Kıbrıs çıkarmasından bir hafta önceydi… İki Türk denizaltısı, gizlilik içinde Doğu Akdeniz’e açıldı. İki denizaltı İngiliz gemisiyle savaşın eşiğine geldi; taciz sinyali gönderildi. Nefesler tutulmuştu… 41 yıl önceki o anları, harekâta katılan iki denizci Gökhan Karakaş'a anlattı.
Kıbrıs çıkarmasının 41. yıldönümünde, harekâta katılan denizciler denizaltındaki bilinmeyenleri anlattı. “Ayşe tatile çıkdı” parolasıyla düzenlenen harekâttan 1 hafta önce, büyük gizlilikle Doğu Akdeniz’e açılan 2 denizaltının İngiliz gemileriyle savaşın eşiğine geldiği, olası çatışmayı araya giren bir Rus gemisinin önlediği ortaya çıktı.
Kıbrıs adasına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adaya yaptığı çıkarmadan 1 hafta önce, 2 Türk denizaltısının Doğu Akdeniz’in derinliklerinde ateşlenmeye hazır torpidoları ile görev yaparken 2 İngiliz gemisiyle sıcak karşılaşma yaşadığı 41 yıl sonra ortaya çıktı.
‘Tüm fazlalıkları atın’
20 Temmuz 1974’de gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümünde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı TCG Cerbe ve TCG I. İnönü adlı denizaltılar, kritik ve zorlu bir görev için Akdeniz’e açıldı. Denizaltıların görevi, çıkarmayı haber alacak olan Yunanistan, İngiltere ya da ABD’den gelecek bir askeri yardımı engellemekti.
O gün TCG Cerbe adlı denizaltıda seyir harekât yüzbaşısı olarak görev yapan Taliğ Duru, 41 yıl önce sualtında yaşanan sıcak anları anlattı. Harekata Yüzbaşı olarak katılan Taliğ Duru, 41 yıl önce yaşadıklarını Gökhan Karakaş’a anlattı.
Harekâttan 2 ay kadar önce Ereğli’de bulunduklarını anlatan Duru, acilen Akdeniz’e inme emrinin gelmesiyle olağandışı bir gelişme yaşandığını anladıklarını söyledi. Kendilerine Mersin’e gitme nedenlerinin açıklanmadığını belirten Duru, şunları anlattı:
“Emir gizliydi. Ama biz planlı tatbikattan farklı bir operasyon olacağını fark ettik. Yarbay Orhan Özdemir komutasında Mersin’e gittiğimizde I. İnönü de geldi. ‘Gemideki tüm fazlalıkları atın, savaş durumunda adanın batısında göreve gidin’ emri verildi. 13-14 Temmuz’da Baf’ın 40 mil açığından Antalya Körfezi’ne kadar olan bölgede göreve başladık. Gerçek bir savaşta olduğumuzu ve çıkarma yapılacağını komutanımız orada söyledi.
20 Temmuz sabahı, periskop derinliğinde (15 metre) telsiz antenini dışarı çıkardığımızda haber geldi ve çıkarmanın yapıldığını öğrendik. 21 gün su üstüne çıkmadık, yıkanmadık, tıraş olmadık ve serbest kıyafetle gezdik. 84 denizaltıcı sessiz ve derinde bekledik. Taze yemek bir yana, avuç kadar peksimet ve konserve ile karnımızı doyurduk. Temiz havayı su üstüne gönderdiğimiz havalandırma ile kısıtlı olarak elde ettik. Çok zor şartlar altında gemimiz derinlerin koruyucusu oldu.”
