• BIST 9636.12
  • Altın 2928.974
  • Dolar 34.6381
  • Euro 36.4981
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara -1 °C
  • İzmir 10 °C
  • Antalya 12 °C
  • Muğla 8 °C
  • Çanakkale 7 °C

Karadeniz’de olta balıkçıları da sezondan umutlu değil

Karadeniz’de olta balıkçıları da sezondan umutlu değil
Karadeniz’de 1 Eylül’de “Vira Bismillah“ diyerek denize açılan balıkçılar elleri boş dönerken olta ile avlanan Düzceli balıkçılar da palamudun olmadığını, sezondan umutlu olmadıklarını dile getirdiler.

Yaz boyunca teknelerine bakım yapan ve 1 Eylül’de balık sezonunun başlaması ile Karadeniz’e açılan Düzceli balıkçılar elleri boş dönüyor.

Havaların iyi olması ile olta ile avlanan balıkçılar da Akçakoca Limanı'na olta sallıyorlar. Bir kadın balıkçı, balık tutabildiğini belirterek “Biz yakaladık. Bir tane kefal yakaladım, bir tane zargana yakaladım” dedi.

Yaşar Özçiçekal isimli olta balıkçısı ise balıkların tek tük çıktığını söyleyerek ”Tek tek yakalıyoruz. Bu sene kefal ve zargana çıkıyor. Palamut bu sene yok” diye konuştu.

Tekne ile avlanmaya çıkacak olan balıkçılar, umutlarının havaların soğuması ve balığın Karadeniz kıyısına gelmesi olduğunu dile getirdiler.

DENİZ HABER AJANSI

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Ömer Faruk Kara
26 Eylül 2019 Perşembe 10:53
10:53
BİLİMSEL DAYANAKTAN YOKSUN, ÖLÇÜLÜP BİÇİLMEDEN YAPILAN BALIKÇILIK SÜRDÜRÜLEBİLİR OLAMAZ.

TÜİK balık av istatistik kayıtlarına göre; on yıllardır denizlerimizdeki balık avı seneden seneye bir önceki seneyi aratacak miktarlarda küçülmektedir. Yine balıkçılığın sorunlarına çözüm aranan her platformda bu durum aktif çalışan balıkçılar tarafından gündeme taşınan bir gerçektir. Eekonomik önemi haiz yaklaşık ondan fazla tür demersal ve pelajik balığın (Hamsi, istavrit, kolyoz, uskumru, sardalya, lüfer, palamut, mezgit, bakalorya, barbunya, tekir, kalkan vb.) satış boyunun altında avlandığı gerçeği yadsınamaz.
Yukarda bahsi geçen balıkların satış boy ortalaması Karadeniz hamsisi için en az 12cm.veya 54-60 adedi bir kg. gelmelidir. Oysa avlanan balığın çoğunluğunu 90-100 adedi bir kg. yani ortalama boyu 8-9cm.gelen hamsi oluşturmaktadır. Yani yaşını doldurmamış hamsilerdir. Denizin kuru fasulyesi olan istavrit, maalesef kıraça istavrit olarak 10-12cm.boylarda avlanmakta. Bu balığın satış boyuna en az 18cm.limit koymak türün geleceği için bir sigortadır. Karadeniz’in önemli balığı olan mezgit maalesef 12cm.boyunda satışa sunulmakta. Her biri bir kg. ve üzeri olan bakaloryanın hemen hemen nesli tükendi. Kolyoz, uskumru bu isimle anılmıyor, avlanan balıklar vonoz olarak satışa arz ediliyor. Lüfer, kofana, torik resimlerde var denizde yok. Lüferin 4-5 aylık olan ve 16-18 adedi bir kg. gelen yavrusu çinakop, yine 7-8 adedi bir kg. gelen palamut vonozu, 1 Eylül balık av sezonu açılışı ile balıkçı tezgâhlarında yerini alıyor. Barbunya, tekir balıkları, yaşını doldurmadan 9-12cm.boylarda satılmakta. Kalkan ve mersin balığının kültüre alınıp, elde edilen yavruları denize salınarak stokları güçlendirilmeye çalışılıyor.
On yıllardır balıkçı filomuzu küçültmeye çalışıyoruz savları ile balık stokları avında, stokun çöküşünde etkinliği olmayan geleneksel küçük balıkçı filosu küçültülüyor, stokların çöküşünde etkinliği olan endüstriyel balıkçı filosuna dokunulmuyor. Bu çalışmalar, balıkçılığı yönetenlerce sürdürülebilir balıkçılığın güçlendirme çalışması olarak pazarlanıyor.
Her sene olduğu gibi, bu senede bazı gırgır reisleri ve kabzımallar “Bu sene hamsiye güveniyoruz”. “Geçen sene palamudu çok avladık bu sene yok senesi”, Lüferden ümitliyiz diyemiyor, “çinakop çok olacak” diyor. Oysaki Nisan-Mayıs aylarında Ege denizinde, kaldıysa Marmara da yumurtlayan lüfer ve kofanaların 4-5 aylık yavrularını çinakop olarak avlayacaklar.
Yukarda eksikleriyle özetlenen ekonomik önemi haiz demersal ve pelajik balıkların hemen hepsi için geçerli olan7-8 aylık av süresi ve yoğun endüstriyel av baskısı sonucu, balığın seksüel olgunluğa erişip en az bir kez yumurtlamasına müsaade etmediğimiz gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu gerçeğin belgesi, satışa sunulan ve satılmasına göz yumulan balıkların boy ortalamalarının satış boyunun altında olması ve balıktaki boy küçülmesinin her sene bir önceki seneyi aratacak boyutta olmasıdır.
Bu sorunun bilimsel anlamdaki çözümü, önce hedef tür mevcut balık stokunu ölçmek sonra biçmektir. Öncelikle av sahalarındaki hedef tür balıkların stoklarını pelajik balıklar için, geçerli olan akustik aletlerle (scientific echo-sounder ve sonar vb) ölçmek, demersal balıkların stok ölçümünü ise, trolle tabakalı alan tarama yöntemiyle, metre kare veya mil kareye düşen ton/balık yoğunluğu ile hesaplamaktır. Ölçülen balığın biçilmesine, yani hasadına gelince; biyolojik açıdan stokun sürdürülebilir olması için, mevcut endüstriyel (trol ve gırgır) av gücünün ne miktar balığı ne kadar bir zaman diliminde avlayabileceğinin saptanması ve kontrol edilmesidir. Av sahalarında bilimin ışığında gerçekleşen bu çalışma, mevcut av gücüne göre, denizdeki balığa kota koyarak avın sürdürülebilirliğini sigorta eder.
Balıkçılık yönetimi denizel alanlarında balık stoklarının ölçümü için yeterli donanıma sahip değilse, hedef tür deniz balıklarının geçmiş senelere ait av istatistik kayıtlarından yararlanarak, endüstriyel balıkçılık için, üç sene gibi bir zaman süreci için, yeni bir balıkçılık av takvimi oluşturabilir.

