Cumhuriyetçi Türk Partisi Mağusa Milletvekili, eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer, Mağusa’nın zaman kaybetmeden, turizm ve öğrenci kentine dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Soyer, tersanenin Mağusa Limanı’ndan kaldırılması gerektiğini söyledi ve, “Tersane yer ile yeksan edilmeli ve eski yapılar korunmalıdır. Tersanenin arka kısmında bulunan ada sivile devredilmeli, asker oradan ayrılmalı, Palm Beach’in büyük ölçüdeki limanı geliştirilip bir yat limanına döndürülmesi gerekmektedir” önerisinde bulundu. Soyer ayrıca, “Mağusa Limanı’nın şu anda ki balıkçılar barınağı olan yer mükemmel bir düzenleme ile fevkalade önemli bir yat limanı ve balıkçıların kullanacaği bir bölgeye dönüştürülmelidir” ifadesini kullandı.
Özellikle, liman içerisinde yer alan tersanenin kaldırılması gerektiğini söyleyen Soyer, bölgedeki adaya kadar olan alanın da kısa sürede, dinamik bir eğlence mekanı haline gelmesi gerektiğini vurguladı. 1975’ten itibaren Mağusalı olduğunu söyleyen Soyer, çocuklarının, torunlarının bu kentte büyüdüğünü belirtti. Mağusa aşığı olduğu bilinen Soyer, kentte nasıl zaman geçirdiğini, kentin geleceğine yönelik önerilerini Mağusa Plus okuyucuları için anlattı.
Sorulara içtenlikle cevap veren Soyer, daha yaşanabilir bir kent için, çözümü de düşünerek adımlar atılmasını istedi, geç kalındığı endişesini paylaştı.
Soru: Öncelikle bir Mağusalı olarak bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ferdi Sabit Soyer: Ben de pek çok Mağusalı gibi Mağusa’da doğmamış bir Mağusalı’yım. Bu Mağusa’nın bir nevi zenginliğidir. Mağusa büyük ölçüde bir liman kenti olarak varolduğu için, Maraş gibi çok büyük ekonomik ve ticari potansiyeline dayandığı için sürekli iş gücü ve insan çekmiş bir kentimizdir.
Zamanında Karpaz’dan, Mesarya’dan, hatta Baf’tan insanlar, iş ve çalışmak için Mağusa’ya geldiler ve kentin eski sakinleri ile bütünleştiler. Dolayısı, ile Mağusa’da bu bir zenginliktir. Günümüzde de Mağusa, Doğu Akdeniz Üniversitesi ile limanın varlığı olup ta eski durumunda olmamasına rağmen, hala daha Mağusa’da doğmayan ancak Mağusa ile bütünleşmiş entelektüel insanları kendi içinde bütünleştiren bir kültüre sahiptir.
1974’ten sonra da Mağusa’ya Baf’tan, Larnaka’dan, Limasol’dan aynı şekilde Türkiye’den pek çok insan gelip yerleşti ve tüm bunlar sonuçta kendi özellikleri ile beraber, Mağusalılar ile bütünleşen, bütünleşmeye çalışan, değişik ve güzel ilişkiler kurmaya çalışan çok kültürlü ve kendi içinde hoşgörü taşıyan bir özelliğe geldi.
Ben Mağusalı’yım diyenlerin çoğunluğuna bakarsanız ya annesi, ya babası, ya dedesi Karpaz, Mesarya veya Baf kökenlidir, dolayısı ile bu bir zenginliktir ve bu zenginliği sarsmamak gerekir. Son zamanlarda bu zenginliğin zedelenmeye çalışıldığını görüyorum, gerek siyasi, gerekse sosyal yaşamımda özellikle 1974 yılndan sonra Mağusa’da buluşan insanların kendi alt kimlikleri ile kendilerini ifade etmemeleri için çok çaba harcadım.
Burada çok önemli mesafeler alınmıştır, fakat günümüzde bunun biraz sarsıldığını görüyorum, bu mini ve mikro milliyetçilikler gibi mikro bölgecilikler de çok kötüdür.
Dolayısı ile bunu hiç sarsmamak gerekir. Bu zenginliği devam ettirmek gerekir kanaatindeyim. Ben de Mağusa’da doğmamış bir Mağusalı’yım, 1976 yılı ile Mağusa’ya yerleştim ve o zamandan beri çocuklarımla, torunlarımla, Mağusa’da doğan çocuklarım ve torunlarım ile burada bir Mağusalı olarak yaşamımı sürdürüyorum.
Geçmişte Türkiye’li Kıbrıslı, Baflı Mağusalı gibi tartışmalar çok yaşandı, bunları aştık ama yeniden bunların tekrar oluşmasına fırsat vermemek lazımdır
Soru: Biz sadece televizyonlardan ve gazetelerden siyasi yaşamınızı biliyoruz, Ferdi Sabit Soyer kimdir? Mağusa’da neler yapar, nerede dinlenir, boş vakitlerinde neler yapar, Mağusa ona neler kattı neler aldı?
