Türk P&I Sigorta Hasar Grup Müdürü Kaptan Kaan Özerk, “Depremde etkilenen tekne sayısı 250-300 tekne arasında olduğu bildirildi. Ortalama hasarı tekne başına 10.000 euro diye düşünebiliriz, bu doğrultuda hesaplanacak toplam hasar 2.5-3 milyon euro civarı” açıklamasında bulundu.
30 Ekim tarihinde İzmir açıklarında meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremi sadece şiddetiyle değil, oluşturduğu tsunamiyle de ülkemizi etkiledi. Denizde meydana gelen yüksek dalgalar 250-300 arasında teknede hasar oluşturdu.
İzmir genelinde toplam 1.750 teknenin barındığı 5 marinadan en çok etkilenen Teos Marina oldu. Tekne başına ortalama hasarın 10.000 euro olduğu varsayılırsa İzmir depreminin tekneler üzerinde yarattığı toplam hasarın 2.5-3 milyon euro civarında olduğunu belirten Türk P&I Sigorta Hasar Grup Müdürü Kaptan Kaan Özerk, “Marinaların hepsi barınmasını kabul ettikleri teknelerde, sigortalı olma şartını araması nedeni ile şanslıyız ki hepsi sigortalı ve hasarlarını tazmin edecekler. Bu arada unutmamak gerekir ki civar barınaklarda bulunan, sigortasız birçok tekne de mevcut olabilir, bu tekneler hasar görse dahi sigortalı olmamaları sebebi ile bir tazmin şansları bulunmuyor” dedi.
Türk P&I Sigorta Hasar Grup Müdürü Kaptan Kaan Özerk, Sigortacı Gazetesi’ne bir röportaj verdi.
İşte o röportajdan öne çıkanlar:
Depremden etkilenen teknelerin ortalama hasar tutarı nedir, kaç adet tekne hasar gördü, bu teknelerin kaçı sigortalıydı?
İzmir depreminden en çok etkilenen marina, bildiğiniz üzere Teos Marina. Teos Marina’nın 480 adet denizde, 80 adet karada olmak üzere toplamda 560 tekne barınma kapasitesi bulunuyor. İzmir geneline baktığımızda ise 5 marinadaki toplam barınma kapasitesi 1.750 civarı. Ancak depremde etkilenen tekne sayısı 250-300 tekne arasında olduğu bildirildi. Ortalama hasarı tekne başına 10.000 euro diye düşünebiliriz, bu doğrultuda hesaplanacak toplam hasar 2.5-3 milyon euro civarı.
Marinaların hepsi barınmasını kabul ettikleri teknelerde, sigortalı olma şartını araması nedeni ile şanslıyız ki hepsi sigortalı ve hasarlarını tazmin edecekler. Bu arada unutmamak gerekir ki civar barınaklarda bulunan, sigortasız birçok tekne de mevcut olabilir, bu tekneler hasar görse dahi sigortalı olmamaları sebebi ile bir tazmin şansları bulunmuyor.
Bir sonraki olası depreme karşı ne gibi önlemler alınmalı, hasarı engellemek için ne gibi adımlar atılmalı?
Tsunami Türkiye’de ilk defa görülen bir afet türü olduğundan ötürü, alınacak önlemlerin zaman içerisinde, mevcut duruma kıyasla çok daha fazla geliştirileceğine inanıyoruz. Mevcut kıyı tesisleri analizlerinin tüm afetleri kapsayacak şekilde yapılarak yeni kurulacak marinaların yine Kıyı Tesisleri Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmesi gerekiyor. İzmir depreminde tespit ettiğimiz yüzer pontoonların nizami, sağlam ve bakımlı olması, tonoz demirlerinin ölçülerinin taşıdıkları yüke uygun ve bakım kontrollerinin düzenli periyodlarda yapılması, alınabilecek ve hasarı engelleyebileceğimiz öncelikli önlemlerden. Marina içi deniz tabanı düzenli aralıklar ile taranarak olası teknelere zarar verebilecek atık temizlenip, deniz tabanı neta edilebilir.
