Struma gemisi, 69 yıldır Şile açıklarında
1942’de Nazilerden kaçan Yahudileri Filistin’e götürmek için İstanbul Limanı’na gelen ve siyasi nedenlerle götürüldüğü Karadeniz’de Sovyet Denizaltısı’nın batırdığı Struma gemisi, 69 yıldır Şile açıklarında yatıyor.
Şile kıyılarına vuran cesetleri toplayan ve kurtulan tek kişi David Stoliar’la ilgilenen balıkçı İsmail Aslan facianın yıldönümünde yaşananları anlattı. Derinliklerinde yüzlerce savaş ve ticaret batığını barındıran Türkiye’de 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Struma trajedisinin üzerinden 69 yıl geçti. Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırımdan kaçmak isteyen 773 Yahudi mülteci, 12 Aralık 1941’de Romanya’nın Köstence Limanı’ndan Struma gemisiyle Filistin’e doğru yola çıkmıştı. Nazilerin ölüm kamplarında can vermemek için Struma’ya binen Yahudiler, kurtarma salı bile olmayan ahırları kamaraya dönüştürülen gemiyi kurtuluş görmüştü. 14 Aralık’ta geldiği Sarayburnu açıklarında 69 gün bekletilen gemi, 24 Şubat’ta götürüldüğü Şile açıklarında Sovyet SC 213 tarafından torpillenerek batırıldı. Gemiden sadece 16 yaşındaki David Stoliar ve ikinci kaptan Ivanof Dikof bir tahta kirişe tutunarak kurtuldular. İkili sabaha kadar birbirlerini tokatlayarak donmamaya çalışırken, Dikof suya düşünce umutları tükenen Stoliar, cebindeki çakıyla bileklerini kesmek istedi. Parmakları donan Stoliar çakıyı açamadı ama ölmek üzereyken 12 kürekli Türk kurtarma kayığı tarafından bulundu. Şile’ye çıkartılan Stoliar hayata döndürüldü. 2 gün Şile’de gözetim altında tutulan Stoliar, balıkçılara ve kendisini kurtaran kürekçilere yaşadıklarını detaylarıyla anlattı. O günlerde Stoliar’la ilgilenen balıkçılardan olan İsmail Aslan, 24 Şubat’taki trajedinin yıldönümünde yaşadıklarını anlattı.
“Cesetleri görünce gemi battığını anladık”
69 yıl önceki trajedinin son tanığı İsmail Aslan(88), “Geminin battığını cesetler çıkana kadar bilmiyorduk. Sabah saatlerinde Feneraltı mevkiine bir tahta salın üzerinde 5 ceset geldi. Ne olduğunu anlayamadık ve kıyıya yakın bir mezarlığa gömdük. Ayazma Plajı’na gelen çok sayıda cesette yakındaki kumsala gömüldü. Ertesi gün kahvede otururken hangi geminin battığını merak ediyor, balıkçılarla aramızda konuşuyorduk. Ölenler sivil olduğu için yolcu gemisi olduğunu anlamıştık. Kürekçilerin 1 kişiyi kurtardığını öğrenip aşağı indiğimizde, benim yaşlarda bir adamın battaniyelere sarılı sobanın başında oturduğunu gördüm. Dilimizi bilmediği için konuşamadık ama gözlerindeki mutluluğu gördüm. Hepimize gülerek bakıyor ve ısınmaya çalışıyordu. Çay verdik ve O’na yakın davrandık. O’na kendimi Siyam İsmail olarak tanıttım. Jandarma ertesi gün gelerek genç adamı Üsküdar’a götürdü” dedi.
Şile’ye 59 yıl sonra ziyaret
Stoliar’ın 2001’de kendisini ziyarete geldiğini söyleyen balıkçı İsmail Aslan,“10 yıl önce barakama bir kadın ile yaşlı bir adam geldi. Kadın Türkçe biliyordu. Adam bana Struma’dan kurtulan David Stoliar olduğunu söyleyince çok şaşırdım. Bana sarıldı ve ellerimi tuttu. 1 saat barakamda kaldılar. Kadın, David’in kitap yazdığını bendende bahsedeceğini ve para istemeyeceğime dair kağıt imzalamamı istediler. Bende imzaladım. Giderken hayatını Şilelilere borçlu olduğunu söyledi” diye konuştu. Stoliar’ın kendisini kurtaran kürekçilerin bağlı olduğu şimdiki Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne dönüşen Umumiye Müdürlüğü Can Kurtarma İstasyonu’na da gittiği ve denizcilerle 1-2 saat vakit geçirdiği öğrenildi. Emekli kıyı emniyeti kaptanı Mustafa Taşlı, “Stoliar kendisini kurtaran 6 kürekli kayığı görmek istedi. Bizde koruduğumuz 5 kürekliyi gösterdik. Yaşamdan umudu kestiğinde kayıktakilerin el uzattığını söyledi. Almanlardan kaçmak için gemiye bindiklerini ama ölüme yakalandıklarını belirtti” dedi. Taşlı, “Stoliar, ‘Sabaha karşı öleceğini düşündüğü anda suya vuran kürek sesleriyle kurtulduğunu anladığını’ söyledi. Karnını doyuran, giysi veren ve ısıtan Şilelileri hiç unutmayacağını defalarca dile getirdi” diye konuştu.
“Balıkçı Siyam İsmail’den başka iz yok”
Şileli Sabri Kayacık ise, Struma faciasında ölenler için bir anıtın bile olmadığını mezarlarının belli olmadığını vurguladı. Kayacık, “Büyüklerimiz 40-50 cesedi çıktığı yere yakın olan ve kumu yumuşak olduğu için kolay kazılan Ayazma Plajı’nın üzerindeki alana gömüldüklerini anlatırdı. Bazı cesetler ise Feneraltı’na gömülmüş. Kimse ilgilenmediği için ne yazık ki Şile’de Balıkçı İsmail dışında Struma’dan iz kalmadı” dedi.
Struma’yı batıran SC 213 Köstence’de battı
Öte yandan Köstence’den yola çıkan gemiyi bin 118 metreden attığı tek torpidoyla batıran Sovyetlerin gözde denizaltısı SC 213’ünde bir mayına çarparak battığı belirlendi. Trajediden 2 yıl sonra Struma’nın çıktığı Köstence Limanı’na giderken bir deniz mayınına çarpan denizaltının 43 personeliyle battığı öğrenildi.
Kaynak: Gökhan Karakaş - Milliyet Gazetesi