Ferdi Sabit Soyer: Mağusa’nın hemen hemen her bölgesinde bulunan güzel mekanlarda, güzel insanlarla bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyarım. Maraş bölgesinde yaşarım. Orada değişik kahvelerde sık sık insanlar ile buluşmayı seviyorum. Aynı zamanda değişik mekanlara bulunmak hoşuma gidiyor. Son çağdaş gelişmeler içinde Mağusa’da büyük ölçüde Salamis yolu üzerinde yeni cafeler açıldı. Ama onlara pek gidemiyoruz
Soru: Mağusa’ya da olan Çağdaş gelişmeler sizce yeterli midir?
Ferdi Sabit Soyer: Hayır, aslında benim en büyük eleştirim surlar içerisinde yaşayan eski Mağusalılar ve Lefkoşalılaradır. Bu gelişmeler ile beraber surlar içinde yaşayan eski Mağusalılar ve Lefkoşalılar, 1974 yılından sonra gelişme nedeni ile surlariçinden çıkıp, Lefkoşa’dakiler Girne’ye Gönyeli’ye ve Ortaköy’e gitmeyi, Mağusa’dakiler ise gelişme için Tuzla ovalarına ve yeni bölgelere çıkmayı öncelikli olarak gündeme getirdiler. Mağusa’da bu tarihi yerlerde bulunan ata evlerini, mekanlarını terk edip dışa gittiklerinde, bu kalan yerlerin restorasyonu yerine bunların ucuza kiralanması ve diğer başka noktaları gündeme getirdiler.
Kendi köklerine dönük olarak Lefkoşa ve Mağusa surlariçinde o yaşanan eski güzellikleri terk eden bir kültür oluşturdular. Bu çok yanlış. Bu en büyük eleştirilerimden biridir, bu mekanlarda doğup büyüyen kişiler, buralara sırtlarını dönmemelidirler. Surlariçi’nin canlanması için bir yapı oluşması gerekiyor, örneğin Lefkoşa’da surlariçi tamamen terkedilmiş bir durumdadır. Yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve Ben Mağusalı’yım, ben Lefkoşalı’yım diyen insanların büyük eforlar sarfetmesi gerekmektedir.
Soru: Bunun için ne yapmak gerekiyor?
Ferdi Sabit Soyer: Zamanında bir kısım sloganlar, işte “yasemin kokan Lefkoşa’ya dönelim”, “surlariçini canlandıralım” gibi sloganlar tek başına yeterli değildir. Benim için en ciddi tehdit şudur ki bence çok ciddi tehdittir. Ben Mağusa'lıyım diyen herkesin de bunu düşünmesi gerekir. Zamanında büyük bir hata yapılarak Mağusa ile Karpaz ilçesi bir birinden ayrılmıştır. Halbuki bu iki ilçe bir birileri ile bütünleşmiş bir yapıydı. Mağusa orta Mesarya ile orta Mesarya Mağusa ile bütünleşmiş bir yapıydı. Şimdi Karpaz bölgesi kendini besleyen noktadan uzaklaşmış durumdadır. Bu çok kötüdür ve gelişmelere baktığımda, Mağusa artık ikinci büyük kentken de facto nüfus bakımından üçüncü büyük kente doğru gidiyor. Bu çok kötü bir gelişmedir ve bu artarak devam edecektir. Bu yüzden bunu tersine çevirmek gerekir. Bu bakımdan yerel yönetim, siyasiler, sivil toplum örgütlerinin bununla ilgili çok yönlü bir yaklaşım biçimi getirmeleri lazım.
Soru: Mağusa’da bir de Maraş gerçeği var.
Ferdi Sabit Soyer: Mağusa’da kapalı Maraş bizim gelişme trendimizi büyük ölçüde tıkayan bir unsurdur. Bir tarafımız kapalı Maraş öteki tarafımız ise Mesarya’nın altı ve öyle bir kötü gelişme oluyor ki güzelim karakol sahilleri yüksek apartmanlar ile kapatıldı. Bundan daha büyük bir felaket olamaz ve aynı şekilde Serbest Liman bölgesi denen garabet kenti duvarlarnan denizden kopmasına sebebiyet verdi. Bu bakımdan Mağusa’da iki tane de askeri bölge var kentin içinde ve en önemli yerinde ki bir tanesi Gülseren kampı yanındaki tankçı birliği, bu da Mağusa’yı denizden tamamen koparıyor. Bunu tersine çevirmek gerekiyor, bu bakımdan bu aşamada yapılması gereken bizim şu anda Mağusa’da ekonomik olarak faaliyet tek bir noktaya dayandı. Yüklerin Girne’den de taşınmasının önü açılarak Mağusa Limanı’nın kapasitesi de düşmüştür. Tüm bunlar diğer ekonomik sorunlarla birleşince Mağusa’da yeni iş sahaları ve diğer başka unsurların gelişmesine dönük olarak ve Mağusa’da doğup büyüyen gençlerin istihdamına dönük olarak tıkanıklıklar oluşmaktadır. Bu büyük bir problemdir ve bir kısım başka sosyal problemlere de sebebiyet vermektedir.
