Merkezi İstanbul’da, yakıt depoları Gebze Poliport tesislerinin içinde yer alan CYE Petrol, gemilere hareket veren ana makinaların çalışmasın sağlayan yakıtın tedariğini sağlıyor. Türkiye`deki son Fortune 500 araştırmasında 392.liğe kadar yükselen firmanın Genel Müdürü Deniz Eraydın, "Müşterilerimize ürünü Türkiye’nin en iyi 2 deposundan birinde sakladığımızı, kaliteli tankerler ile uluslararası Marpol Annex VI diye bilinen prosedüre ve dünyada kabul edilmiş en yüksek gemi yakıt standardı ISO 8217- 2012 (E) ‘na göre ikmaller yaptığımızı belirtiyorduk. Ancak Emerson marka dünyaca kabul görmüş serfitikalı Mass Flow Meter çözümünü kullanıyor oluşumuz, ürün kalitesi ve miktarındaki hassasiyetimizi de perçinledi. Biz tüm bu artılarımızdan dolayı hem Türkiye’nin hem de dünyanın en iyi yakıt ikmal şirketiyiz" dedi. Firmanın İstanbul`daki merkezinde projenin tarafları Genel Müdür Deniz Eraydın Bey ve Emerson Process Management Mass Flow Meter Ürünleri Türkiye Sorumlusu Kaan Cüce Bey ile bir araya gelerek CYE Petrol`ün gemi yakıt ikmali alanındaki faaliyetlerini ve yatırımlarını, mass flow meter ürünlerinin gemi yakıt ikmali sektörüne sunduğu katma değeri konuştuk.
Kısaca CYE PETROL şirketini ve yapılanmasını anlatır mısınız?
Deniz Eraydın: İsmim Deniz Eraydın. 1995’ten beri CYE Petrol’de çalışıyorum. 2009’dan beri Genel Müdür olarak görev yapıyorum. Şirketin en ---alt kademesinden en üst kademesine kadar çalıştım. Saha kısmında da, ofis kısmında da, gümrük kısmında da, terminal kısmında da; yani ikmal kısmında ve satış kısmında bulundum. Biz gemi yakıt ikmalcisiyiz yani dünyada bilinen adıyla bunkerciyiz. Gemilere hareket veren ana makinaların çalışması için hareket kabiliyetini sağlayan yakıtın tedarikçisiyiz.
Dünyada uluslararası sularda uluslararası ticaret için sivil olarak çalışan 59 bin civarı gemi bulunuyor. Bunlar yılda yaklaşık 350 milyon ton yakıt tüketiyor ve bu yakıtların yüzde 20 kadarı gas oil (mazot), yüzde 80’i de fuel oil olarak satılıyor. Bu yakıtların ikmal noktalarında önemli olan konular; 1.si yakıtın olması yani arz edilmesi, 2. si geminin oradan geçiyor olması, 3. sü ise geminin oradan geçmiyorsa da oradaki limanlara uğruyor olmasıdır. Yani sizin stratejik bir konumda mısınız? ticaret bölgesine yakın mısınız? bunlar büyük önem kazanıyor. Dünyada bilindiği gibi ticari gemilerin geçtiği 8 adet stratejik darboğaz var. Bunlar; Malaga Boğazı, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı, Cebelitarık Boğazı, Panama Kanalı, Baltık Denizi’ne giden Danimarka kanalları, Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı’dır. Dünyadaki 8 stratejik darboğazdan 2 tanesi bizde. Buradaki Boğazlardan geçen gemiler Karadeniz ve Akdeniz’e açılacağı için Okyanus’lara göre düşük tonajlı gemilerdir ve aldıkları yakıtlar da ona göre daha azdır. Buna göre yapılan karşılaştırmalar sonucunda biz 350 milyon ton yakıtın yüzde 1.5’ini her yıl satıyor olmamız gerekli. Fakat biz bu miktarın sadece yüzde 0.5’ini satabiliyoruz. İki darboğaz bizde olmasına rağmen bu kadar düşük bir miktarda satış yapıyoruz. Düşük satışın sebeplerinden bazıları Ulusal Mevzuatla ilgili problemler, sektörün işleyişi ile ilgili sorunlar, ürün tedariği ve fiyatlanması ile ilgili detaylar şeklinde özetlenebilir.
