Bölgede Demiryolu altyapısının eksikliğine dikkat çeken Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, “Demiryolu ile Batum ve Poti limanlarına gelen yükler Kazakistan’a kadar gidebiliyor. Eğer Karadeniz sahil yolu yapılırken demiryolu alt yapısı da yapılsaydı, bugün Hopa Limanı için 1 milyon ton yerine 5 milyon ton yük hacmi hedefini konuşurduk” dedi.
Hopa Limanı 1997 yılında özelleştirildi ve Tekirdağ Limanının ardından Türkiye’nin ikinci özelleşen Limanı oldu. 30 yıllık kullanım hakkı sözleşmesiyle Park Denizcilik ve Hopa Liman İşletmelerine devredilen Hopa Limanında Hopaport’un işletme hakkı 2027 Haziran ayında sona erecek.
Özelleştirilen limanların işletme süreleri uzatılmalıdır
Liman İşletmelerinde yatırım maliyetlerinin yüksek, yatırımın geri dönüş süresinin ise uzun olması nedeniyle azalan sürenin yatırımları olumsuz etkilediğini ifade eden Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer “Bu tarz işletmelerde süre kısaldıkça yatırım konusunda ciddi sıkıntılar çıkıyor. Belli yatırımlar karşılığında süre uzatımı konusunda çözüm sağlanması hem kamunun, hem de özel sektörün faydasına olacaktır. Özel sektör hem yatırım yapabilecek, hem de bu yatırımın geri dönüşünü alabilecek. Kamunun avantajı ise emlak, gayrimenkul ya da altyapı değerinin artması olacak” dedi.
2023 yılı Hopaport açısından Ukrayna-Rusya savaşının olumsuz etkisi altında geçmiştir
Hopaport için 2023 yılının gerek Korona döneminin olumsuz etkisi, gerekse limanda en çok işlem yaptıkları ülkeler olan Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaşın olumsuz etkisi, gerekse yaşanan ekonomik gelişimlerin olumsuz yansımaları ve kömür ithalatının azalmasından kaynaklanan etkilerinden dolayı beklendiği gibi geçmediğini belirten Özer “Bölgeye doğalgazın gelmesi ile birlikte kömüre talep azaldı. Bu da Limanlardaki kömür yükünün azalmasına neden oldu. Geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 50 daha az kömür geldi. Bunu tonaja vurduğumuz zaman bizim için 150 bin ton yük kaybı demek.
Tüm bunların yanında Hopaport olarak son 5 yıldır özellikle Lojistik departmanımızın çalışmaları sonucu Limanımızda elleçlenen yük çeşitliliğini artırmayı başardık. Daha önce 5, 6 çeşit ürün elleçlerken bugün mali tablomuza baktığımıza 20’nin üzerinde farklı ürün elleçleyebilen bir liman olma özelliğine kavuştuk” diye konuştu.
Limanlar ekonomik konjonktürden olumsuz etkilenmektedir
Özer, Türkiye’nin ekonomik konjonktüründe limanları doğrudan etkilediğini söyledi. “Limanlardaki maliyetlerin TL gelirlerin ise döviz cinsinden olması, Enflasyon nedeniyle maliyetlerin gelire göre yaklaşık 2 kat fazla artması şirket bilançolarını olumsuz etkiliyor” diyen Özer, “Buna rağmen Hopa Limanı 1 milyona yaklaşan yük hacmi ile orta ölçekli bir liman olmaya doğru gidiyor” şeklinde konuştu.
Limanımızda boş depomuz bulunmamaktadır
Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer yaptığı açıklamada Hopaport olarak her zaman İhracatçı ve ithalatçı için cazibe merkezi olmaya devam ettiklerini ifade ederek “Bugün limanımızdan 18 bin m2 kapalı depo ambarlarımız mevcuttur ve bugün için boş bir depomuz yoktur. Tüm Depolarımız yurtdışı ticaret yapan firmalarımız tarafından kiralanmış ve işletmeye açık konumdadır”
Tank terminalimiz TP tarafından işletilmektedir
Genel Müdür Özer limanlarındaki en önemli terminallerden biri olan Tank terminalinde komple yapılan tadilat-bakım ve yangın söndürme sistemlerinin yenilenmesi ardından geçtiğimiz aylarda TP tarafından kiralanarak işletmeye sokulduğunu ifade ederek “Toplam 32 bin ton kapasiteli tank terminalimizi bir bütün olarak TP’ye kiraladık. Bu kiralama bizim açımızdan yeni projelerimizi hayata geçirmenin de yolunu açmıştır. Şimdi bu yeni projelerimizi hayata geçirme adına Liman İşletme sürelerinin uzatılmasını bekliyoruz.
TP kendi sektöründe kendini ispat etmiş ülkemizin önde gelen Petrol dağıtım şirketleri arasında önemli bir konumda olan firmalardan biridir. Bölgede faaliyet gösteren Petrol istasyonlarının ihtiyaçlarını karşılamada önemli rol üstleniyor.
