Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, “Türkiye Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi Kapsamında Kapasite Geliştirme Projesi” tanıtım programına katıldı.
Toplantıda konuşan Bakan Sarı, denizlerin ülkelerin dünyaya açılan en önemli kapıları olduğuna dikkat çekerek, “Bu anlamda Türkiye’nin vitrini olan denizlerimizde bizim için hem yaşam hem de geçim kaynağımız olmaktadır. Karadeniz’in coşkusu, Marmara’nın asaleti, Ege’nin misafirperverliği, Akdeniz’in stratejik konumu Türkiye’nin varlığını güçlendiren çok güçlü unsurlardır. Bu nedenle karnımızı doyuran, ticaretimizi taşıyan, sosyalleşmemizi sağlayan denizlerimizi korumak ve iyi bakmak en önemli görevlerimizdendir. Bizi bir araya getiren direktifin temel amacı da deniz ve kıyı sularında devam eden çalışmaların ekosistem tabanlı yönetim anlayışıyla düzenlenmesidir. Ekosistem tabanlı yönetimden kastımız, çevre ve insanı bir bütün olarak ele alıp bu birlikteliği uyumlu bir şekilde yönlendirmektir. Bu çerçevede 15 Şubat itibariyle başlatılan projemiz üç temel hedefle belirlenmiştir. İlk olarak idari ve teknik kapasite geliştirilecek. Ardından ise direktif kapsamında denizlerimiz için değerlendirme raporları hazırlanarak, çevresel önlem programları belirlenecek. Son olarak ülkemiz deniz sularına özgü çevre durumları incelenecek ve denizlerimiz hakkında detaylı analiz yapılacak. Bu proje sonucunda ülkemizde ilk defa denizlerimizin durumu hakkında sosyoekonomik analizler tamamlanmış olacak. Böylece, Türkiye’nin denizlere yönelik politikalarının daha kapsamlı bir biçimde ele alınması sağlanacak ve denizin ülke ve insan yaşamına etkisi ile ilgili daha nitelikli çalışmalar yapılacaktır. Denizlerimiz de kirlilik olan bölgeler bu çalışma ile analiz edilecek, yapılan analizler sonucunda alınacak tedbirler ile temiz denizlerin göstergesi olan mavi bayraklı plaj sayımız artacaktır. Bu da ülkemize daha çok turist kazandırırken, Türkiye hem dünyada ki prestijini arttıracak hem de sosyal ve ekonomik anlamda kazanç sağlayacaktır” dedi.
“HEM BALIKÇIMIZ DENİZDE, VATANDAŞIMIZ DA SOFRASINDA ÇOK DAHA BALIK GÖRME İMKANINA KAVUŞACAK”
“Türkiye Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi Kapsamında Kapasite Geliştirme Projesi” ile denizlerin daha verimli kullanılacağına dikkat çeken Fatma Güldemet Sarı, “Bugün pek çok balık türünü sularında barındıran Türkiye, denizlerinde yapılacak analizler sonucunda bu balık türlerinin daha çok barındığı alan haline gelecektir. Böylelikle hem balıkçımız denizde, vatandaşımız da sofrasında çok daha balık görme imkanına kavuşacak. Ülkemiz, dünya üzerinde en özel ve güzel coğrafi konuma sahiptir. Üç tarafının denizlerle çevrili olmasının yanı sıra, denizlerimizde ki hareketlilikte bu önemi arttırmaktadır. Türkiye için deniz demek yaşam, geçim kaynağı ve sosyalleşmek demektir. Bu saydıklarımızla ulaşım, balıkçılık, turizm ve hem sosyal hem de ticari pek çok yaşam alanı oluşturmuş oluyoruz. Bu yaşam alanlarını oluştururken, maalesef tüm dünyanın maruz kaldığı deniz kirliliği ile de savaşmak durumunda kalıyoruz. Kıyı bölgelerinde artan nüfus, sanayileşme, aşırı avlanma ve denizcilik faaliyetleri denizlerimizdeki tahribatı arttırıyor. Bizim hedefimiz deniz ekosistemi içerisinde bu yıpranmayı en az seviyeye indirmektir. Uluslararası niteliğe sahip denizlerimiz ile ilgili öncelikle ulusal, ardından da bölgesel sözleşmelerin gerekliliklerini yerine getirme gayretindeyiz. Adımlarımızı Barcelona ve Bükreş gibi bölgesel deniz sözleşmeleri kapsamındaki yükümlülüklerimizin farkında olarak atıyoruz. AB’ye katılım sürecinde de doğrudan veya dolaylı olarak deniz çevresinin korunması ile ilgili birçok mevzuat oluşturulmuştur. Bu kapsamda AB ile direktiflerin Türkiye ile uyumlu hale getirilmesi, bakanlığımızın sorumluluk alanında yer almaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak ulusal önceliklerimiz kapsamında denizlerimizi gelecek nesillere ve verimli bir şekilde ulaştırmak için bütün imkanlarımızı seferber etmiş bulunmaktayız” diye konuştu.
“MAVİ BAYRAKLI PLAJLAR SIRALAMASINDA TÜRKİYE, İSPANYA’NIN ARDINDAN DÜNYA İKİNCİSİ DURUMUNDADIR”
Çevrenin herkesin kolaylıkla söz söyleyebildiği, polemiğe açık bir alan olduğunu ancak bilimsel anlamda oldukça teknik bir alan olduğunu kaydeden Bakan Sarı, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle yaptığımız işleri siyasi odaklı değil, bilimsel araştırmalara bağlı, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerimizin çalışmaları kapsamında yürütüyoruz. Özellikle çevre konusunda Türkiye’yi ileriye taşıyacak, bizleri olumlu yönlendirecek her kesime kapılarımızı açıyoruz. Çalışmalarımızda biz yaptık oldu anlayışından çok gelin fikrinizi belirtin diyerek konunun uzmanlarını görüş alışverişine davet ediyoruz. Bu çerçeveden baktığımızda hükümetlerimiz döneminde denizlerimize yönelik hassasiyetimizi ortaya koyacak iyi bir sınav verdiğimiz kanaatindeyim. Uluslararası niteliğe sahip denizlerimizde önce ulusal güvenlik diyor, ardından da dünya ile uyumlu bir politika yürütmeye gayret ediyoruz. Temiz denizlerin bir göstergesi olan mavi bayraklı plajlar sıralamasında Türkiye, İspanya’nın ardından dünya 2’ncisi durumundadır. Hedefimiz dünya birincisi olmaktır ve 2023’e doğru giderken Türkiye’yi mavi bayraklı plaj sıralamasında birinci hale getirmektir. 2002 yılında ülkemizde mavi bayraklı plaj sayısı 127 ve marina sayısı 12 iken, 2015 yılında bu sayı 436 mavi bayraklı plaj ve 22 adet mavi bayraklı marina olmak üzere 458’e ulaşmıştır. Küçük teknelerin ve yatların atıklarını takip etmek üzere bakanlığımız, mavi kart uygulamasını başlatmıştır. Bu uygulama kapsamında 17 bin tekneye mavi kart verilmiştir. Ülkemizde gemi atık yönetim sisteminin gözden geçirilmesi ve AB ile tam uyumluluk sağlanabilmesi için gemi kaynaklı deniz kirliliğinin önlenmesi için kapasite geliştirme projesi başlatılmıştır. Bakanlığımız tarafından balıkçı barınaklarında çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla da projeler hazırlanmıştır. Bu kapsamda Balıkesir ve Çanakkale illerinde iki balıkçı barınağına bakanlığımız tarafından atık alım tesisi kurulması sağlanmıştır.”
Deniz Haber Ajansı