Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, Pekin'de düzenlediği basın toplantısında, üç ülkenin, Çin'in Güney Çin Denizi'nde "yasa dışı egemenlik taleplerini desteklemek üzere tehlikeli ve saldırgan davranışlarda bulunduğu" eleştirisine ve "Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrarın uluslararası toplumun güvenlik ve refahının vazgeçilmez unsuru olduğu" vurgusuna tepki gösterdi.
Açıklamaların, Çin'in iç işlerine açık müdahale, Çin'i karalamaya, komşularıyla ihtilaf yaratmaya yönelik bilinçli girişim olduğunu savunan Sözcü Vang, bunu kınadıklarını ve ilgili tarafları protesto ettiklerini bildirdi.
Vang, ABD'nin üçlü işbirliğinin başka bir ülkeyi hedef almadığını vurguladığına dikkati çekerek, "ABD'ye sözleriyle eylemlerinin uzlaştırmaya, ittifaklarını canlandırmanın Çin'i hedef almadığı açıklamasının arkasında durmaya, Çin'i karalayarak çıkarlarına zarar vermekten, bölünme ve cepheleşme yaratarak bölgesel barışa ve istikrarın altını oymaktan vazgeçmeye çağırıyoruz." dedi.
Asya-Pasifik'te iki eğilimin görüldüğü, bir tarafta dayanışma, işbirliği ve ekonomik bütünleşmeye yönelik Bölgesel Kapsamlı Ekonomik İşbirliği (RCEP) ve Kapsamlı İlerici Trans-Pasifik Ortaklığı (CPTPP) gibi çabalarının, öte tarafta bölünme ve cepheleşme yaratmaya, Soğuk Savaş zihniyetini canlandırmaya yönelik AUKUS, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (Quad) ve ABD-Japonya-Güney Kore ortaklığı benzeri girişimlerin olduğu savunan Vang, "Ne yazık ki ABD ilkinde yokken ikinciler onun etrafında şekilleniyor." diye konuştu.
Vang, "Asya-Pasifik barış ve kalkınmanın vaat edilmiş topraklarıdır. Ne büyük güç mücadelesinin boks ringi ne de sıcak veya soğuk savaşın sahası olmalıdır. Soğuk savaş çabalarına bölge ülkeleri ve halkları karşı çıkacak, hegemonya kurmayı ve sürdürmeyi amaçlayanlar başarısızlığa mahkum olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Sahte barış bahanesiyle iç işlerimize karışılmasına izin vermeyeceğiz"
Tayvan sorunun tamamen Çin'in "iç işi" olduğunu, çözümünün Çinlilerin meselesi olduğunu vurgulayan Vang, "Biz bütün samimiyetimizle ve gayretimizle barışçı birleşmeyi hedefliyoruz fakat hiçbir gücün veya kimsenin sahte 'barış' bahanesiyle Çin'in iç işlerine karışmasına izin vermeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Vang, Tayvan Boğazı'nı iki yakası arasındaki barışa yönelik en büyük tehdidin "Tayvan'ın bağımsızlığını" savunanlar ve dış güçlerle işbirliği olduğunu ileri sürerek, "Eğer ilgili ülkeler Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarı önemsiyorsa 'tek Çin' ilkesine bağlı kalmalı, Tayvan'ın, bağımsızlığı savunan ayrılıkçılara işbirliği yapmayı, onların faaliyetlerini desteklemeyi bırakmalı, bölgesel barışı ve istikrarı somut eylemlerle korumalıdır." dedi.
"Güney Çin Denizi'ne ilişkin tahkim kararını tanımıyoruz"
Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki adalarda ve çevresindeki sularda "tartışmasız egemenliğe" sahip olduğunu savunan Vang, Çin'in buradaki inşa faaliyetinin ve Çin Sahil Güvenliğinin egemenlik haklarını korumaya ve hukuku uygulamaya yönelik eylemlerinin "yasal ve meşru olduğu, kınama konusu yapılamayacağı" savını dile getirdi.
Vang, üç ülkenin, Lahey'deki Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Uluslararası Tahkim Mahkemesinin, 2016'da Filipinler'in başvurusuyla verdiği, Çin'in, Güney Çin Denizi'nde tek taraflı egemenlik taleplerinin yasal zemini olmadığına yönelik kararın bölgedeki ihtilafların barışçı çözümüne temel oluşturması görüşüne karşılık şunları kaydetti:
"Çin, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin (UNCLOS) tarafı olarak daima uluslararası hukuka bağlıdır ve Güney Çin Denizi'ne ilişkin yasa dışı tahkim kararını tanımamaktadır. Gerilimleri artırmak ve güç gösterisi yapmak için Güney Çin Denizi dahil Çin'in çevresindeki sularda sık sık müttefikleriyle askeri tatbikatlar ve yakın keşif faaliyeti yürüten ABD, bölgesel barışa ve istikrara yönelik en büyük tehdidi ve engeli oluşturmaktadır."
"Kore sorununu bencil jeopolitik kazanımlar için kullanıyorlar"
Vang, ayrıca, zirvede ABD, Güney Kore ve Japonya'nın Kuzey Kore'den füze tehdidine karşı gerçek zamanlı ortak uyarı sistemini 2023 sonuna kadar işler hale getirme kararına ilişkin de değerlendirmede bulundu.
Kuzey Kore'ye karşı böyle bir adımın yalnızca bölgede bloklar arası cepheleşme riskini artıracağını, taraflar arasında halihazırda kırılgan halde olan karşılıklı güveni daha fazla sarsacağını ve diğer ülkelerin stratejik güvenliğine zarar vereceğini savunan Vang, "Taraflar, dışlayıcı gruplaşmalar oluşturmaya takıntılı. Kore Yarımadası'ndaki sorunları askeri işbirliğini geliştirmek ve bencil jeopolitik kazanımlar için kullanıyorlar." görüşünü dile getirdi.
Vang, Güney Kore'nin erken uyarı sistemine katılmasının, önceki devlet Başkanı Moon Jae-in, 2017'de Çin'e güvence olarak verdiği "Üç Hayır" ilkesine, yani ABD yapımı Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) sistemini konuşlandırmama, ABD öncülüğündeki füze savunma sistemlerine katılmama ve ABD ve Japonya ile üçlü askeri ittifak kurmama taahhütlerine aykırı olup olmadığı sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"THAAD konusunda Güney Kore Çin'in pozisyonunu ve endişelerini gayet net biliyor, bu konuda iletişim halindeyiz. Umarız Güney Kore, meseleyi, iki ülke arasındaki ortak anlayış doğrultusunda uygun şekilde ele alır."
DENİZ HABER AJANSI