İZSU'dan yapılan açıklamada, İzmir Körfezi'nde 2003 yılından bu yana TÜBİTAK tarafından Oşinografik İzleme Projesi yürütüldüğü belirtildi.
Büyük Kanal Projesi ve arıtma tesislerinin verimli çalıştırılması sayesinde sanayi atıkları ile evsel atıkların körfeze deşarj edilmesinin söz konusu olmadığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:
"Körfezin iç dinamikleri, sığ oluşu ve akıntı sistemleri gereği müsilaj denilen deniz salyası oluşması imkan dışıdır. Gözlem istasyonlarından elde edilen ve Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından yürütülen inceleme verilerine göre, son günlerde haberlere konu olan gelişme alg çoğalması adı verilen bir oluşumdur. Çeşitli isimlerle anılan bu türler bir araya gelerek bu şekilde deniz yüzeyinde topaklanmalar yapmaktadır. Liman faaliyetleri sonucu deniz araçlarının neden olduğu kirlilik, nehirler yoluyla taşınan kara kökenli kirleticiler (evsel, endüstriyel, tarımsal vb.) ve erozyon sonucu gelen kirleticiler, körfezin su kalitesini etkilemeye devam etmektedir."
İzmir Körfezi'nde deniz yüzeyinde yer yer görülen kirliliğin deniz salyası olmadığı vurgulanan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Deniz marulu, kırmızı ve kahverengi alg çoğalmaları, durgun ve akıntısız iç kısımlarda ve kıyısal bölgelerde görülmekte ve denizin rengini kırmızıya boyayan dinoflagellat patlamaları yıl boyunca artan ve azalan şekillerde devam etmektedir. İZSU Genel Müdürlüğü, körfezdeki besin tuzlarının azaltılmasına yönelik Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi Revizyonu 4. fazın yapımı ve Atık Su Arıtma Tesisi Deşarj Hattı'nın değiştirilmesi çalışmalarını titizlikle yürütmektedir."
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, yaptığı açıklamada, İzmir Körfezi'nde kirlilik nedeniyle müsilaj oluşumu belirlediklerini, önlem alınmaması halinde müsilajın artacağını ileri sürmüştü.
DENİZ HABER AJANSI