Bulgaristan kıyılarından araştırma için gönderilen bir çift uzaktan kumandalı sualtı aracı (ROV), Karadeniz sularının derinlerine indi ve daha önce hiç bu kadar canlı çözünürlükte görülmemiş geminin parçalarını ortaya çıkardı. Çıkarılan bu parçalarla ilgili dikkat çeken iddialar var.
SIR PERDESİ ARALANIYOR
Sualtı arkeologları onlarca yıldır Karadeniz'in derinliklerinde büyük bir sırrın yattığına inanıyordu. Arkeologlar burada eski uygarlıkların kurulduğunu ve Karadeniz kıyılarında gemilerin ticaret yaptığını biliyorlardı ancak şimdiye kadarki görüntüleme teknolojisi, deniz dibinin gerçek bir görüntüsünü ortaya koyacak kadar gelişmiş değildi ve bu durum orada saklanan her şeyin gizemli kalmasına neden oluyordu. Ta ki sır perdesini aralayan bu çalışamaya kadar.
Milliyet’te yer alan habere göre, Southampton Üniversitesi'nden Prof. Jon Adams liderliğindeki ekip ve Bulgaristan Sualtı Arkeoloji Merkezi ortaklaşa bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın sonucunda Karadeniz'in derinlerinde dünyanın en eski bozulmamış gemi enkazı da dahil olmak üzere birkaç bin yıllık ticaret ve savaş gemileri keşfedildi. Keşiflerin arasında bulunan en eski geminin 2 bin 400 yıllık olduğu tespit edildi. Gemi enkazı son derece iyi korunmuştu, sanki denizin dibine yeni konulmuş gibiydi.
Bulgaristan'ın Sozopol yakınlarındaki Sualtı Arkeoloji Merkezi'nde deniz arkeoloğu olan Zdravka Georgieva, bulunan gemi enkazıyla ilgili “Suyun altında ne olduğunu gerçekten bilmek istedim” dedi.
Küçükken halk arasında dolaşan söylentilerde denizin altında tarihi anıtlar olduğunu duyan Zdravka Georgieva'nın en büyük hayali suyun altında saklı olan gizemi keşfetmekti. Southampton Üniversitesi'nden Prof. Jon Adams ile birlikte çalışmak, bu yüzden Zdravka Georgieva için çok önemliydi.
'EN MUHTEŞEM KEŞİF'
Ve sonuç olarak denizin dibi üç boyutlu olarak tarandığında antik bir gemiden daha fazlasının olduğunu gördüler. Gemi yan yatmıştı ve ambarındaki kürek bankları, büyük seramik kaplar açıkça görülebiliyordu. Georgieva bunu 'şimdiye kadarki en muhteşem keşif' olarak nitelendirdi.
Bu önemli keşfin duyulmasının ardından 1985'te Titanik'in enkazının keşfine öncülük eden kişi olarak tanınan Amerikalı oşinograf Robert Ballard, Karadeniz'e bir hayranlık duyduğunu iletti. 1999 ila 2014 yılları arasında Ballard, Karadeniz ve Akdeniz'e bir sefer düzenledi. Mürettebatıyla birlikte içinde insan kalıntıları bulunan bir Osmanlı ticaret gemisi de dahil olmak üzere mükemmel şekilde korunmuş düzinelerce gemi keşfetti.
'NUH TUFANI İLE BAĞLANTISI OLABİLİR'
Karadeniz'i araştıranların bir kısmı Karadeniz'in bir zamanlar sadece küçük bir tatlı su gölü olduğuna inanıyordu. 7 bin 600 yıl öncesine ait ipuçları ve jeolojik örnekler, bir zamanlar Karadeniz'de büyük bir sel felaketinin yaşandığını ve bu bölgedeki medeniyetleri ortadan kaldırmış olabileceğine işaret ediyordu. Bu olayın Nuh Tufanı ile bağlantısı olabileceği düşünüldü.
William Ryan ve Walter Pitman'ın 2000 yılında yazdığı çok satan 'Nuh Tufanı' kitabında deniz jeologları, 7 bin 600 yıl önce Akdeniz ve Karadeniz'i çevreleyen eski uygarlıkları parçalayan büyük bir sel efsanesinin tarihsel kökenini bulduklarına inanıyorlardı.
Ryan ve Pitman'a göre, yaklaşık 20 bin yıl önce şimdiki Karadeniz, Akdeniz'den ayrılmıştı. Robert Ballard, 2000 yılında Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından 12 mil açıkta, sel öncesi kıyı şeridini ve bu kıyı boyunca yaşayan insan uygarlıklarına ait binaları keşfettiğinde Ryan ve Pitman'ın teorisine ışık tutmayı umuyordu. Bu bulguların sel hipotezini destekleyeceğine de inanıyordu ancak Karadeniz farklı bir yöne ışık tutuyordu. Zdravka Georgieva konuyla ilgili, "Southampton'daki oşinografi merkezinden jeofizikçiler ve diğer uzmanlar, bu teoriyi destekleyecek hiçbir kanıt olmadığını söylüyorlar. Topladığımız şeyler bu sel felaketini kanıtlamıyor. Veriler, deniz seviyesinin kademeli olarak yükselme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor” dedi. Analiz edilen veriler de suların metrelerce, hatta binlerce yılda fark edilmeden yükseldiği fikrini destekliyor.
'KARADENİZ BÜYÜLÜ BİR YER'
Yine de Robert Ballard, Karadeniz'i 'büyülü bir yer' olarak adlandırıyor. Karadeniz ile Hıristiyanlık dininin kutsal kitabı İncil arasında bir bağlantı olduğuna inanan Ballard, “Karadeniz'de keşfedilecek daha çok şey var. Karadeniz'in insanlık tarihinin birçok ek bölümünü ortaya çıkardığını göreceksiniz, artık nereye bakacağımızı ve nasıl bakacağımızı biliyoruz" dedi.
Ballard'ın fikrini tarihsel ve jeolojik olarak kanıtlamak mümkün mü bilinmez ancak Karadeniz'in büyülü bir deniz olduğuyla ilgili çoğu kişi hemfikir. Araştırmacılar, Bulgaristan kıyılarından yola çıkılarak Karadeniz'in derinliklerinde keşfedilen geminin antik bir Yunan ticaret gemisi olduğunu kaydetti.
DÖNÜM NOKTASI GİBİ BİR KEŞİF!
Öte yandan bir başka gizemli keşif de Antartika'dan geldi.İnsanlık uzunca bir süredir Antartika’yı keşfetmeye ve anlamaya çalışıyor. 107 yıl sonra bulunan bir batık ise araştırma ekibi tarafından 'dönüm noktası' olarak adlandırılıyor.
Kutup kaşifi Ernest Shackleton tarafından kullanılan “Endurance” isimli gemi, batışından tam 107 yıl sonra insansız deniz araçları kullanan araştırma ekibi tarafından bulundu. Arama çalışmalarının maliyetini karşılayan ve çalışmalara sponsor olan Falklands Maritime Heritage Trust, batığın Batı Antarktika'da Weddell Denizi'nin 3 bin metre altında tespit edildiğini açıkladı.
ENKAZ İYİ DURUMDA
Arama ekibinin yöneticilerinden olan Mensun Bound yaptığı açıklamada, “Endurance” gemisine ait batığın bulunmasının Antartika araştırmaları için dönüm noktası olduğunu belirtti. Bond, “Endurance gemisinin batığını bulmak bizi oldukça heyecanlandırdı ve şaşırttı” dedi.Yıllarca aranan “Endurance” batığı, Agulhas II araştırma gemisinin yaptığı araştırmalar sonucunda 5 Mart günü bulundu. Uzmanlar gemi enkazının neredeyse tamamının korunduğunu söyledi.
Ernest Shackleton, Antartika’da yapılan birçok keşif çalışmasında görev aldı. Antarktika yapılan ilk sıcak hava balonu uçuşuna katıldı ve kutup bölgesinde keşif çalışmaları yaptı. Shackleton, Antarktika'ya yaptığı dört seferden üçüncüsünde Endurance isimli gemiyi kullandı. Endurance, Shackleton önderliğindeki keşif ekibini Weddell Denizi'nin güney kıyısına götürmek için tasarlanmıştı. Ancak gemi, Ekim 1915'te deniz üzerindeki buz tabakası içinde sıkışıp kaldı.
Yaşananlar üzerine mürettebat gemiyi terk etti ve buzullar tarafından ezilen gemi bir süre sonra battı. Gemiden ayrılan araştırma ekibi buz tabakası üzerinde köpek kızaklarını kullanarak karaya çıktı. 28 kişilik ekip daha sonra karaya ulaştıktan sonra farklı bir gemiye binerek bölgeden ayrıldı. Yaşanan kazada şans eseri hiçbir can kaybı yaşanmadı.
DENİZ HABER AJANSI