Yalova-Altınova Tersane Girişimcileri Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Fazıl Uzun, "Büyüme 2004-2008 yılları arasındaki gibi gitseydi istihdam 30 binlere kadar yükselecekti” dedi.
Yalova-Altınova Tersane Girişimcileri Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Fazıl Uzun ile şirketin kuruluşundan günümüze olan serüvenlerini konuştuk. Hem kuruluş hikâyesini dinledik, hem bugününü hem de yarınlarını masaya yatırdık.
Yalova-Altınova Tersane Girişimcileri’nin kuruluş hikâyesi ile başlayalım mı?
2004 senesi gibi dünyada ve Türkiye’de gemi inşa sanayisinde bir patlama yaşandı; büyük miktarda gemi siparişleri oldu. Türkiye’de en büyük gemi inşa üssü Tuzla’ydı ve bütün tersanelerin sipariş defterleri 2-3 yıl dolu hale geldi. Yatırımcılar yeni tersane yatırım alanı arayışına girdiler; büyük çaplı yatırım için en uygun yer burasıydı. Yatırımcılar kümelenerek şirketimiz kuruldu; şirketimize kullanma izni verilen 4,5 kilometre boyundaki sahil şeridinin dolgusu şirketimiz tarafından tarafından devletten hiçbir kredi katkısı görmeden, tamamen ortaklarımızın öz kaynakları ile teşkil edildi; altyapı yatırımları da aynı şekilde yapıldı. Herkes kendi imkânlarıyla bu bölgeye yatırıma başladı. Bu arada bazı parseller birleşerek daha büyük tesis alanları oluştu. Şu anda burası kalıcı bir ortaklık yapısına oturdu, tesis parseli ve hissedar sayımız 35 tir. Ayrıca, hissedarlarımız dışında müstakil yatırım yapan komşumuz 3-4 tane büyük tersane var. Yeni Tersane Bölgesi; kapasiteyi misliyle arttıracak şekilde geniş bir sahada, gerektiğinde Tuzla ile işbirliğine en uygun lokasyonda, ileriye dönük imkânları daha güçlü ve gelişmeye uygun olacak şekilde kuruldu.
Yaşanan denizcilik krizinden sonra ne oldu?
Maalesef dünyada yaşanan 2008 krizi bizi de etkiledi; gemi inşada ciddi düşüşler oldu. Yine de bölgemizde çok özel tip gemiler inşa etmeye devam ettik. Biz çok büyük tonajlı gemilere değil de spesifik gemilere yöneldik. Petrol platform destek gemileri, balıkçı gemileri, araştırma gemileri, römorkörler, Ro-Ro gemileri gibi özel tip gemilerin inşasına geçtik. Bu gemiler pahada ağır ama yükte hafif gemilerdir. Fonksiyonları daha fazla ve fiyatları da yüksektir. Bu bölgede; Dünya’nın birçok ülkesinden, özellikle Norveç gibi çok önemli denizcilik ülkesinden pek çok sipariş alındı, teslimler yapıldı. Birkaç tersanemiz de tamir ağırlıklı tersane haline geldi. Şuanda bu alanda 3-4 tane büyük tersanemiz var. Bu tersanelerin bir kısmında büyük havuzlar var. Tamir büyük ölçüde döviz sağlıyor ama ihracattan sayılmıyor.
Birazda istihdama olan katkınızdan bahseder misiniz?
Bölgemiz kurulduğu günden bu yana yaptığı çalışmalar ve yatırımlar neticesinde büyük bir istihdam bölgesi haline geldi. Büyüme 2004-2008 yılları arasındaki gibi gitseydi istihdam 30 binlere kadar yükselecekti. Yine de 12 bin 500 çalışanımız var. Birçok yere göre kötü bir rakam değil. Trendimiz hep yükseldi ama hedef 30 binlerde. Bu saha 40 bin çalışana istihdam verecek şekilde kurulmuş bir bölgedir. Maalesef bu rakamı yakalayamadık ama buna da şükür diyor ve hedefi yakalayacağımıza inanıyoruz.
Türkiye ekonomisine katkınız nedir?
Yıllık 253 milyon dolarlık ihracatımız var. 2008’den bu yana 1 milyar dolarlık ihracat gözüküyor ancak bu resmi ihracat rakamlarıdır. Gerçek rakamlar 4,5 milyar dolara yakındır. Şirketlerin merkezleri ve bilançoları İstanbul’da olduğu için büyük ölçüde oradan yapılmış gözüküyor. Oysa çıkış burasıdır aslında. Tamir işi de epey bir döviz girdisi oluşturuyor ama bu ihracat olarak gözükmüyor.
