Ticari Gemilere Yeni Tehdit
Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF), Yemen’deki Husi güçlerinin Kızıl Deniz’de gerçekleştirdiği ticari gemilere yönelik saldırıları derhal durdurması yönünde acil bir çağrıda bulundu. Federasyon, saldırıların yanı sıra rehin tutulan gemi mürettebatının bir an önce serbest bırakılmasını ve bölgede kalıcı bir barış ortamının sağlanmasını talep ediyor.
Hafta başında Husiler, Gazze’de ilan edilen yeni ateşkesin ardından İsrail’e ait olmayan gemilere yönelik saldırılarını geçici olarak durduracaklarını duyurdu. Ancak grubun, İsrail’e bağlı veya İsrail bayraklı ticari gemilere “ateşkes anlaşmasının tüm aşamaları uygulanana kadar” tehdit içeren tutumunu sürdürdüğü belirtiliyor. Dahası, Husiler; İsrail, ABD ve Britanya bağlantılı gemilere yönelik kendi ifade ettikleri “yaptırımları” da ateşkesin gidişatına bağlı olarak gevşeteceklerini ya da yeniden uygulayacaklarını söylüyor.
Söz konusu açıklamalar, son aylarda Kızıl Deniz’den geçen gemilere yüzlerce füze ve İHA saldırısı düzenlenmesinin ardından geldi. Bu saldırılar sonucunda iki ticari gemi batarken en az dört denizci hayatını kaybetti. Bölgedeki gemi trafiği ve deniz yolu taşımacılığı, stratejik öneme sahip Kızıl Deniz rotasında ciddi bir belirsizliğe ve riske maruz kalmış durumda. Özellikle “True Confidence” adlı gemiye yapılan füze saldırısı, Husilerin sözlü taahhütlerinin tek başına mürettebatın can güvenliğini sağlamaya yetmeyeceğini ortaya koyuyor.
ITF Genel Sekreteri Stephen Cotton, bölgedeki tüm denizcilerin güvenliği için bu gerilimin kalıcı şekilde sonlandırılması gerektiğini vurguluyor. Cotton’a göre, Husilerin tek taraflı açıklamalarının ötesinde, “saldırıların hemen ve koşulsuz biçimde sona erdirilmesi” ve “rehin tutulan tüm mürettebatın serbest kalması” şart. ITF, uzun vadeli çözümler için hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve denizcilik sektörü temsilcileriyle koordineli çalışmalar yürüteceğinin altını çiziyor.
Özellikle “Galaxy Leader” adlı geminin mürettebatının halen alıkonulması, sektör çalışanlarının tedirginliğini artırıyor. ITF Denizciler Bölüm Başkanı ve Seafarers International Union (SIU) Başkanı David Heindel, “Her ne kadar Husiler geçici bir durdurma kararı aldıklarını açıklasa da bu rehinelerin derhal salıverilmesi ve daha fazla risk oluşmaması için somut adımlar gerekiyor” diyor.
Bu gelişmelere rağmen denizcilik sektöründeki birçok uzman, Kızıl Deniz rotasının yakın gelecekte de yüksek risk içereceğini öngörüyor. ITF ise saldırılar tamamen sonlandırılıp güvenlik garantisi sağlanana kadar firmaların alternatif rotaları değerlendirmeleri gerektiğini vurguluyor. Öte yandan, ateşkesin kalıcı hâle gelmesi ve insani yardımların Gazze’ye ulaştırılması da bölge istikrarı için önem taşıyor.
Husilerin sıklıkla hedef aldığı Kızıl Deniz, Türkiye dahil birçok ülkenin limanlarıyla bağlantılı transit yükler için kritik bir konuma sahip. Özellikle Türkiye’nin Akdeniz limanları ve Marmara Bölgesi’ndeki limanlarından Ortadoğu’ya ve Doğu Afrika’ya yapılan sevkiyatlarda bu rota büyük önem taşıyor. Kızıl Deniz’de yaşanacak olası bir tırmanışın, Türk deniz taşımacılığının nakliye maliyetlerini artırabileceği ve teslimat sürelerinde gecikmelere yol açabileceği belirtiliyor.
ITF, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesi memnuniyetle karşıladığını açıklarken, tarafların anlaşmaya sadık kalması ve bölgedeki insani krizlerin hafifletilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Sivil halkın ve ulaştırma çalışanlarının can güvenliği sağlanmadan, bölgedeki istikrarsızlığın sürme riskine işaret eden örgüt, kalıcı bir barışın tesisi için diplomatik çabaların hızlandırılmasını talep ediyor.
Bölgedeki hassas güvenlik dengeleri, uluslararası deniz taşımacılığını doğrudan etkiliyor. ITF, sektör temsilcilerinin ve ülkelerin ortak paydada buluşarak Kızıl Deniz’i yeniden güvenli hâle getirecek somut adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Hedef, mürettebatın ve gemi operasyonlarının güvencede olduğu uzun vadeli bir istikrar ortamının sağlanması.
Türk Deniz Taşımacılığına ve Limanlara Etkisi
Kızıl Deniz’deki istikrarsızlık, Türkiye limanlarından çıkan ve Uzak Doğu’ya veya Afrika ülkelerine yönelen gemileri de dolaylı olarak etkileyebilir. Yük taşıma maliyetleri ve sigorta giderleri artarken, olası gecikmeler Türk limanlarının rekabet gücünü sınayabilir. Bu nedenle Ankara’nın diplomatik girişimlerde aktif olması, hem yerli armatörlerin hem de denizcilik sektörünün genel çıkarı için önem taşıyor.
DENİZ HABER AJANSI
