Lojistik destek gemisi TCG Yüzbaşı Güngör Durmuş’un denize indiriliş töreni Tuzla Selah Tersanesi’nde gerçekleştirildi.
Törene, Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma, Denizcilik ve haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, denize ismini veren şehit Yüzbaşı Güngör Durmuş’un ailesi ve çok sayıda davetli katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende konuşan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, "Deniz Kuvvetlerimiz uluslar ve uluslararası yükümlülükler çerçevesinde dünya denizlerinde devamlı varlık gösteren, bölge ve dünya barışına katkıda bulunan dünyanın en eski deniz güçlerinden biridir. Deniz kuvvetlerimiz yaklaşık bin yıllık tarihimizde şanlı zaferlerin yanında zor dönemler de geçirmiş, bu dönemlerden güçlenerek çıkmayı başarmıştır. Deniz kuvvetleri son gelişmelere rağmen dünya denizlerine menfaatlerimizi azimle korumaya devam etmektedir. Deniz kuvvetlerinin harbe hazırlık durumu en üst seviyededir, verilecek her göreve hazırdır” ifadelerini kullandı.
Oramiral Bostanoğlu, geminin özelliklerini anlattı
Yüzbaşı Güngör Durmuş Lojistik Destek gemisinin özelliklerinden de bahseden Oramiral Bostanoğlu, “Üstün özellikler ve yerli cihazlarla donatılmış bu gemimiz unsurlarımıza akaryakıt, su, yiyecek ihtiyacını karşılayabilecek, tehditlere karşı kendini koruyabilecek, helikopter harekatı yapabilecek, küçük çapta cerrahi müdahaleleri yapabilecek imkan ve kabiliyetlere sahip olacaktır” diye konuştu.
“Bu kadar problemli bir bölgede yaşamak gerçekten zor”
Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ise Türkiye’nin dünyanın en problemli bölgesinde yer aldığına dikkat çekerek, “Dünyada var olan bütün sorunların neredeyse yarısından fazlası bizim bölgemizde. Bu kadar problemli bir bölgede yaşamak gerçekten zor. Pek çok ülkede devlet otoritesi yok. Suriye, Irak ve pek çok çevre ülkemizde devlet otoritesi yok. Küresel nitelik kazanan terör örgütlerinin cirit attığı bir mekan haline geldi bölge. İstikrarsızlık her geçen gün artıyor. Her olay ülkemizi etkiliyor. Bu tehditlere karşı koymanın en önemli yollarından biri caydırıcı gücü yüksek silahlı kuvvetlere sahip olmaktır. Türkiye için bu olmazsa olmazdır. Özellikle 74 Kıbrıs harekatı sırasında maruz kaldığımız muamele, 90’lı yıllarda terörle mücadele sırasında maruz kaldığımız muamele, dost ve müttefik ülkelerimizin silah ambargoları, yerli savunma sanayini ekmek su gibi ihtiyaç haline getirdi. O tecrübeler savunma sanayi müsteşarlığını doğurdu. Ancak 90’lı yılların özellikle istikrarsızlık dönemleri olduğunu hatırlarsa milli ve yerli savunma sanayiinde Türkiye'nin en önemli hamlesi cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığı hamledir. O gün bu gündür büyük adımlar attık. Bu adımlar artık rakamlara net olarak yansımaya başladı. Yüzde 24’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı yüzde 60’ı buldu. Bugün artık kendi tüfeğini üreten, kendi tankını üreten, kendi gemilerini yapan, kendi topların yapan, kendi insansız hava arcın yapan, kendi helikopterlerini yapan ve kendi uçağını yapmak için hazırlana bir Türkiye var” diye konuştu.
“Türkiye artık savunma sanayiinde de ihracatçı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor”
Türkiye'nin savunma sanayinde geldiği noktayı anlatan Bakan Fikri Işık, “Artık kendi ihtiyaçlarımız için başladığımız savunma sanayi ürünlerini dost ülkelerle paylaşmanın gururunu yaşıyoruz. Geçen ay Pakistan'la 350 milyon Avro'luk proje imzaladık. İnşallah yakında yeni müjdelerimiz arka arkaya gelecek .Türkiye artık savunma sanayiinde de ihracatçı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Milli piyade tüfeğimizi dışarıya satmaya başladık. Çok önemli başarılar elde ettik ama yapacak çok daha işimiz var. Bundan sonra özellikle projelerimizin yarın ileride bir sorun olduğunda bazı teknolojileri temin edemediğimizde stop etmeyeceği bir çalışma yürütüyoruz. Yani kritik teknolojilere yoğunlaşıyoruz. Artık falanca ülke bir anlaşmadan dolayı ‘biz bu silahı veremeyiz’ dediğinde gemilerimiz tersanede, uçaklarımız hangarda kalmamalı” şeklinde konuştu.
