Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın Yeşil Liman Sertifika Töreni'ndeki Türk Boğazları ile ilgili açıklamalarının yankıları sürüyor.
Turhan’ın açıklaması sonrasında odatv’den “Bakan Turhan ne olduğunun farkında bile değil” başlıklı bir yazı kaleme alan Fethi Yılmaz, “Möntro Boğazlar Sözleşmesi delindi mi?” sorusunu sorarak konunun ciddiyetine dikkat çekti.
İşte Fethi Yılmaz’ın odatv.com’da yayınlanan o yazısı:
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, dün Bakanlıkta düzenlenen Yeşil Liman Sertifika Töreni'nde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerinin haklılığını anlattı. Türkiye’deki deniz ticaretinin büyüğüne de vurgu yapan Bakan Cahit Turhan’ın şu ifadesi dikkat çekti:
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, dün Bakanlıkta düzenlenen Yeşil Liman Sertifika Töreni'nde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerinin haklılığını anlattı. Türkiye’deki deniz ticaretinin büyüğüne de vurgu yapan Bakan Cahit Turhan’ın şu ifadesi dikkat çekti:
"Türk boğazlarından uğraksız geçiş yapan gemilerin zorunlu gereksinimlerini karşılamak üzere bekleme sürelerini 2 günden 7 güne çıkaracak mevzuat değişikliğinde sona gelmiş bulunuyoruz. Bu sorunu da kısa sürede halledip, beklentileri karşılayacağız."
Bakan Turhan’ın bu sözleri iki farklı tartışmaya neden oldu.
ULAŞTIRMA BAKANI’NIN “DEĞİŞTİRECEĞİZ” DEDİĞİ MEVZUAT İKİ YIL ÖNCE DEĞİŞTİ
İlki Bakan Turhan’ın sözüne ettiği, Türk Boğazları’ndan (İstanbul ve Çanakkale) uğraksız geçiş yapan gemilerin bekleme süresinin 2 günden 7 çıkarılmasına ilişkin değişiklik. Bakan Cahit Turhan'ın söz ettiği değişiklik 2017 yılında yapılmıştı.
1998 yılında yürürlüğüne konan Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nün 10’uncu maddesinde, Türk Boğazları’ndan uğraksız geçen gemilerin bekleme süresi 48 saat, yani iki gün olarak belirtilmişti.
İşte 1998 yılındaki Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nün 10’uncu maddesi:
Ancak 3 Temmuz 2017 tarihindeki Bakanlar Kurulu kararıyla bu bekleme süresi değiştirildi. Karar ise, 28 Temmuz Cuma günkü Resmi Gazete de yayımlanmıştı. Bakanlar Kurulu’nun iki yıl önce yaptığı değişiklikle Türk Boğazları’ndan uğraksız geçen gemilerin bekleme süresini 48 saatten 168 saate çıkarılmıştı. Yani boğazlardan uğraksız geçen gemilerin bekleme süresi 2 günden 7 güne, iki yıl önce çıkarılmıştı. Üstelik ilgili tüzük değişikliği talebi de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında gelmişti.
Tüm bunlara rağmen, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın henüz 2 yıl önce yapılmış değişikliği bilmeyerek, Türk Boğazları’ndan uğraksız geçen gemilerin bekleme süresini 2 günden 7 güne çıkarmak için çalıştıklarını söylemesi dikkat çekti.
İşte Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın bilmediği, 2 yıl önce yapılan ve Resmi Gazete de yayımlanan o değişiklik:
İşte değişiklikten sonra Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü’nün 10’uncu maddesi:
YAPILAN DEĞİŞİKLİK MONTRÖ SÖZLEŞMESİNİN DELİNMESİ Mİ
2017 yılında uğraksız geçen gemilerin bekleme süresini 2 günden 7 güne çıkarmasının gündeme getirdiği bir diğer tartışma konusu ise; Montrö Sözleşmesi’nin delindiği eleştirileri…
Son 15 yılını Türk Boğazları’nda sahada gerçekleşen operasyonlarda geçirmiş ve Türk Boğazları siyasi tarihi üzerinde akademik çalışmalar yapan Dr. Kaptan Hasan Terzi, konuyla ilgili Odatv’ye konuştu.
