• BIST 9655.67
  • Altın 2928.974
  • Dolar 34.6381
  • Euro 36.4981
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 10 °C
  • Antalya 15 °C
  • Muğla 10 °C
  • Çanakkale 8 °C

TEMA Vakfı, Kanal İstanbul için verilen ÇED olumlu kararı için dava açtı

TEMA Vakfı, Kanal İstanbul için verilen ÇED olumlu kararı için dava açtı
TEMA Vakfı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kanal İstanbul Projesi’ne verdiği ÇED olumlu kararına; kararın hukuka, kamu yararına ve bilimsel gerekçelere uygun olmadığı gerekçesiyle dava açtı. Vakıf, ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ediyor.

17 Şubat 2020'de açılan davada Vakıf, ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ediyor. 14 bilim insanı ve uzman ile hazırlanan dava dilekçesi, ek uzman görüşleri ile beraber yaklaşık 140 sayfayı buluyor.

Vakıf tarafından yapılan açıklamada, İstanbul'un tüm yaşam alanlarını, yer altı suyu sistemini ve ulaşım sistemini tamamen değiştirecek olan Kanal İstanbul Projesi'nin, üst ölçekli mekânsal planlama ve stratejik çevresel değerlendirme çalışmaları olmaksızın sadece ÇED süreci ile yürütülmesinin önemli risklerin göz ardı edilmesine neden olacağı ifade edildi. Mevcut ÇED raporunun bilimsel verilere dayanan, önlemleri içeren bir rapor olmaktan uzak olduğu gibi projeye itiraz eden yüz binlerce insanın da kaygılarını gidermediği ve vurgulandı.

İSTANBUL SUSUZ KALABİLİR

TEMA Vakfı'ndan yapılan yazılı açıklamada, proje alanında bulunan ve İstanbul'a halen su veren en önemli su rezervleri olan Sazlıdere ve Terkos havzasının bu proje ile yok olma ve tuzlanma riski taşıdığı ifade edilerek, şunlar kaydedildi: "Terkos ve Sazlıdere kentin toplam su biriktirme kapasitesinin yüzde 29'una sahiptir. ÇED Raporu'na göre Sazlıdere barajının büyük bir kısmı devre dışı bırakılacaktır. Bu, iklim krizinin etkilerini (örneğin kuraklık) daha fazla hisseden İstanbul halkı için önemli bir su kaynağının kaybedilmesi anlamına geliyor. Trakya altında yoğunlaşmış yer altı suyu havzaları, iklim değişikliğinden kaynaklanacak kuraklık karşısında hayati öneme sahip stratejik tatlı su rezervleridir. Deniz suyundan yer altı sularına bir sızıntı olması durumunda tüm Avrupa Yakası'ndaki yer altı sularında geri dönüşü olmayacak şekilde tuzlanma riski bulunuyor. Projenin ÇED raporu tuzlanma riskine değiniyor ancak bu riskin gerçekleşmesi halinde ortaya çıkan sorunun çözümünün olmadığı değerlendirilmiyor."

TARIM ALANLARI DA RİSK ALTINDA

Proje ile yaklaşık 142 milyon m2'lik tarım alanının yok olacağına dikkat çekilen açıklamada, "Bu, İstanbul tarım alanlarının yaklaşık yüzde 19'u demektir. Kanal İstanbul Projesi'nin gerçekleşmesi halinde, büyük bölümü Avrupa yakasında yer alan tarım arazileri hızla yapılaşmaya açılacak, tarım dışına çıkacak ve alanın betonlaşması kaçınılmaz olacaktır. Bu durum İstanbul'da yaşayan insanların gıda güvencesini tehdit edecektir. ÇED raporuna göre 421 ha'lık bir ormanın Kanal İstanbul Projesi nedeniyle kesileceği açıklanmaktadır. Öncelikli olarak kesilecek ormanın 287.03 ha'lık kısmı Muhafaza ormanı statüsündedir ve Terkos Gölü Muhafaza Ormanı'nın sınırları içerisinde kalmaktadır. Muhafaza ormanları; toprak koruma, su üretimi, temiz hava sağlama ve ulusal güvenlik gibi ormanın odun üretimi dışındaki hizmetleri nedeniyle korunan ormanlardır. Bu alanların korunması İstanbul halkının su ve temiz hava güvencesidir" ifadeleri yer aldı. 

BÖLGENİN İKLİM DENGESİ BOZULABİLİR

Kanal İstanbul projesi gibi büyük ölçekli projelerin; arazi kullanımındaki değişiklikler nedeniyle oluşturduğu etkilerin, öncelikle yöredeki küçük ölçekli iklimi (mikroklima) sonrasında da bölgesel iklimi etkileyebilecek güçte olduğuna dikkat çekilen açıklamada şunlar kaydedildi: "Böylesine büyük bir arazi kullanım değişikliği; projenin yapıldığı alanların ve yakın çevrelerinin çok kısa bir zamanda ısı ve nem akıları, sıcaklık, nemlilik, buharlaşma, bulutluluk, yağış ve rüzgâr rejimleri ile alansal dağılış desenlerini etkileyerek yüksek olasılıkla birer kentsel ısı adasına dönüşmesine neden olacaktır. Karadeniz'i Marmara'ya bağlayan Türk Boğazlar sistemi kendine has özellikler taşıyan iki tabakalı bir su ve akım yapısına sahiptir. Dolayısıyla Karadeniz ve Marmara'yı herhangi iki deniz gibi birleştirmek Marmara Denizi'ndeki ve hatta İstanbul'daki yaşamı önemli bir riskle karşı karşıya bırakıyor. İstanbul Boğazı, Karadeniz'e nehirlerle gelen sular ile Akdeniz'den gelen sular arasında bir denge oluşturuyor. Karadeniz'in iklimsel dengesi tümüyle bu sisteme bağımlıdır ve bu sistemdeki herhangi bir değişim, uzun vadede Karadeniz'in iklimsel dinamiklerini olumsuz etkileyecektir. Diğer yandan, Kanal Projesi ile Marmara'ya girecek besin miktarının artması, Marmara'daki oksijen miktarının azalması ve Marmara'nın ölü bir deniz haline gelmesi anlamına gelmektedir."

YENİ BİR ADA OLUŞACAK

Kanal İstanbul'un güzergâhının özellikle doğal varlıklar açısından Trakya'nın zengin ve nadide bir bölgesinde yer aldığını belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Güzergâhta bulunan Terkos Gölü ve civarı, Türkiye'nin en zengin floraya sahip bölgelerinden biridir. Kanal İstanbul Projesi, İstanbul'un Avrupa Yakası'nı Trakya'dan ayırarak nüfusu yaklaşık 8 milyonluk yoğun nüfusu olan bir ada yaratacaktır. Böyle bir izolasyona doğal yaşamın da nasıl yanıt vereceği öngörülebilir değildir. Kanal güzergâhı etki alanında bulunan Terkos Gölü, Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece gölü, kuşlar, iki yaşamlılar ve tatlı su canlıları açısından son derece önemli ekosistemlerdir. Bu projeyle Türkiye'nin önemli kuş alanı olan Küçükçekmece Gölü yok olacak ve tarihe karışacaktır" dedi.

DENİZ HABER AJANSI

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim