Milli Gemi Projesi’nin (MİLGEM) isim babası, 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek vefatının altıncı yılında Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı. Etkinlikte ayrıca Prof. Dr. Havva İşkan, “Denizcilerin Selameti için Yaptırdım: Patara, İmparator Nero Deniz Feneri” başlıklı bir konferans verdi.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan KÜDENFOR Kurucu Direktörü, Emekli Tüma. Cem Gürdeniz, Örnek Amiral’in en büyük eseri olan MİLGEM projesinin ADA sınıfı korvetlerini dördüncüsü TCG Kınalıada’nın Uzakdoğu seyrinde Hint Okyanusu’nda Maldivler’e hareket halinde olduğunu hatırlattı.
Gürdeniz şunları söyledi :
Örnek seçkin bir liderdi
“Kınalıada’nın gemi amblemine yer alan sloganı her şeyi özetliyor: “Mavi Vatana Adanmışlar”. Cumhuriyet Donanmasına nitelik ve yetenek boyutunda sınıf atlatan Amiral Örnek Mavi Vatana Adanmış bir bedene ve ruha sahipti. Bugün bedenen aramızda değil, ancak asil ruhu her zaman aramızda.
Amiral Örnek devlete deniz gücü ve jeopolitik etkileşim alanında en önemli ve büyük somut katkıları sağlamış büyük bir devlet adamı ve denizci olarak olağanüstü yeteneklere ve mütevaziliği ile öne çıkmış seçkin liderlik özelliklerine sahipti. Özden Örnek, gerçek anlamda Cumhuriyet Donanmasını 21’inci yüzyıla hazırladı. Donanmanın gerek kuvvet yapısı gerekse temel doktrin ve stratejinin oluşmasında büyük rolü olmuştur. 2003-2005 yılları arasındaki kuvvet komutanlığı döneminde 50’nin üstünde gemi ve ana sistemin milli yetenek ve olanaklarla envantere katılma süreci projelerinin hepsinin altında onun imzası vardır.
“Başaramazsınız dediler. Başardık”
17 yıllık amirallik döneminde sadece deniz gücümüzün donanım ve kuvvet yapısına yönelik girişim ve projeleri ile öne çıkmadı. Strateji, taktik, konsept, doktrin ve hepsinden önemlisi deniz kültürü alanlarında da büyük katma değerler sağladı.
Cumhuriyet Donanmasına kazandırdığı sayısız katma değerler içinde şüphesiz en büyük ve ölümsüz olanı MİLGEM (Milli Gemi) projesidir.
Onun uzun soluklu MİLGEM projesine bakışı, tarihe mal olmuş şu sözleri ile özetlenebilir: “Başaramazsınız dediler. Başardık.”
Amiral Örnek MİLGEM projesini raftan indirip ete kemiğe buluşturmaya Donanma Komutanı olduğu 2001 yılında başladığında söz bazı kesimlerin büyük direnci ile karşılaştı. Kendi ifadesi ile “Hayal görüyorsunuz bu proje bir ütopyadır, ülkenin parasını ziyan ediyorsunuz, milli olarak ne kullanabilirsiniz ki dediler. Sırtımızı sıvazlayan inançlı, kendine ve ülkemizin sanayine güvenenlerin sayısı o kadar azdı ki… Bir de paranın peşinde
koşan menfaatçiler grubu vardı. Kendi para kazanma olanaklarının ortadan kalktığını gördükçe ve projenin yavaş ama kararlı bir şekilde ilerlediğinden emin olunca dolaylı yollardan önce engel çıkarttılar sonra pastadan pay alabilmek için kavgaya katıldılar ve etik dışı araçları kullandılar. Sonunda özveri sahibi dürüst ve ülkesinin yararını düşünenler ve ülkemiz kazandı.”
Açık Denizlere Doğru doktrini
MİLGEM projesi soğuk savaşın bitmesinden sonra 1992-1995 yılları arasında doğdu. Ancak projenin asıl ve asli itici gücü 2003-2005 yılları arasında görev yapan 20. Deniz Kuvvetleri Komutan Amiral Özden Örnek oldu. Amiral Özden Örnek 1995-1997 arasında görev yapan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın Açık Denizlere Doğru doktrinini gerçekleştirecek esasları kuvvet yapısına aktarabilmiştir. Açık Denizlere Doğru doktrini gerçekte kıtadan denize çıkan Türk Deniz Kuvvetlerine başlangıç ivmesini ve kendine güven kazanma sürecini başlatmıştır. Amiral Örnek Açık Denizlere iddialı çıkmak için öncelikle kendi gemimizi yaparak bağımsız savunma sanayi yeteneğinin varlığına ihtiyaç olduğunu görmüş ve bunu başarmıştır.
