Türkiye'de kurulacak ve dünyanın en büyük deniz üstü (offshore) rüzgar enerji santrali olma özelliğini taşıyacak yatırımın değişen teknolojilere bağlı olarak 2 ila 3 milyar dolar arasında bir rakama mal olması öngörülürken, tesisten ilk elektrik üretimi için takvimler 2023'ü gösteriyor.
"Offshore Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) Rüzgar Enerjisi Santrali" şartnamesine göre, santral ihalesi için son başvuruların 23 Ekim saat 12.00'ye kadar alınacak. Başvuruların incelenmesinin ardından kesin tarihi açıklanacak ihalede, yatırımcılar kilovatsaat başına tavan fiyat olarak belirlenen 8 dolar/cent üzerinden açık eksiltme usulüyle yarışacak.
Açık eksiltme usulüne göre kilovatsaat başı en düşük teklifi veren yatırımcı veya konsorsiyum, söz konusu fiyat üzerinden 50 teravatsaatlik üretimi için enerji satış sözleşmesi imzalayacak.
Kazanan yatırımcının maksimum bin 200 megavat kapasiteyle kuracağı offshore santral için Saros (Edirne - Enez, Keşan), Gelibolu-Şarköy (Çanakkale-Tekirdağ) ve Kıyıköy'ün (Kırklareli - Vize) Türk kara suları içerisindeki alanları aday bölgeler arasında yer alıyor.
Yatırımcı bu bölgeler veya ölçümlerini ve gerekli çalışmalarını yaptırmış olmak şartıyla kendi önereceği bölge arasından ikisini seçerek, en fazla bin 200 megavatlık kapasite kurulumu hakkı kazanıyor. İhaleyi kazanan yatırımcının kapasiteyi aşamalı olarak kullanması halinde en az 840 megavatlık kısmı öncelikli olarak devreye alması gerekiyor.
Yatırımcı, geriye kalan bağlantı kapasitesi hakkını YEKA ilan edilmiş olmak kaydıyla ihale sonrasında imzalanacak sözleşme tarihinden itibaren 42 ay içerisinde Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğüne yazılı olarak bildirmek ve yine sözleşme tarihinden itibaren 72 ay içerisinde kurulumu tamamlayarak işletmeye almak kaydıyla kullanabiliyor.
Ayrı önlisans başvurusu
Öte yandan, bin 200 megavatın aşamalı olarak kurulması halinde zorunlu olan 840 megavat ile kalan kapasite için ayrı ayrı önlisans başvurularında bulunulması gerekiyor. Yatırımcı kalan kapasitenin kullanımına ilişkin 42 ay içerisinde gerekli bildirimi yapmaması veya 72 ay içinde işletmeye almaması halinde, 840 megavat haricindeki kapasitenin kullanım hakkını da kaybediyor.
Böylece, yatırımcı bin 200 megavatlık kapasiteyi tek seferde de kurabilirken, sözleşme imza tarihini takip eden 60 ay içerisinde santralin devreye alınması gerektiği için deniz rüzgarından ilk elektrik üretimi için takvimler 2023'ü gösteriyor.
Offshore YEKA kapsamında verilecek lisans süresi 30 yıl olarak belirlenirken, kapasitenin aşamalı kurulması halinde de 840 megavat dışında kalan kısım için de ilk verilen lisans süresi geçerli oluyor.
Akdeniz Bölgesi'nin de ilk offshore santrali olabilir
Son dönemde maliyetleri hızla düşen türbin fiyatlarına bağlı olarak, bin 200 megavatlık offshore YEKA projesiyle Türkiye'nin denizlerinde 2 ila 3 milyar dolar arasında değişen yatırım hacminin ortaya çıkacağı hesaplanıyor.
Dünyanın en büyüğü olacak offshore rüzgar enerjisi santralinin, Türkiye gibi Akdeniz Bölgesi'nin de bu teknolojideki ilk santrali olacağı öngörülüyor.
Türkiye'nin kara sularında 50 metreye kadar derinlikte kurulacak rüzgar türbinlerinde daha önceki YEKA projelerinde olduğu gibi yüzde 60 yerli ekipman üretim şartı aranırken, yüzde 80 Türk mühendis istihdam edilmesi şartı bulunuyor. Kurulacak her bir türbinin kapasitesinin ise en az 6 megavat olması gerekiyor.
Lojistikten kablo üretimi ve sanayinin farklı iş kollarına kadar birçok sektöre katkı yapması beklenen offshore rüzgar enerjisi santralinde platform ve trafo yapılarının tamamen yerli olması gerekiyor. Akdeniz'de offshore alanında başka potansiyel de olduğu için, YEKA ihalesine yerli sanayinin entegre edilmesi ve bu alanda yetkinlik kazanması amaçlanıyor.
Rüzgarın bir "üst ligi"
Türkiye'de ilk defa yapılacak offshore rüzgar enerjisi santraliyle özellikle Trakya bölgesindeki yüksek enerji ihtiyacını karşılamak için kara arazisi kullanımına gerek kalmadan 'tüketim noktasında üretim yapabilme' imkanı doğmuş olacak.
Türkiye'nin mühendislik çalışmalarında denizlerini daha etkin kullanacağı proje kapsamında yatırımcının yapacağı çalışmalarda kalifiye insan gücü yetiştirmek için "iş başı eğitim" uygulanacak. Yetiştirilen personel petrol ve gaz arama platformları ile sismik çalışmalar dahil olmak üzere, hem ulusal hem de uluslararası deniz üstü platformlarda yetkinlik kazanacak.
Kara rüzgar santralleriyle teknolojisi aynı olmasına rağmen, kullanılan ekipmanların hem malzeme hem de tasarım tekniği açısından deniz rüzgarına dayanıklı olması gerektiği için, offshore santraller rüzgarın bir üst ligi olarak nitelendiriliyor.
Dün itibarıyla satışa çıkan şartnamenin hazırlık sürecinden itibaren dünyanın önde gelen firmalarının projeyle ilgilendiği öğrenilirken, ABD, Kanada, Tayland, Birleşik Krallık, Belçika ve Kuzey Denizi'nde yoğunlaşan offshore rüzgar santrali yatırımlarına bakıldığında, Türkiye'nin küresel piyasalarla entegre bir şekilde ve doğru bir zamanda bu adımı attığı belirtiliyor.
DENİZ HABER AJANSI