2013 yılının 3 Ekim tarihinde Akdeniz’deki Lampedusa adası açıklarında 545 Afrikalı göçmen taşıyan bir geminin batması sonucu 390 insanın boğularak hayat vermesiyle beraber, Kruvaziyer şirketleri için alarm verilmişti. Akdeniz bundan böyle aynı zamanda en büyük mezarlık denizi de olmuştu…
Her ne kadar İtalya limanlarının kültürü, İspanya sahillerini renkliliği, Yunan adaları, Türkiye’nin doğal güzelliklerini taşıyan koyları ve Doğu ve Güney Akdeniz’in tarihi eserleri kruvaziyer gemileri için bir vazgeçilmez olsa da, Akdeniz’in tamamı artık bu gemiler için ciddi bir risk faktörü. Akdeniz’i tamamen programdan çıkarmayı grup içinde tartışan ilk isim Carnival Cruises.
Kruvaziyerler mülteciler için durup, yardım etmek zorunda
Uluslararası sözleşmeler, kruvaziyerleri bağlıyor. Yardım isteyen bir mülteci gemisi göründüğünde, gemi durup bu insanları gemiye almak zorunda. İşte sorun tam da burada. Zira gemini durması ve mültecileri alması her kurtarma operasyonunda sadece 6-12 saatlik bir gecikme anlamına gelmiyor, aynı zamanda mültecileri kimse istemediği için ‘bu mültecileri hangi limana bırakabilirim?’ sorunu her seferinde ciddi diplomatik sorunlara sebep oluyor ve kruvaziyer gemisinin tüm programını alt-üst ediyor.
Dahası, çoğu zengin turist sahili veya limanı mültecilerle dolu bir limanda demir almak bir yana, böyle bir limanı görmek bile istemiyor. Artık kruvaziyer yolcuları Akdeniz yerine Atlas Okyanusu, Pasifik veya Hint Okyanusu hedefleyen programlara odaklanıyor.
Birçok kruvaziyer şirketi Türkiye sahillerini terör korkusundan çok ‘mülteci kalabalıkları’ yüzünden programdan çıkardı. Yani ‘terör tehlikesi’ söylemi sadece bir bahane. Çok sayıda Yunanistan limanının da programdan aynı tarihlerde çıkartılmış olması bunun en iyi belgesi.
Büyük kruvaziyer operatörü şirketlerinden biri olan Carnival Cruises grubunun genel müdürü Arnold Donald, diplomatik dili bir kenara bırakıyor: “Mülteci sorunu büyük bir toplumsal yara ve birçok insan için trajik bir gelişme olsa da, aynı zamanda kruvaziyer turizmi açısından da bir felaket. Yolcular mültecilerle dolu gemileri görmek ve vicdan azabı çekmek veya bu insanlar için üzülmek için binlerce dolar vererek, yılın en değerli günlerini geçirmek istemiyor.”
Alman turizm basınına konuşan Donald, Carnival gemisinin 2015 ‘de 2 kez mülteci gruplarını gemiye aldığını ve tüm programını iptal ettiğini hatırlattı ve şirketin her seferde büyük zararlar kaydettiğini belirtti. Donald’a göre Akdeniz kruvaziyerler için mali açıdan ciddi bir risk.
Norwegian, Carnival veya Costa Crociere gibi büyük gruplar Türkiye dahil, Doğu Akdeniz limanlarının tamamını çoktan programdan çıkardı bile. Ancak TUI (Mein Schiff grubu) şimdilik programda bir değişiklik yapmadı ve Antalya, Bodrum, Kuşadası ve Marmaris gibi limanları programda tuttu.
Ancak grubun basın sözcüsü Friederike Grönemeyer açık kapı bırakıyor: “Şimdilik Alman Dışişleri Dairesi’nin seyahat uyarılarını dikkate alıyoruz. Bu yönde bir uyarı gelirse, kısa vadeli de olsa program değişebilir”.
Kruvaziyer gemilerinin limanlara yanaşmaması, İsrail, Mısır, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelere yüz milyonlarca dolar zarara mal oluyor.
Deniz Haber Ajansı