Tam 170 yıl önce Şirket-i Hayriye adıyla kurulan ve günümüzde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı olarak megakent İstanbul’da deniz ulaşımını sürdüren Şehir Hatları A.Ş. Genel Müdürü Sinem Dedetaş, Haliç Tersanesi’nde soruları yanıtladı.
Şehir Hatları A.Ş.’nin 48 iskele, 28 vapurla günde ortalama 636 sefer gerçekleştirdiğini ve yılda 40 milyon civarında İstanbulluya hizmet verdiğini belirten Dedetaş, toplu taşımada deniz ulaşımının payını arttırmak için çalışmalar yaptıklarını ve İstanbullu yurttaşların daha fazla denizle buluşturmak istediklerini belirtti.
Dedetaş, BirGün gazetesinin sorularını yanıtladı.
İstanbul’da ulaşım sorunlarının çözümü için neler yapılmalı? Deniz ulaşımına ilgiyi arttırmak için neler yapıyorsunuz?
Ekrem İmamoğlu başkanımızın stratejisi deniz ulaşımını artırmak üzerine ve bunu sadece denize yeni hatlar açarak veya yeni araçlar koyarak yapamayacağımızı da biliyoruz. Deniz ulaşımının kullanılırlığını attırmanın yolu ulaşım entegrasyonundan geçiyor.
Yapılan bir çalışmaya göre, 15 milyon İstanbullu evinin 500 metre çapında bir otobüs durağına ulaşabiliyor. 13 milyon İstanbullu metro durağına ve sadece 900 bin civarında İstanbullu da iskeleye ulaşabiliyor. Şehir Hatları olarak yılda 42 milyon yolcu taşıyoruz ve deniz ulaşımının toplu ulaşımın içindeki payı yüzde 3’lerde kalıyor. Bu oran çok düşük açıkçası. Bu sayıyı arttırmak için ulaşım entegrasyonunu sağlayarak İstanbulluyu iskelelere ulaştırmamız lazım. Bu yüzdende de birinci önceliğimiz İstanbulluyu denizle buluşturmak.
Yerel seçimlerin ardından göreve geldik ve 7-8 ay sonra da pandemi başladı. Yolcu sayısı ve potansiyeli için çalışma yapacağımız dönemde yolcu sayımız yüzde 90 oranında düştü. Çünkü herkes evlerine kapandı. Geçtiğimiz yılki ilk açılma döneminde Şehir Hatları’nda ücreti 3 ay boyunca 5 kuruşa düşürdük ve aslında bedavaya taşımacılık yaptık.
ÜCRET DÜŞÜNCE YOLCU SAYISI İKİ KATINA ÇIKTI
Ücret 5 kuruşa düşürüldüğünde deniz ulaşımına talep arttı mı?
Ücreti düşürerek, ilk olarak deniz ulaşımı tercih ediliyor mu? Sorusunun yanıtı görmek istedik. İkinci olarak da insanlar evlerine kapandığı için böyle bir fayda sağlayalım ve yurttaşları deniz ulaşımına özendirelim istedik. Ücreti 5 kuruşa düşürdüğümüzde deniz ulaşımının tüm ulaşım içerisindeki günlük payı yüzde 3’lerden yüzde 6’ya kadar çıktı. Yani deniz ulaşımının kullanımı iki katına çıktı.
GEMİLERDE KADIN İSTİHDAMINI BAŞLATTIK
Deniz ulaşımında önemli atılımlar yaptınız. Kadınların istihdamı ve gece seferleri gibi. Başka neler yaptınız?
Göreve geldikten sonra 110 yeni sefer koyarak sefer sayılarımızı arttırdık. Mevcut hatlarımıza yeni hatlar ekledik. Adaların gece ulaşımı başlattık. 24 saat ulaşımı göreve gelir gelmez adalarda başlattık. Hafta sonları yapılmayan paralel ulaşım hatlarını hafta sonları da yaptık.
28 tane vapurumuz, 32 tane kiralık motorumuz ve arabalı vapurlarımız var. Vapurlarımızı engelliler için kullanılabilir hale getirdik. Çocuklar için vapurlarda oyun alanları yaptık. Bu şekilde çocukların vapurlarla bir ilişki kurmasını istedik.
Ayrıca gemide kadın istihdamını başlattık. Daha önce değerlendirmeye alınmayan başvuruları değerlendirmeye aldık ve beş gemici kadın işe başladı. Kadınların toplu taşımaya katılma payları dünya genelinde erkeklere oranla düşük. Kadınları kendisini güvende hissetmesi gerekiyor ve biz kadın personellerimizin de bu güvenlik duygusunu verdiğin düşünüyoruz kadınlara. Vapurlarımızın İBB iştiraki BELTUR’un işlettiği alanlar vardı. Biz de kendi markamızı vurgulamak istiyorduk ve karşılıklı BELTUR’la anlaşarak bu alanları biz işletmeye başladık. Bu alanları vapur kafelere dönüştürdük. Vapura özel kahveler, çay, simit, tost ve özel karışımlar hazırlattık. Fiyatları da vapur yolcularımızın beğeneceği şekilde tutmaya çalıştık.