“Zaman kaybettiren bir takım bürokratik mekanizmaları kısaltma en önemli önceliğimiz olacak”
Bakan Fikri Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle kritik teknolojileri içeren yoğun çalışma yürütüyoruz. Kuvvet komutanlarımızla savunma sanayi projelerimizi tek tek değerlendirdik. Hangi projede bugüne kadar ne yaptık konusunu komutanlarımızla uzun uzun konuştuk. Bundan sonra atmamız gereken adımları belirledik. İnşallah önümüzdeki süreçte özellikle bize zaman kaybettiren bir takım bürokratik mekanizmaları kısaltma en önemli önceliğimiz olacak. Artık projelerimizde zaman kaybına tahammülümüz yok. Artık çok daha güçlü işbirliği istiyoruz. Bunun için özellikle ar-ge’de TÜBİTAK ve özel şirketlerimizin daha fazla rol alması, tasarımda vakıf şirketlerimizin mesai harcamasını, üretimde özel sektörün liderlik etmesini önemsiyoruz. Elbette kesişme alanları olacak. Bunlarla da birlikte verimli bir çalışmayı ortaya koyacağız. Bu sayede özellikle Türkiye’nin savunma sanayi projelerindeki zaman kaybının ortadan kalkacağını düşünüyorum.”
“Denize inen gemiler, bacası tüten fabrikalardır”
Başbakan Binali Yıldırım, Tuzla'da bulunan Selah Tersanesi'ndeki "TCG YZB. Güngör Durmuş" gemisinin suya indirilmesi dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ülkenin gücüne güç katan, milli savunmaya katkı sunan her gelişmeyi, her projeyi iftiharla, heyecanla karşıladıklarını söyledi.
Bir gemi inşa yüksek mühendisi olarak, yapılan, denize indirilen her geminin kendisini mesleğe girdiği ilk günkü gibi heyecanlandırdığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu gemileri yapan mühendisler, ustalar ve çalışanların inşa sırasında nasıl olaylarla karşılaştıklarını, bu işleri yaparken nasıl heyecan duyduklarını aklımdan bir film şeridi gibi geçiririm. Onun için bu tören de benim için ayrı bir anlam ifade ediyor. 14 yıldır ülkemizin gücüne güç katıyor, güçlü ve büyük Türkiye için durmadan çalışıyoruz. Siyasi istikrarsızlık ve şiddet olaylarının yaşandığı bölgemizde huzur ve istikrar adası inşa etmek, bölgede denge ve istikrara katkı sağlamak için Türkiye olarak bütün gücümüzle gayret ediyoruz."
"Bayraktar" gemisini denize indirirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Askeri güçle desteklenmeyen diplomasi bizi yolda bırakır, bizim yolda kalmaya tahammülümüz yok" dediğini anımsatan Yıldırım, "İşte biz de bu inançla hareket ediyoruz. Her gemi inşasında, her fabrika açılışında gayemiz Türkiye'nin gücüne güç katmaktır. Bizim için asıl olan işte bu hizmetlerdir. Denize inen gemiler, bacası tüten fabrikalardır. Bu doğrultuda atılan her adımı destekliyoruz, ürünlerini gördükçe memnuniyetimiz artıyor. Taş üstüne taş koyan herkesi sonuna kadar destekliyoruz." diye konuştu.
"SANCAKTAR'I 15 TEMMUZ İHANETİ YÜZÜNDEN DENİZE İNDİREMEMİŞTİK"
Yıldırım, 18 Haziran'da "Burgazada" korvetini denize indirip, 16 Temmuz'da da "Sancaktar" amfibi gemisini denize indirmeyi planladıklarını ancak bir gün önce 15 Temmuz gecesinin yaşandığını anımsatarak, "O karanlık gecede, hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Maalesef 16 Temmuz'da denize indirme törenini gerçekleştiremedik. Üzüldük ama ülkemizi ikinci Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkardığımız için de sevindik. Daha sonra 19 Temmuz'da gemimiz törenle denize indi. Şimdi TCG Yüzbaşı Güngör Durmuş'u denize indiriyoruz." dedi.
Yüzbaşı Güngör Durmuş'un, Deniz Kuvvetleri'nin kahraman bir subayı olduğunu vurgulayan Yıldırım, bugün adını yaşatacak bu geminin merasimi esnasında şehit yüzbaşının babası Abidin Durmuş, annesi Mürüvvet Durmuş, eşi Belgin, kızları Berru ve Derin'in törende kendileriyle beraber olduğunu kaydetti.