Deniz Kuvvetleri teknoloji demektir
Özden Örnek MİLGEM’in Öyküsü kitabında şöyle yazıyor : “Deniz Kuvvetleri geçmişinin büyük kısmında sadece hayatta kalabilmek güdüsü ile farkında olmadan yaşadı. Yeteneğini fark ettiği zaman da yapması gerekeni yaptı. Yeni bir gemi inşa etti.
Amiral Özden Örnek Cumhuriyet Donanmasının dışa bağımlılığını azaltmayı bir hayalden ve süslü kelimeler dizininden somut gerçekliğe dönüştürebilmeyi başarabildi.
Bu başarısının temel teorisini şöyle izah ediyor :
“Deniz kuvvetleri demek teknoloji demektir. Hem de gelecekte size düşmanlık edebilecek donanmadakilerin tıpkısıyla aynı teknoloji. Galip gelebilmek için ise kendi yarattığınız teknoloji. Teknolojiyi kullanabilmeniz için onu anlayabilmeniz gerekir.”
Donanmamız pek çoğu Amiral Örnek’in başardığı ilkler sayesinde bugünleri gördü. Nasıl ki 1961-1968 yılları arasında görev yapan tarihimizin en genç Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Necdet Uran, Donanma Cemiyetinin, Çıkarma Filotillasının, Amfibi Taburların kurulması ve Türkiye’de ilk kez yerli savaş gemisi inşa sürecinin (TCG Koçhisar Karakol Botu, TCG Berk ve TCG Peyk Refakat muhripleri) mimarı olarak 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatının gerçekleşmesinin önünü açmışsa, Amiral Özden Örnek de onun vardiyasından 42 yıl sonra MİLGEM, Atmaca, Akya vb. gemi ve silah sistemlerinin milli olanaklarla üretilmesinin yolunu açtı. Keşke o da 7 yıl görev yapabilseydi. Şüphesiz bugün çok farklı bir konumda olurduk. Savunma Sanayinin büyük bir senfoni orkestrasına benzetirsek o, orkestranın sadece şefi olmadı aynı zamanda bu büyük eserin pek çok partisyonunu yazdı.
FETÖ ihaneti
Amiral Örnek ve Donanma bu başarıların bedelini de her daim ödemiştir. Gerçek kahramanlar ve ter akıtanlar cezalandırılmıştır. Amiral Örnek bugünleri görerek kitabında şöyle diyor: “Kazanılan her mücadelenin bir faturası vardır, eğer o faturayı ilk kez ödemek istemiyorsak ödediğimiz faturayı daima hatırlamamız ve yapılanların bedava olmadığını bilmemiz gerekir. Kazandığımız her türlü yeteneği devam ettirmeli ve daha iyiye doğru geliştirmeliyiz.”
O her ne kadar bu sözleri ulusal savunma sanayi yetenekleri kapsamında yazmışsa da mücadele ve ödenen bedel konusunda eklememiz gerekenler vardır. Özden Örnek, emekli olduktan 2 yıl sonra FETÖ’nün pek çok kumpas ve itibarsızlaştırma kampanyasına maruz kaldı.
Verilen mesaj açıktı : “Asla denizcileşmeye ve benim iradem dışında büyük donanma geliştirmeye, milli gemi yapmaya yeltenmeyin. Emekli bile olsanız peşinizi bırakmam. Özgürlüğünüzü çalarım.” 2011 sonrası dönemde parlamento, iktidar ve muhalefetin umarsızlığı ve çoğunluğun iş birliği ile sürdürülen Balyoz kumpası sonucu 3,5 yıl Silivri’de kendi ülkesinde bizlerle birlikte tutsak edildi. Donanmaya ve Mavi Vatana bu denli katma değer sağlamış büyük milli bir denizci, tamamen sahte delillere ve FETÖ hukukuna dayanan sözde yargılama süreci sonunda cezalandırıldı. Onun en büyük, ama en büyük suçu milli gemiyi yapmış olmasıydı. Ancak onu hapse atmalarına rağmen geminin 27 Eylül 2011 tarihinde donanmaya harbe hazır şekilde katılmasını önleyemediler. Mavi Vatan’ın 2011 sonrası toplumsal vizyona dönüşmesini de önleyemediler.
