İMEAK Deniz Ticaret Odası Mart Ayı Olağan Meclis toplantısına, kılavuz hizmetleri damgasını vurdu.
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Akpınar'ın, dünya da, Avrupa'da ve Türkiye'de verilen kılavuzluk hizmetleri konusunda yaptığı sunumdan sonra, kürsüye gelen konuşmacılar, Türkiye'de yapılan kılavuzluk hizmetleri konusunda görüşlerini, İMEAK DTO meclis üyeleri ile paylaştılar.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK DTO Meclis Üyesi Recep Düzgit yaptığı konuşmada, 1996 yılından beri özel sektör tarafından verilen kılavuzluk ve römorkör hizmetlerinin bir anonim şirketin tekeline dönüştüğünü söyledi.
KILAVUZLUK MESLEĞİYLE İLGİLİ SIKINTIMIZ YOK
Denizde güvenlik hizmetlerinin tekelleşmesine karşı olduğunu dile getiren Recep Düzgit, tüccar mantığı ile yapılan hizmette mutlaka rekabet olacağını kaydederek şunları söyledi; "Buradaki olayı hakikaten birbirinden ayırmak lazım. Ben burada acenteler birliği başkanı olarak değil meclis üyesiyim ve bu konuşulan konuda da yüksek lisans tezini vermiş biri olarak konuşuyorum. Yaklaşık 1996 yılından beridir de bu konuyla iç içeyiz. Ne yazık ki bu konu ülkemizde; dünya uygulamalarız, mesleğin kendi hassasiyeti , güvenliği ve bizim için de önemli oluşu vurgusu altında mevcut bir anonim şirkete verilmiş ve ticaret şirketinin kullandığı tekelin savunması haline dönünce. Bizim tepkimiz buna ve ikisi birbirine karıştırıldığı sürece biz buna tepki vermeye devam edeceğiz. Bu ikisini birbirinden lütfen ayırın. Yani burada mesleğin, ailesinde 4 tane kılavuz kaptan olan başka biri var mı bilmiyorum. Benim ailemde 4 tane amcam eniştem eniştemin oğlu ve annemin teyzesinin oğlu kılavuz kaptan. Yani hem baba tarafım hem de anne tarafımdan. Dolayısıyla hayatımız da onların içinde geçti belki yüzlerce de kılavuz kaptan tanıyorum dolayısıyla meslekle hiçbir sıkıntımız yok ama bu olay tekel olarak kullanılıyor ve ikibuçukluk bir gemi yanaştırma işleminde TÜPRAŞ’ta 150 bin tonluk gemide 80 bin dolara varan bir fatura varsa ve bunun maliyeti bunun yirmi de otuzda kırkta biriyse, bu işe bütün tüccarlar girmek ister. Çünkü bu başka hiç bir ülkede böyle değil. Onlarda kılavuz kaptanlar birliği var sistemi var. Sizde artık kişiler ölmüş hisseler miras kalmış aileden başka başka insanlara ve biz bu şirketin savunmasını yapıyoruz" dedi.