Bölgemizde ya da Dünyada, gemi yakıt ikmallerinde en önemli 2 tane nokta var: 1. Yakıtın kalitesi, 2. Yakıtın Miktarı. Bunker konusunda Armatörlerin yaşayabilecekleri olumsuzluklar bu iki konudan birisinde veya ikisinde birden olur. Bu konuyu takip etmenin ve işi doğru bir biçime yapmanın yolları ise; örneğin survey tutulabilir. Düzgün firmalarla çalışırsanız düzgün depolarda çalışır ve düzgün tankerler ile ikmal yaparlar. Gemiler de yakıtlarını tam olarak alırlar. Gemiler dünyanın her yerinde çalıştığı için her lokasyonda tanıdıkları ile ikmal yapmaları mümkün değil. Biz bir dağıtım firması değiliz sadece gemi yakıt ikmali yapıyoruz. Merkezimiz İstanbul’da depomuz Gebze Poliport tesislerinin içinde. 1988 yılında kurulduk ve 1992’den beri yakıt ikmal işinde faaliyet gösteriyor; o tarihten itibaren aynı depoyu kullanıyoruz. Şirketin sahibi Tüpraş Rafinerisi kökenli olduğu için petrol işinin işleyişinde titiz bir yaklaşıma sahip. Çalışanlarımız içinde de Tüpraş kökenli olanlar var. Çalışmalarımızı profesyonellik içinde sürdürdüğümüzden genellikle bir sorun yaşamıyoruz. Ancak gerek dünyada gerekse ülkemizde bu işi suistimal edenler de oluyor. Özellikle Türkiye’de akaryakıt sektörü dendiği zaman suistimale açık, kaçakçılık ve hırsızlık ile anılan netameli bir kulvardır. Biz bu sektör içinde piyasanın bizi bilen kısmına göre kendimizi iyi ayrıştırmış durumdayız. Kendi işleyişimizde bir takım standartlar belirliyoruz, seviyeleri yüksek tutuyoruz, sertifikalı ürünler kullanıyoruz. Müşterilerimize de ürünü Türkiye’nin en iyi 2 deposundan birinde sakladığımızı, kaliteli tankerler ile uluslararası Marpol Annex VI diye bilinen prosedüre ve dünyada kabul edilmiş en yüksek gemi yakıt standardı ISO 8217- 2012 (E) ‘na göre ikmaller yaptığımızı belirtiyoruz. Gerek gasoil gerek fuel oil tüm ürünlerimizde ve fuel oil’in ara grade’lerinde bu standardı garanti ediyoruz. Tüm bu özellikler müşterimizde bir farkındalık yaratıyor ancak günün sonunda siz ne yaparsanız yapın piyasada kötü niyetliler de varsa siz onlarla da rekabet ediyor oluyorsunuz. Siz ürünün ton’unu 1000 dolara satıyorsunuz ve istenilen miktar ve kalitede müşteriye teslim ediyorsunuz fakat diğer tarafta bir başkası da aynı fiyata satıyor ancak daha düşük kalitede ve üründen çalarak teslim ediyor. Hem Türkiye’de hem de dünyada müşterilere biraz fiyat odaklı oldukları için diğer noktaları gözden kaçırabiliyorlar. Aslında piyasa fiyatına alınmış, tam ve istenilen kalitedeki yakıt en ucuz yakıttır. Ancak kalitesiz ve eksik verilmiş yakıt hem geminin kendisine hem de işletmecinin cebine dokunduğu için en pahalı yakıttır. Piyasada hep böyle devam eden bir kısır döngü var. Biz sadece Türkiye’deki şirketler ile rekabet halinde değiliz, aslında bizim gerçek rekabetimiz diğer limanlar ile oluyor. Bizim asıl rakiplerimiz Odesa limanı, Varna limanı, Köstence limanı, Yunanistan’ın Pire limanı, Güney Kıbrıs, Süveyş limanı, İtalya’nın Venedik ve Cenova limanı, Malta’nın limanları ve Cebelitarık limanıdır. Uzun menzilli olan konteyner gemileri için Singapur ve Hürmüz boğazı limanları bile bizim için rakiptir. Tüm bu limanlardaki işleyişleri, ürün fiyatlarını, kalitelerini ve servis kalitelerini göz önünde bulundurmak durumundayız.
Ülkemizde sektörün gelişimine ne gibi katkılarınız oldu öğrenebilir miyiz?
Deniz Eraydın: Sektörün ülkemize kazandırdıkları var bir de sektörde iyi oyuncu olarak bizim buna katkılarımız var. Elbette bunlar planlı olarak yapılır ama konunun önemini izah etmek adına örnekle açıklamak gerekirse, geminizde suyunuz bitti diyelim, kaptan armatöre “Suyumuz bitti” der, armatör “Tuzlu sudan çevirin, su ikmali için yolumdan çıkmam” der. Kaptan “Kumanya bitti” der, armatör “Balık tutun, kumanya almak için bir yerde durup zaman kaybetmek istemem” der. Kaptan, “Personelim hastalandı” der, armatör ise “Revire kaldırın bakın, durduğumuz yerde hastaneye götürürüz” diye yanıt verir. Kaptan “Ana makine bozuldu” der, armatörün ise “bozuk olan silindiri çıkartın devreden, yedek olan ile yola devam edelim” gibi bir mantığı vardır. Çünkü geminin durması, onun ömründen alan armatöre para kaybettiren bir durumdur. Geminin zaman kaybetmeden devamlı çalışması esastır. Ancak gemi için yakıt olmazsa olmazdır ve bittiği zaman mutlaka bir yerden almak için durması gerekir. Yakıtın arz edildiği ve özellikle iyi yakıt imkanını olduğu liman gemiler için ikmal limanıdır. Yakıt ikmali için gemi İstanbul’a geldiğinde kumanyasını da buradan alır, acenta motorları çalışır, tedarikçileriniz çalışır, su tankerleri çalışır, hasta personelini değiştirir, bazen personelin zamanı gelir 3 personeli tatile gider, başka 3 personel gelir. Geminin gelmesine 1-2 gün kala o 3 personel uçak ile İstanbul’a gelir, bir otelde kalırlar, gemiden çıkanlar otele yerleşir oteldekiler gemiye çıkar. Acentalar aracılığı ile uçakla sonra gidecekleri yere uçarlar. Yedek parça ister kaptan, önceden sipariş ederler, uçak ile yedek parça gelir, Tuzla’dan usta gelir, gemi yakıt ikmali yaparken, o problem giderilir ve yedek parçayı takarlar böylece yan sanayiniz çalışır. Siz burada iyi yakıt ikmali yapabilir durumda olduğunuz zaman ikmal limanı konseptini işletirsiniz ve bunu katma değeri de çok yüksek olur. Bu sektörde çalışan en düşük seviyeli personel tanker sertifikası olan gemi adamıdır. Böylece sektör olarak çok nitelikli bir istihdama da imkan verirsiniz. 1990 yılının sonlarında biz 8 bin gemiye ikmal yapıyorduk. Kumkapı’da 20 tane de acenta motoru çalışıyordu. 1990’ların sonunda bu sektörü geliştirebilmek için 10 tane madde belirledik ve resmi kurumlar ile görüştük. Maddelerin çoğunluğu kabul edildi ve istediklerimiz hayata geçince 8 bin rakamını 12 bin e çıkarttık. Kumkapı’da çalışan acentra motoru sayısı da öngördüğümüzün çok daha üstüne çıkarak 20 den 80’e yükseldi. Öyle bir eşik atladık ki İstanbul dünyadaki denizcilik arenasında bir ikmal limanı olarak kabul gördü. Daha sonra o rakamı yavaş yavaş 15-20 binlere kadar çıkardık. Şimdilerde yanlış birtakım uygulamalar nedeniyle 15’lere doğru geriledi.