Yıldırım, şehidin isminin sadece bu gemide yaşatılmayacağını ifade ederek, "Yüzbaşı Güngör Durmuş ve bütün şehitlerimiz, 79 milyonun kalbinde yaşamaya devam ediyor. Çünkü onlar Türkiye'nin geleceği için, bu milletin istiklali için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden birer kahramanlardır." değerlendirmesinde bulundu.
Geminin birçok teknik özelliği olduğuna da işaret eden Yıldırım, şu bilgileri verdi:
"Bunlar, gerek Deniz Kuvvetleri Komutanımız gerek Erkan Selah kardeşimiz tarafından anlatıldı. Bir lojistik gemisi. 9 bin ton yaklaşık deplasmanı var. 5 bin ton yakıt, su ve diğer imkanları barındıran, 9 bin mil yakıt almadan kesintisiz seyir yapabilen çok gelişmiş bir gemi. Helikopter pisti, en ağır helikopterin bile inip kalkabileceği, yakıt ikmali yapabileceği ayrıca 8 adet de lojistik amaçlı konteyner taşıyabilen, küçük tıbbi cerrahi müdahaleleri yapabilecek çok gelişmiş bir tekneden bahsediyoruz."
Tüm bunların, Türkiye'nin savunma sanayinde kat ettiği mesafeyi gösterdiğine de dikkati çeken Yıldırım, "Bir gemi inşa mühendisi olarak 1978'de mesleğe başladığımda senede bir sefer gemi indirebilirsek büyük bir bayram olurdu. Türkiye bunu konuşurdu. Bazen bir sene boyunca gemi indiremediğimiz yılları da hatırlıyorum. Şimdi artık gemi indirmek, gemi teslim etmek, gemi kızağa koymak vakayı adiyeden oldu." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, her gün, her yerde yeni bir geminin kızağa konulduğunu, bir başka geminin denize indirildiğini, teslimatının yapıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bu konuda büyük mesafe kat ettik. Türkiye artık gemi inşa sanayinde kendi kendine yeterli olmanın ötesinde, bütün dünyaya her tür gemi ihraç edebilen bir kabiliyete sahip oldu. Bununla da yetinmedik, yerlilik oranını da süratle artırıyoruz. Hele hele savunma sanayinde yüzde 20'lerden yüzde 60 yerlilik oranına gelmiş olmak, bu konudaki ülkemizin imkan ve kabiliyetlerini en açık şekilde göstermektedir."
Başbakan Binali Yıldırım, Tuzla Tersanesi'nde düzenlenen "TCG YZB. Güngör Durmuş" adlı lojistik destek gemisinin denize indirilmesi töreninde yaptığı konuşmada, savunma sanayine son 14 yılda çok büyük yatırım yaptıklarını vurguladı.
Türkiye'nin savunma sanayini, yaklaşık olarak 35 milyar dolarlık bir yatırımla bugün sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan değil dost ve müttefiklerin savunma ihtiyaçlarına da cevap verecek bir yetkinliğe ulaştırdıklarını dile getiren Yıldırım, "Bununla yetinecek değiliz. 70'li yılların başında Kıbrıs Barış Harekatı esnasında ambargo karşısında yaşadığımız sıkıntıları unutmadık. Derler ya 'Kötü mal sahibi kiracıyı ev sahibi yapar', o bize ders oldu ve biz savunma sanayimize 80'li yıllardan itibaren yatırım yapmaya başladık. Geldiğimiz noktada hamdolsun hem yerlileşme hem millileşme konusunda çok büyük mesafe kat ettik. Yapacağımız işler yaptıklarımızdan daha fazla." diye konuştu.
