İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Antalya Şubesi Başkanı Bekir İnanç Kendiroğlu ile denizle haşır neşir olmaya başladığı çocukluk yıllarından üniversite dönemine, iş hayatından oda başkanlığına, hat sanatından tekne yapımına, unutamadığı anılarından güzel yemek yapmasına kadar pek çok konuyu paylaştığı sohbet önce ofiste ardından teknede gerçekleşti.
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Antalya Şubesi Başkanı Bekir İnanç Kendiroğlu ile sahibi olduğu şirketteki ofisinde sohbet ederken duvarlardaki hat eserler dikkati çekiyor. Büyüklü küçüklü birbirinden güzel eserleri 12 yılda edindiğini anlatan Kendiroğlu halen 80 eserin sahibi olduğunu söylüyor. Eserlerin hepsinin birbirinden farklı olduğunu belirten Kendiroğlu, “Mesela kapının üstündeki çok anlamlı bir eser. 'Dünya malı dünyada kalır' yazıyor" diyor. Eserlerin bir bölümünü ofisinde sergilediğini ancak pek çoğunun özel paketlerde depoda muhafaza edildiğini söyleyen Kendiroğlu, “Eserlerin çoğu ülkemizin son dönem sanatçılarına ait. Osman Özçay, Ali Hüsrevoğlu üstadlar gibi" diyor.
ÇAVUŞOĞLU'NUN AMCASI VE AMCAM KARAR VERDİ
Denizle çocukluk yıllarından bu yana haşır neşir olduğunu anlatan Kendiroğlu mezun olduğu Amerikan Üniversitesi Uluslarası İlişkiler Bölümü'nün hikayesini anlatırken gülerek, "Bölümüme ben karar vermedim" diyor, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Babam Nevzat Kendiroğlu ben çok küçükken vefat ettiği için amcam Nazmi Kendiroğlu ailenin büyüğüdür. Amcam bir gün dedi ki 'Oğlum sizin bölüm seçmeleriniz oluyor. Ne yapmayı düşünüyorsun?' Ben sosyal okumak istediğimi söyledim. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun babası Osman Çavuşoğlu amcamın en yakın arkadaşı. Mevlüt bey o zaman Amerika'daydı. Osman amca ile amcam, Mevlüt beyle konuşmuşlar. Amcam bir gün dedi ki 'İnanç biz karar verdik. Sen uluslararası ilişkiler okuyacaksın.' Çok istediğim bölümlerden biriydi. Böylece uluslararası ilişkiler okudum."
İLK İŞİM MADENCİLİKTİ
Üniversiteden mezun olduğunda ilk işinin madencilik olduğunu anlatan İnanç Kendiroğlu, “Baraj temizliği yapıyorduk aynı zamanda. Türkiye'de yapılmayan bir şeydi. Barajın hem ömrünü uzatıyor hem çıkan malzemeyi değerlendiriyorsunuz. Sonra 2006'da Manavgat'ta bir otelden talep geldi. Otel yönetimi denizdeki kayaları temizlemek istiyordu. Kimse iş makinelerini denizin içine sokmak istememiş. Dedik ki biz yaparız. Oradan başka bir şey geldi. Derken bir anda bu işlerin içinde buldum kendimi" şeklinde konuşuyor.
DEVLET BAŞKANININ EVİNİ YAPTIK
Geçen yıl Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbankulu Melikkuliyeviç Berdimuhammedov'un denizin içindeki evini yaptıklarını söyleyen Kendiroğlu “Güvenlik gerekçesiyle hiç fotoğraf çekemedik. Biz işi yaparken başımızda komandolar bekliyordu. T şeklinde bir iskele düşünün. Üç bina var. Sağ taraf evi, karşısı misafir odası ve toplantı salonu, sol tarafta ise mutfak, destek binası. Biz bunların deniz altı ve üstünde güçlendirmesini yaptık" diyor. Belli bir süre sonra arıtma çamuru bertaraf işine girdiklerini belirten Kendiroğlu, “O da bizi geri dönüşüm işine soktu. Baktık ki ciddi bir potansiyel var. Bundan enerji üretelim dedik" diyor.
İHALE ÜSTÜME KALDI
Çok sevdiği ve ağabey olarak gördüğü bir işadamıyla tekne yaptıklarını anlatan Kendiroğlu gülerek “O ağabeyim tekne yapmak için kendine tersane kurmuştu. Bana 'Sen bakar mısın? İlgilenir misin?' dedi. Sonra baktım ki bir gün ihale üstüme kaldı. Ortak olduk. Şu anda tekne üretimimiz devam ediyor. Yüzer ev yapıyoruz bir otelin talebi üzerine. Mega yat 'Bebe' var. 47 metre 80 santim boyunda. Altı kabinli. Bir sarayda olabilecek her türlü konfor mevcut" diyor. Kendine ait bir teknesi olmadığını söyleyen Kendiroğlu “En iyi tekne dostunun teknesidir' derler. Ürettiğimiz teknelerin kullanımını şu anda biz gerçekleştiriyoruz. Firmamızın tekneleri ve değişik gemileri de var" şeklinde konuştu.
