Balıkçıların kan ağladığı Türkiye’de yok olan deniz ekosistemini görmeyen Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin deniz balıkçılığı ile su ürünleri üretimini çok daha fazlaya çıkarmasının mümkün olduğunu belirtmiş ve zenginliğin denizde yattığını ifade ederek, “Su ürünlerinde, 2007-2016 döneminde ihracatımız, hızlı bir artışla 273,1 milyon dolardan 744,7 milyon dolara çıksa da hala katedecek çok yolumuz var” diye konuştu. Türkiye’nin, Toplam 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridine, göl, gölet, baraj gölleri ve akarsularına rağmen su ürünlerinde potansiyelini yeterince kullanmadığını belirten Bayraktar, dünyada çok sayıda ülkenin, su ürünlerinden çok büyük tutarlarda gelir elde ettiğini kaydetti.
Bayraktar, “Pazar büyük ama bizim pazardan aldığımız pay çok küçük. Üç tarafı denizlerle kaplı Türkiye’de 744,7 milyon dolarlık ihracat bize yakışmıyor” dedi. Türkiye’de denizlerden avcılıkla yapılan üretimin kıyı balıkçılığına dayandığını söyleyen Bayraktar, yeterli altyapı oluşturulamadığı için açık deniz balıkçılığının yeterince yapılamadığını, bundan dolayı kıyı sularında av baskısının yoğun olarak görüldüğünü ifade etti.
Marmara ve Karadeniz’de yoğun kirlilik ve av nedeniyle balıkçılık, neredeyse tamamen bittiği bilinirken Bayraktar’ın sözleri bu gerçeği örtme özelliği barındırıyor. Tüm kıyı bölgelerinin imara açılması, onlarca termik santralin kurulması ve sırada birçok termik santralin beklediği; Akkuyu, Sinop ve İğneada Nükleer Santralleri, gemi söküm tesisleri, sanayi bölgeleri ve aşırı kentleşme ile deniz ekosisteminin yok ediliyor olmasının asıl sorun olduğu Bayraktar’ın hiç mi hiç aklına gelmiyor! Servetten söz eden Bayraktar’ın kendi asli işine bakması ve servet vurguncularının talepleri yerine üreticilerin gerçek sorunlarına eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birçok bölgede ortaya çıkan balık çiftlikleri ile hormonlanan balıklara Türkiye halkları mahkum edildi.
DENİZ HABER AJANSI