Hasan Terzi sözlerine, Ulaştırma Bakanı Turhan’ın Doğu Akdeniz’deki sözlerine verdiği destekle başladı. Boğazlardan uğraksız geçen gemilerin bekleme süresinin ne olduğu ile ilgili, “Boğazlarından ‘Uğraksız Geçen’ gemiler demek Montrö Sözleşmesinin sağladığı muafiyetlerden faydalanan gemiler demektir. Yani Türkiye olarak demişiz ki; burada bekleme yapmak isteyen gemiler 48 saate kadar durabilir. O süre boyunca bu gemilere karşı egemenlik haklarımı kullanmayı, başka bir ifadeyle ulusal mevzuatımın gereği neyse onu o gemilere uygulamayı askıya alıyorum” ifadelerini kullanan Hasan Terzi, “Yani ticari kesimin faaliyetlerini desteklemek amacıyla 48 saatlik bir imtiyaz sağladık. Montrö gibi son derece önemli çok uluslu bir sözleşmede 48 saatle kısıtladığımız egemenlik haklarımızı kullanma yetkimizi bugün 168 saate çıkartacağımızdan bahsediliyor. Ulusal menfaatlerimizin kaybı anlamına gelen bu talihsiz uygulama taslak halinde olduğu günden beri, bunun hata olacağını söylemekteyim” dedi.
Sözlerine, “2000’li yılların başından beri 48 saat değiştirilmek istenmektedir. 2017 yılının Temmuz’una kadar da bunun çıkmasını engellemeyi bir şekilde başardık. Lakin 3 Temmuz 2017 tarihinde Tüzükte yapılan değişiklikle 48 saat muafiyeti 168 saate çıkartılmıştır” diyerek devam eden Terzi, “Bu önemli bilgiyi Sayın Bakana kim neden vermemiştir? Sayın Bakanı kimler ve ne amaçla yanlış bilgilendirmektedir?" ifadelerini kullandı. Özellikle son yıllarında Türk Boğazlarına ilişkin hatalı girişimler yapıldığını söyleyen Hasan Terzi, “Bakanımızın acilen konunun uzmanlarıyla görüşmesi ve Türk Boğazlarıyla ilgili yürütülmekte olan politikaları gözden geçirmesi kaçınılmaz” şeklinde konuştu.
HASAN TERZİ: ULUSAL MENFAATLERİMİZİN KAYBI ANLAMINA GELEN…
Türk Boğazları siyasi tarihi üzerinde akademik çalışmalar yapan Dr. Kaptan Hasan Terzi’nin Odatv’ye yaptığı açıklamalar şöyle:
"Tüm dünyanın şuan gündeminde olan bir konudur Doğu Akdeniz’de yaşananlar. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanmasına engel olunmak istenirken ülkemizin denizcilik politikalarının yürütüldüğü Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından gelen bu kararlı mesaj son derece anlamlıdır. Bu sayede devlet politikamızın da ne denli etkin ve kararlı olduğunu bir kez daha dünyaya duyurmuş olduk.
Sayın Bakanın 'Bizim için tek bir çakıl taşımız ne kadar kıymetli ve vazgeçilmez ise, bir damla deniz suyumuz da o kadar kıymetli ve vazgeçilmezdir' söylemi de ülkemizin denizcilik alanında yürütmekte olduğu politikada mavi vatanımızın tek bir damlasında dahi egemenlik haklarımızdan taviz vermeyeceğimiz vurgusunu yapmaktadır.