Önümüzdeki döneme yönelik girişimler neler olacak?
Hiçbir zaman karamsarlıkla, şikayetle bir yere varılmıyor, bir şey elde edilmiyor. 2016 yılı öyle veya böyle eldeki siparişlerle geçecektir. Ancak 2017 şuanda çok net değil. Biraz durgun bir tablo ortaya koyuyor. Bu yılın ortalarına veya üçüncü çeyreğin sonuna kadar yeni siparişler için bağlantılar yapılmazsa 2017 net gözükmüyor. İnşallah bağlantılar yapılacaktır. Bütün ortaklarımız dünyanın her yerine koşturuyorlar. Nerede bir ihale varsa gidiyorlar. Oradan iş almak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Uluslararası arenadaki rakiplerinizle aranızdaki durum nedir?
Biz ülke olarak birçok engelle mücadele ediyoruz. Avrupa’da gemi inşa konusunda en büyük rakibimiz İspanya. Romanya da, Polonya da var ama kalitemizle onları kolayca geçiyoruz. İspanya karşımıza güçlü rakip olarak çıkıyor. Aslında kalite olarak İspanya’nın üzerindeyiz. Diyelim ki eşit sevideyiz. Özellikle İspanyol tersaneleri devletten destek görüyorlar. Bu destek lafı genellikle para olarak algılanıyor. İspanyol tersanelerinde şuanda görünmeyen fakat daha önceden aleni yapılan bir yöntem vardı; İspanya’da önceleri gemi bittikten sonra teşvik primi veriliyordu. Bu iş AB kurallarına aykırı olunca söz konusu desteği farklı yöntemlerle yapmaya başladılar. Şimdi, yerel yönetimler vasıtasıyla tersaneler %20’lere varan destekler görüyor. Biz yine de rekabet edebilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Uzakdoğu’yu özel tip gemilerde rakip olarak görmüyoruz. Çünkü Avrupalı armatör Türkiye’yi tercih ediyor. Türkiye’ye %15 kadar fark verebiliyorlar. Bu farkı tabi ki hem kalitemizden hem de lokasyonumuzdan dolayı verebildiklerini görüyoruz. Uzakdoğu’yla çalıştığınızda zaman kaybınız çok oluyor. Dolar-Euro paritesiyle de bir nebze avantajlı hale geldik. Çin Dolar’la biz Euro’yla çalışıyoruz.
Nasıl bir devlet desteği Türkiye’yi daha konuma yükseltecektir?
Mesela Beşinci Bölge Teşvikleri var. O destekler bizim bölgeye de verilebilir. Bizim için avantaj olur. Mevcut duruma rağmen biz İspanyayla mücadele ediyoruz. Onlar bir gemiden 3 milyon Euro kazanırken, biz 700-800 bin Euro kazanmayı makbul görüyoruz. Her türlü desteğe rağmen birçok işi ellerinden kapma imkânımız oluyor. Onların aldığı desteğin dörtte birini alabilsek, İspanya’ya giden işlerin en az yarısını alabiliriz. İnşa sürelerimiz artık uzun değil. Çok rekabet edilebilir süreler veriyoruz. İspanya bir gemiyi 12 ayda yapıyorsa biz de aynı sürede veya daha kısa sürede yapabiliyoruz. Ayrıca kalitemiz de daha iyi.
Koster Yenileme Projesi sizce sektöre nasıl yansır?
Uzun süredir konuşulan bir konu. Ne zaman hayata geçer bilemiyorum. Hem kolay hem de zor görünen bir proje. Projenin kapsadığı gemi sayısı konusunda farklı düşünceler var. Yaklaşık 100 gemi konuşuluyor. Belki bu 200’e de çıkabilir, 50’ye de düşebilir. Bu gemilerin siparişi tersanelere bir anda verilecek olsa yaklaşık 40-50 tersaneye 2 senelik iş çıkar. Bir nefes olur. Yalnız bu filoyu kurarken işletebilmeyi ve iş bulmayı düşünmek lazım. O da işletmecinin düşüneceği bir konu.
Kaynak: 7 Deniz
Deniz Haber Ajansı