İddiamız şu ki, hem Türkiye’nin hem de dünyanın en iyi yakıt ikmal şirketiyiz.
2012’de bir bunker konferansına katıldım, konferansta Emerson’un Mass Flow Meter ürünleri vardı ve onları inceleme fırsatı buldum. Bunun sertifikalı bir sayaç olduğunu, dünyaca kabul görmüş kalite ve sertifikalara sahip olduğunu, bu sayaçı kullanarak ikmal yaptığınız zaman gemi yakıt ikmal ürününün kalitesi ve miktarını size anlık olarak 1/1000 şaşma payı ile belgelediğini öğrendim. Düşündüm ki bizim sektördeki tüm kavgamız hep kalite ve miktar üzerine. Böyle bir sayaç var ve bunu anlık olarak söylüyor. O zaman iyi bir şirket olduğumuzu düşünüyor ve müşteriye tam ve yüksek kalitede ürün verdiğimizi iddia ediyorsak hem biz hem de bizim gibi şirketler bunu kullanmalı, hatta armatörler ikmal yaptıkları şirketlerden bunu talep etmeliler diye düşündüm. Önceleri tüm sektör bunu kullansın diye girişimlerim oldu, 1,5 yıl uğraştım ama bunu kullanmaya toplu geçiş ile ilgili bir görüş birliği sağlayamadım. Ardından tüm sektör buna geçecek diye bir şart yok diye karar aldık ve şirket olarak yatırımı yaptık. Göreceli olarak pahalı bir ürün gibi gözükse de getirilerine baktığınızda son derece ekonomik olduğunu gördüm.
Yakın dönemde ne tür bir yatırım yaptınız?
Deniz Eraydın: 2012 yılında tankerlerimizi yenileme kararı aldık. Dünyada yaygın anlayış şudur: gemi yakıt ikmal tankerleri, ki bunlara “BUNKER BARCI” denir, genelde açık denizlerdeki stresli ömrünü tamamlayan ancak hurdaya gitmek için çok da eski olmayan kıyıya yakın denizlerde az stresli ikmal yapabilecek tankerlerden oluşur. Kuru yük gemisinden de devşirilenleri dahi vardır. Çoğunlukla kimyasal tankerlerden ve ürün tankerlerinden devşirme bunker barçları vardır. Çok azı da sadece gemi yakıt ikmalleri için üretilmiştir. Türkiye’de de çok yaşlı bunker barcları vardı ve Devlet 2008 yılında bunların 2016’ya kadar yenilenmesine karar verdi. Biz de 2013’te sadece gemi yakıt ikmali için üretilmiş bunker barcı inşa etmeye karar verdik. Biz bu yeni inşa gemiler için gemi başı 4.5-5 milyon dolar para harcadık, 150-200 bin dolarlık 2 adet sayaç koyarak bu yatırımı taçlandırma kararı aldık ve Emerson ile bir anlaşma imzaladık. 2014’ün Mayıs ayında ve Kasım ayında iki tankerimizi de Mass Flow Meter ürünleri takılmış olarak denize indirdik. İlk olarak Ağustos 2014 ayında Mass Flow Meter ürünlerini kullanmaya başladık. Müşterilerimize de iyi bir duyuru yaptık.
Tepkiler nasıl oldu?