NEMRUT'TA İZİN BİTTİ, BUGÜN KILAVUZLUK SUNUMU YAPILIYOR
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı'nın meslek ile ilgili bugün sunum yapmasının altında, Nemrut Körfezi'nde kılavuzluk ve römorkör hizmetlerinin rekabete açılması olduğunu ifade eden Recep Düzgit sözlerine şöyle devam etti; "Bu sunum bugün değil bundan bir sene evvel gündeme gelseydi yine bir yere kadar. Bu sunum burada niye yapıldı? Nemrut Körfezi'nde izin bitti, biteli bir buçuk yıl oldu, demin de cümlelere yanlışlık girdi. İzmit Körfezi'nde özelleştirme yapıldı denildi. Yanlış bir bilgidir bu. Sadece İzmit Liman yönetmeliğinde limanların da kendilerine yönelik kılavuzluk römorkör yapmasının önü açılmıştır. Bu özelleştirme değildir. Özelleştirme dediğinizde ihale olur, ihaleye giren babayiğitler parayı verir, yüksek parayı veren de ihaleyi alır. Ondan sonra da kimseye konuşmak kalmaz. Ben bu örneği veriyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde cep telefonu hatları satıldı , rahmetli Vehbi Koç '500 milyon dolar biz veremeyiz' demiş. '500 milyon doları biz nereye veriyoruz karşılığında hangi tapuyu alacağız?' Ve girdi işte o zamanlar Karamehmet ile Uzanlar aldılar. Ve aradan 4 sene geçti ve dediler ki ya bu 1,5 milyar dolardı, 500 milyon dolara ucuza gitti. Ya adam ihale girmiş almış. Koç Grubu girmemiş. Şimdi burada da bir ihale olsaydı ve ihalede de birileri bir bedel verseydi biz konuşamazdık. İhale falan da olmadı. Metin Kalkavan'ın dediği gibi Türkiye Denizcilik İşletmeleri orada varken, bütün iskelelerde çalışma izni varken, Türkiye Denizcilik İşletmelerinde kendi bünyesinde çalışan arkadaşlar ortak bir şirket kurdu. Ve Türkiye Denizcilik İşletmelerine rağmen orda bir işe girdiler, dolayısıyla işin o bölümü de tartışılır. Dolayısıyla savunulan konuyu birbirinden çok iyi ayırmak lazım. Nemrutta izin bitmesine rağmen yeni bir yönetmelik çıkarılıp yeni bir izin için rekabet ortamı yaratılacağına mevcut şirketin izni süresiz olarak uzatıldı. Zaten 20 yıl yaptığı yetmediği gibi süresiz bir şekilde uzatıldı. Yeni yönetmelik de çıkmıyor. Nerdeyse belki de 2 yıl geçti. Dolayısıyla buna dava açıldı yani bakanın oradaki izni uzatılmasıyla ilgili verdiği olura dava açıldı. Ve bu davaya mahkeme yürütmeyi durdurma verdi. Bunun üstüne Ulaştırma Bakanlığı yürütmenin üstüne durdurma çıkınca başka şirketlere de izin vermek için bir çağrı yaptı. Yeterli gördüğü iki kuruluşa da izin verdi. Şimdi bütün kıyamet bundan kopuyor. İzmit’te de benzeri olacak diye. Çünkü İzmit’te de izin bitiyor. Uzun lafın kısası zaten bu işe de devlet de başka şekilde el atmayı düşündüğünü duyuyoruz" diye konuştu.
BİR GECEDE YAPILAN İNDİRİMLERİ UNUTMADIK
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve İMEAK DTO Meclis Üyesi Recep Düzgit, İzmit Körfezi'nde bir gecede yüzde 80'lere varan indirimleri unutmadıklarını belirterek, DEKAŞ'ta yönetimin değişmesi ile yüzde 100'lere varan zamların yapıldığını kaydederek şunları söyledi; "Amerika’da yeşil kitap diye bir kitap vardır bu konuyla ilgili ve bu işe maliyet hesaplamaları yapılıyor , bu şirketin kendini devam ettirebileceği, yenileyebileceğine belli bir orandaki rakam tarifeleriyle tabir ediliyor. Türkiye’deki gibi değil. Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin devlet tekel hattıyla yaptığı tarife esas alındı. Nitekim o oranlar eksik söylendi, yüzde 80’lere varan oranda bir indirim olmuştu İzmit’te. Ve bir şirketin genel kurulu, yönetim kurulu değiştirdi diye, bu sektör bir gecede yüzde 80 indirimi iptal edip tekrar yüzde 100 tarife ödemeye başladı. Bunun lüksleri böyle olamaz. Bunun buralarda savunması da bu şekilde olamaz. O zaman bu meslekle bu konu biraz çorba oluyor. Olay bu yani. Bunu çok net görmemiz lazım. Bir gecede o indirimlerin hepsi iptal edildi, niye genel kurul eski yönetimi getirdi, o yönetim de bunları iptal etti. Dolayısıyla bu iş bu şekilde olduğu sürece buna bir yığın Türkiye’de aday çıkacaktır. Becerecektir ya da beceremeyecektir, ama her şeye kendi ülke modelimize göre bir şeyler yaratmayı bırakalım artık, dünya örnekleri gibi diyorsak dünyadaki gibi olacak. Ya da olmayacak."
Haber: Recep CANPOLAT / Deniz Haber Ajansı