Türkiye’de 2008 yılında denizlerde avlanan balık miktarı 395 bin 600 ton iken bu rakam 2017 yılında gerileyerek 269 bin 676 tona düştü.
İç su ve denizlerde yetiştirilen kültür balıklarda ise artış gözlenirken, 2007 yılında 152 bin 186 ton olan üretim, 2017 yılında 124 bin 316 ton artarak 276 bin 502 tona yükseldi. Yetiştiriciliğin büyük bir kısmını Somon balığı oluştururken son yıllarda bu balığın ihracatında önemli döviz girdisi sağlandı.
Su ürünlerinin milli gelire yaklaşık 4 milyon TL katkı verdiğini belirten Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlevan, devletin su ürünleri yetiştiriciliğine önem vermediğinden yakındı.
Pehlevan, “Su ürünleri, milli gelirimize yaklaşık 3 milyon 850 bin TL katkı vermesine rağmen henüz yeterli düzeyde değer verilmemektedir. Üç tarafı denizlerle çevrili ve zengin iç su kaynaklarına sahip ülkemizde, mevcut potansiyelin değerlendirilmesi halinde bu pay giderek artacağı hiç şüphesizdir. Buda ancak kıyıların korunması ve denizlerin planlanması ile mümkün olacaktır. Yetiştiricilikte modern tekniklerin kullanımı ve ürün çeşitliliğinin artırılması ile yeni işletmelerin kurulması yerine, mevcut iç su işletmelerinin kapasitelerinin artırılması ile sağlanmalıdır. Aynı zamanda üretimi artırmak için mevcut su kaynaklarının daha etkin kullanılması gerekmektedir” dedi.
"60 BİN ÇALIŞANI İLE 200 BİN KİŞİLİK SEKTÖR"
Türkiye’de balıkçılığın 60 bin çalışanı ile 200 bin kişilik sektör olduğunu kaydeden Pehlevan “Türkiye’de direkt olarak yaklaşık 60 bin çalışanı var. Dolaylı olarak, 200 bin kişilik sektör. Bu bağlamda karar vericiler, Üniversiteler, Araştırma kurulları ve sahadaki balıkçılar bir araya gelip balıkçılığın sorunlarına kalıcı çözümler üretmeliyiz. Çünkü her kişi ve örgüt, kendi mesleğine çaba harcar. Örgütün başarısı, toplumun mutluluğuna katkı verirse örgüt toplumsal olarak görevini yerine getirmiş olur" diye konuştu.
"DENİZ BALIĞI AVCILIĞI AZALIRKEN KÜLTÜR BALIĞI ARTTI"
Türkiye’de son 10 yılda avlanan deniz balıklarında düşüş yaşandığını kültür balığının ise arttığına dikkat çeken Pehlevan, “2008’de avlanan deniz balıkları 395 bin 660 ton iken 2017 yılında 269 bin 676 tona düşmüştür. Sevindirici olan iç su ve deniz yetiştiriciliğinde 2007 yılında 152 bin 186 ton olan üretimin 2017 yılında 276 bin 502 tona yükselmesidir. Denizlerimizde önemli sorunlar ve tehditler mevcut. Özellikle, yanlış arazi kullanımı ve sürdürülebilir olmayan uygulamalar sonucunda bölgedeki doğal alanlar zarar görmekte ve doğal kaynaklar plansızca kullanılarak tüketilmektedir. Şöyle ki; bir zamanlar 300’ü bulan balık türleri bugünlerde 15-20’lere kadar geriledi. Bugün hem tür bazında, hem de miktar bazında, kayıplarımız söz konusu. Bu konuda ciddi tedbirler almanın zamanı geldi de geçiyor” şeklinde konuştu.
"ARTIK KARADENİZ’İN STRATEJİK ÖNEMİNİ GÖRMEK ZORUNDAYIZ"
Karadeniz’in stratejik bir öneme sahip olduğunu kaydeden Pehlevan, “Artık Karadeniz’in stratejik önemini görmek zorundayız. 2000’li yıllardan itibaren AB doğuya doğru genişleme sürecini başlatmıştır. 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya AB’ne dahil olmasıyla AB’nin sınırları Karadeniz’e kadar ulaşmış durumdadır. Bu nedenle Karadeniz’de balıkçılık politikaları belirlenirken masada daha güçlü olabilmek için tüm sektör paydaşlarının işbirliği içinde olması gerekir. Mevcut sistemin daha verimli bir sisteme dönüştürülmesi için, Ülkemizde yeni bir balıkçılık yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Sorunların çözümü noktasında yapılacak işlerin en başında balıkçılıkta karar verecek ‘tek otorite'nin kurulması geliyor. Bu da ancak Denizcilik Bakanlığının kurulması ile mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.
DENİZ HABER AJANSI