‘Torpido atacak sandık’
Duru, İngiliz gemisiyle karşılaşma anını da şöyle anlattı: “Sıcak çatışmaya en çok yaklaştığımız an, İngiliz savaş gemisiyle yaşanan gerginlikti. Çıkarma olunca uluslararası ortam gerildi. İngiliz üssü Baf’tan çıkan bir İngiliz muhribi bizi buldu. Tam üstümüzde durdu ve taciz sinyali gönderdi. Sualtı bombası ya da torpido atacağını düşünmeye başladık. Biz de torpidolarımızla karşılık verecektik. Gerginlik 1 saat kadar sürdü ve ikimizi de fark eden bir Sovyet(Rusya) gemisi aramıza girdi. Karşılıklı ateş açmamızı engelledi.”
Kod adı Atilla’da 498 asker şehit oldu
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatıyla 20 Temmuz 1974 günü başlattığı Kıbrıs çıkarması, 14 Ağustos’ta Türk birliklerinin başkent Lefkoşa’ya girmesiyle sonuçlandı. Kod adı ‘Atilla’ olan ilk harekâttan 2 gün sonra Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla ateşkes ilan edilse de, 8 Ağustos’ta bu kez “Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla adaya ikinci bir çıkarma yapıldı.
‘Akdeniz’in en sıcak günleri’
Kıbrıs Barış Harekâtı’yla ilgili araştırmalar yapan tarih araştırmacısı Levent Karataş, denizaltıların karşıdan hasmane (düşmanca) tavır gelmeden ateş etmeme emri aldığını belirtti. Karataş, “Doğu Akdeniz, tarihinin en sıcak günlerini 20 Temmuz 1974 sonrasında yaşadı. Uluslararası güçler gövde gösterisi yapmak için en iyi savaş araçlarını bölgeye göndermişti. Sovyetlerin fırkateynleri ve ticaret gemileri, İngilizlerin fırkateyn ve nükleer denizaltıları Kıbrıs çevresindeydi. O dönemde hem NATO hem Doğu Bloku Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah satıyordu. Türk denizaltıları çok kritik ve başarılı bir operasyona imza atarak derinlerde güvenliğimizi sağladı” yorumunu yaptı.
‘O an çocuklarımı düşündüm’
Kıbrıs adasının doğusunda görevlendirilen I. İnönü denizaltısının elektrik astsubayı Hilmi Durgun ise, göreve gitmeden önce tabak, sandalye ve masaları bile Mersin limanında bıraktıklarını belirterek, 41 yıl önceki sıcak Temmuz’u şu sözlerle özetledi: “İtalya açıklarında NATO tatbikatından dönmüştük. Yeni göreve anlam veremedik. Yarbay Gürol Ediz komutasında 2 ay önce Mersin Limanı’nda olduk. Gemideki tüm fazlalıkları çıkardık. Hatta masa, sandalye ve kırılmamaları için tabakları bile bıraktık. Gölcük’ten ustalar geldi denizaltının teknik aletlerini bakımdan geçirdi. Kritik cihazlarımızın kontrolü yapıldı. Her şey öylesine gizli tutuluyordu ki göreve başladığımızda savaşa girdiğimizi öğrendik.
Bir İngiliz nükleer denizaltısı bizi yakaladı. Bizden çok daha gelişmiş ve güçlüydü ama karşılık vermeye hazırdık. Sonar operatörümüz bize bir torpido gönderdiğini söyledi. Hepimiz birkaç saniye sonra gerçekleşecek patlamaya hazırladık. Gözlerimizi ve kulaklarımızı kapayıp patlamayı bekledik. Ben o an çocuklarıma veda bile edemeyeceğimi düşündüm. Ama patlama olmadı ya da bize isabet etmedi. Sonradan nükleer denizaltıların savaş durumunda yanıltıcı torpido sesi yolladığını ve hemen oradan uzaklaştığını öğrendik. Yani bizimle savaş oyunu oynamıştı ve bizi denemişti. Biz de torpido ile karşılık versek savaş sebebi sayabilir bizi batırabilirdi. Bu kritik görevi atlatmanın gururunu yaşıyorum.”
Kaynak: Milliyet- Gökhan KARAKAŞ