2006 yılında İMEAK Deniz Ticaret Odası Mart ayı olağan Meclis toplantısına katılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel o zaman görüşlerini denizcilerle paylaşıp, Türk siyaseti ve Türk ekonomisi üzerine bilgi ve birikimlerini aktarmıştı. Demirel toplantıda şöyle konuşmuştu:
''Ben isterdim ki siyasette Türkiye cumhurbaşkanını seçsin, dar bölgeli seçime gitsin, Türkiye'de başkanlık sistemini yapalım'' dedi.
Demirel, yaptığı konuşmada, dünyadaki güçler dengesine bakıldığında ABD'nin bir süper güç olduğunu, bunun yanında Avrupa'nın bulunduğunu söyledi.
Demirel, ABD, AB, Çin, Hindistan ve toparlanması halinde Rusya Federasyonu'nun önümüzdeki dönemde önemli güçler olacağını öngörmenin mümkün olduğunu bildirdi. Türkiye'nin bu olayın tam ortasında bulunduğunu belirten Demirel, ''Rolümüzü, hedefimizi ona göre belirlemeliyiz. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye'nin fevkalade gelişmesi önemlidir. Türkiye bu defa bilgi çağını kaçırmayacaktır'' dedi.
Dünyanın piyasa ekonomisine dayalı olduğunu kaydeden Demirel, ''Demokratik bir dünyadır ve insan hakları esastır. Türkiye bunun dışında da kalamaz. Türkiye bir an evvel demokrasisini düzeltmeye, insan hakları eksikliklerini gidermeye ve piyasa ekonomisinin şartlarını benimsemeye mecburdur'' diye konuştu.
Türkiye'nin 3 Ekim 2005'te Avrupa masasına oturmasının bir imtiyaz, koruma olmadığını, bu durumun 42 yıl peşinden gidilen Avrupa'nın, Türkiye'yi AB'ye layık görmesinden kaynaklandığını ifade eden Demirel, Türkiye'nin Avrupa masasına oturmayı hak ettiğini söyledi.
AB'ye giren ülkeler ne yaptıysa, Türkiye'nin de onu yapacağını ve Türkiye'nin pazarlık yaparak AB'ye giren 22. ülke olacağını vurgulayan Demirel, Avrupa'nın Türkiye'ye taahhüdü olduğunu ve bunu tutacağını, Türkiye'nin de kendisini Avrupa seviyelerine çıkaracağını belirtti.
Demirel, herkesin Çin'i konuştuğunu anlatarak, şunları kaydetti: ''Komünist Çin, bugünkü duruma komünist rejimi sayesinde mi geldi, yoksa başka bir şey ile mi geldi? Kedinin beyaz veya siyah olması önemli değildir, önemli olan fareyi yakalamasıdır. İdeoloji bitmiştir. Benim ülkemde devletçi, merkeziyetçi zihniyeti devam ettiremeyiz.''
''FAREYİ TUTAN KEDİYİ ARIYORUZ''
Süleyman Demirel, bugün özelleştirilen pek çok tesiste imzasının bulunduğunu dile getirerek, ''Ben özelleştirmeyi, yabancı sermayeyi savunuyorum. Artık yerli-yabancı yok. Fareyi tutan kediyi arıyoruz'' dedi. Demirel, denizcilik camiasına yakın olduğunu Türkiye'nin iyi bir deniz ticaret filosuna sahip olmasını çok hayal ettiklerini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin mallarının önemli bir kısmını bu yolla taşımasını, başka mallar için de bu yolu kullanmasını hayal ettik. Hayal ettik ki Türkiye gemi yapsın. Sektörün bugünkü durumuna baktığımızda memnun olacağımız çok şey var. Denizcilik sektörü 13 milyar dolar girdi sağlıyor. Sektör Türkiye'nin gelecekteki yerine önemli katkıda bulunacak. Sizden daha çoğunu istiyoruz. Türkiye'yi kim idare ederse etsin sizin taleplerinize sırtını dönemez. Sizin talepleriniz daha çok bürokratik engellerin ortadan kaldırılması ve vergi engelleridir.''
''YÜZDE 10 BARAJ YÜKSEK''
İMEAK DTO üyelerinin sorularını da yanıtlayan Demirel, yüzde 10 seçim barajının yüksek olduğunu, bunun düşmesi gerektiğini söyledi. Bir katılımcının, ''20 yıl önce size sorduğumda denizcilik bakanlığını kuracağınıza söz vermiştiniz. Neden kurmadınız. 'Eğer kuramazsam bana bu soruyu sormazsan namertsin' demiştiniz. Şimdi soruyorum'' demesi üzerine, Demirel'in ''müruru zamana uğramış'' şeklindeki yanıtı büyük alkış aldı.
Süleyman Demirel, ''41 yaşında bu bilgi ve tecrübeye sahip olsaydınız yapmayı istediğiniz ve hiç yapılmamasını arzu ettiğiniz konular neydi?'' sorusu üzerine de şöyle dedi: ''Geçmiş geçmiştir. Bugünlere bakmak lazım. 'Şunu yapsaydım, bunu yapmasaydım' derseniz geçmişteki şartları inkar etmiş olursunuz. 1960 ihtilaliyle seçilmiş bir parlamentonun başbakan ve 2 bakanının asılması ile Türkiye içerisinde çok büyük ızdıraplar vardı. Devletin kurumları, silahlı kuvvetleri, yargısı, gençliği, üniversitesi, bunların hepsi halkın diğer kısmının karşısındaymış gibi gösterildi veya öyle takdim edildi.
Rahmetli Adnan Menderes'in başına bu facia gelmeseydi ben siyasetin içinde olmazdım. Ama siyasete girmeye mecbur oldum. Siyasetin içerisine itildim. Birinci işim Türkiye birliğiydi. Türkiye'nin mutluluğu iç barışa bağlı. Birinci görevimi, iç barışı tesis ettim. İkinci işim kalkınma hamlesini yürürlüğe koymaktı.'' Demirel, siyasete ilişkin isteklerini dile getirirken de şunları söyledi: ''Ben isterdim ki siyasette Türkiye cumhurbaşkanını seçsin, dar bölgeli seçime gitsin, Türkiye'de başkanlık sistemini yapalım. 3-4 yıl içerisinde halk, Meclis'teki temayüllerin tamamen değişik bir istikametini tutuyor, o zaman seçimin yenilenmesi lazım. Seçimi yenilemediğiniz sürece bunalımdır. Eğer 1960'ta Türkiye seçime gitseydi ihtilal olmazdı. Ben 1980'de Türkiye'yi seçime götürebilseydim yine bunalım olmazdı'' diye konuşmuştu.
Deniz Haber Ajansı