Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran, 11-14 Mart'ta İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenecek ve 37 ülkeden 300 katılımcıyla gerçekleştirilecek 13. Uluslararası Denizcilik Fuarı öncesinde Tuzla Shipyard Tersanesi'nde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Murat Kıran, yaptığı açıklamada, sektörde Türkiye'nin 2008 yılında kimyasal tanker üretim bazında dünya birinciliğine, mega yat üretiminde dünya üçüncülüğüne kadar çıktığını anlattı.
Bu başarının ardından 2009 ve 2010 yıllarında global kriz nedeniyle ihracatta düşüşler yaşadıklarını ve sektöre "yeni rotalar çizmek" durumunda kaldıklarını dile getiren Kıran, "İhracat rakamlarına baktığımızda 2008, bizim rekor ihracatımızdı. 2,8 milyar dolarlara ulaşmıştık. Tamir, bakımı da eklediğimizde yaklaşık 3,8 milyar dolar rakamlarını hesap edebiliriz. 2009 ve 2010'da ise ciddi düşüşler yaşadık ama 2011 yılından beri ihracatımız artıyor. 2014 yılında da 1,27 milyar dolara, tamir işinden 600-700 milyon doları da eklersek 2 milyar dolara yaklaştık. Bu artış, ümit ediyorum ki önümüzdeki yıllarda da devam edecek" diye konuştu.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) RV Barbaros Hayreddin Paşa sismografik araştırma gemisine sahip olmasıyla petrol ve gaz arama konusunda çok önemli bir adımın atıldığını belirten Kıran, şöyle devam etti:
"Bunun, sektörümüze farklı bir boyut, farklı bir aşama kazandıracağına inanıyoruz. Çünkü içinde bulunduğumuz sektörde milyonlar ifade edilirken rakamsal olarak, offshore işinde yani deniz üstü, petrol, gaz arama işlerinde milyar dolarlar ifade ediliyor. Umut ediyoruz yakın zamanda gerçekleşecektir. Halihazırda petrol çıkarma platform tamiri, bakımı noktasında sektörümüz belli bir segmenti yakaladı, belli bir aşamaya geldi. Bu konuda Karadeniz'de ciddi anlamda hareketlenmeler var. Platformlar teker teker Karadeniz'e çıkıyor ve orada önce delim işi yapıyorlar. Bunun akabinde bulunan gazın, petrolün miktarına göre de platform konuşlandırılması, çıkan rezervin depolanmasıyla alakalı gerekli ekipmanların ihtiyacı ortaya çıkacağı aşikar. Bu durumda biz bölgesel olarak avantajımızı kullanmak istiyoruz. Bu bölgede gemi inşa sanayiyle alakalı bu derece faal bir tek biz varız. Bunu da idame ettirmek için elimizden geleni yapıyoruz. İdaremizle dirsek dirseğe çalışmalarımız var. Önümüzün açılması konusunda bir takım bürokratik engeller var. Bunlar yaşandıkça, gündeme geldikçe aşmak için hem biz hem idaremiz elinden geleni yapıyor."
Denizde petrol ya da doğal gaz olduğu belirlenen noktalarda kazıcı-delici denilen platformların kiralanabileceğini aktaran Kıran, petrolün çıkarılması ve taşınması için kurulacak platformların Türkiye'de üretilmesini istediklerini dile getirdi.
İş güvenliği
Sektörleriyle iş güvenliği konusunun sürekli yanyana getirildiğini ve yeterli araştırmalar yapılmadan bu konuda çok "hırpalandıklarını" savunan Kıran, "Bir kere dünya gemi inşa sanayi adam saat iş kaza oranlarına baktığımız noktada, dünyada en ileri gitmiş Güne Kore ve Japonya'nın da altındayız. Bu önemli bir nokta. Kaldı ki yapılan araştırmalarda 2002 ile 2012 yılları arasında Türkiye genelinde 16 bin 801 ölümlü iş kazası olmuş. Bunun 44 tanesi bizim sektörde oldu. 1985 yılından günümüze tutulan rakamlara baktığımızda, bu iş gücünde toplamda 117 bizim sektörde. Dolayısıyla tabii ki burada emek yoğun, çok riskli işler yapıyoruz. Bizim yaptığımız işler, kilolarla değil tonlarla ifade edilir. Her işte olduğu gibi nasıl evden çıktığımızda risk varsa buralarda da olması doğaldır" ifadelerini kullandı.
Kıran, iş kazaları konusunda araştırmalar yaptıklarını ve kazaların önlenmesi için çalışmalara devam ettiklerini de ifade etti.
Sektörün üretiminin yüzde 97'sinin büyük çoğunluğu uluslararası ve halka açık olan firmalara satıldığına dikkati çeken Kıran, uluslararası firmaların gemi inşası öncesinde hemen her konuda araştırma yaptıkları gibi iş yapacakları firmaları iş kazaları ve iş güvenliği konusunda da araştırdıklarını ve bu konuda olumsuz imajı olan firmalarla çalışmadıklarını söyledi.
"Hedefimiz savunma sanayisine ürettiğimiz gemileri satabilmek"
Savunma sanayisi konusunda da Türkiye'nin çok önemli aşamalar kaydettiğine işaret eden Kıran, "MİLGEM projesiyle başlayan ve özel tersanelerde üretilmesi konusunda bizim sektörümüzde de cesaretli arkadaşlarımız bu ihalelere girdiler. Bunlar çok zor işler. Belli sınıflarda gemileri üretebilir hale geldik. Buradaki amaç Türkiye Cumhuriyeti savunma sanayisine bu ürünleri yapalım, buradan da para kazanalım değildi. Bu ihalelere giren arkadaşlar, belki de zarar etti. Hedef, bunu bir referans olarak kullanıp yurt dışına satabilmek. Bununla alakalı geri dönüşler olduğunu duyuyoruz. Hedefimiz bunları satabilmek" değerlendirmesinde bulundu.
Koster yenileme projesinin de sektöre canlılık getireceğini bildiren Kıran, "Umuyorum ki buradan iyi bir netice çıkacaktır ve ülkemiz ciddi kazanımlar sağlayacaktır" dedi.
Açıklamanın ardından, Tuzla Shipyard Tersanesi, Yalova'daki Cemre ve Özata tersanelerindeki çalışmalar basına tanıtıldı.
Deniz Haber Ajansı