Katılanlara teşekkürlerini ileten Gemi Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şube Sekreteri Burak Acar, açılış konuşmasını yapması adına Gemi Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şube Başkanı Merdan Şerefli'yi kürsüye davet etti.
Başkan Şerefli konuşmasında, İzmir’in denizcilik açısından daha ileriye taşınabilmesi için denizden karaya ve karadan denize bakış açısını geliştirecek faaliyetler oluşturmanın önemine değindi. Bunu yapabilmek için ise ortak bir akıl gerektiğini vurgulayan Şerefli, katılımcılara sevgilerini iletti.
Gemi Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şube Sekreteri Burak Acar, Sunumuna "İzmir bir deniz kenti mi, yoksa denizci bir kent mi?" sorusuyla başladı. İzmir’in eskiden bir denizci kent olduğunu, ancak şimdi sadece bir deniz kenti haline geldiğini belirten Acar, Pasaport ve Konak Pier’in eski ve güncel fotoğraflarını karşılaştırarak, eski dönemlerdeki tekne bolluğunun artık kalmadığını ve Konak Pier’de yapılacak yeni yat limanı projesinin bir an önce hayata geçmesini heyecanla beklediğini sözlerine ekledi.
Acar, İzmir’e daha fonksiyonel ve büyük iskeleler yapılmasının hem gemilerin yanaşmasını kolaylaştıracağını hem de insanların sosyalleşebileceği alanlar oluşturacağını savundu. İzmir’de tekne bağlama alanı olarak sadece Levent Marina’nın olduğunu söyleyen Acar, başka marinalarında olması gerektiğini söyledi. Bunun yanı sıra Balıkçı barınaklarının yetersiz draft derinliği ve kirlilik nedeniyle ihtiyacı karşılamadığını bu sebepten yüzer pontonlarla bağlama kapasitesinin artırılabileceği önerisini de sözlerine ekledi.
Denize tekne indirme rampalarının olmamasını eleştiren Acar, halkın denizle daha fazla buluşması için bu rampaların yapılması gerektiğini ifade etti.
İzmir Körfezi'ndeki çevre kirliliği ve balık ölümlerine de değinen Acar, "geçmişte yüzülebilen Körfez, şimdi balık ölümlerinin yaşandığı bir yer haline geldi" ifadelerini kullandı.
Acar, 2002’de yapılan offshore yarışları gibi etkinliklerle insanların tekrar denize yönlendirilmesi gerektiğini belirterek, yıllar önce Deniz Saha Komutanlığı, Belediye Başkanlığı ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla İnciraltı'ndaki savaş gemisi ve denizaltının halkın ziyaretine açıldığını hatırlatarak, benzer projelerin yeniden hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Martek firmasının genel müdürü, aynı zamanda sahibi olan Ali Karakurt, konuşmasında Konak Pier ile ilgili devletin yetkisinin olduğunu, oraya marina yapmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Marina yapım sürecinin zorluğuna değinen Karakurt, bir marina için sadece izinlerin bile neredeyse 6 yıl sürdüğünü belirtti. Karakurt, Türkiye’de birçok teknenin marina dışında tonozlarda bağlı olduğunu ve teknelerini marinalara bağlayamayanların sayısının fazla olduğunu ifade etti. İzmir’in denizci bir kent olmayı başaramadığını ve bu sürecin eğitimle başlaması gerektiğini söyleyen Karakurt, eğitim başladığında, devamının kendiliğinden geleceğini sözlerine ekledi.
Gemi Mühendisleri Odası’na teşekkür ederek söze başlayan İzdeniz Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler ise, İzmir Körfezi’nde balıkçılık, su sporları ve ekolojik çeşitliliğin korunması gibi konulara dikkat çekti. Körfezde balıkçılık ve deniz ulaşımının geliştirilmesi gerektiğini belirten Güler, körfez için bir master planının hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Güler, İzdeniz özelinde konu başlıklarını; Ekolojik çeşitliliğinin korunması, deniz ulaşımının geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi, deniz yapıları ve kıyı alanları yönetimi, körfezde balıkçılık, su sporları şeklinde sıraladı.
Doğa ile ilgili sorunların çözümünde uygulamaların bir defaya mahsus değil zamana yayılarak süreklilikle yapılması gerektiğini belirten Güler, körfez master planının çıkması gerektiğini ve bu plan sonrasında bir çok şeyin yapılabileceğini belirtti.
Güler, körfezde çeşitli yerlerde tekne bağlama alanları yaratmak istediklerini ,bu alanların marinalar gibi binalar ve sosyal tesisler şeklinde değil sadece tekneyi bağlamaya yönelik yerler olması gerektiğini belirtti. Buna bağlı planlama çalışmalarına başladığını ve çalışmalar devam ederken de kamu oyuna bilgi verileceğini söyledi.
Pasaport Limanı konusuna da değinen Güler, geçmişte bir çok yat limanı projeleri için başvuru olduğunu fakat hepsinin reddedildiğini ve tek reddedilme sebebinin bölgenin tarihi sit alanı olmasından kaynaklı olduğunu dile getirdi.
Bölgedeki beton mendireğin tarihsel sit olduğunu ve anıtlar kurulunun buna karşı olduğunu belirten Güler, İzdeniz’in, mendireğe dokunmadan pasaport bölgesinde yüzer iskele için izin alabileceğini bildirdi. Yüzer iskelelerin tarihi yapılara zarar vermeden, mümkün olabileceğini söyledi. Diğer konuşmacılar gibi körfezdeki balık ölümlerine ve kirliliğe değinmeden geçmeyen Güler, konuya ilişkin olarak atılacak adımların zamana yayılması gerektiğini belirtirken, Türkiye’de genel olarak körfezlerin endüstriyel olarak geliştirildiği sürece bu tür kirliliklere sebebiyet verebileceğini de sözlerine ekledi.
DENİZ HABER AJANSI