Lakin dünya gündemindeki bu denli önemli bir konu hakkında konunun en üst düzey siyasetçisi açıklama yaparken aynı açıklamasının içerisinde 'Türk Boğazlarından uğraksız geçiş yapan gemilerin zorunlu gereksinimlerini karşılamak üzere bekleme sürelerinin 2 günden 7 güne çıkaracak mevzuat değişikliğinde sona gelindiğini' ifadesini kullanması büyük bir talihsizliktir:
Türk Boğazlarından 'Uğraksız Geçen' gemiler demek Montrö Sözleşmesinin sağladığı muafiyetlerden faydalanan gemiler demektir. Yani Türkiye olarak demişiz ki; burada bekleme yapmak isteyen gemiler 48 saate kadar durabilir. O süre boyunca bu gemilere karşı egemenlik haklarımı kullanmayı, başka bir ifadeyle ulusal mevzuatımın gereği neyse onu o gemilere uygulamayı askıya alıyorum.
Bunu Montrö Sözleşmesi’nin hazırlandığı konferansta da söylemişiz, 1998 yılında revize edilen Tüzükte de belirtmişiz. Yani ticari kesimin faaliyetlerini desteklemek amacıyla 48 saatlik bir imtiyaz sağladık. Montrö gibi son derece önemli çok uluslu bir sözleşmede 48 saatle kısıtladığımız egemenlik haklarımızı kullanma yetkimizi bugün 168 saate çıkartacağımızdan bahsediliyor. Ulusal menfaatlerimizin kaybı anlamına gelen bu talihsiz uygulama taslak halinde olduğu günden beri, bunun hata olacağını söylemekteyim.
2000'li yılların başından beri 48 saat değiştirilmek istenmektedir. 2017 yılının Temmuzuna kadar da bunun çıkmasını engellemeyi bir şekilde başardık. Lakin 3 Temmuz 2017 tarihinde Tüzükte yapılan değişiklikle 48 saat muafiyeti 168 saate çıkartılmıştır. Bakınız Bakanlar Kurulunun aldığı kararla Resmi Gazete’de yayınlanarak bu değişiklik zaten 2017 Temmuzunda yapılmıştır. Bu önemli bilgiyi Sayın Bakana kim neden vermemiştir? Sayın Bakanı kimler ve ne amaçla yanlış bilgilendirmektedir? Doğu Akdenizde egemenlik haklarımızdan taviz vermeyiz diyoruz ama Türk Boğazlarında veriyoruz. Bu durum Doğu Akdenizde uyguladığımız etkin ve kararlı devlet politikamızı sekteye uğratmayacak mıdır? Tüm dünyanın takibinde olan bir gündem maddesiyle ilgili Sayın Bakanın yaptığı açıklamalarda böylesi maddi hataların olması son derece üzüntü vericidir. Türk Boğazlarıyla ilgili çok ama çok tehlikeli işler yapılmaktadır. Özellikle son bir yılda yapılan hatalar sebebiyle binlerce yıldır sürmekte olan 'Boğazlar Meselesinde' Türkiye olarak çok ciddi hatalar yapıyoruz.
Bir başka tehlike de doğu Akdeniz konusunu gündemden düşürmek ve gündemi başka yerlere kaydırma çalışmalarıdır. Hatırlayın bir dönem Doğu Akdeniz konusunu gündemden düşürebilmek için Ege sorunlarını ortaya atmaya çalıştılar. O tutmadı şimdi de sıra Türk Boğazlarına geldi. Lütfen bu oyunlara gelmeyelim. Doğu Akdeniz sorunu da çok kutsaldır, Ege sorunu da, Türk Boğazları sorunu da. Ama gündem değiştirmek için bunlar asla kullanılmamalıdır. Sayın Bakanımızın, Hükümetimizin ve Cumhurbaşkanlığımızın bu soruna hassasiyetle eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Sayın Bakanın acilen konunun uzmanlarıyla görüşmesi ve Türk Boğazlarıyla ilgili yürütülmekte olan politikaları gözden geçirmesi kaçınılmazdır diye düşünüyorum."
DENİZ HABER AJANSI