Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), Kuzey Kutup Dairesi bölgesinde (Arktik) küresel iklim değişikliği etkileriyle yaşanan değişimlerin insan ve çevre güvenliğini tehdit ettiği ve bölgeyi jeopolitik gerilimlerin odağı haline getirdiği konusunda uyardı. SIPRI, Arktik bölgesindeki iklim kaynaklı değişimlerin bölge jeopolitiğine etkisini değerlendirdiği rapor yayımladı. "Değişen Arktik'in Jeopolitiği" başlıklı raporda, küresel iklim değişikliğinin Arktik Okyanusu ve kıyısındaki topraklarda çevre, ekonomik etkinliklerin ve insan topluluklarının yaşamında köklü değişimlere sebep olduğu belirtildi. Geçen yıl bahar ve yaz aylarının 1979'dan bu yana kaydedilen en yüksek aylık sıcaklık ortalamalarında ilk 3 sırada yer aldığı, yaz sıcaklık ortalamalarının olağan değerlerin 3-4 derece üstünde olduğuna dikkati çekilen raporda, bunun deniz buz örtüsünü, permafrost toprakları, kar seviyesini ve buzulları olumsuz etkilediği ifade edildi. Raporda, 1979-2019'da 82 bin 400 kilometrekare yüzölçümünde buz örtüsünün yok olduğu belirtilerek, bunun 10 yılda ortalama yüzde 12,9'luk bir kayıp anlamına geldiği, bilim insanlarının artık buzun bulunmadığı bir Arktik Okyanusu'nu ihtimal dışı görmediğine işaret edildi. Buz örtüsünün azalmasının yeni deniz ticareti rotaları bulunması ve bölgedeki yeraltı kaynaklarının çıkarılması için yeni ekonomik fırsatlar ortaya çıkardığı işaret edilen raporda, ülkeler arası rekabet, karasuları anlaşmazlıkları ve seyrüsefer güvenliği gibi sorunlar nedeniyle bölge ülkeleri arasında gerilimler yaratmaya aday olduğu vurgulandı. Raporda, bölgede başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerinin, Arktik çevresindeki askeri varlıklarını giderek artırdığına dikkat çekildi.
Rusya'nın askeri konuşlanması
Rusya'nın 2011'den bu yana bölgede Sovyet döneminden kalma bazı askeri üslerini yeniden faaliyete geçirdiği uçak pistlerini ve radar istasyonlarını restore ettiği anımsatılan raporda, nükleer denizaltıları ve büyük gemileri içeren Kuzey Filosu'nu modernize ettiği belirtildi. Raporda, Rusya'nın Aralık 2014'te Bütünleşik Stratejik Kuzey Komutanlığını kurarak, bölgedeki farklı kuvvetlere ait askeri birlik ve unsurları tek elde topladığına dikkat çekildi. Raporda, Rusya'nın bu askeri konumlanışının, Arktik buz örtüsünün seyrelmesiyle açılan ticaret yollarının güvenliğini sağlamayı, tehditlere açık hale gelen kıyılarını korumayı ve Kuzey Atlantik'te NATO'nun stratejik üstünlüğüne karşı denge ve tehdit oluşturmayı amaçladığı değerlendirmesi yapıldı.
Çin'in ekonomik ilgisi
Öte yandan raporda, Çin'in de yükselen küresel güç olarak bölgeye yönelik ilgisinin arttığı ifade edildi. Çin Dışişleri Bakanlığının 2018 başında yayımladığı siyaset belgesinde, bölgede madencilik ve akaryakıt üretimi, bilimsel araştırma ve diplomasi alanındaki hedeflerini sıraladığı anımsatılan raporda, ülkenin "Buz İpek Yolu" adını verdiği ticaret yolu üzerinde gemiciliği geliştirerek bölgede aktif paydaş olma niyeti ortaya koyduğu belirtildi. Raporda, ülkenin gelecekte bölgede askeri varlık oluşturma yoluna gitmesinin beklenmediği ancak küçük kıyı ülkelerinin yarattığı ekonomik nüfuzun bölge ülkelerinin endişelerine sebep olduğu vurgulandı.
ABD, Rusya ve Çin etkisinden rahatsız
Raporda, Rusya ve Çin'in bölgedeki artan etkisinden rahatsız ABD'nin buna karşı hamle arayışında olduğu, bu devletler arasındaki küresel güç mücadelesinin hızla Arktik bölgesine yayılabileceğine işaret edildi. Savunma Bakanlığının 2019'daki "Arktik Stratejisi" siyaset belgesinde, Rusya ve Çin'in varlığına karşı ABD'nin Kuzey Atlantik ve Arktik Okyanusu'nda muhrip ve buzkıran gemi gücünü artırması gerektiği tavsiyesine yer verilen raporda, ABD'nin Rusya'nın Kuzey Atlantik'te Rus askeri varlığının artması üzerine, Soğuk Savaş sonrası lağvedilen donanmanın 2. Filosu'nu yeniden kurduğu hatırlatıldı. Öte yandan ABD Sahil Güvenliğinin de uzun süren bütçe tartışmalarının ardından 2020'de buzkıran gemi filosuyla donatılmasına karar verildiği belirtildi.
DENİZ HABER AJANSI