KIŞIN DENİZE ÇIKAMIYORSUNUZ
Kendiroğlu, “Antalya'da denizcilik neden çok aktif değil?" sorusuna şöyle yanıt veriyor:
“2013'te Antalya Deniz Ticaret Odası Başkanı oldum. Bana çok soruluyor bu soru. Antalya'da coğrafi olarak Lara bölgesi falezlerin üstünde. Denizle ulaşım çok kolay değil. Ayrıca kış aylarında sert bir denize sahibiz. Açık deniz. Antalya'da dalga boyu 12- 13 metrelere çıkıyor. Kışın denize çıkamıyorsunuz. Kıyı yapısı da yok. Çünkü bürokratik engel var. Sit alanı, tarihi ve doğal sit gibi. Tabii ki doğayı, tarihi korumamız lazım ama bunu kullanarak koruyabiliriz. Bizde kullanmadan bir korumacılık var. Bu yanlış."
TEPENİZE BİNİYORLAR
Antalya'nın çok kıymetli bir şehir olduğunu vurgulayan Kendiroğlu, “Bir şey yapmaya kalktığımız zaman hurra hem bürokratik işler, STK'lar tepenize biniyor tabiri caizse. Tamam da kardeşim ben denizciliğimi geliştireceğim. Biz küçücük çocuklara balıkçı barınağının içinde yelkenli kullanmayı öğretiyoruz. Bunlara küçük bir marinayla optimist laserleri kullanabilecekleri bir yer yapamıyoruz. Yok sit alanı yok bilmem ne alanı yapamazsınız deniyor. Ben geldiğimden bu yana ısrarla dile getirdim. Çok güzel projeler hazırladım. Üst düzey yetkililerimize ulaştık. Yanıt bekliyoruz" diyor.
Denize çivi çakmak için 17 ayrı kurumdan görüş alınması gerektiğini vurgulayan Kendiroğlu “Bu 17 kurum kendi arasında da 4- 5 bölüme dağılıyor. Bu konuyu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımıza defalarca aktardık, aktarıyoruz. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önceki dönemde çıkan yasayla işi kolaylaştırmak isterken daha da zor şekle soktu. Bu da yatırımların önünü kesti. 2,5 yıldır bir kaos halinde. Çevre ve Şehircilik Bakanımız ilgileniyor. Gerekli değişiklikleri yapacaklar inşallah" şeklinde konuşuyor.
SUALTI MÜZESİ BİR HAYALLE BAŞLADI
Side Sualtı Müzesi ile ilgili bilgi veren İnanç Kendiroğlu, şunları anlattı: “Bir gün bir belgesel seyrederken gördüğüm bir hayalle başladı. Türkiye'de niye yok dedim. Sonra Antalya Deniz Ticaret Odası Başkanı olmak nasip oldu. Akabinde BAKA bize alternatif turizmle ilgili projemiz olup olmadığını sordu. Kurumlara da böyle destekler verdiklerini söylediler. Ben de bu projeyi söyledim. Derken biz projeyi hazırlayıp sunduk. Onay geldi BAKA'dan. İhalelere çıkıldı, süreçleri tamamladık. Bu arada benim şirketim tekneler, dalışlar, sualtına yerleştirmelere sponsor oldu. Kendi katkılarımızla da kendi hayalimizi gerçekleştirmiş olduk. Açılışı geçen yıl yaptık. Çok ilginç bir tabir kullanıyorum ben. Sürekli pazar yeri gibi oluyor. Çok kalabalık. Eserler 12- 25 metre arasında bulunuyor. Dünyadaki profesyonel ve yarı profesyonel her türlü dalgıcı ağırlayabildiğimiz bir nokta haline geldi."
Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kendiroğlu, Side Sualtı Müzesi'nde 120 eser bulunduğunu anlatırken “Güzel tepkileri görünce bir tane daha yapalım dedim. Kemer'den talep gelmişti. Çok büyük bir turizm grubu sponsor olmak istedi. Onların sponsorluğunda çalışmalarımız devam ediyor. Demre Üçağız'da batık şehir teması ile sualtı müzesi açacağız. Bu sezon içinde yetişeceğini düşünüyorum" diyor.