Deniz Eraydın: Ayda 14 bin ton gemi yakıtı satıyorduk. 2 ay içinde 30 bin ton satar hale geldik. Bu bölge ve dünya armatörleri bu yaptığımız yatırımları taktir ettiler. Biz müşterilerimize, bu yatırımı yaparken, “Hiçbir zaman en yüksek fiyata satan olmayacağız en düşük fiyat da olmayacağız, piyasa fiyatında dünyanın en kaliteli ürününü, tam olarak ve bu sayaç ile vereceğiz, ayrıca ürünü sertifikalandıracağız. Yapılan her ikmal bu sertifikalı sayaç tarafından size raporlanmış olacak” dedik. Böyle de yaptık.
Dünyada bu tür sayaç sistemlerinin kullanımıyla ilgili bir zorunluluk ya da teşvik var mı?
Deniz Eraydın: Türkiye’de yasal bir zorunluluk yok yakın dönemde de beklenmiyor. Ancak verdiğimiz servisin kalitesini kanıtlamak için yakıt ikmali sırasında bir numune alınıyor. O numune analize gönderiliyor yada yakıt ikmali sırasında bir survey çağrılıyor. Survey ölçümleri yapıyor ve raporluyor, raporunu ertesi gün armatöre sunuyor. İkmal yapılıyor, tanklar mühürleniyor gemi de bunker barcı da yoluna gidiyor. O sonuçlar gelene kadar herkes bir maç sonucu bekler gibi diken üstünde oluyor. Gemi yakıtı kullanamıyor, armatör imzaya göre tam görünse de aslında tam mı eksik mi aldı bilemiyor. Şimdi tüm bu sonuçları ikmal sırasında müşteriye anında sertifikalı bir sistemden verdiğiniz zaman bundan herkes memnun oluyor. Tam ve eksiksiz aldığına dair kaşelemeden önce kanıtlayabildiğiniz için müşteri memnuniyeti en üst düzeyde oluyor. Yoksa imzalasa da acaba başıma nasıl bir dert aldım diye düşünüyor. Bunker barcı, yakıt ikmali yapılan geminin bordasından ayrılmadan tüm kritik ayrıntılar açığa kavuşmuş oluyor. Bu güveni vermek çok önemli.
Bu yatırım ne kadar zamanda kendini amorti edebiliyor?
Deniz Eraydın: Aslında etti diyebilirim. Türkiye’de bunu ilk defa ve yasal bir zorunluluk olmadan yapıyor olmamız, müşterinin taktir ederek memnuniyetini bize ifade etmesi rakamlara bile gerek kalmadan yatırımın kendisini ödediğini gösteriyor. Müşteri memnuniyeti konusundaki geri dönüşler bizim için fazlası ile yeterli.
Az önce bir sorumuzu yanıtlarken, dünyanın en iyi gemi yakıt ikmalcisi olduğunuzu iddiasında bulundunuz? Bu iddianızı destekleyici unsurlar neler?
Deniz Eraydın: Birincisi; yeni nesil bunker barcları kullanıyoruz, ana makinası, pompası, dizaynı, manevra kabiliyeti ve mass flowmeter teknolojisi ile rakiplerden ayrışıyoruz. Bu özellikte tankerlerden dünyada sadece 9 tane var, bunların ikisi İstanbul’da hizmet veriyor. Biz bununla gurur duyuyoruz.
Kaan Cüce: Diğerleri de Singapur’da ve yasal zorunluluktan dolayı kullanılıyor. Yasal zorunluluk olmadan dünyada bu yatırım yapan tek Gemi Yakıt İkmal (BUNKER) firması CYE Petrol’dür.