Türkiye coğrafyasında bizler ilk kez böyle bir afet ile karşılaştığımızdan ötürü aslen asıl sorunumuz hazırlıksız olmamız. Dünyanın birçok ülkesinde Gel-Git veya Med-Cezir olarak adlandırdığımız, ay ve güneşin göreli konumlarındaki değişmeler sonucu kütle çekimlerinde meydana gelen farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki yükselme ve alçalma nedeni ile günde iki kez olan doğa olayları var. Ülkemizde bu önemsenmeyecek kadar az olduğundan çok fazla dikkate alınmaz, ancak örnek vermek gerekirse Kanada sahillerinde bu 12 metreye kadar varan deniz seviyesindeki değişimlere neden olur, hatta bu durumdan etkilenen birçok ülke, deniz suyunun bu gücünden yararlanarak enerji üretiyor. Bu gibi ülkelerde sıklıkla kullanılan dock sistemleri mevcut, deniz seviyesindeki değişimlerden liman ya da marinalardaki teknelerin etkilenmemesi için bir tür açılıp kapatılabilen baraj gibi su seviyesini sabit tutmaktalar. Ancak bu sistemler Türkiye coğrafyası için ne kadar uygundur gerek maliyet gerekse ihtiyaç anlamında tartışılır.
Beklenen İstanbul depreminde tahmini kaç adet tekne hasar alır, İstanbul’daki sigortalılık oranı nedir?
İstanbul’da bulunan 8 ana marina üzerinden hesap yaparsak 5.000 denizde, 1.000 karada olmak üzere toplamda 6.000 tekne barınma kapasitesi bulunuyor. Ancak olası bir depremde tahmini kaç teknenin hasar alacağına dair bir öngörüde bulunmak çok güç. Bu durumu etkileyen birçok faktör bulunuyor. Bunlardan başlıcaları depremin merkezi ve büyüklüğü. Marina konumunun merkeze yakınlığı ile hasarın büyüklüğü doğru orantılı olacaktır, çünkü tsunami dalgalarının oluşabilmesi için bir gelişim mesafesine ihtiyacı vardır, ayrıca marina derinlikleri de burada önemli sayılabilecek ayrı bir faktör. Günün sonunda tsunami sonucu tekne hasarı, Türkiye coğrafyasında ilk defa karşılaştığımız bir hasar türü. Nasıl İzmir depreminin de bölgedeki 5 ana marinanın hepsi yerine sadece merkeze yakın Teos Marina’da barınan tekneler hasar aldı ise, buna karşın bölgenin güneyinde bulunan Kuşadası Marina bundan etkilenmedi ise veya 1999 Yalova depreminde, İzmir depremi boyutunda bir tekne hasarı ile karşılamadı ise, olası bir İstanbul depreminde hasar tahmini yapmak afaki olacaktır. Önceden de belirtildiği üzere marinaların hepsi, tekneleri sigortalı olma ön şartı ile kabul ettiklerinden hepsi sigortalı olarak düşünülüyor. Civarda bulunabilecek sandal boyutundaki küçük tekneler muaf tutulmuştur.
Tekne sahipleri sigorta yaptırırken nelere dikkat etmeli?
Her şeyden önce sigorta yapmaya dikkat etmelidir. Birçok tekne sahibinin sigortayı ek bir maliyet olarak düşünerek, yüzbinlerce dolarlık teknelerini sigortalamadıklarına rastlıyoruz. Unutulmamalıdır ki sigorta bir paraşüt gibidir, ilk ihtiyacınız olduğu anda eğer sahip değilseniz, ikinci bir şansınız olmayacaktır.
