INGDAS 6. Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu kapsamında gerçekleştirilen oturumun ana başlığı “Enerji politikaları ve doğalgaz arz güvenliği” oldu. Oturumda Enerji politikaları, enerji diplomasisi ve Türkiye’nin enerji politikası masaya yatırıldı.
“Doğalgazı en çok kullanan ülkelerden biriyiz”
Sempozyumda konuşma yapan Zorlu Enerji Dağıtım ve Gaz İşlerinden Sorumlu Gener Müdür Fuat Çelepçi Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında kişi başına düşen enerji miktarı açısından son sırada olmasına rağmen doğalgazı biricnil enerji olarak kullanan ülkeler arasında en yukarılarda olduğunun altını çizdi.
Tüketilen Enerjinin sadece yüzde 25’inin yerli kaynaklı olduğunu vurgulayan Çelepçi “1990 yılında birincil enerji talebimiz 53 milyon ton. 2014 yılında bu rakam 125 milyar ton petrol eşdeğerine yükseliyor. Bunun yanında yerli kaynaklardan elde ettiğimiz enerjimizin sadece yüzde 25 oranında arttığını görüyoruz. Bunun sonucunda 1990 yılında toplam enerji ihtiyacımızın neredeyse yüzde 50’sini yerli kaynaklardan sağlarken, son dönemde bu rakam yüzde 25 seviyesine geldi ve enerji ihtiyacımızın yüzde 75’ini dışarıdan ithal ederek karşılıyoruz.” dedi.
Enerji ithalatındaki yüksek oranın bütçe açığını da arttırdığının altını çizen Fuat Çelepçi, 2014 yılında 55 milyar dolar olan enerji ithalatı harcamalarının önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağını söyleyerek “
Akdeniz Enerji Birliği Türkiye için enerji ihtiyacı için bir rapor hazırladı. Rapora göre 2030 yıllarına doğru birincil enerji talebimizin 230 milyo ton civarında olacağı görülüyor. Bu yapının içerisinde doğalgazın birincil enerji olarak konumunui ve ana kaynak konumunu koruyacağı görülüyor. Aynı rapora göre Türkiye 2030 yılında bütün yerli enerji jkaynaklarını kullandığı takdirde ulaşacağımız rakamın 80 milyon ton petrol eşdeğerinde olduğu söyleniyor. Bu rakam Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacının sadece 1/3’ünü oluşturuyor. Bu sebeple enerji ihtiyacaımızdaki dışa bağımlılık devam edecek gibi görülüyor. 2014 yılında 55 milyar dolar olan yurt dışına yaptığımız enerji harcaması, 2030 yılında katlanarak 110 milyar dolar seviyesine geleceği öngörülüyor.” Şeklinde konuştu.
“Rusya tek oyuncu olmadığının farkında”
Sempozyuma Rusya’dan katılan Akademisyen Tatyana Mitrova Ebnerji politikalarını Rusya perspektifinden değerlendirdi. Rusya’nın doğalgaz konuunda tek oyuncu olmadığının farkında olduğunu aktaran Mitrova, yeni oyuncuları da hesaba katarak uzun vadeli anlaşmalar yaptığını belirtti.
“Yeni Büyük Oyun Hazar üzerinde oynanıyor”
19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyes, Dr. Azime Telli oturumda yaptığı konuşmada küresel enerji politikaları açısında Hazar Bölgesi’nin önemi ve Hazar’ın statusü hakkında yaşanan tartışmalar ile ilgili konuştu.
Hazar meselesinin 1991 Yılında Sovyetler birliği’nin dağılması ile birlikte başladığını söyleyen Azime Telli “Hazar’ın statusü konusu bu bölgedeki rezervin hangi enerji koridorunu takip ederek dünya enerji piyasasına gireceği ile ilgili. Bu bölgeyi control edenler aynı zamanda Hazar’da bulunan tüm enerji kaynaklarını da control etmiş olacaklar.” Dedi.
Hazar meselesindeki taraf ülkelerin asıl amacının bölgedeki doğalgaz rezervlerini control etmek olduğunu vurgulayan Telli, Bölgedeki doğalgaz rezervinin Ortadoğu’ya alternative olmayacağını belirterek “Hazar bölgesi Ortadoğu’nun yerini alacak aynaklara sahip değil. Ancak bu kaynakların alternatifi olarak önemli. Hazar gelecekte daha da önemli hale gelecek. Burada rezervlerin geliştirilmesi ve yeni enerji koridorları geliştitlmesi önemli. Buradaki rezervlerin önemli bir kısmı geliştirilmemiş durumda. Bunun sebebi buranın kapalı havza olması. Bu rezervler kendi kendini korumuş durumda. 2030 yılından sonra bölgenin konumunun daha da güçlenmesi bekleniyor. “ şeklinde konuştu.
Hazar’a kıyısı olan 5 devletin farklı tezleri olduğunu söyleyen Dr. Azime Telli “Hazar’a kıyısı olan 5 devletin ortak bir anlaşması yok. Çünkü her devletin kendi tezleri var. Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın tezleri çatışıyor. Bunun arkasında siyasi rekabet var. Hiç kimse buradaki üstünlüğünü kaybetmek istemiyor. Özellikle iran ve Rusya burada daha küçük devletlerin kaynaklarını geliştirerek kendilerine rakip olmalarını istemiyor. Rusya ve İran statü sorununun çözümünü erteleyerek engelliyorlar. Çatışan tezlerden biri Hazar’ın göl ya da deniz olarak görülmesi. Çünkü göl ya da deniz olarak görülmesi ile buradaki hakimiyetler değişecek. Çözümsüzlük en çok İran ve Rusya’nın işine geliyor. “ dedi.
Türkiye’nin enerji merkezi ülke konumuna gelmesi yolunda Hazar’daki kaynakların Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasının önemli olduğunu vurgulayan Telli “Türkiye’nin enerji merkezi olması için Hazar kaynaklarının Türkiye üzerinden taşınması oldukça önemli. Türkiye bu noktada ABD’nin desteklediği doğu-batı koridorunun hayata geçmesi için gerekli projelere yönelmiş durumda. Bu projelere Azerbaycan ile yapılan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ile başlandı. Doğu-batı koridorunun hayata geçirilmesi için asıl öenmli poroje Trans Hazar hattının hayata geçirilmesi ve bu bölgedeki doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanması ve Türkiye’nin bu gazı kullanması. Bu projenin gerçekleşmemesi için Rusya muhalefete geçmiş durumda. Çünkü Rusya kendi pazar payını korumak istiyor.” Şeklinde konuştu.
“Irak’ta bulunan boru hattı gerektiği gibi işletilemiyor”
Botaş Uluslararası Projeler Daire başkanı Emre Üngör konuşmasında Türkiye’nin enerji merkezi ülke olması yolunda Botaş’ın yaptığı projeleri anlattı. Konuşmasında ağırlı olarak Bataş’ın diğer ülkeller ile özellikle doğalgaz konusunda yaptığı anlaşmalar ve yapılan boru hatlarından bahsetti. Üngör siyasi karılşıklıklar sebei ile Irak’ta bulunan boru hattının gerektiği gibi işetilemediğinin altını çizdi. Oturum, konuşmacılara katılım sentifikası verilmesi ile birlikte son buldu.
Haber: Serkan TALAN/ Deniz Haber Ajansı