ESKİ YÜZME HAVUZUNUN OLDUĞU NOKTA KIYMETE BİNDİ
Konyaaltı'nda eski yüzme havuzunun olduğu noktada yat yelken kulübü yapmak istediklerini ancak bürokratik engeller nedeniyle bunu gerçekleştiremediklerini söyleyen Kendiroğlu “Bir şeyi isteyince kıymete biner. Biraz bu boyuta geçti. Biz inşallah dönemimiz içinde oda binası, eğitimleri de içinde yapabileceğimiz bir tesis ve yat yelken kulübü gibi bir yapıyı şehrimize kazandırırız. Önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştireceğiz gibi görünüyor" dedi.
İŞ HAYATINDA TİTİZİM
İş hayatında titiz, tuttuğunu koparan biri olduğunu belirten Kendiroğlu hiçbir şeyi unutmadığını belirterek “Güçlü bir hafızam vardır çok şükür. Hatırlatırım hep. O ne oldu bu ne oldu diye sorarım" diyor. Annesi Sıdıka Kendiroğlu'nun ev hanımı, ablaları Aslıhan Kendiroğlu'nun mimar, Özlem Kendiroğlu'nun ise el sanatları ile ilgilendiğini anlatırken Manavat'ta tarımla uğraşan geniş bir aile olduklarını da sözlerine ekliyor.
YEMEK YAPMAYI ÇOK SEVİYORUM
Yoğun tempoda çalıştığını belirten Kendiroğlu kendine ayırabildiği zamanlarda yüzme ve deniz sporları yaptığını, arkadaşlarıyla bir araya geldiğini, film izlediğini, uzun yolculuklarında kitap okuduğunu söylüyor. 12 yaşından bu yana dalış sporu ile ilgilendiğini söyleyen Kendiroğlu, Türkiye, Mısır ve Hırvatistan'ın dalışta önemli ülkeler olduğunu vurguluyor. 'Bizim ülkemizde sualtı zenginliği çok fazla" diyen Kendiroğlu ortaokuldan bu yana denizle haşır neşir olduğunu vurguluyor. Yemek yapmayı çok sevdiğini de anlatan Kendiroğlu, “Yemek yaparken beynim dinleniyor. Geçenlerde arkadaşlara tepsi kebabı yaptım. Arkadaşlarım yaptığım yemekleri çok beğeniyor" şeklinde konuşuyor.
MAVİ TUR TÜRKİYE'NİN MARKASI
Mavi Tur'un Türkiye'nin markası olduğunu vurgulayan Kendiroğlu, bu işi yapanların hepsinin Antalya firmaları olduğunu belirtiyor. Kendiroğlu “Hem şehrin ekonomisine fayda sağlıyorlar hem de doğrudan ülkemiz ekonomisine kazandırıyorlar. Bunu yapanlar bizim üyelerimiz. Mavi Tur'un destinasyonu Antalya, Fethiye, Marmaris, Bodrum ve Kuşadası. Dolayısıyla buradan başlayan tur orada bitiyor. Ya da orada başlayan tur burada bitiyor gibi bir mantık var. Alıveriş olarak bakarsanız, turlarda yiyecek içecek yolculara ait olduğu için bu tip alışverişler de şehirden yapılıyor. Teknelerin konakladığı durak noktalarında artılar oluyor" diyor.
DENİZDE ÇÖP TOPLAMA TEKNESİ OLACAK
İMEAK Deniz Ticaret Odası olarak yaptıkları hizmetlerden de sözeden Kendiroğlu, denizde çöp toplama teknesi projesini şöyle aktarıyor: “Teknelerin sıvı ve katı atıklarıyla deniz yüzeyine rüzgar ve akarsularla gelmiş olan çöpleri toplayacak. Sürekli denizde olacak. Kolluk kuvveti gibi. Onay verilirse önümüzdeki sezon projeyi hayata geçireceğiz. Ayrıca su sporları noktalarına belli bir düzen getirmek için eğitim çalışmalarına başladık. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile protokol imzaladık. Çok yeni imzadan çıktı. Su sporları çok denetimsiz değil ama biraz düzene girmesi gerekiyor."
TÜRKLER DENİZDEN UZAK DEĞİL ASLINDA
Türk insanının denizden uzak olup olmadığıyla ilgili soruya Kendiroğlu şöyle yanıt veriyor: “Uzak değil aslında. Akdeniz'de Yörüklük hakim olduğu için biraz ondan kaynaklanıyor. Ulaşım ve imkanlar denize yönelik olduğu için bu işin başını çeken Karadeniz'dir. Kaptanların çoğu Karadeniz'den çıkar. Karada çok fazla iş imkanı olmadığı için mecburlar ve denizcilik orada biraz daha fazla gelişmiştir. Karadeniz sahilinde her 10 kilometrede bir deniz yapısı vardır. Bizde ise buradan çıktığınız zaman bir sonraki ta Alanya'da."
Kaynak: Hürriyet
Deniz Haber Ajansı