Deniz Eraydın: Tüm bunlar en iyi olmaya yetmez. İkinci farkımız, tüm ikmallerimizde Marpol Annex VI diye dünyaca kabul edilen bir ikmal prosedürünü uyguluyoruz. Buna göre ikmalden önce malınız ile ilgili birtakım sertifikaları hazır bulundurmanız gerekiyor. Önce x kalite malı ikmal edeceğinizi belge ile gösteriyor sonra “mass flow meter” üzerinden alınan rapor ile bunu doğruluyorsunuz. Müşteriye ikmal yapılırken damlama usulü numune alınır. Bu numune sonra 3’e bölünür bir tanesi geminin kendisine verilir, ikincisi gittiği dünyadaki herhangi bir liman otoritesi kullandığı yakıt ile ilgili bir denetim yaparsa diye verilir. Üçüncüsü bunker şirketinde kalır. Dünyadaki genel alışkanlık; armatör numuneyi alır ve bir sorun çıkarsa bir şikayette bulunabilmesi için dünya bunker şirketleri size ortalama 7 gün en çok 15 süre verir. Gemi normalde 1 hafta ile 1 ay içinde o yakıtı kullanır. CYE Petrol olarak biz ise müşterilerimize 3 ay süre veriyoruz. Sorun yaşamasa bile analizlerinde eğer farklı özelliklerde bir ürünle karşılaşırlar ise hemen yakıt bedelini kendilerine iade edebiliyoruz. Birisine kötü yakıt veriyorsanız o yakıt ana ---makinaya mutlaka zarar veriyordur ve bunu kompanze etmeniz gerekir. Üçüncü özelliğimiz ise tüm yakıt ikmallerinde ISO8217- 2012 (E)’yi garanti ediyoruz. Tüm bu 3 konuya uygun hizmet veren dünyada yaklaşık 20-25 tane şirket var. Biz gönüllü olarak Mass Flow Meter ile ikmal yapıyoruz ki bu da dördüncü özellik olarak ortaya çıkıyor. Dünyada bu 4 özelliği bir araya toplayan başka bir şirket yok. Benim bu iddiamın tersini sektörden birisi kanıtlayana kadar da en iyi gemi yakıt ikmal şirketi biziz.
Kaan Bey, EMERSON Coriolis Mass Flow Meter ne tür standartlara sahip? Yurtdışında ne tür referanslara sahip?
Kaan Cüce: Yaklaşık 8 yıldır Emerson firmasındayım. 7 yıldır da Mass Flow Meter ürünlerinin direkt Türkiye sorumlusu olarak çalışıyorum. Micromotion firması bu ürünleri 1977 yılında icat etmiş. 1984 yılında Emerson bünyesine katılıyor her yıl kendisini ve ürünlerini geliştirmeye devam ediyor. Marin uygulamalarında alım-satım için iddialı bir ürün ortaya koyuyoruz. Yüksek kapasite ile ölçüm yapan sensörlerimiz benzersiz bir hassasiyet sunmanın yanında alım satım uygulamalarında kullanılan MID yönetmeliğini de sağlıyor. Bu yönetmelik ile birlikte denizde kullanılması için gerekli yönetmelikleri de sağlıyor. Bu ürün sadece bir flowmeter değil, “sertifikalı gemi yakıt ikmali çözümü” diye adlandırılıyor. Sadece bir sayaçtan oluşmuyor girişinde ve çıkışında ikmal sonrası tankın süpürülmesinden kaynaklanan hava geçişlerini tespit ederek sayacınızın yalnızca geçen yakıtı ölçmesini sağlıyor. Böylelikle hava geçtiği zaman hava dedektörleri ortamda hava olduğunu belirterek bu bilgiyi akış bilgisayarında gönderiyor. Bilgisayar artık sayaca “okuma!” diyor. Sistem; 2 sıvı dedektörü, 1 tane basınç transmitteri ve 1 sayaçtan, yukarıdaki bölümde ise sayacın bilgisayarı, laptop ve printerdan oluşuyor. Sistemin en büyük özelliği mühürlü olması yani dışarıdan müdahale mümkün değil. Yazılım ile birlikte içindeki elektroniği üzerinden parametreleri değiştiremiyorsunuz. Bu da, yakıt ikmalinden sonra hardcopy olarak fişin elinize çıkmasını sağlıyor. Doğru ölçüm kadar anlık olarak bu çıktıyı müşteriye verebilmeniz de her iki taraf için çok önemli. Yüksek CST’ye sahip olduğu için fuel oil’lerin ölçümü diğer yakıtlara göre daha zordur ancak mass flow meter ürünü bu uygulamalarda da sektörün en çok taktir ettiği ürün haline gelmiştir.
Bu sayaç sistemi ile yurtdışında en yakın rakibimizle aramızda referanslar açısından çok ciddi oranda fark var. Deniz Bey’in bahsettiği uluslar arası limanların her birisinde bu sayaçları kullanan barclar, tankerler ve kuru yük gemileri dolaşıyor. Büyük ölçekli firmalar da kendisine yakıt vereni kontrol etmek amaçlı bu ürünü kullanıyorlar. Türkiye’de de bazı armatör firmaları ile irtibat halindeyiz.
Deniz Eraydın: Armatörler bu ürünleri daha çok tercih ediyorlar. Ne kadar miktarda aldıkları net görebilmek, gemi içindeki transferleri de görebilmek ve belgeleyebilmek için alıyorlar. Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği Başkanı olarak sektörü hem yurtiçi hem de yurtdışında temsil ediyorum. Yurtdışındaki gelişmeleri öğrenip sektöre de duyurmaya çalışıyorum. Tüm dünyada esas alınan şey, yakıt ikmalini yapan tankerin ölçümleridir. Gemi nasıl bir sayaç koyarsa koysun, bu sayaç dikkate alınmaz. Böyle olunca armatör bu ürünü alsa da hiçbir yaptırım gücü olmuyor. Öyleyse yakıt ikmalini yapan şirketin bu tip bir sayaç sistemini kullanma sorumluluğu olmalı diye düşünüyorum. Bu sayaç gemide ise geminin rakamı, tanker ya da barcta ise onun rakamı kabul edilmeli diye düşünüyorum. Tabii bu noktada sayacın herkesin kabul ettiği sertifika ve denetim belgelerinin bulunması esastır.
CYE PETROL yakında yeni yatırımlar planlıyor mu denizcilik sektörü için?
Deniz Eraydın: Bizim dizaynımızda ve donanımımızda tankerler şu an Avrupa’da yok. Biz stratejik coğrafi konumumuz nedeniyle çok iyi bir hizmet sektörü geliştirmemiz gerekiyor. Şimdi 15-20 bin gemiye yakıt ikmali yapıyoruz eğer bu sayı 30- 35 binlere çıkarsa Balıkesir’deki üretici gemilere domatesi yetiştiremeyecek, Adana’daki karpuz yetiştiremeyecek. Bu, halen önemini tam olarak anlayamadığımız, ülke ekonomisine pozitif olarak yansıyacak çok önemli bir sektör. Biz halen bunu görmemezlikten geliyoruz.
Fortune 500 listesinde 400. şirket iken, bu yıl petrol fiyatlarının düşmesine, ekonominin kötüye gitmesine ve ürünün değer kaybetmesine rağmen yine 392. olmuşuz. İstanbul’da 222. iken bu yıl 211. olduk. Türkiye’de sadece yakıt ikmali yapmamıza rağmen en büyük 20. petrol şirketi olduk. Ancak bunlar içinde bizim için en önemlisi personel sayısına göre Türkiye’nin en verimli 31. şirketi oluşumuzdur.
Evet Emerson’un sayaçları bu işi doğru yaptığımıza dair bir imaj kazandırdı ancak müşterimiz armatörler için de hem ikmal, hem ölçüm hem de analiz konularında zaman kazandırdık, bu her şeyden önemli. Biz bu tür gelişmeleri sağlayacak mekanizmalara önem veriyoruz.
Deniz Haber Ajansı