YENİ VAPURLAR SİLÜETE UYMADI
Yeni vapurlar tasarımları çok eleştirilmişti? Siz yeni bu vapurların tasarımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bizim filomuzun yaş ortalaması 40 şu anda. Bakım maliyeti yüksek ama sevdiğimiz araçlar bunlar. Bahsettiğiniz yeni tip vapurdan dört tane var. Estetik çok önemli ve herkesin beğeneceği bir şey yapmak çok zor. Kişisel fikrim, İstanbul’un silüetine uygun araçlar değiller ama işletme tarafından konuşursak operasyonel olarak çok verimli araçlar. Çünkü bu vapurlarda manevra yapmıyorsunuz. Rahat rampaları var engelliler için. Ayrıca yakıt tüketimleri de çok düşük. En fazla yakıt manevra sırasında yakılıyor ve bu araçlarla manevra yapılmasına gerek kalmıyor. Biz klasik, nostaljik tipte vapurlarımızı 7 personelle sevk ederken bu vapurlarda ise 3 personel yeterli oluyor. Sonuç olarak operasyonel olarak iyi ama estetik konusunda İstanbul’a uymadı tabi.
Göreve geldiğinizde Şehir Hatları Genel Müdürlüğü’nün de bulunduğu Haliç Tersanesi ne durumdaydı? Bu tarihi alanı yaşatmak için yaptığınız çalışmalar neler?
Haliç tersanesini İstanbul’un fethinden iki yıl sonra kuruldu ve 566 yaşında. Bu bölge denizcilik anlamında çok kıymetli bir bölge. Bu alanın bir bölümü önceki yıllarda özelleştirildi ve AVM gibi projelere kurban gitti. Burası gerçekten son kale gibi. Haliç Tersanesi dünyanın yaşayan en eski tersanesi ve öyle de kalmalı. Deniz taksilerimizi burada inşa ediyoruz, gemilerimizin bakımlarını burada yapıyoruz. Kıyı Emniyeti’nin ihalelerine girip işlerini alıyoruz. Yat bakım işine girmek istiyoruz. Yani biz bu tersaneyi yaşatmak istiyoruz. Altı asırlık yaşayan bir tarih burası. İlk arabalı vapur gibi çok kıymetli gemiler burada yapılmış.
ESKİ DENİZ TAKSİLER HURDALIĞA DÖNÜŞMÜŞTÜ
Deniz taksi Topbaş döneminde de denenmişti. O dönem neden bu projeden vazgeçildi?
Aslında o dönem deniz taksiden vazgeçilmesinin çok fazla sebebi var. Sözleşmeyle başlayan, doğru düzgün yanaşma yerlerinin tanımlanmaması ve bir takım izinlerin verilmemesiyle ilgili sıkıntılar olmuş. Ayrıca deniz taksilerin tasarımı, yönetimi ve sayısı gibi pek çok nedeni de var. Pek çok neden üst üste gelmiş anlayacağınız. Geçmiş projenin durumuna baktık ve deniz taksi sayısını 50 olarak belirleyerek kendi tasarımımızı geliştirdik.
Önceki deniz taksiler bir şirketin malıydı. 12 tanesi haliçte yarı batık ve terk edilmiş durumdaydı. İki tanesi de Haliç Tersanesi’ne atılmıştı. Bir şirketin malı olduğu için kimse dokunamıyordu. Kirlilik oluşturuyorlardı ve batma tehlikeleri vardı. Deniz polisine de söyledik 'batarsa, Haliç’e batacak' diye. Çünkü hurdalığa dönüşmüşlerdi. Liman Başkanlığı’ndan izin istedik ve İBB bu teknelerin çekim işlerini üstlendi. Bu tekneler yediemin otoparkına götürüldü. Bu teknelerin durumu İBB veya Şehir Hatları ile ilgili değildi ama denizi kirlettiği için sorumluluk aldık.
Deniz taksilerin ücreti de merak ediliyor ve son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ücretini UKOME belirleyecek. UKOME’ye bir teklif götüreceğiz bu ay içinde. Son söz olarak şunları söyleyebilirim. Yurttaşlarımızın daha fazla deniz ulaşımını kullanmalarını istiyoruz. Yaptığımız çalışmalarla ulaşımın dümeni denize dönecek diyebilirim. Özellikle boğaz hatlarına ilgi düşük kalıyor. Bu anlamda da yurttaşlarım önerilerine de her zaman açığız.
DENİZ HABER AJANSI