Marmara Denizi'nde gübrelenme yaşandığını belirten uzmanlar, kirlenme artışına bağlı meydana gelen plankton patlamalarında son 15 yıllık dönemde adeta ‘patlama’ yaşandığı tespitinde bulunuyor. Marmara Denizi’ndeki canlı yaşamının sona erdiğini ortaya koyan kirliliğin ulaştığı boyut, suyun rengine yansıdı.
"5 AYDA 4 PLANKTON PATLAMASI"
Marmara Denizi geçtiğimiz günlerde adeta kırmızıya boyandı. Deniz suyundaki bu değişimin besin tuzu (kirlenme) artışından kaynaklandığını söyleyen İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, "Objektiflere yansıyan bu görüntü tipik bir plankton patlamasıdır. 2000 yılında tüm yıl boyunca sadece 2 kez plankton patlaması görülürken, bu olay 2015’in 5 aylık döneminde 4 kez meydana geldi. Marmara Denizi’ndeki eko sisteminin kendini toparlaması için ciddi yatırıma ihtiyaç var. Marmara Denizi’ni kuşatan belediyelerin neredeyse tamamına yakını atıklarını denize deşarj ediyor. Ayrıca Tuna Nehri’nden Karadeniz’e ardından da İstanbul Boğazı’nda Marmara’ya dökülen kirleticilerin etkisini unutmamak gerekir. Ne yazık ki yapılanlar çok yetersiz" diyor.
"DENİZDE GÜBRELENME YAŞANIYOR"
Su Ürünleri Mühendisi Doç. Dr. Melek İşinibilir de, denizdeki değişimi şöyle açıklıyor; “Marmara, son 30 yıldır yoğun kirlilik baskısı altında. Son 3-4 yıldır da özellikle bahar aylarında Red-Tide dediğimiz plankton patlamaları yaşanıyor. Renk değişimini Nisan ayından bu yana gözlemliyoruz. İzmit Körfezi’nde başlayan renk değişimi Marmara Denizi’nin iç kısımlarına doğru yayılıyor. Deniz içinde doğal olarak bulunan, gözle görülmeyen mikroskobik canlı türleri, kirliliğe bağlı olarak artışa geçiyor. Denizdeki azot ve fosfor dengesinin değişimi plankton patlamalarına yol açarak ortaya bu tür vahim görüntüleri çıkartıyor. Örnek vermemiz gerekirse bir anlamda denizde gübrelenme yaşanıyor.
DENİZANALARI ÇOĞABİLİR
Marmara’da ortaya çıkan plankton patlaması ve kirliliğin nedeni organik atıklar ve kanalizyon kirliliği. Toksit madde kirlenmelerinden dolayı önümüzdeki günlerde toplu balık ölümleri yaşanabilir. Ayrıca midyeler denizdeki toksit maddeleri bünyelerinde biriktirirler. Bu açıdan da riskli bir durum söz konusu. İstanbul başta olmak üzere İzmit, Bursa, Balıkesir ve Trakya’daki sanayi bölgeleri Marmara’yı olumsuz etkiliyor. Tarıma bağlı ilaçlama ve gübreleme de yağmurlarla birlikte denize akarak organik kirlilik yaratıyor. Bundan sonra denizanalarında ciddi artışlar görebiliriz."
"DENİZDE OKSİJEN SIFIR SEVİYESİNDE"
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Su ve Atıksu Komisyonu Başkanı Selahattin Beyazıt da, “Marmara Denizi’nde alg (yosun) ve plankton(mikroskobik canlı türleri) üremesinde ciddi artışlar olduğunu gözlemliyoruz. Mikroskobik canlı türleri özellikle sıcak hava ve mevsim geçişlerinde çok daha hızlı üreyip renk değişimlerine neden oluyor. Maalesef, Marmara Denizi’nin birçok yerinde çözülmüş oksijen oranı sıfır seviyelerine kadar gerilemiş durumda. Bu durum canlı yaşamının yok olması anlamını taşıyor. İstanbul, sularının sadece yüzde 40 arıtılıyor. Yüzde 60’lık atıksu oranı ise Marmara ve Boğazlar’a veriliyor. Arıtma tesislerinin kapasiteleri yeterli değil” görüşünde.
Deniz Haber Ajansı