İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı(TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Karadeniz'le özdeşleşen yunusların balık stoklarını azalttığı iddialarının "balıkçı efsanesi" olduğunu belirterek, "Tam tersine yunuslar balıkları önüne katıp kıyıya sürer. Sahillere ölü vuran yunusların üzerinde yapılan araştırmada yüzde 80'inin midesi boş çıkıyor" dedi.
Karadeniz'de yunusların aşırı çoğalarak, ticari değeri yüksek hamsi, palamut, lüfer gibi balıkları yemesiyle balık stoklarının azaldığı iddialarının tamamen spekülasyon olduğunu belirten Prof. Dr. Bayram Öztürk, bu inanışın tamamen balıkçı efsanesi olduğunu belirtti. Öztürk, "Eski balıkçılar denizde yunus sürüsü gördüklerinde birbirlerine, "payını bana satar mısın?" diye pazarlık yaparlardı. Bilirlerdi ki yunuslar birçok balık türünü önüne katıp kıyıya sürecek balıkçılar da daha az masrafla kolayca balık avlayacaklar. Yunuslar çoban köpeklerinin görevini yaparlardı balıkçılara. Şimdiki balıkçılar ise konudan bihaber spikerlere Karadeniz'deki balıkları yunusların bitirdiklerini söylüyor. İki balıkçı arasındaki fark eskisinin farkında olmadan ekolojik bilgisini kullandığı, yenisinin ise, ekolojiden haberdar olmamasıdır" diye konuştu.
"Sahile vuran yunusların yüzde 80'inin midesi boş çıkıyor"
Karadeniz'deki toplam yunus miktarı 1930'larda ise 1.5-2 milyon olarak bildirilirken günümüzde sadece 100 binler mertebesinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öztürk, yunusların balık stoklarını azalttığı iddialarının bilimsel gerçeklerle uyuşmadığını vurgulayarak şu bilgileri verdi: "Yunuslar günde ortalama olarak 5-10 kg balık yer. Bu hayvanların gıdalarının en az yüzde 90'ını balıklar oluşturur. Uzatma ağlarına takılıp ölen yunusların mide muhteviyatı incelendiğinde midelerin yüzde 80'i boş olduğu görülüyor. O halde, Karadeniz ekosisteminin bozulmasından bu hayvanlar da etkileniyor. Yani Karadeniz'deki balıkları yunuslar bitirmiyor. Ana neden, balık stoklarındaki azalmadır. Son veriler Karadeniz'den Marmara'ya ve Marmara Denizi'nden Karadeniz'e geçen yunus sürülerinde azalmalar olduğunu gösteriyor."
"1940'lı yıllarda yunus avcılığı revaçtaydı"
Bir dönem Karadeniz'de yunus avcılığının revaçta olduğunu hatırlatan Öztürk, Rusya, Romanya ve Bulgaristan'ın 1966'da yunus avcılığını yasakladığını, Türkiye ise 1983'e kadar devam ettiğini vurguladı. 1940'lı yıllarda Türkiye'de yunus avcılığı için balıkçılara tüfek dağıtıldığını kaydeden Öztürk, "1948'den 1983 yılına kadar balıkçı kooperatiflerine 500 kadar tüfek ile 750 bin kadar mermi dağıtıldı. Ülkemizin 1983 yılına kadar avladığı yunus miktarı hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamakta ancak bu sayının her yıl için 30 bin birey civarında olduğu tahmin ediliyor. Avlanan yunuslar işlenerek un ve yağ yapımında kullanıldı. Yunus yağı başta D vitamini ilaçları için iyi bir hammaddedir. Türkiye'den sonra en fazla avcılık ise eski Sovyetler Birliği'nde yapıldı. Karadeniz'de "Difrin" olarak bilinen ve kazanlarda yunus kaynatma işi uzun zamandır artık yapılmıyor" bilgilerini aktardı.
"Yunus gösteri merkezleri esir kampı gibi"
Türkiye'deki yunus gösteri merkezlerine dikkat çeken Öztürk, bunların "yunus esir kamplarına" benzettiğini ifade etti. Öztürk, yunusların asil bir hayvan olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Son zamanlarda ülkemizin birçok yerinde yunus gösteri merkezleri açıldı. Bu merkezler için gereken hayvanlar ya ithal edildi veya bizim denizlerimizden yakalandı ve adeta esir kamplarına yani gösteri merkezlerine götürüldü. Denizden yakalananların bir kısmı öldü, bir kısmı yaralandı. Yakalanıp gösteri merkezlerine getirilenlere ise havuzlarda gösteri yaptırılarak esir ticaretine devam ediliyor. İstanbul'dan Alanya'ya kadar en az on adet gösteri merkezi var. Bunların kapatılmasıyla ilgili kampanyalar devam ediyor. Bazı turizm acenteleri ve çevreci gruplar bu konuda eylemler yapıp turistlerin dikkatini çekerek destek bekliyorlar. Ama gösteri merkezlerinde sadece yunuslar değil, foklar ve deniz aslanları gibi hayvanların çoğunun yaşam koşulları kötü. Bence bütün yunuslara özgürlük gerekir. Havuz gösterilerinde kullanılan ve denizden yakalanan yunuslar modern esirler veya kölelerdir. Esirlik, engin denizlerde yaşamaya alışmış bu soylu hayvanlara hiç yakışmıyor. Yunus görmek isteyen doğada görsün. Bir de "yunus terapisi çocuklara faydalıymış, psikolojik sorunlarına iyi geliyormuş" gibi bir inanış var. Bilimsel bir kanıt olmadıkça bu tez esir tacirlerinin bir uydurmasıdır."
DENİZ HABER AJANSI