Karaburun'da deniz yolu ulaşımını sağlayacak iskelenin yeri tartışmaları da beraberinde getirdi. İskelenin kurulacağı bölgede deniz dibindeki çayırlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı ihale kapsamında yerlerinden sökülerek başka alanlara nakledilmeye başlandı.
Ekolojik öneme sahip bir tür olan ve oksijen üretim kaynağı olarak kabul edilen deniz çayırlarının başka bir alanda yaşamasının mümkün olmadığını savunan vatandaşlar, deniz çayırları yerine iskelenin taşınmasını istedi.
'GELECEK NESİLLERE ETKİ EDECEK EKOLOJİK BİR SORUN'
Sualtı Araştırmaları Derneği üyesi ve Çevre Bilim Uzmanı Dr. Nesimi Ozan Veryeri, iskele yapım çalışmaları kapsamında ekosisteme müdahale edildiğini, projenin deniz canlılığına önemli zarar vereceğini söyledi.
İskele konusuna itirazlarını ortaya koyduklarını dile getiren Dr. Veryeri, "İtirazımız vapur iskelesine değil, kararın alınma biçimi ve projenin yerine itiraz ediyoruz. Vapur iskelesinin nerede en doğru yapılacağının analizleri bundan yaklaşık 10 yıl önce pek çok toplantıda ifade edilmişti. Bu proje için belediye, sivil toplum kuruluşu ve uzmanlar arasında koordinasyon gerekir. Hala bu mücadelenin verilmesi son derece üzücü" dedi.
'SU ALTININ ORMANLARI'
Su ekosisteminde yaratılacak her türlü bozulmanın farklı ekolojik sorunlara neden olabileceğine dikkati çeken Dr. Veryeri, projenin derin bir araştırma yapılmadan hayata geçirilmesinin hata olacağını bildirerek, şunları söyledi:
"Dünyanın iklim değişimiyle ilgili ana motoru denizlerdir. Bir su gezegeninde yaşıyoruz. Su ekosisteminde yarattığımız her türlü bozulma hesabı çok zor ve pek çok nesle sirayet edecek olan ekolojik sorunlar yaratır. Posidonia, ulusal ve uluslararası anlaşmalarla mevzuat ve koruma altında olan bir türdür. Kesinlikle toplanması ve çalışmalara konu olması derin araştırma gerektirir. Bunlar su altının ormanıdır. Şu anda biz ormanların yerini değiştiriyoruz. Su altının ormanlarının yerinin değiştirilmesiyle ilgili henüz net başarı elde edilmemiştir. Fransa'da çalışmalar var ama başarı şansının kabul edilebilir düzeyde olmadığını görüyoruz. Buradan sökülen posidoniaların, posidonia olmayan bir yere transferi de tek başına bir soru işaretidir. Bir vapur iskelesine ihtiyacımız olabilir. Ancak yapılacaksa bir kez yapılsın, deniz ekosistemi bozulmasın."
‘YENİ ALANDA TUTMAMA İHTİMALİ YÜKSEK’
Karaburun Kent Konseyi eski üyelerinden emekli öğretmen Nuryüz Dalgana ise, proje kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi yolcu taşıma gemilerinin İzmir-Mordoğan-Karaburun seferi gerçekleştireceğini, bu gemiler için yanaşma iskelesinin yapıldığını belirtti.
Sualtı araştırmaları yapan bir şirketin 28 Nisan'dan itibaren de çayırların toplanması için çalışmalara başladığını kaydeden Dalgana, "Oksijen üreten deniz çayırlarının tüm Akdeniz ve Ege kıyılarında koruma altında. İskele yapımı için yaklaşık bir dönümlük alanda deniz dibinden sökülen deniz çayırları vinç yardımıyla gemiye alınıyor, başka bir alana taşınıyor. Götürüldüğü bölgede de hiç deniz çayırı bulunmuyor. Doğal olarak yetişebilseydi, o bölgede kendiliğinden deniz çayırı zaten oluşurdu. Yeni götürüldükleri alanda deniz çayırlarının tutmama ihtimali yüksek. Ayrıca vapurların yanaşacağı denizin derinliği yeterli olmadığı için, bir süre sonra denizin dibi de kazınacak. Bu kazınma esnasında burada çok kötü bir koku çıkacak" diye konuştu.