"İLERİ GERİ LAF EDENLERİN NE SÖYLEDİKLERİ ÖNEMLİ DEĞİL"
Savunma sanayinde, savunma yönünde gerekli başarıyı sağlamanın yetmediğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Türkiye, istikrarsızlık ortamında bir istikrar adasıdır, komşu ülkelerimiz için bir teminattır. Bu bakımdan savunma yeterliliğimizin yanında caydırıcılık kabiliyetimizin de aynı derecede geliştirilmesi, etrafımızdaki ülkelerin barışına, istikrarına çok büyük katkı sağlayacak. Suriye'de, Irak'ta, bölgede yaşanan olayların maalesef en büyük bedelini Türkiye ödemektedir. Bir yandan mültecilerin, ülkelerini terk eden günahsız, mazlum insanların yükünü hafifletirken bir yandan da etrafımızdan kaynaklanan terör hareketleriyle mücadelemiz amansız şekilde devam etmektedir. İçeride PKK terörü, dışarıda DEAŞ, YPG, PYD terör unsurlarıyla Türkiye kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Fırat Kalkanı Operasyonu, Doğu ve Güneydoğu'da devam eden operasyonlar, Kuzey Irak'taki faaliyetlerin tek ama tek amacı vardır: Ülkemizi terör belasından kurtarmak, komşularımızda yaşanan terör olaylarının ülkemize yansımalarını ortadan kaldırmak. Bunun için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu konuda ileri geri laflar edenlerin ne söyledikleri bizim için hiç ama hiç önemli değil. Esas olan Türkiye'nin güvenliğidir, Türkiye'nin birliği, beraberliğidir, milletin huzur ve barışıdır. Bunu sağlamak için güvenlik güçlerimiz, askerimiz, polisimiz, jandarmamız, korucularımız var gücüyle ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. "
Konuşmasında 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimine değinen Başbakan Yıldırım, "15 Temmuz gecesi yaşanan alçak darbe girişimi sonrası haksız yere Silahlı Kuvvetlerimiz maalesef itibar kaybına uğramıştır. Sebebi, asker kılığına girmiş FETÖ terör örgütünün eli kanlı mensuplarıdır. Milletimiz sağduyu sahibidir, basiret sahibidir. Bu terör elamanlarıyla, vatanına, milletine, bayrağına sahip çıkan yurtsever askerlerimizi kısa sürede birbirinden ayırt etmiş ve bu alçaklara gereken dersi vermiştir." ifadelerini kullandı.
TERSANECİLERE MÜJDE
Devletin 14 yıl boyunca denizcilik sektörüne yaptığı katkılar ve desteklerin, Türkiye'nin dünyada 14. büyük denizci ülke unvanına kavuşmasını sağladığını dile getiren Yıldırım, "Bugün dünya deniz ticaretinin yüzde 85'ini kontrol eden 30 ülke içinde Türkiye 14. olarak yerini almıştır. Bu önemli bir başarıdır ancak yeterli değildir." dedi.
Tersaneler için önemli destekleri devreye soktuklarını aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:
"13 yıldır onayı gerçekleşmeyen Tuzla Tersaneler Bölgesi İmar Planı nihayet Mayıs 2016'da onaylanmış, yürürlüğe girmiştir. Tersanelerimizin imar planı için ödemeleri gereken 5 milyonu da almamak suretiyle tersanelerimize bir katkı temin edilmiştir. Ayrıca tersanelerimizin Hazineye ödedikleri kira bedellerinde de 10 katın üzerinde indirim sağlanmıştır. Yıllık yaklaşık olarak 40 milyon lira civarında bir kira ödemesi yapılırken, neredeyse bu sıfıra indirilmiş ve cirodan yüzde 1 ödenmesi şeklinde bir esasa bağlanmıştır. Her tersane cirosunun sadece binde 1'ini kira bedeli olarak ödeyecektir. Bir örnekle açıklayacak olursak, 2015'te 1 milyar lira ciro oluştuysa, tersanecilerimizin bunun için 40 milyon lira kira bedeli ödemeleri gerekiyordu. Şu anda ödeyecekleri miktar sadece 3 milyondur. En büyük desteklerimizden birini de bugün burada açıklıyor ve müjdeyi veriyorum. Tersanelerimiz 49 yıllığına kiralanmıştı, bu kira süresinin bitmesine 18 yıl kaldı. Bir karar aldık, sıfırlıyoruz, tekrar 49 yıla çıkarıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Bu ne işe yarıyor? Bu, tersanelerimizin geleceği daha iyi görmesi, daha iyi plan yapması, bundan daha önemlisi kredi saygınlıklarının artmasına yarıyor. 18 yıl kalan süre olduğu zaman, kredi imkanları da ona göre sınırlı oluyor. Bu süreyi uzatmakla birlikte kredi kapasitelerini de 3 kat artırmış olacağız. Yani 6 milyar liralık ilave bir kredi hacmine tersanelerimiz sahip olacak."
Yıldırım, "TCG YZB. Güngör Durmuş Gemisi"nin Deniz Kuvvetlerinin gücüne güç katmasını, ülke savunmasına hayırlı hizmetler ifa etmesini dileyerek, geminin yapımında emeği geçen mühendislere, işçilere, Deniz Kuvvetleri mensuplarına, Savunma Sanayi Müsteşarlığına ve Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'a teşekkür etti.
DENİZ HABER AJANSI