Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) 2020’de faaliyete alacağı yakıtlardaki sülfür oranını yüzde 0,5’e çekme kuralı armatörlere iki seçenek sunuyor. Buna göre armatörler sülfür oranı yüzde 0,5’in altında olan yakıtları kullanacak veya gemilerine scrubber taktırarak IMO tarafından belirtilen kurallara uyacak. Gemilere scrubber taktırılması, bir yandan armatör için ekstra bir maliyet oluştururken diğer yandan da gemi inşa sektörünün tamir-bakım ayağının hareketlenmesini sağlıyor. Özellikle 2019’un ilk çeyreğinden itibaren Yalova ve Tuzla’daki tersanelerin önemli bir bölümü tamir bakım konusunda yoğunluklarını artırdı ve mevcut sürecin 2020’de de devam etmesi bekleniyor.
2020'de ivmelenme bekleniyor
Gemi inşa sektörü uzun zamandır, teminat mektuplarının kabul edilmemesi nedeniyle uluslararası ihalelerde finansal anlamda zor bir dönemece girmişti. Sektörde bazı tersaneler yaşanan süreci kendi öz kaynaklarıyla yönetirken bazıları da mevcut durumdan dolayı kâr marjı yüksek ihalelerde yer alamıyordu. 2019’un ikinci yarısından itibaren sektör temsilcileri ve Eximbank arasında yapılan görüşmeler neticesinde, Avrupa’da bazı bankaların tersanelerin verdiği teminat mektuplarını kabul etmesi, 2020 için sektörde yukarı yönlü bir ivmelenmenin işareti olarak görülüyor.
Yaklaşık üç yıldır devam eden teminat mektubu krizi hem istihdam hem de döviz anlamında ciddi kayıpların yaşanmasına neden oldu. Sektör, 1.5 milyar dolardan fazla iş kaybı yaşadı. Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Deniz Ticaret Odası (DTO) ve Eximbank’ın girişimleri neticesinde yapılan çalışmaların 2020’de meyvelerini vermesi bekleniyor. Diğer taraftan bazı gemi inşa projelerinin yıllara mâl olması, verilen teminatlarda sürelerin uzatılması konusunu da gündeme getirdi. Sektör temsilcileri bu alanda atılacak adımların, tersanelerin elini güçlendireceği konusunda ise hemfikir.
İhracat devam etti
Özel maksatlı gemi inşalarında Kuzey Avrupa pazarı yeni inşa sektöründeki önemini korumaya devam ediyor. Global bazda yaşanan ekonomik sorunlara rağmen, Kuzey Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın durmaması, sektör açısından sürdürülebilirliğin önemli bir göstergesi. Diğer taraftan Armatör Birliği Ballast Water Treatment Sistemi Çalışma Gurubu tarafından atılan adımlara da maliyet avantajı konusunda dikkati çeken diğer bir gelişme. Bu kapsamda Armatör Birliği Ballast Water Treatment Sistemi Çalışma Gurubu’nun balast suyu sistemlerinde özel bir firmayla anlaşması neticesinde, 8 milyon euroluk maliyet avantajı sağladı. Yapılan anlaşmayla 228 gemiye balast suyu arıtma sistemleri takılacak. Bu çalışmaların denizcilik ve gemi inşa alanında devam etmesi maliyetlerin minimuma indirilmesi konusunda büyük bir öneme sahip.
Yerlileşmek katma değeri artıracak
Gemi inşada parçaların büyük bir kısmının yurt dışından getirilmesi konusu ise yan sanayide ‘millileşme’ alanında atılması gereken adımların önemine işaret ediyor. Sektör temsilcileri yeni inşa sürecinde parçaların yüzde 80’lik kısmının yurt dışında getirildiğini, dışarıya giden dövizin içeride kalması için yan sanayide yerlileşme süreçlerine daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu konuda sektöre verilecek teşvikler ve yerli ürünlerin piyasaya sunulması noktasında fikri alanda yapılacak yatırımlar da önem arz ediyor.
Günümüzde rekabet edebilmenin ön koşulları arasında; fiyat avantajı, kaliteyle maliyetin yanı sıra Ar-Ge alanında yapılan ürün ve sistem geliştirme çalışmaları da giderek yaygınlık kazanmaya başlıyor. Özellikle MİLGEM ve MİLDEN projeleri, Yalova bölgesinde yapılan özel maksatlı gemilerin sistem projelerinde Ar-Ge’ye yatırım yapan firmalar bir adım öne geçiriyor.
Savunma sanayisinde yerlilik oranı yüzde 70
Deniz Kuvvetleri’nde katma değeri artırmak adına MİLGEM projesi kapsamında, tasarım hizmetleri de dahil olmak üzere malzeme ve hizmet tedarikleri konusunda çok sayıda sözleşme imzalandı. Projede süreç içerisinde yapılan çalışmalarla yerlilik oranı yüzde 70 seviyesi getirildi. Öte yandan Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın yerli imkânlarla üretilmiş, Milli Denizaltı (MİLDEN) projesine de start verildi.
60 ay sonra teslim edilecek
Ana yüklenicisi Alman HDWMFI ortak girişimi olan proje kapsamında, HAVELSAN, ASELSAN, TÜBİTAK, STM AŞ, AYESAŞ, Milsoft, Meteksan Savunma ve KOÇ Bilgi Savunma şirketleri, denizaltıların çeşitli sistem ve donanımlarını üretecek. Ayrıca yerli birçok firmadan elektrik kabloları, bağlantı elemanları gibi malzemelerle çelik sac ve profil tedarik edilecek. 66 metre boyundaki ve 13 metre yükseklikteki denizaltıların suüstü deplasmanı bin 845, su altı ise 2 bin 13 ton olacak. Denizaltılar bir yıl faz farkıyla Gölcük Tersanesi'nde inşa edilecek. Yapım sürecinin başlamasından yaklaşık 60 ay sonra denizaltılardan ilkinin test aşamaları bittikten sonra donanmaya teslim edilmesi planlanıyor.
Sektör, gelecek vadediyor
• Türk gemi inşa sektöründe 2019’da 160 gemi siparişi alındı, sektördeki istihdam ise dolaylı istihdamla 200 binlerde.
• Avrupa’da bazı bankaların teminat mektuplarını kabul edebilir bir pozisyon almasının istihdam, niş projeler ve döviz girdisi olarak geri dönüş sağlaması bekleniyor. Böylece sektör 2020’de Avrupalı tersanelerle rekabet edebilecek.
• Sektörde ‘otonom gemi’ söyleminin yaygınlaşması ve Türk gemi inşa sanayisindeki 'know-how' göz önünde bulundurulduğunda römorkör ve özel maksatlı gemilerde Türkiye’nin söz sahibi olmasını sağlayabilir.
KAYNAK: Dünya Gazetesi - Barış Sedef