İskelenin yaklaşık 300 metre uzunluğundaki kordon boyunda bütünselliği bozacağını ve deniz çayırlarının yerlerinden sökülmesinin alanda geri dönülmez zararlara yol açacağını belirten Dargana, "Mart ayında projenin duyurusu yapılmasıyla konuyu Kent Konseyi gündemine getirdik. Konuya ilişkin iskele projesi çözümleme ve çalışma dosyası hazırladık. Fakat yaşanan tartışmalarda konseyden ihracım gündeme geldi, buna karşı da mücadele ediyoruz. Seçilen yerin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bunun yerine Kuyucak'ın olduğu bölgeye taşımalı arabalı vapur iskelesi yapılabilir. Denizin sürekli tahrip edilmesini istemiyoruz" ifadelerini kullandı.
‘DENİZ ÇAYIRLARI KORUMA STATÜSÜNE SAHİP’
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Can Bizsel de Türkiye'nin deniz çayırları konusuna Barcelona Sözleşmesi ve Avrupa Birliği'nin Deniz Strateji Çerçeve Direktifi ve su çerçeve direktifi içeriklerinde yer verildiğini belirterek çayırların koruma statüsüne sahip olduğunu söyledi.
Sözleşme imzalandığını ve direktiflerin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde uyum sağlanması gereken belgeler olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Bizsel, insanoğlunun faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bu çayırlara zarar verebildiğini dile getirdi.
'SÖKÜLÜP TAKILIP DİKİMDE HENÜZ ÇOK BAŞARILI YÖNTEM YOK'
Doç. Dr. Bizsel, "Liman projeleri Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine tabiidir. Söz konusu proje bu sürece tabi tutulduysa, ilgili ÇED raporunda deniz çayırlarının durumu ve ne tür bir teknik işleme tabi tutulabileceklerinin anlatılmış olması gerekir. Çayırların transplantsyonu (sökülüp takılıp dikimi) ile ilgili yöntem ve prosedürler son yıllarda uğraşılan bir konu. Aşamalar kaydediliyor ama henüz çok başarılı bir yöntem yok. Yöntemlerin başarısı yüzde 15 düzeyindedir ve bu çalışmalar göreceleri küçük alanlarda (40-200m2) Amerika ve Japonya'da geniş alanlarda yapılan transplantasyon işlemleri, ki bunlar yıpranmış ve bozulmakta olan çayırların iyileştirilmesi amacıyla yapılmıştır, ancak hepsi başarısız olmuştur" dedi.
Bir yerden sökülüp bir yere ekilecek deniz çayırlarının belli bir seçme ve yerleştirme işleminden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Bizsel şunları söyledi:
"Öncelikle ekilebilecek özellikte sürgünlerin seçilmesi gerekir. Dikilecekleri yeni yerinde önceden belli kriterlere göre saptanması gerekir. Bu yapıldığında bile ortalama yüzde 15 başarı sağlanabilmesine en bariz örnek, Balear Adası’nda bir liman veya marina projesi için, tam hatırlamıyorum, iki kez transplantasyon yapılmış; birinde başarısız, birinde başarılı olmuş. Vurgulamak gerekir ki; bu alanda birkaç yüz metrekarelik bir alandır. Diğer yandan, transplantasyon yapıldıktan sonra en az 6- 10 yıl izlenmesi gerekir. Bu çayırların sürgünleri birbirileri ile bir ağ şebekesi şeklinde birbiriyle bağlantılıdırlar. Bu ağ yapısının bir bölümüne zarar verilmesi orta ve uzun vadede hepsine birden zarar vermek anlamına gelir."
DENİZ HABER AJANSI