“Denizcilik sektörü son yıllarda gerek teknik gerekse altyapı yönünden önemli mesafeler aldı” diyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Cemalettin Şevli, böyle bir ülkeye ve sektöre hizmet etmekten gurur duyduğunu vurguladı.
Denizcilik sektöründeki uzun geçmişi, edindiği onca tecrübe ve bilgi birikimiyle sektörü nasıl yorumluyor Cemalettin Şevli?
Türkiye üç yanı denizlerle çevrili maviliklerle buluşan kültürel ve tabiat varlıkları, tarihi zenginlikleri, modern kentleriyle sahil uzunluğu 8.484 km olan ve 4 mevsimin layıkıyla yaşandığı bir cennettir. Bende böyle bir ülkeye hizmet etmenin gururunu yaşıyorum. Denizcilik sektörü son yıllarda gerek teknik gerekse altyapı yönünden önemli mesafeler aldı. Kuşkusuz denizcilik mesleğinde insan faktörü diğer sektör ve mesleklere nazaran daha önemli bir yer tutmaktadır. Bende bu alanda daha önce bir eğitimci olarak insan yetiştirmenin ve onlara denizcilik sevgisini aşılamanın ne denli güç olduğunu ve sorumluluk gerektirdiğini biliyorum.
Bu kapsamda Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) üyesi ülkeler nezdinde ülkelerarası deniz ticareti faaliyetleri çerçevesinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen Dünya denizcilik gününde IMO’nun çalışmalarının belli bir yönünün vurgulandığı paralel etkinliği (WMDPE) bu yıl ülkemizde gerçekleştirilecektir. “Vazgeçilemez Denizcilik” sloganıyla düzenlenecek etkinliğin geniş çapta bir kitleye ulaşmasını bekliyor, denizcilik alanında güzel bir farkındalık yaratacağını ümit ediyorum.
Ayrıca, ülkemiz limanlarının bir yönetim modeline kavuşturularak, daha fazla yükün elleçlendiği, daha fazla ve büyük tonajlı gemilerinin limanlarımızı kullandığı, operasyon sürelerinin kısaldığı transit ülke limanları konumunda bir modelin kurulmasına öncülük etmek, ticaret filomuzun tonaj başında ilk 10 ülke arasında yer alması ve yaş ortalamamızın AB yaş filosunun yaş ortalamasına çekilmesi öncelikli hedeflerimizdir.
Rusya ile yaşanan gerginliğin Türkiye’ye ve deniz ticaretimize yansıması nasıl oldu?
24 Kasım 2015 tarihinde Suriye sınırında vuku bulan gerginlik ve sonrasında yaşanan durum neticesinde, olaydan 10.02.2016 gününe kadar 25 Türk Bayraklı gemi Rusya’nın Novorossiisk Limanı’nda alıkonmuştur. Türk Bayraklı Gemilerin alıkonmasının yanı sıra, vize ve personel gönderme konularında da liman ve havaalanlarında bazı problemlerin de yaşandığı bilinmektedir. Türk bayraklı ve/veya Türk sahipli gemilerin Rus limanlarına girişleri veya kalkışları Rus makamları tarafından liman devleti denetimleri (Port State Control – PSC) suni gerekçelerle zorlaştırılmakta, gemiler seferden alıkonulmakta ve ciddi mali külfetler yaratılmaktadır.
Öte yandan Türkiye’ye ihraç edilecek malları veya Türkiye’den ithal edilen malların gümrük prosedürleri zorlaştırılmaktadır. Bayrağı/bandırası ne olursa olsun Türk gemi personeline düşmanca tavır takınılmakta, istihbarat elemanları vasıtasıyla personel sorgulanmaktadır. Personelin gemiden dışarı çıkması ekseriyetle limanı terk etmesi önlenmektedir. Rus tüccarlar da bu gibi uygulamaların etkisiyle potansiyel bir zarar yaşamamak için Türkiye ile ticari faaliyetleri askıya almaya başlamışlardır. Türk sahipli gemilere deniz sigortası hizmeti sağlayan bazı Rus sigorta kurumlarının portföylerinden Türk filosunu çıkartmaya başladıkları belirtilmiştir.
Bazı Rus menşeli sigorta şirketlerinin (protection&indemnity ve tekne/makine sigortaları) bundan sonra Türk sahipli gemileri güvence altına almayacaklarını açıklamaları, mevcut durumda sigorta altındaki gemilerin de bir alacak doğması durumunda sıkıntı yaşayabilecek olması sonucunu doğurmaktadır. Bu konuda Türk armatörünün alternatiflere yönelmesi, bu uygulamayı yapan Rus sigorta şirketlerinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı nezdinde bulunan muteber sigorta şirketleri listesinden çıkartılmasını gündeme getirmiştir. Bu sorunun çözümüne yönelik atılacak adımların tespiti ve değerlendirilmesi amacıyla sektör paydaşlarının katılımıyla 16 Aralık 2015’de bir toplantı gerçekleştirilmiştir.
Türkiye ile Rusya arasında deniz ticaretine bakacak olursak, Rus bayraklı ve sahipli gemiler, ağırlıklı olarak tahıl işlerine çalışan yüksek yaş ortalamalı nehir tipi gemiler olup, iki ülke arasındaki ticarette ve Rusya’nın Karadeniz’in güneyine olan ihracatlarında ağırlıklı rolü daha kuvvetli konvansiyonel tonaja sahip Türk armatörleri yapmaktadır. Bölgede çalışan koster tipi (1.000-12.000 DWT, kuru/genel yük gemileri) gemilerin %32’si Türk sahiplidir. Bu yönleriyle Rusya’nın ihracatları Türk deniz ticareti filosuna daha bağımlıdır. Türkiye’ye yılda ortalama 2.400 Rus bayraklı gemi uğrağı gerçekleşmektedir. Bu uğraklarla 7,2 milyon ton yük elleçlenmekle birlikle önemli bir ticaret hacmi yaratılmaktadır.
Gerginlik neticesinde Türk donatanının Rusya’ya uğrak yapmaktan imtina etmeye başlaması sebebiyle meslek grubu olarak Türk deniz taşımacılığının stratejik ortağı olarak gördüğümüz Türk ithalatçı ve ihracatçılarının, yük sahipleri ve kiracıların, denizyolu taşımalarında Türk sahipli ve Türk bayraklı gemilere öncelik vermesi, Türk denizcilik sektörünün bu dönemi daha az hasarla kapatmasını sağlayacaktır. Türk gemi brokerlerinin de yabancı yük sahiplerine bu yükleri taşıyacak gemi temin ederken Türk sahipli ve Türk bayraklı gemileri tercih etmesi, Türk denizcilik sektörünün bu dönemi daha az hasarla kapatmasını sağlayacaktır. Yine de Rusya’daki bu davranış tarzı ilerleyen tarihlerde sistematik ve planlı hale gelirse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu konuda yaptırımlarda bulunması kendi tasarrufundadır.
Kaynak: 7 Deniz
Deniz Haber Ajansı