Sigorta yaptırdığımız zaman ise de dikkat etmemiz gereken önemli hususlar bulunuyor. Çünkü matbu bir form üzerinden yaptıracağınız yat sigortasında ileride karşılaşabileceğimiz birçok risk karşısında, yüz yüze gelebileceğimiz hasarları tanzim edemeyebiliriz.
Sigortalıların deprem ve tsunami gibi doğal felaketler karşısında sigorta poliçelerinden hasar tazmini yapabilmek için dikkat etmeleri gereken en önemli hususlardan birisi, sigorta poliçelerinde bu tür risklere karşı teminat verildiğinden emin olmaları. Poliçelerde bu gibi risklerin verilmemesi ya da istisna edilmesi, ortada bir sigorta poliçesi olsa bile deprem ve tsunami kaynaklı hasarlardan dolayı hasarı tazmin imkanını ortadan kaldıracaktır.
Diğer önemli bir husus, sigorta poliçelerinin prim borçlarının taksitlerinin tam olarak ve tarihinde ödenmesi gerekliliği. Hasar tarihinde prim borcu bulunan bir sigorta poliçesinin hasar tazmin kabiliyeti, ciddi şekilde zarar görebilir ve hatta sigortalının tazmin hakkını tamamen ortadan kalkabilir.
Yat poliçelerinde pek dikkat edilmese bile, sadece teknenin tam ziyası halinde tazminat ödemek üzere dizayn edilen poliçeler, tekne hükmi veya gerçek tam ziya olarak değerlendirilmediği sürece hasar ödemeyeceğinden, sigortalıların yüksek montanlı olsa bile, kısmi hasar sonucu oluşan tamir masraflarını ödemeyecektir. Bu hususa poliçe düzenlenme aşamasında dikkat edilmesi gerekiyor.
Tamir masraflarının ötesinde, tsunami sonrası açık sulara sürüklenebilecek teknelerin salimen yedekte rıhtıma çekilmesi için doğabilecek çeki masraflarının da poliçeye dahil edilmiş olması, bu tür hasarlarda ortaya çıkabilecek ciddi bir masraf kaleminden sigortalıyı kurtaracaktır.
Poliçenin genel muafiyetinin çok yüksek olmasının yanı sıra deprem ve tsunami gibi risklere karşı ilave muafiyet içermesi ya da sigortalının belli bir yüzde ile hasara katılımını öngören şartların bulunması da, sigortalının poliçesinden tazmin edebileceği kısıtlayacaktır. Poliçe düzenlenirken primi ucuzlatmak adına muafiyetlerin çok yüksek tutulması veya sigortalı koasüransının poliçede yer alması, poliçenin hasar ödeme gücünü ciddi anlamda kısıtlayabilir.
Kitleleri etkileyen doğal felaketlerde, sigortacının hasar uzmanlığı ve hasar yönetim becerisi de oldukça büyük önem taşıyor. Bölgesel çapta krizlere neden olabilen deprem ve tsunami gibi doğal felaketler sonrasında, sigortalının doğru yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesi, olası hasar ve kayıpların daha fazla büyümemesi açısından hayati önem taşıyor. Denizcilik sigortaları konusunda uzmanlaşmamış bir sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş yat sigorta poliçeleri, sigortacı tarafından hasar anında yeterli bilgi ve uzmanlık ile desteklenmediği takdirde hasarın kapsamı daha büyüyeceği gibi, tazmin süreci de uzayabilir. Bu vesileyle tüm sigortalarda olduğu gibi yat sigorta poliçelerinin de sadece bir kağıt parçası olmadığını hatırlatmakta, yat sahiplerinin denizcilik sigortalarında uzman sigorta şirketleri ile çalışmalarını tavsiye etmekte fayda görüyoruz.
Tüm tekne sahiplerine sigortalarını, konusunda uzman aracılar vasıtasıyla standart matbu formlardan ziyade, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, tekneye ve kullanıma özel şartlar çerçevesinde yaptırmalarını tavsiye ederiz.
DENİZ HABER AJANSI