Cumhuriyet Donanması öz değerlerini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten alır
Amiral Örnek kitabında MİLGEM’in Öyküsü kitabında şöyle devam ediyor :
“2004 yılında Deniz Harp Okulunda öğrenciler ile yaptığım bir sohbet toplantısında bir öğrenci bana ‘komutanım bizim kendi yaptığımız bir savaş gemimiz ne zaman olacak?’ diye bir soru sormuştu. Kendisine ‘üzerinde çalışıyoruz, bittiğini ben göremeyeceğim ama sizler kullanacaksınız’ demiştim. Mahcup olmadığımızı zannediyorum.” Kitabının son cümlesi de şöyle: “Daha yapmamız gereken çok işimiz var.” Kimsenin hiç kuşkusu olmasın. Cumhuriyet Donanması öz değerlerini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten almaya ve korumaya devam edecektir. Bahriye Mektebimiz onun gerçek kurucusuna layık Özden Örnek gibi altın çocuklar yetiştirmeye devam edecektir. Zira ilerleme ve aydınlanma gücünü akıl, bilim ve erdemden alır. Atatürk’ün Amirali Özden Örnek gibi olmak; daima daha nitelikli olanı aramak ve en önemlisi iyi ve haklı tarafta olmak Donanmayı geleceğe daha güçlü taşıyacaktır. Artık ders almamız ve Türklerin denizlere ve okyanuslara erişimini dolayısıyla deniz uygarlığına erişimini engelleyecek tuzaklara düşmememiz gerekir.
21’inci yüzyılda mutlaka denizcileşmeliyiz.
Bu ülkü, Anadolu’da tutunabilmenin gereğidir. Osmanlı bu gerçeği göremediğinden yok oldu. Denizcileşmenin lokomotifi de dünya tarihinde de yaşandığı üzere donanmalardır. Aynı durum ülkemiz için de geçerlidir. Denizcileşmenin lokomotifi durdurulmamalıdır.
Dilerim Amiralimizin rotası ve mekânı Mavi Vatanın sonsuzluğu kadar ona huzur verir. O, sadece Cumhuriyet Donanmasının şeref sayfalarında değil, 1000 yıllık Türk denizcilik tarihinin şeref sayfalarındaki ölümsüz ismi ile hatırlanacaktır. Zira, Mavi Vatan ve tarihimiz uğrunda ağır bedeller ödeyerek katma değer üreten başı göklerde şeref sahibi denizcilerini asla unutmaz.
Örnek Amiral’in oğlu Tolga Örnek’in mesajı :
İnsanlar iki kere ölür
Ailemiz için çok önemli ve duygusal olan bugünde bizi yalnız bırakmadığınız ve babamı birlikte anmak için bu konferansa katıldığınız için şahsım ve annem adına hepinize teşekkür ederim. Ayrıca sırf bu anma törenlerinde değil, ailemizi ilgilendiren tüm etkinliklerde her zaman yanımızda olduğu ve bize her türlü desteği verdiği için Cem Gürdeniz’e de özel teşekkür etmek isterim.
Babamı kaybedeli altı sene olduğuna inanamıyorum. Sanki dün gibi. insanlar iki defa ölürmüş. ilki beden ölümù gerçekleştiğinde. Ama bence daha önemlisi olan ikinci ölümse insanlar onları unuttuğunda ve isimlerini artık hatırlamadığında gerçekleşirmiş. Bu tarz etkinlikler devam ettikçe ve siz sevenleri babamı anmaya devam ettikçe babam bir şekilde her zaman bizimle olacak. Bunun icinde hepinize ayrı ayrı teşekkür etmek isterim.
Atatürk’ün arkeoloğu Havva Hoca
Babamla birlikte Fahri Işık Hoca’yla tanışmamızın anısını geçen sene paylaşmıştım. O anı tarif ederken de kısaca eşi Havva Hoca’dan da bahsetmiştim. Ne kadar güler yüzlü ve ne kadar sempatik olduğunu anlatmıştım. O tanışma ani ve hemen sonrasında babam ve Fahri Hoca arkeoloji ve tarih konularına dalarken ben de Havva Hoca’yla sohbet etme fırsatı bulmuştum. O kadar etkileyici bir Cumhuriyet kadınıydı ki…İçimden “Atatürk’ün Türkiye arkeolojisini emanet etmek için yetiştirmeyi arzuladığı kadın arkeologların en iyilerinden biri’” diye geçirdim. Bu inancım yıllar geçip Patara’daki başarılarını ve uğraşlarını uzaktan takip ettikçe daha da güçlendi. Havva Hoca’nın Türk arkeolojisine katkılarına değer biçilemez. Hani hep derler ya ‘her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır.’ Burada çok başarılı bir erkeğin arkasında değil, tam yanında, onun kadar başarılı ve bilgili, onunla inanılmaz bir bilim ortaklığına imza atan, çok özel bir bilim insanı var. Bu nedenle bugün Havva Hoca’yı dinleyeceğiniz için çok şanslısınız.