Örneğin; 2017 yılı istatistik kaydında, 158 000 ton hamsi yıl üretimi temel alındığında, yeni başlayacak av mevsiminde balıkçılık yönetimi bu balığın avının en az üç yıl için 80-90 bin ton hamsi yıl avlanma ile sınırlanacağı şeklinde kota getirebilir. Diğer türler içinde son istatistik veri kaydının yarısından az avlanması da, en az üç yılla sınırlanabilir.

Bu sınırlamalar denizdeki balık nüfusunun şüphesiz artması için olup, en az üç sene sürdürüldüğünde balıkçı ve balıkçılığın geleceği için olumlu sonuç doğuracaktır. Şöyle ki; bir balık stokunun aşarı avlanma sonucunda çökmesi, stoku yenileyecek olan bireylerin, yumurta dökme yaşına gelmeden avlanmasıdır. Bir diğer tabirle gelecek yıl için denizde yumurta dökecek hedef tür anaç balığın kalmamasıdır. Buda balığın senelik ortalama boyunda olan küçülme ile kendini gösterir. Eğer, son istatistikte elde ettiğimiz av miktarının yarısından azını avlar ve bu durum en az üç sene devam ettirilirse; her sene için son istatistikte verilen avın en az yarısından fazlasını denizde bırakmış oluruz. Deniz de kalan bu balıklar yumurtlayarak stokun yenilenerek zenginleşmesini sağlayacaktır. Üç senelik bu uygulama sonucunda denizde kalan balığa yumurta bırakma şansı verilmesi, semizleşmesi, ağırlık kazanıp boyca büyümesi, avlandığında balıkçınında ekonomik refahına katkı sağlayacaktır.

Bunun için endüstriyel balıkçı tekneleri için tanzim edilen kota doldurulduğunda tekne balıkçılıktan çekilir. Ve ya da, verilen kota zamanla sınırlanır; Örneğin avlanma süresi “1-Kasım-10 Şubat ayına kadar 100 günle sınırlıdır”. Uygulanması önerilen bu yöntemin sağlıklı devam edip etmediği, avlanma sezonu içinde, avlanan balıkların karaya çıkış limanlarında, av teknelerinden konu uzmanlarınca rastgele alınan günlük veya haftalık balık av örneklerinin boy- ağırlık ölçüm kayıtlarının değerlendirilmesi sonucu hedef tür balık için saptanan ortalama boy verisi, stokun ne boyutta iyileştiğini (zenginleştiği) gösterecektir.

Balığın denizdeki yokluğu ile ilgili bahanelere gelince; öncelikle denizdeki kirlilikten söz ediliyor. Oysa balığın neslini devam ettirip ettirmediği balığın yumurtlama sahalarında sularımız için genellikle Nisan Ağustos ayları arasında, en az iki kez yapılması gereken ekonomik önemi haiz balıkların metre kare veya mil karedeki günlük yumurta üretim miktarından veya yumurta yoğunluk dağılımından sularımızdaki anaç balıkların bolluğu hakkında bilime dayalı yorum yapılabilir. Bu nedenle deniz kirliliği ülkemiz balık stoklarının çöküşü konusunda öncelikli bahane olamaz.

On yıllardır denizlerimizde, ekonomik önemi haiz balıkların (Hamsi, istavrit, sardalya, lüfer, palamut, mezgit, bakalorya, barbunya-tekir, kalkan vb.) yumurtlama mevsimlerinde metre veya mil karede günlük yumurta üretim sıklığı konularında araştırma yapılmadığı, eğer yapılıyorsa yerel akademik çalışma şeklinde olabilir. Çünkü deniz çalışmaları finansal açıdan pahalıdır. Su Ürünleri Fakülteleri bütçesinin bu yükü karşılaması oldukça zordur. Bununla beraber özellikle deniz kenarında bulunan Su Ürünleri Fakülteleri, bu konularda projeler hazırlayarak TÜBİTAK, BSÜGM ve bazı vakıflardan finansal destek alarak balıkçılığın sorunlarına bilimsel anlamda katkı sağlayabilirler.

Yapılması gereken su ürünleri yasasında avlanma sezonunun yeniden düzenlenerek en az üç yıl için açılan yeni sayfada, endüstriyel balık av sezonunun Kasım ayından 10 Şubata kadar 100 günlük bir av sezonu ile sınırlanması olmalıdır. Bu süreçte, başta hamsi olmak üzere, stokta avlanmadan kalan yaklaşık 10 kadar ekonomik önemi olan anaç balık türleri yumurtlama mevsiminde bırakacakları yumurta sıklığı ile Türkiye deniz balıkçılığının sigortası olabilir.

Eğer yukarda sıralanan öneriler taraf bulursa, endüstriyel balıkçının çığlıkları şüphesiz gündeme taşınacaktır. Burada Endüstriyel balıkçıyı av gücünü büyütmesi açısından teşvik edenler şüphesiz sen, ben değil Türkiye balıkçılığını yönetenlerdir. Denizel kaynakları ölçüp biçmeden teşvikler verilerek büyütülen endüstriyel balıkçılık, avlanmakla tükenmez dedikleri doğal sucul canlı kaynağın küçülerek neslin yok olmasıyla karşı karşıya kalındığını yaşayarak gördüler. Mutlaka her krizden çıkışın bir yöntemi vardır. Öncelikle önerilere sabır ve sağduyu ile yaklaşmak gerekir. Bu nedenle endüstriyel balıkçının başını iki elinin arasına alarak ben nerede hata yaptım diye kendini sorgulamalıdır. Hala hazırda mevcut balık stoklarının daha fazla tahrip edilmemesi için, Marmara gibi yalnız kendi balıkçımızın avlandığı bir iç denizde, balığı toplamak ve sürü oluşturmasını sağlamak için, ışıkla balık avına yönelmek, yeni yumurtadan çıkmış henüz 3-4 aylık yavru balıkları ve henüz yumurtlamasını tamamlamış anaç balıkları avlamak demektir. Bu avlanma türünün Marmara denizi balıkçılığı için savunması olamaz. Balık avlama takviminin değişmesi, avlanma süresinin sınırlanması ve ya avlanan balığa kota konması önerileri, şüphesiz endüstriyel balıkçıyı parasal açıdan darboğaza sokacaktır. Burada balıkçılığın yönetiminden sorumlu olan bakanlığa veya kuruma düşen sorumluluk kanımca, endüstriyel balıkçının orta ölçekli bir KOBİ (Trol en az 5-6 balıkçı, gırgır 20-25 balıkçı çalıştıran) varsayımından hareketle, diğer KOBİ re sağlanan kredi olanakları veya can suyu kredilerini en az 3 sene için, endüstriyel balıkçıyla uzlaşarak vermektir. Bu konudaki görüşlerimi www.balikcilar.net sitesinde “Türkiye’nin Ekonomik Öneme Haiz Deniz Balıklarının Avlanma Sezonunu Yeniden Tanzim Eden Bir Programa ihtiyaç vardır.” Son Yıllardaki Hedef Tür Deniz Balıklarındaki Av Kayıplarımızı Geri Kazanım Stratejisi Üzerine Görüş”, Deniz Balıkçılığının Çöküş Nedeni Teşhis ve Tedavi Önerileri” ve “Türkiye Balıkçılığını Geçmişteki Verimli Balıkçılık Günlerine Nasıl Döndürebiliriz” başlığını taşıyan makalelerde sundum. 6.09.2019

Emk. Öğr.Gör. Ömer Faruk Kara
Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi
88.230.135.66
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim