• BIST 9949.01
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 11 °C
  • Antalya 7 °C
  • Muğla 6 °C
  • Çanakkale 5 °C

Kaptan Cousteau Şifre Peşindeymiş!

Kaptan Cousteau Şifre Peşindeymiş!
Atilla Akar "Casuslar-Derin Savaşın Sıradışı Neferleri" adlı kitabında casusları anlatıyor. Kitapta pek çok ünlünün hayat hikayesi var.
Atilla Akar "Casuslar-Derin Savaşın Sıradışı Neferleri" adlı kitabında casusları anlatıyor. Kitapta Amerikalı yazar Ernest Hemingway'den Macar asıllı İtalyan porno yıldızı Cicciolina'ya, casusluk yapan pek çok ünlünün hayat hikayesi var.
Kaptan Cousteau şifre peşindeymiş

Kaptan Cousteau, mesleki geçmişi hayli eskilere dayanan bir casus.
II. Dünya Savaşı sırasında Fransız Gizli Servisi adına Portekiz'de çalıştı ve buradaki Fransız ajanlarının Londra ile irtibatını kurdu. Ayrıca İtalyan ordusuna sızarak çok gizli şifreleri ele geçirdi. Bu ünlü okyanus araştırmacısının casus olduğu ancak ölümünden sonra yayınlanan biyografisi sayesinde öğrenildi. Tabii, Cousteau'nun bütün bu deniz dibi araştırmalarını bir gizli servis adına yapıp yapmadığı ve ekolojik istihbarat verileri olarak kullanıp kullanmadığı halen merak konusu. Ernest Hemingway Pearl Harbour'ı haber vermişti

Ernest Hemingway yaşamını daha da maceralı kılmak için ABD Deniz Kuvvetleri Haberalma Bölümü (ONI) adına casusluk yaptı.
Hemingway bu işlere epey kafa patlatıp, mesai ayırsa da asla klasik ve profesyonel bir casus olmadı. Ama çok önemli bir haberi yetkililere bildirmeyi başardı. Hemingway ONI Başkanı Albay John W. Thomason Jr.'a "Japonların ABD Donanması'na ait bir üsse saldırıya kalkışacaklarını" haber verdi. Fakat Albay, Hemingway'e inanmadı ve "Böyle bir şeyin mümkün olmadığını" söyledi. Amatör casusların duydukları her dedikoduyu müthiş haber diye pazarlamasından bıkmıştı. Fakat daha sonra Pearl Harbour saldırısı gerçekleşecek ve Hemingway'in "şüpheli istihbaratı" gerçeklik kazanacaktı. Cicciolina otel müşterilerini baştan çıkarttı

Ünlü İtalyan porno yıldızı ve bir dönem Radikal Parti milletvekilliği yapan "Cicciolina" (Ilona Staller) anılarını yazdığı kitabında, bir süre ülkesi Macaristan'da gizli servis hesabına casusluk yaptığını anlatıyor:
"Beni garın önüne park etmiş siyah bir arabanın içine tıktılar ve beyaz saçlı adamın karşısına götürdüler. Adam; 'Benim adım Smith. Ülkemiz gizli servisine bağlı, yabancıları izlemekle görevli bir birimin sorumlusuyum. Sizse güzel, genç ve kompleksiz bir bayansınız. Ayrıca kafanız çok iyi çalışıyor. Servisimizin size ihtiyacı var. Eğer yardımcı olursanız iyi kazanırsınız ve biz de bazı olayları unuturuz. Ingra Oteli'nde hizmetçi olarak işe başlıyorsunuz. Müşterileri baştan çıkartmaya ve onların ağzından laf almaya bakın' dedi. Hepsi buydu hükümet adına çalışan bir otel fahişesi olacaktım." Sır tacirlerinin dünyası

Gazeteci Atilla Akar 'Casuslar' adlı kitabında efsane isimlerden unutulmayan olaylara bu nefes kesen dünyanın tüm ayrıntılarını anlatıyor.