Soru: Nedir bu sosyal problemler?
Ferdi Sabit Soyer: Uyuşturucunun belli bölgelerde yoğunlaşması ve aynı zamanda Mağusa’nın sürekli olarak basında da çıkan haberlerde kavga ve dövüşün büyük olaylarla yaşanan bir kent haline gelmesi bizim için büyük bir ayıptır ve değiştirilmeis gereken bir noktadır. Bu yüzden politik görüşü ne isterse olsun bütün insanların ortak paydada bululacağı zeminlerin hazırlanması gerekmektedir. Bana göre yapılması gereken en öncelikli şeylerden birisi bu tersanenin Mağusa Limanı’ndan kaldırılmasıdır. Bu tersane yer ile yeksan edilmeli ve eski yapılar korunmalıdır. Tersanenin arka kısmında bulunan ada sivile devredilmeli, asker oradan ayrılmalı, Palm Beach’in büyük ölçüdeki limanı geliştirilip bir yat limanına döndürülmesi gerekmektedir. Aynı şekilde Mağusa Limanı’nın şu anda ki balıkçılar barınağı olan yer mükemmel bir düzenleme ile fevkalade önemli bir yat limanı ve balıkçıların kullanacaği bir bölgeye dönüştürülmelidir.
Soru: Tersane için ne yapılabilir?
Ferdi Sabit Soyer:Tersanenin olduğu yerden adaya kadar olan mesafenin insanların kullanımına açılması gerekmektedir. Oranın ışıl ışıl, canlı, dinamik bir yere döndürülmelidir. Serbest Liman Bölgesi 3-5 yıllık program çerçevesinde yer ile yeksan edilmeli ordaki tüm yapılar Mesarya’nın ortasında serbest bölge kapsamında bir yere taşınmalıdır. Burası hem limanın gelişmesine hem de insanların rahat edebilecekleri bir yere dönüştürülmelidir. Gülseren bölgesindeki askeri kamp kesinlikle kaldırılmalıdır, oraya güzel bir düzenleme ile sahille insanları buluşturacak olan Mağusa’nın çıkışından o bölgeye kadar denizi bozmayacak şekilde uzanan bir yol yapılarak, orada düzenli ve nizamlı bir şekilde 5 yıldızlı muazzam bir tesisin kurulması lazımdır.
Soru: Mağusa her iki cümlenin birinde turizm kenti diye de anılıyor. Turizm için yapılanlar yeterli mi?
Ferdi Sabit Soyer: Turizmin kendisi ile Mağusa bütünleştirilmelidir. Bazı kültürel aktiviteleri de geliştirmemiz gerekmektedir. Bunları şimdiden yapmazsak ileride Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde Maraş muhakkak sahiplerine verilecektir. Bu bir gerçektir, ama bunun arkası, mesela 1974 yılından sonra Maraşlıların ayrılması ile beraber Larnaka’ya kadar olan mıntıkada Agia Napa ve diğer bölgeler de dahil hepsinde çok önemli bir ekonomik potansiyel oluşmuştur. Eğer bu açılırsa ve Maraş da devreye girerse bu ekonomik potansiyel ile birlikte gelecek açısından başka bir tehdit Mağusa’da yaşayan Kıbrıslı Türkleri baskılayabilecek bir ortam, başka gerginliklere yol açacak gelişmeler meydana gelebilir. O Bakımdan bu yatırımları bu planlamaları şimdiden yapmalıyız ki çözüm olduğu zaman Mağusa bir vakum şeklinde hiçbir zaman yutulmaycak bir noktada olacak, çözüm halinde yanyana iç içe yaşayacağımız 2 kentimiz vardır, biri Lefkoşa biri de Mağusa’dır, bu iki kent sınırların kalkması ile beraber rumlarla bir bütün olacak kentlerdir.
Soru: “Bunu düşünerek bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir” dediniz. Öneriniz var mı?
Ferdi Sabit Soyer: Biz zamanında Gülseren bölgesindeki kışlaların kalkması için askerle ve bazı iş adamları ile anlaşmalar yaptık, bazı birlikler oradan ayrılmıştı hatta, ancak sonradan tekrar geldiler. Belediye’nin, siyasilerin, Sivil Toplum Örgütleri’nin bir platform oluşturması ve oluşturulan bu platformda biraz önce belirttiğim projelerin tartışılmaya başlanması gerekiyor. Mağusa Mesarya’ya doğru büyüyor. Yayılgan bir kent haline geliyor ve bu gittik sonra büyüyor, bu büyüme özünde bir kayıptır aslında. Herkesin kendi çıkarına yaptığı yapılanma hiçbir işe yaramaz. Salamis yolunda iş yapan para kazanan insanlarda bir anlamda bindikleri dalı kesiyorlar, çarpık yapılaşma, araçların cift taraflı park etmeleri, iş yerlerinin kendi özel park alanını oluşturmaması salamis yolunu bir anlamda eziyet yoluna döndürüyor.
Kaynak: Mağusa Plus
DENİZ HABER AJANSI