Limanımızdaki tank ve çimento terminallerimiz gelişmelerden olumsuz etkilenmiştir
Özer, Hopa Limanı olarak kendi bünyelerinde hizmet veren gerek Tahıl Terminali ve gerekse Çimento terminalinin son yaşanan ekonomik gelişmeler ve gerekse Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaşın olumsuz etkilerinden en fazla etkilenen terminalleri olduklarını ifade ederek geçici süre atıl kaldıklarını ifade ederek “Bu gelişmeler ister istemez liman ekonomik bilançosuna da olumsuz yansımaktadır. Ümit ediyoruz ki bu savaşta bir an önce sona erer ve taşlar yerine oturur. Yoksa zincirleme bu durumdan limanından nakliyecisine, çalışanına kadar herkesi olumsuz etkilemeye devam edecek ve telafisi güç sonuçlar doğuracaktır” dedi.
Zengezur Koridoru yeni fırsatlar doğuracak
Bölgede orta ve uzun vadeli olumlu gelişmeler beklediklerini dile getiren Özer şunları söyledi “Bunlardan biri Türkiye’nin Ermenistan ile ticari yakınlaşması. Şu anda bu konuda bir duraklama olsa da, ileri de bu konuda atılacak adımlar, ciddi yük hacminden dolayı Hopa Limanına ve bölgedeki ticarete olumlu yansıyacaktır. Ayrıca Nahcivan Üzerinden Zengezur Koridoru ile Türkiye ve Azerbaycan arasında bir taşımacılık hattının kurulması için çalışmalar var. Bu hat kurulduğunda hem Azerbaycan hem de Türkiye Cumhuriyetlere bir kapı açmış olacak. Bu da Hopa, Rize ve Trabzon’daki limanların önemini artıracak. Bu hat açılırsa, Hopa Limanı konteyner ve diğer yüklerin elleçlenmesini daha hızlı ve uygun maliyetle yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu hamlenin yük hacmine yüzde 30 katkı sağlayacağını düşünüyorum”
Hopa Limanı’nın maliyet açısından hizmet alanlar için daha ekonomik olmasına karşın, Batum ve Poti limanlarının bölge Limanlarına göre 2 kattan fazla tercih edildiğini belirten Özer “Burada oluşabilecek döviz girdisinin büyük kısmı Gürcistan’a gidiyor. Burada Demiryolu altyapısı önemli bir faktör. Çünkü Demiryolu ile Batum ve Poti’ ye gelen mal Kazakistan’a kadar gidebiliyor. Eğer Karadeniz Sahil yolu yapılır iken bu alt yapı düşünülüp yapılsa idi, bugün Hopa Limanı için 1 milyon yerine 5 milyon ton yük hacmi hedefini konuşurduk. Ayrıca bölge daha çok gelişir, işsizlik sorun olmaktan çıkardı” diye konuştu.
Devletin Karadeniz Bölgesi’ne bir demiryolu hattı borcu bulunduğunu ifade eden Özer, Ülkemizin her köşesine bu gün demiryolu ulaşımı sağlanırken ne yazık ki Orta ve Doğu Karadeniz unutulmuştur. Biz Samsun-Sarp Demiryolu projesinin hayata geçirilmesini talep ederken, önceliğimiz ve bu projenin başlangıç noktası olarak Hopa-Batum Demiryolunun bir an önce projelendirilmesi ve yatırım programına alınmasını istiyoruz.
Bugün Kafkasya coğrafyasında 300 milyar doları aşan ticaret potansiyelinden ülkemizin de haklı olarak pay aşmasını istediğimiz için bu proje üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bu konuda yaptığımız çalışmaları da ilgili bakanlıklara sunduk. Yapılması zor olan bu projede günümüz şartlarında artık yapılabilir olduğunu düşünüyoruz.
Zaman zaman siyasilerimizde bu konuda olumlu mesajlar vermeye başlamaları bizleri sevindirmiş ama bu mesajların realitesini bugüne kadar maalesef göremedik.
Biz Hopa Batum Demiryolu projesi hayata geçirildiğinde Çin’den gelen bir yükün Hopa Limanı üzerinden denizyolu ile daha kısa sürede gideceği ülkeye teslim edileceğini söylerken ciddi bir mali tasarrufun da sağlanabileceğini söylüyoruz. Bundan karlı çıkacak olan öncelikli olarak Ülkemiz olurken, bölgede de ciddi bir ticari haraketlilik sağlanacağının bilincindeyiz” dedi.
Demiryolu eksikliği bölgeyi olumsuz etkiliyor
Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, bölgede demiryolu alt yapısının olmamasının hem ticareti hem de bölgenin gelişimini olumsuz etkilediğini söyledi. Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer “ Batum’a 30 km, demiryolu bağlantısına ise 60 kilometre uzaktayız. Karadeniz Sahil yolu yapıldığında buraya demiryolu alt yapısı yapılsaydı, belki bugün konuştuğumuz sorunların büyük bir kısmını konuşmuyor olacaktık ” şeklinde konuştu.
DENİZ HABER AJANSI