Casuslar, gazeteci Atilla Akar'ın onbirinci kitabı. Kendi deyimiyle "derin mevzular" üzerine yazdığı kitapların ise altıncısı. "Casuslar-Derin Savaşın Sıradışı Neferleri" başlığını taşıyan bu kitapta hemen herkesin merakını cezbeden casusluğun bütün sırları var. Atilla Akar, kendini bildi bileli içinde gizlilik olan konuları merak ettiğini, bu tür kitaplar okuyup, bu tür filmler izlediğini söylüyor. 11 Eylül'de gerçekleşen olaylardan sonra bu "derin mevzular'ı araştırmaya başlayan başarılı gazeteci, bu derin noktalardan biri olan casusluk örgütlerini de yakın markaja almış. Akar kitabında casusluğun nasıl ortaya çıktığını, casusluk örgütlerini, nasıl çalıştıklarını, karmaşık yöntemlerini gözler önüne seriyor. Kitapta casusluk tarihinin efsane isimleri ve olayları da var. Atilla Akar'ın bu kitabında Türk casuslar ve onların karıştığı olaylara yer vermemiş, çünkü bunun ayrı bir çalışma konusu olduğunu söylüyor ve casusluğun esas itibarıyla Batı kökenli olduğunu hatırlatıyor. Akar, geçmişte bu konuda tüm dünyada esas olarak iki büyük yapı olduğunu söylüyor: "Amerikan gizli servisi CIA ve Sovyet gizli servisi KGB. Fakat bu iki örgütün çalışma tarzları biraz farklı. KGB'nin özellikle Batı'daki casuslarının çoğu Marksizm'e inanmışlar. Dolayısıyla idealistler. Çok az paraya çalışırlar, maddi çıkar gözetmezler. CIA'de de tabii ki kendine göre Amerikan yurtseverliğine inanmış insanlar var ama daha profesyoneller."

SOSYETE FALCISININ KEHANETİ!
İkinci Dünya Savaşı sırasında hemen her meslek ve sınıftan kişiler casusluk oyununa katılmışlardı. Bunlardan birisi de Almanya'nın tanınmış sosyete falcılarından Anna Krause idi. Sovyetler Birliği hesabına çalışan "Kızıl Orkestra" nın bir üyesiydi Krause. Nazi ileri gelenlerinin kehanet, parapsikoloji ve bilinmeyene yönelik ilgilerini casusluk amacıyla kullanmıştı. Çevresinde Nazi bürokrasisinden, ordudan, iş dünyası ve bakanlıklardan bir kalabalık vardı. Bunların bir kısmı kendi kişisel geleceklerini merak edip Krause'ye gidiyorlardı. Falcı kadın da fallarına bakarmış gibi yapıp onları soruları ile yönlendiriyor ve aslında askeri sır veya devlet sırrı sayılabilecek birçok bilgiyi ağızlarından alıyordu. Ayrıca bu kritik kişilerin zaaflarını, kişisel eğilimlerini öğreniyor, bunları "Kızıl Orkestra"ya aktarıyor ve Sovyet casusluk ağı da içlerinden uygun olanlara çengel atıyordu. Anna Krause, birçok bilgiyi bu sayede elde etti. Yani fal seansı esnasında yapılan gevezelik önemli bir istihbarat malzemesine dönüştü.

OYUNCAK AYIDAKİ TELSİZ
Eski casuslar için en önemli ve zor konulardan biri, radyo-telsiz aygıtlarının saklanması sorunuydu. O zamanlar bugünkü gibi basit, küçük, pratik iletişim aletleri yoktu. O yüzden haberleşmenin sürmesi, telsizlerin iyi saklanmasına bağlıydı. Casusun pratik yetenekleri de çok önemliydi bu konuda. Nitekim böyle bir casusluk hikayesi 1941 yılında İngiltere Oxford'da yaşandı. Olayın kahramanı ise "Sonia" kod adlı Ruth Werner'di. GRU, yani Rus Ordu Haberalma Dairesi adına çalışıyordu. Burada Ruth Beurton kimliğiyle son derece iyi, kısa boylu ve tombul bir ev kadını görünümünde faaliyet gösteren Sonia, komşularından birinin şüphelenmesi ve ihbarı üzerine polisler tarafından sorguya çekildi. Ama o kadar tipik bir ev kadını görüntüsü veriyordu ki, polisler böylesi bir kadının casus olabileceğine ihtimal vermediler. Bu yüzden evi bile aramadan çekip gittiler. Çünkü Sonia'nın birçok özelliğinin yanı sıra ilginç bir buluşu da vardı. Telsizini, küçük oğlunun oyuncak ayısının içinde saklıyordu. Böylelikle bir oyuncak gibi görünen telsizi kamufle etmiş oluyordu. 1947'de her şey ortaya çıktığında Sonia çoktan kaçmıştı. 1982'de anılarını yayınladı.

KAYINVALİDESİNE GÜVENDİ
1968 yazı Batı Almanya'da casusluk faaliyetlerinin iyice yoğunlaştığı bir dönem olmuştu. Bunlardan birisi de Karlsruhe Nükleer Üssü'nde patlak veren casusluk skandalıydı. Birçok ajan yakalanmıştı. Bu şebekenin örgütleyicisi Ulrich Herming adlı bir casustu. Bütün gizli belge ve casusluk aletlerini kayınvalidesine teslim etmişti. Kayınvalidesinin bir gevezelik etmeyeceğinden de çok emindi. Çünkü söz konusu belge ve casusluk aletlerini aletleri, uzun süre önce ölmüş olan kayınvalidesinin mezarında saklıyordu.
CASUSLARI GİZLEYEN MESLEKLERDİPLOMATLIK
Ezelden beri her diplomat, bildiğimiz anlamda casusluk faaliyeti içinde olmasa da, karşı tarafın gözünde devletin temsilcisi olması vasfıyla "potansiyel casus" olarak değerlendirilir. Çünkü ister istemez her diplomat, bulunduğu ülkeye dair bilgi toplar ve muhtelif ilişkiler kurar. Bu yüzden önemli bir casusluk operasyonunun parçası olmasalar bile casusmuş gibi değerlendirilirler ve gizli servislerden ilgi görürler.

ARKEOLOGLUK
Arkeologlar 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında özellikle İngiliz istihbaratı tarafından en çok kullanılan kimlik ve meslek grubu oldu. Arabistan'daki karışıklıklar esnasında Ortadoğu'ya gönderilen arkeolog görünümlü casuslar, aynı zamanda istihbarat faaliyeti yürüttüler. Ünlü İngiliz casusu Lawrence de bunlardan biridir. Bizzat kazılara bile katılmıştır.

DİN GÖREVLİLİĞİ
Bu grup, casusluk faaliyetlerinin en aleni olarak yürütüldüğü türdür. Ama Atilla Akar'a göre burada bir ayrımı belirtmekte yarar var: "Elbette ki her dinin inanırı, kendi inancı doğrultusunda bir başka dinin mensubunu veya inançsız kişileri kendi dinine çağırabilir; bu yönde kendince inandığı 'ilahi mesaj'ı iletebilir. Bu yüzden sırf farklı bir dine inanıp onun propagandasını yapıyor diye o kişiye kızmak veya 'casus' ilan etmek anlamsız."

GAZETECİLİK
En çok kullanılan kimliklerin başında gelir. Zaten tanımı gereği haber toplamayı içeren bir meslektir ve bu açıdan casusluk için ideal kimliklerden biri olarak kullanılır.

TURİSTLER
Casusluk tarihinde birçok ülke, ajanlarını yabancı ülkelere 'turist" görüntüsüyle yollamıştır. Bunlar görünürde bir "turist" gibi dolaşırlar, stratejik amaçlı yerlerin fotoğraflarını çekerler veya bilgi toplarlar.

HOSTESLİK
Casusluk örgütleri özellikle uluslar arası uçuşlarda birer "kurye" olarak kullanmak için hosteslere çengel atarlar. Böylelikle gizli bilgi veya mikrofilmleri karşı tarafta bekleyen ajana kolaylıkla ulaştırabilirler.

FAHİŞELİK
Casusluktan bile daha eski bir geçmişi olduğu kabul edilen fahişelik ve fahişeler, casusluk tarihinde önemli faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Normalde ağır işkenceler altında bile tek sır vermeyecek birçok subay ve yüksek rütbeli ordu mensubu, fahişe-casuslarla geçirdikleri saatler sonrasında ordularına dair en önemli sırları bile ağızlarından kaçırmışlardır.
(Kaynak: SABAH Gazetesi/Eylem Bilgiç)
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim