşa düşerken, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının planlı hazırlıkları, O’nun bizzat Padişah ve Ferit Paşa tarafından yetkilerle donatılmış ordu müfettişi olarak gönderilmesi olanağını sağladı. Mustafa Kemal, görev talimatını aldığı Harbiye nezaretinden ayrılırken heyecanını, “Dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafesi açılmış bir kuş gibiydim” diye anlattı. Büyük Önder, 97 yıl önce 16 Mayıs günü 19 kişiyle ülkenin kurtuluşuna doğru denize açılırken, hava fırtınalı, Bandırma Vapuru pusulasızdı. Kaptan, Karadeniz’e ilk kez çıkıyordu. 19 Mayıs 1919 günü Anadolu karasına ayak basan Mustafa Kemal, bir kaç yıl sonra işgal kuvvetlerini ülkeden kovan orduya kumanda edecekti.
İşgal altındaki ülkesinde yaktığı kurtuluş meşalesini, 945 yıl önce Samsun’dan Anadolu karasına ve insanına taşıyarak, birlikte zafere götüren Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, gençliğe bayram olarak armağan ettiği tarihin yıldönümü: 19 Mayıs...
Şevket Süreyya Aydemir’in ‘Tek Adam’, İlhan Lütem’in ’57 Yılın Öyküsü’ kitaplarının yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü’nden derlenen bilgilere göre, Büyük Önder’i, Anadolu’ya taşıyan ve oradan ülkenin kurtuluşuna götüren süreç, 85 yıl önce bugünlerde gerçekleşti. İstanbul’dan gidişini “Benden kurtulmak için yolladılar” diye yorumladı, aslında bunun, kurtuluşun başı olabileceğini sezdi. Hükümeti, İngilizleri aştı, en önemlisi makinaları eski, pusulasız Bandırma Vapuru ile fırtınalı havada salimen Samsun’a ulaştı.
Düşman filolarının İstanbul sularına gelip karaya asker çıkardıkları gün olan 13 Kasım 1918’de kente gelen Mustafa Kemal, Samsun’a geniş yetkilerle donanmış 3. Ordu Müfettişi olarak yola çıktığı 16 Mayıs 1919 gününe kadar zamanını kurtuluşun yollarını düşünmek ve araştırmakla geçirdi. O sıralarda Kars ve Ardahan Ermeniler tarafından işgal edildi, Ege ve Akdeniz kıyılarına düşman yerleşti, nihayet 15 Mayıs’ta İzmir, Yunan işgaline uğradı.
“YOLLAR ÇOK, MINTIKALAR ÇOK”
Kafasında sürekli Anadolu’ya geçme hayalleri kurarken, bir yandan İstanbul’daki temaslarını sürdüren Mustafa Kemal, Şişli’deki evinde görüştüğü Albay İsmet Bey’e, bu düşüncesini, “Hiç bir sıfat ve selahiyet sahibi olmaksızın Anadolu’ya geçmek ve orada ulusu uyandırarak, kurtulma çarelerini aramak için en uygun mıntıka ve beni bu mıntıkaya götürecek en kolay yol neresi olabilir?” diye açtı. Harbiye Nezareti’nde görevli olan İsmet Bey’den, “Yollar çok, mıntıkalar çok” karşılığını aldı.
Büyük Önder’in söylemiyle O’nu, “İstanbul’dan çıkarmakla ağır bir yükten kurtulacağını” sananların aradıkları makul sebep, çok geçmeden, işgal kuvvetleri subaylarının raporlarıyla dolu bir dosya olarak geldi. O günlerde Karadeniz kıyılarında, Rum köylerine saldırılar yapıldığını iddia eden işgal kuvvetleri komutanları, 1919 Nisan’ında hükümete bir nota vererek, saldırıların önlenmesini, aksi halde bölgenin işgal edileceğini duyurdu. Hükümet, nota karşısında telaşa düşerken, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının hesaplı hazırlıkları, O’nun bölgeye 3. Ordu Müfettişi olarak bizzat Padişah ve Ferit Paşa tarafından gönderilmesi olanağını sağladı.
Harbiye Nazırı Şakir Paşa’dan yeni görevine ilişkin tebligatı alan Mustafa Kemal, görev biçimini de Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa ile birlikte düzenledi. Aynı zamanda dostu olan Kazım Paşa’dan “Samsun’dan başlayarak, bütün şark vilayetlerindeki kuvvetlerin kumandanı ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerin valilerine ve bölgeyle herhangi temasta bulunan askeri ve idari makamlara emir verebilme yetkisini” eklemesini isteyen Mustafa Kemal, “Bir şey mi yapacaksın?” diye soran Kazım Paşa’ya, “Evet bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım” karşılığını verdi. Kazım Paşa güldü, “Vazifemizdir, çalışacağız” dedi.
“TALİH BANA ÖYLE ŞARTLAR HAZIRLADI Kİ...”
Her şeyden ümidin kesildiği ve “ne surette olursa olsun Anadolu’ya geçme” kararına vardığı o günlerde, koruyucu ve geniş bir yetkiyle önüne Anadolu’nun yolları açılan Mustafa Kemal, o anki heyecanını sonraları şu kelimelerle anlattı: “Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamıştı ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu tarif edemem. Nezaretten çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.”
Mustafa Kemal’e, vedalaşmak için gittiği Yıldız Sarayı’nda, Padişah, elindeki tarih kitabını göstererek, “Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete bir çok hizmetler ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Bunları unutma. Asıl şimdi yapacağın hizmet, hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin” dedi.
DENİZDEN ANADOLU KARASINA
Şişli’deki evinde son gecesini annesi ve kızkardeşiyle geçiren Mustafa Kemal, ertesi gün 16 Mayıs 1919’da, 19 kişiyle denize açıldı. Deniz fırtınalı, makinaları eski Bandırma Vapuru’nun pusulası bozuktu. Kaptan İsmail Hakkı Durusu ise bu suları tanımıyor, Karadeniz’e ilk kez açılıyordu.
Vapurun hareketinden önce Rauf Bey, Mustafa Kemal’e yola çıkmamasını, işgal kuvvetlerine mensup bir torpido tarafından takip edileceğini ve çevrileceğini haber verdi. Ama O’nun kaptana emri, “Derhal ve bütün süretinle denize açıl” oldu. Son sürati ancak 7 mil olan Bandırma Vapuru, yola çıktığında denizdeki fırtına, Mustafa Kemal hariç herkesin rahatsızlanmasına neden oldu. Fırtınalı denizde, uykusuz geceler sonunda İnebolu geçildi ve Sinop Limanı’na varıldı. Buradan kara yoluyla gitmenin çareleri araştırıldı, ancak alınan yanıt, “Ne yol var, ne vasıta” olunca, Mustafa Kemal, arkadaşlarına, “Çocuklar, bir gecelik daha tehlike var. Onu da atlatabiliriz” dedi. Vapurla yola devam edildi.
Ertesi gün 19 Mayıs 1919’da şafak sökerken, Bandırma Vapuru, direğine ordu komutanlığı forsu çekilmiş olarak Samsun Limanı’na girdi.
Bandırma Vapuru'nun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli yeri vardır. Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu Genel Müfettişi vazifesiyle ve mahiyeti ile birlikte İstanbul'dan Samsun'a Bandırma Vapuru ile gitmiştir. Mustafa Kemal Paşa, VI. Mehmet'in buyruğuyla Osmanlı Ordusu'nun dağıtılması sürecini denetleme ve asayiş için görevlendirilmişti. Bunun üzerine 18 silah arkadaşıyla birlikte Samsun yoluna koyulmuştur.
19 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal'in Bandırma Vapuru ile yapılan yolculuk sonrası Samsun'a ulaşması olayı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Samsun'da Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı hükûmeti tarafından Mustafa Kemal görevlendirilmiş ve kendisine 9. Ordu'nun müfettişliği verilmiştir. Bunun üzerine müfettiş görev bölgesine Bandırma Vapuru ile ulaşmış ve bir hafta boyunca Mantıka Palas'ta kalmıştır. Bu süreçte bölgede meydana gelen çatışmaların sebebini araştırmış ve işgalcilere karşı bizzat Türk direniş örgütlerinin kurulmasında etkin rol oynamıştır.
Büyük Nutku’na Samsun’a çıkışıyla başlayan Mustafa Kemal, milletinin kaderine ve çağın akışına yön verdiği dönemi de burada başlattı. 19 Mayıs günü Anadolu karasına ayak basan Mustafa Kemal, bir kaç yıl sora 9 Eylül 1922’de, işgal kuvvetlerini ülkeden kovan orduya kumanda etti.
Bandırma Vapuru’nun tarihçesi
Gemi 1878 yılında İskoçya'nın Glasgow kentinde Mac. Intyre Paisley - Huston and Cardett tersanesinde 21 sıra numarası ile 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi gemiyi Torocaderto adı altında 5 yıl çalıştırdı. 1883 yılında Yunanistan'daki H. Psicha Preus Firmasına satıldı. Kymi adını alarak, geminin Londra'da olan kaydı Pire Limanına alınmıştır. 1890 yılında H. Psicha Preus firması gemiyi başka bir Yunanlı firma olan Cap. Andereadis firmasına satmış, 12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içersinde yüzdürülüp Kıymı adı ile İstanbul Rama Derasimo firmasına satılarak İstanbul Limanına kayıt edilmiştir.
1894 yılında o zamanki Deniz Yolları İşletmesi anlamına gelen İdare-i Mahsusa'ya nakledilmiş ve Türk bayrağı çekilerek, adı Panderma olarak değiştirilmiştir. Marmara Denizi kıyılarında, Tekirdağ, Mürefte, Şarköy, Karabiga, Erdek arasında yük ve yolcu seferleri yapmıştır.İdare-i Mahsusanın statü değiştirerek 28 Ekim 1910 yılında Osmanlı Seyrüsefain İdaresi (Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olunca geminin adı Bandırma olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiştir.
19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve Silah Arkadaşlarını Samsun'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmiştir. 1924 yılında Türkiye Seyrüsefain İdaresi tarafından hizmet dışı bırakılmıştır. 1925 yılında gemi Bozmacı İlhami isimli Türk armatöre satılmış, ve aynı armatör tarafından 4 ay içinde hurda olarak parçalanmıştır.
Deniz Haber Ajansı