Pîrî Reis Üniversitesi 2017-2018 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni, Tuzla Deniz Kampüsü'nde saat 11.00'da başladı.
Törene, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Milli Eğitim Bakanı Dr. İsmet Yılmaz, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Hızır Reis Deniz, Piri Reis Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, PRÜ akademisyenleri ve öğrenciler katılım sağladı.
Kürsüye çıkan Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, üniversitenin 10. yılına ulaştığını ve denizcilik alanında dünyaya ismini duyurduğunu dile getirerek, üniversite ve mezunlar hakkında bazı bilgileri paylaştı. Ardından, denizcilik sektörüne hizmet edecek olan tüm öğrenciler için gurur duyduğunu belirterek hayatlarında başarılar diledi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, denizcilik adına çok güzel ve kıymetli bir gün olduğunu belirterek, öğrencilere, sağlık sorunları olmadığı sürece mutlaka uzak yol ehliyetlerini almaları tavsiyesinde bulundu.
Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan, çok mutlu oldukları bir eseri, bu üniversiteyi vatana kazandırdıklarını belirterek üniversitenin kuruluş sürecinde karşılaştıkları sıkıntılardan bahsetti. Kalkavan velilere ithafen, "Siz bize cevherleri verdiniz biz onlara mücevher haline getirdik. Ülkemizde en yüksek katma değeri olan insana yatırımı yaptık. Bu gençlerimiz muhteşem bir iş başardılar." dedi.
Pîrî Reis Üniversitesi 2017-2018 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni'nde konuşan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Türkiye'nin denizcilik anlamındaki coğrafi avantajlarından bahsetti. Son 16 yılda denizcilik alanında ciddi işler yapıldığını belirten Arslan, sözlerine şöyle sürdürdü; "Ankara'da denizciliğin dilinden anlayan bir bürokrat bulmak bizim için bir lütuf idi. Ancak son 16 yılda denizciliğin ne kadar önde geleni varsa bunlar gerek Ankara'da gerekse Türkiye'nin diğer bölgelerinde denizciliğin önünü açmak için bir ekip uyumuyla çok güzel şeyler yaptı."
Arslan, 1982 yılında üniversiteden mezun olduğunu ve 36 yıldır bu işin içinde bulunduğunu kaydederek, "Ankara'da denizciliğin dilinden anlayan bir bürokrat bulmak bizim için bir lütuf idi. Ancak son 16 yılda denizciliğin ne kadar önde geleni varsa bunlar gerek Ankara'da gerekse Türkiye'nin diğer bölgelerinde denizciliğin önünü açmak adına ekip uyumuyla çok güzel şeyler yaptı." diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın Denizcilik Müsteşarı iken sektöre yaptığı hizmetlerden bahseden Arslan, Yılmaz'a üniversite tarafından fahri doktora verilmesi kararının çok doğru ve isabetli olduğunu söyledi.
Yeni mezunlara mesleklerine güvenmeleri konusunda uyarılarda bulunan Arslan, "Karşınıza hangi zorluk çıkarsa çıksın, 'Evet, ben bunu yaparım' deyin. Bunu dediğiniz sürece yapamayacağınız hiçbir şey yok." şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından üniversiteden birinci ikinci ve üçüncülük dereceleriyle mezun olan öğrencilere İsmet Yılmaz tarafından diplomaları verildi. Üniversite yönetimi tarafından ise fakültelerini dereceyle bitiren öğrencilere çeşitli hediyeler takdim edildi. Tüm mezun öğrencilere mezuniyet belgelerinin verildiği törende öğrenciler son olarak keplerini attı.
Ardından Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan, Rektör Prof. Dr. Oral Erdoğan ve Prof. Dr. Taner Berksoy tarafından İsmet Yılmaz'a cübbe giydirilip, fahri doktora unvanı verildi.
Yılmaz, törende yaptığı konuşmada, eğitimin Türkiye'nin en önemli konusu olduğunu ve söyledi.