Bulamayacağımı bilsem bile aramaya hep devam edeceğim
Bu sene bildiğiniz gibi bir Aziz Nesin film uyarlaması yaptım. Beni Aziz Nesin’le tanıştıran, bana onun eserlerini okumam için ısrar eden babamdı. Babam olmasa belki Aziz Nesin’i daha geç keşfedecektim ya da hiç keşfetmeyecektim. Aziz Nesin’in babamı da çok iyi tanımlayan harika bir sözü var: “Ben aramaktayım, bulamayacağımı bilsem bile aramaya hep devam edeceğim…” Ben buradaki aramanın her zaman bilgi ve doğruyu aramak ve sürekli mücadele etmek olduğunu düşündüm. Hiç pes etmemek anlamına geldiğine inandım. Öğrenmek için, ülkesine faydalı olmak için hiç yorulmadan ve hiç yılmadan mücadele etmekten bahsediyor bence Aziz Nesin…
Babam 75 yıllık ömründe, son gününe kadar aramaya devam etti. Hiç durmadı. Hep aradı.
Ben de oğlu olarak her yerde onu ve onun temsil ettiği güzellikleri aramaya devam edeceğim..
Oramiral Özden Örnek’in Türk Deniz Kuvvetleri komutanlığı döneminde özel sekreterliği görevini üstlenen Emekli Tuğa. Hakan Eraydın
Teknik ve sosyal zeka
“Geçen 6 yıl içerisindeki anma törenlerinde Özden Örnek’in izini sürmeye çalıştık. Düşünce sistematiğini başarılarını nasıl planladığını daha iyi anlamaya çalıştık. Gerçekten Özden Örnek amiralimizin teknik performansı çok ön plana çıkmış olmakla birlikte size şunu söylemem lazım, yaşantım boyunca teknik zekası ve sosyal zekası bir arada bu kadar yüksek bir insan ile daha tanışmadım.
Yaşantım boyunca hiç böyle birisine tanık olmadım. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevi, Donanma Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevleri boyunca bir örnek vereceğim. Sosyal performansıyla ilgili saatlerce konuşabiliriz. Bu konuda bahriye tarihi aşağı yukarı yeniden yazıldı. O kadar çok paneller yapıldı, o kadar çok çalışmalar yapıldı, o kadar kitaplar yazıldı, prestij kitapları yazıldı, Türkçe, İngilizce ve dağıtıldı.
Arkeoloji ilgisine yoğunlaştık
Geçen seneden bu seneye komutanımızı arkeoloji alanındaki İlgisini konuşuyoruz. Arkeoloji alanındaki bilgisini neler düşündüğünü, neler yapmaya çalıştığını, nelerle ilgilendiğini anlamaya çalışıyoruz.
Çok şanslıyız. geçen sene Fahri Işık hocamızdan şunu öğrendik. Çok önemli bir mesajdı bu. kendisi ömrünü adadı bu mesajı için. Medeniyet Anadolu’dan doğmuştur dedi ve halen bunun için bu tezi için, bunu anlatabilmek için gece gündüz çalışan bir insan.
Etkinlikte son olarak, Patara Antik Kenti ve Nero Feneri kazı ve restorasyon çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Havva İşkan, “Denizcilerin Selameti için Yaptırdım: Patara, İmparator Nero Deniz Feneri” başlıklı sunumunu yaptı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2020 yılı teması olarak belirlenen ve insan yaşamına dair 6 bin yıl öncesine ait izler bulunan Patara, 2 bin yıllık antik kenti, caretta carettaların yumurtlama alanı olan kumsalları, Noel Baba olarak anılan Aziz Nikolas ile mitolojiye göre Apollon ile Artemis’in doğduğu yer olarak bilinmesiyle dikkati çekiyor.
DENİZ HABER AJANSI