Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğine olan ilgi her geçen yıl artıyor. Bu konuda Avrupa birincisi olan Yunanistan’ın geride bırakıldığını ifade eden İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, bilinçsiz avcılığın denizleri çöle çevirdiğini, bu konuda yetiştiriciliğin bir şans olduğunu belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliği artarken, avcılık hızla düşüyor. Bunun en büyük nedeninin balık türlerinin yok olması olduğunu kaydeden Öztürk, su ürünleri yetiştiriciliğinde kaydedilen mesafenin Türkiye için büyük şans olduğunu belirterek, “2000 yılında 79 bin ton olan su ürünleri yetiştiriciliği, 2016’da 253 bin tonla zirveye çıktı. Eğer yetiştiricilik olmasaydı, ülkemiz insanı balık tüketimini büyük ölçüde ithal balıklarla karşılayacaktı” dedi.
Türkiye’nin çoğu yetiştiricilik olmak üzere 790 milyon dolar değerinde 145 bin ton balık ihraç ettiğini kaydeden Öztürk, ithalatın ise 82 bin ton ile sınırlı kaldığını söyledi. Üstelik yetiştiricilikte Avrupa birincisi olan Yunanistan’ın geride bırakıldığını ifade eden Öztürk, Türkiye’de avcılığın gerilemesindeki sebeplere de değinerek şöyle devam etti: “En büyük sebep, bilinçsiz avcılığın denizlerimizi adeta çöle çevirerek balık stoklarını azaltması. Ülkemizin deniz ürünleri avcılığının yüzde 11.5’i Ege’de yapılıyor. Denizlerimizde azalan balık stokları, Ege Denizi ticari balıkçılığının da en önemli sorunu olmaya devam ediyor.”
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Ahsen Yüksek de 30 yıldır yoğun kirlilik baskısı altında olan Marmara Denizi’nin sularının Karadeniz’i de etkilediğini söyledi. Türkiye’de avcılık şeklinde balıkçılığın yüzde 90’ının gerçekleştiği Karadeniz ve Marmara’da 25 civarında balık türünün yok olduğunu ve yok olma devam ettiğini belirten Yüksek, “Marmara Denizi’nde yosun ve plankton üremesinde ciddi artışlar var. Çözülmüş oksijen oranı sıfır seviyelerine kadar gerilemiş durumda” diye konuştu.
Türk Deniz Araştırmacıları Vakfı’ndan edinilen bilgiye göre, Marmara’da son orkinos 1996’da avlandı. Kılıç balığının en son ne zaman avlandığı bilinmiyor. Sarayburnu’nda olta ile 2 kiloluk çipuralar yakalanırken bugün tükenmek üzere. Uskumru ise artık yok denecek kadar az. Köpek balığı türleri de yüksek avcılık tehdidi altında. Günümüzde sadece hamsi, istavrit, mezgit ve palamut görülüyor. Onların da av miktarlarında azalmaya gitmesi gerekiyor. Ticari olarak avlanabilen 23 balık türünden bugün ancak birkaçı tezgahlarda görülüyor. Bu sezonun son günlerinde balıkçı tezgahlarında görülmeye başlanan kalkan ise 100 liradan başlayan kilogram fiyatıyla cep yakıyor.
2326 tesis, 485 bin ton kapasite
Su Ürünleri Yetiştiricileri Merkez Birliği’nden alınan bilgiye göre, 2002 yılında 61 bin tonluk üretim 2016 yılında 253 bin tona çıktı. 2002’de denizde toplam 25 bin ton kapasiteli 225 tesis, iç sularda yine toplam 25 bin ton kapasiteli 1020 tesis varken 2016 yılında denizdeki tesis sayısı 425 adete, toplam kapasite 248 bin tona, iç sulardaki tesis adedi 1901’e, kapasite de 236 bin tona ulaştı. Toplam tesis sayısı 2326 çıkarken, üretimde 485 bin 227 ton kapasitesine ulaşıldı. Sonuç olarak su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe 2002 yılından 2016 yılına kadar yüzde 868’lik bir büyüme gerçekleşti.
DENİZ HABER AJANSI