Eğitimin, bilgi ekonomisi dönüşümü ve demokrasinin kökleşmesi için olmazsa olmaz unsur olduğunu vurgulayan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tam bağımsızlık için mutlaka nitelikli bilgiye sahip olmak gerekir. Nitelikli bilgiyi nitelikli ürünlere dönüştüren bilim insanlarına sahip olmak lazım. Nitelikli bilgiye ve nitelikli bilim insanlarına sahip olmadığınızda tam bağımsızlığın sözde kaldığı görülmüştür. Nitelikli bilgiyi üretecek ve nitelikli bilim insanlarını yetiştirecek yerler de üniversitelerimizdir. Üniversitelerimize 2018 yılında 28 milyar liranın üzerinde bütçe ayırdık. Bu toplam eğitim bütçesinin yüzde 20'sinden fazla. Türkiye'de şu an 208 yüksek öğretim kurumu var. Bizim zamanımızda hangi üniversiteyi kazanacağız diye yarışırdık. Kontenjan 100-150 bin, mezunlar 1 milyon, sınava girenler ise 2.5 milyondu. Bugün kontenjan 1 milyon, o yaştaki mezunlar 1 milyon 200 bin ama liselerden mezun olan öğrenci sayısı ise 900 bin civarında. Şimdi yarış bu mezun olanlardan hangisinin hangi yere gireceği konusunda. O sebeple okul öncesi dönemden itibaren yönlendirme yapmak lazım."
Yüksek öğretimle ilgili istatistiki bilgiler veren Yılmaz, şunları kaydetti:
"2002 yılında yüksek öğretimdeki öğrenci sayımız 1 milyon 600 bindi. Şimdi 7.5 milyon. Bu öğrenci sayısıyla Avrupa'da Rusya'dan sonra ikinciyiz. Rusya'nın nüfusu bizden fazla. 2002'de üniversiteye girme çağında olan her 100 öğrenciden ancak 12'si yüksek öğretime giderken, bugün 100 öğrenciden 43'ü yüksek öğretime gidiyor. Okullaşmada da Slovenya'dan sonra Avrupa'da ikinciyiz. Öğretim elemanı sayımız 151 bin 763. Bunun 71 bin 390'ı da öğretim üyesidir. Altyapı bitecek ki kaliteden bahsedebilelim. Şimdi üniversitelerimizde yeteri kadar yatay büyüme oldu. Üniversite sayımız, öğrenci sayımız arttı. Şimdi eğitimin kalitesini artırmamız lazım. Bunun için de Yüksek Öğretim Kalite Kurulu kuruldu. Üniversitelerimiz her alanda çalışsın ama bir alanda ihtisaslaşmasını istiyoruz. Bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması kapsamında 5 üniversitemizi belirledik. Bunun bir sonraki aşaması 10 araştırma üniversitesi belirlenecek. Devlet yüksek öğretim kurumlarında çalışanlar Ar-Ge yapmak isterse 1 yıl ücretli izne ayrılabilecek. Bilimsel araştırma projelerinde görevlendirilecek yüksek lisans ve doktora öğrencilerine burs verilecek Öğretim görevlilerinin de 75 yaşına kadar çalışmalarına imkan verildi."
Türkiye beşeri sermayesini kendisine güç olarak dönüştürmeyi başarabilmiş dünyadaki ender ülkelerden birisi olduğunu dile getiren Yılmaz, "Beşeri sermayeyi nitelikli kılan eğitimdir. Eğitim yoksa nüfusunuz size yüktür. Ama nüfusunuz eğitimliyse sizin için güçtür. Türkiye beşeri sermayesini kendisine güç olarak dönüştürmeyi başarmıştır. Eğitimin nihai çıktısı da milli gelirdir. Son 10 yılda OECD ülkeleri arasında milli gelirinin en çok artıran ülke Türkiye'dir." diye konuştu.
Gençlere tavsiyelerde bulunarak başarılar dileyen Bakan Yılmaz, aileleri de verdikleri emekler için tebrik etti.
DENİZ HABER AJANSI